İzledim

MARAŞLI – Bir Fotoğraf Karesi ile Birbirine Bağlanan Hayatlar

Maraşlı ekranlarımıza hoş geldi, üstelik pazartesi gibi zor bir güne geldi. Rekabetin kıran kırana olduğu bu günde Maraşlı reytingi güzel bir girişle  Total’de 5,79 reyting ile 7.,  AB’de 5,14 reyting ile ve ABC1 5,26 reyting ile 6. olarak neticelendi. Bölüm izlenimleri konuk yazar Gözde‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^

 

Maraşlı, adını duyduğumdan beri takibimde olan bir projeydi. Yapımcısının Tims&B, Ethem Özışık’ın senaristi, başrolünde çok sevdiğim Burak Deniz ve Alina Boz’un olması ve başta diziyi çekeceği söylenen, daha sonra projeden ayrılan yönetmeniydi buna etken. Açıkçası şu anki yönetmenin rejisini başarılı bulduğum için bu konuda hiçbir şikayetim yok.

 

Maraşlı’nın genel hikayesi :

Maraşlı; kızı Zeliş’in vurulmasıyla hayatında yeni bir sayfa açan; gözü pek, cesur, adaleti kendi bildiği yollarla sağlamaya çalışan Maraşlı’nın, bir gün istemeden büyük bir olayla karşılaşan Mahur’la tanışması ve hayatını kurtarması sonucu, hem aşkın hem de büyük sırların peşinde soluksuz bir serüvene sürüklenmesini konu alıyor.

Bölüm Maraşlı lakaplı Celal Kün’ün bir yıl önceki sorgu sahnesiyle başladı. Kızı Zeliş’in yaralandığı saldırıyla ilgili sorgulanıyordu. Daha ilk sahneden Burak Deniz’in önceki dizileri Yarım Kalan Aşklar’da canlandırdığı Kadir ve Bizim Hikaye’de canlandırdığı Barış/Savaş’tan bambaşka bir karakteri üzerinde ne kadar iyi taşıdığını görmek mümkün. Resmen bambaşka bir adam vardı karşımızda. Karaktere özgü bıyıkları ve tok ses tonu inanılmaz farklılaştırmış onu.

 

 

Sorgu sırasında flasback’le Zeliş’in doğum gününde gerçekleşen saldırıya tanık olduk. Açıkçası Celal’in babalığına, evlat sevgisine ilk andan inandım. Zeliş vurulduğunda çektiği acıyı öyle iyi yansıtmıştı ki onunla birlikte üzülmemek mümkün olmadı. Yalnız Celal haykırırken Zeliş’in öldüğünü sanmıştım ben.

Sahne çekimleri açısından çok başarılıydı. Capcanlı renkleri ile aslında bir yıl önce Celal’in ne kadar bambaşka bir hayatı olduğunu da gösteriyordu. Dizinin devamında daha soğuk bir hava hakimdi görüntülere. Hikaye daha önceki bazı işlere benzerlik taşıyordu, kabul. Ama benim için önemli olan hikayenin kendine özgün yönleri ve bunun bize nasıl sunulduğu. Açıkçası dizinin temposu özellikle ilk yarısında bayağı inişli çıkışlıydı ve yer yer çok yavaşlıyordu. Bu sorun çözülürse ve daha akıcı bir iş seyredersek tadından yenmez. Dizinin yönetmeni Babil dizisinin 2. yönetmeni Arda Sarıgün’müş. Tıpkı oradaki gibi hem dram hem aksiyon sahneleri iyi çekilmişti. Yalnız kurguda nadir de olsa atlamalara rastladım, ilk bölümün kusuru olmaz diyerek anlayışla karşılıyorum. Atakan Ilgazdağ imzalı müzikleri çok ama çok beğendim, sahnelere yakışmayan tek bir melodi yoktu. Özellikle jenerik müziği şu an bile çalıyor arka fonda. Mekan seçimleri ise on numaraydı.

