Aileni Koru! Tematik sloganlarımız var ama bu sezon düşman düşman değil, kopuk kopuk müsveddeler izliyoruz… Eksik olan tek şey sebebi olan güçlü düşman(lar) ve on(lar)a karşı Koçovalı Biraderlerin voltranı oluşturması…
“Nefes al! Güzel oğlum, nefes almayı unuttun. Çaren yok, yaşayana kadar öleceksin bu dünyada.” Kelimesi kelimesine Yamaç için, ama söylesenize kaç kez ölür bir insan bu hayatta?
Yamaç tam da deliliğin sınırında… Uyuyamıyor, zaten ölemiyor da… Üzüyorsun bizi Yamaç Koçovalı… Üstelik bir biz üzülüyoruz. Ailesi, Çukur… Kimsenin umurunda bile değil ^^
Dönüşüm tamamlandı. Aynı bedende Salih ölsün, Saadettin dirilsin, canıma minnet. Ama hangi karakterde olursa olsun bireysel davalarda başarılı olamadığını zaten yaşamış görmüş birinin bir kez da sır saklamasını da anlamsız değil mi?
El birliği ile delirttiler Yamaç ‘ı. Efsane delirttiler ama günün sonunda delirttiler ya… Ama bu sefer farklı. Yamaç adam öldürme üzerine kurulmuş olan düzene karşı geldiği için Çukur’u terk etti ama dön dolaştı Çukur’un kurucusunun, babasının canını aldı gel de delirme…Biliyoruz ki akıl hastaneleri sahnesindeki hastalar biraz abartılmış. Aras Bulut İynemli’nin efsane performansına odaklanmaktan fark etmedim bile ^^
Birine güvenirsin. Öyle güvenirsin ki teslim edersin kendini. Sorgusuz, sualsiz. Çelik gibi güçlüdür aranızdaki bağ. Bir an gelir tüm dünyanın kurgu olduğu gerçeği ile yüzleşirsin ve çelikten zannettiğin bağlar kum tanesiymişçesine dağılır gider… İşte tam da bunun hikayesi…
Enteresan bir bölümdü doğrusu. Bir kısım izleyici Aras Bulut İynemli’nin bölüm içerisindeki sahnelerinin az olduğundan serzenişte bulunurken bir diğer kısım ise ‘Vartolu’ karakterinin Cumali Abi’sini geçtim ‘uyuz’ Meke karşısında bile ezik gösterilmesini kabul edemiyordu. Kendi bakış açılarından elbette ki haklılar. Ama bu haftaki Çukur bölümü benim oturduğum koltuktan oldukça güzeldi ^^
Dile kolay dört hafta ara verdik diziye. Ama Gökhan Horzum yeni sezonun matematiğini bu arayı bilip kurgulamış olmalı öyle bir bölümle öyle bir yerde ‘bölüm sonu’ yazısını gördük ki… Epeyce süre üzerine konuşup tartışılacak malzeme ile bizi baş başa bıraktı. Yamaç’ı kim vurdu?
Aile Her Şeydir dediğimiz on numara beş yıldız bir bölümle ara verdi Çukur. Üzerine destanlar yazılası, ara değil de bölüm finali tadında… İşte bölüm yazısı, keyifli okumalar ^^
Çukur’un bu bölümünde sıkıldım diyemem ama keyif aldım da diyemem… Bir süredir yerimizde mi sayılıyoruz? Hem de elimizde onca malzeme varken… Yamaç’ın oyun planını sırf Ersoy’dan aldığı istihbaratlar üzerine kurması zaten canımı sıkıyor. Yahu sok Afgan’ları devreye, Bulgar’ları gaza getir. Biz mi öğreteceğiz… Zaten kaç bölümdür kurtulamayan Sadiş, Sadiş’in yaşadığını -onu kendi başıma kurtaracağım gazıyla, Yamaç’a söylemeyen Salih, Karakuzuların maşası olan bir Vartolu izliyoruz; bari Yamaç tarafında biraz akıl oyunları, kumpas vs. izleyelim…
Nerede İdris Koçovalı’nın fotoğrafını ezip geçen Çukur , nerede Karakuzular’ın ‘Çocuklarınızı teslim edeceksiniz’ sözlerini göz ardı eden Çukur… Vay be, adam oluyorlar sanırım sonunda. Çukur da ilerleme var ama Celasun hala bıraktığımız yerde. İşte bölüm yazısı…
Yazı için beyaz sayfayı açmadan önce final sahnesini bir kez daha izlediğim doğrudur. Gözlerimin yine yaşardığı da doğru. Hatta itiraf edeyim, bölüm ertesi birkaç defa da izlemiş olabilirim ve her seferinde de gözlerim yaşarmış olabilir. Çünkü minnak bebişin – pek de tatlı maşallah dedesi İdris Baba’nın dediği gibi: “aile her şeydir”.