 

 

Celal, ilk bakışta çoğumuzun odun diye tabir ettiği adamlardan. Ama aslında kendini bir zırhın içinde korumaya almış gibi. 1 yıl önce kızı Zeliş’le eğlenirken gördüğümüz adamın gözlerinin içi gülüyordu. Şimdi ise o gözlerde hüzün var. Burak Deniz’in hüzünlü gözlerine ve uzun kıvrık kirpiklerine bakmaya doyamadım. ^^

 

 

Celal, az, öz ve doğru konuşuyor. Bin düşünüp bir söyleyen biri besbelli. Ayrıca asla kendini ve yaptıklarını öne çıkarmak gibi bir huyu yok. Emniyet amiri özel kuvvetlerde eski asker olduğunu duyup “Niye söylemiyorsun kardeşim?” dediğinde “Sormadan söylemek hamlıktır derler.” diye cevap verdi. Mahur’un kendisini kurtardığı için teşekkür ziyaretine gelmesi de ona göre gerekli değildi. Hal ve hareketleriyle, yöresel aksanıyla Kahramanmaraşlı olduğunu hissettiriyor. Aziz, “Maraşlılar mert olur.” dedi, hakikaten de öyle Celal. E zaten Maraş şehrinin ismi, Kurtuluş Savaşı’nda halkının düşmana karşı gösterdiği mücadele ile Kahramanmaraş olmadı mı?

 

Sorgudaki kadın polis: “1987 Maraş doğumlusun.”

Celal: “Kahramanmaraş.” 

 

Celal askerlikten emekli olmuş, ama neden? Eski karısıyla neden boşanmışlar? Şu an hasta olan kızları Zeliş neden Celal ile kalıyor? Şehit olanların dışında hiç mi başka arkadaşı yoktu? Varsa neden kimseyle görüşmüyor? Celal’in kızından başka kimseye göstermediği, içinde gizlediği nahif adamı görmek ve o adamın yeniden ortaya çıkması için sabırsızlanıyorum. Kalbinde yeniden hissedeceği aşk duygusu ve Zeliş’in iyileşmesiyle bu süreç başlayacak. Yorumlarda rastlayıp araştırdığımda Kahramanmaraş’ın şairler ve yazarlar şehri olarak anıldığını okudum. Celal, bu yüzden kitaplara, şiire düşkün ve sahaf dükkanı işletiyor olmalı. Yalnız lütfen Mahur’a “Bayan” deyip durmasın, ağzına iki tane çarpasım geldi her seferinde. Kadın diye hitap edilmez ama “Hanımefendi” diyebilir pekala. Tabii Celal’i sevmemde rahmetli babamın isminin de Celal olmasının bir payı olduğunu inkar edemem.

 

 

Mahur ise Celal’e göre çok daha neşeli, hayat dolu. Babasının şirketinde çalışmak yerine kendi gönlünün istediği bir mesleği yapmayı seçmiş, başarılı bir fotoğrafçı. Çevresindeki herkesle pozitif ilişki kurabilen biri: Fotoğraf çekimi yaptığı mahalle, Celal’in köpeği Şaşkın, arkadaşları. Ayrıca oldukça da dik başlı. Kafasına koyduğunu mutlaka yapmak istiyor. Babasını atlatıp, şoförlerini kandırıp Celal’e teşekkür ziyaretine gitmeyi bildi. Ama aslında onun da gizlediği yaraları var. Annesi, kanser tedavisi gördüğünü eğitiminden geri kalmasın diye ondan gizlediği için annesine kızgın ve sık sık kendisine bıraktığı kayıtları seyrediyor. Ona olan kızgınlığını unutmamak, onu bu yüzden affetmemek için yaptığını söylese de bunu aslında onu çok sevip özlediği için seyredip duruyor bu kayıtları. Yani onun da derin yaralı var. Alina Boz bu rolde hiç sırıtmamış. Şimdiden onu da bağrıma bastım.

 

Yine düştük bir çifte ^^

 

Mahur ile Celal’in tanışma sahnesini çok sevdim. Celal’in Mahur’a esprili cevapları, atışmalı halleri, ilk andan hem çok zıt hem de birbirine çok yakışacak bir ikili gördüm.

 

Mahur: “Pardon, Kaybolan Yıllarım’a bakmıştım.”

Celal: “Az aşağıda bir meyhane var, bir de oraya bakın isterseniz.”

Mahur: “Yanlış anladınız kitap bu. Aşkın Yakar.”

Celal: “Kimi?”

Mahur: “Yazarın adı Aşkın Yakar.”

 

Evet, aralarında başlayacak aşk ikisini de yakacak, net. İlk karşılaşmadan bunun sinyalini verdi bize senaristlerimiz. Acaba ship ismimiz nedir? MahCel olabilir mi?

 

 

Mahur, Celal’e adresini sorduğu eski fabrikada fotoğraf çekerken sesler duydu ve bir cinayete tanık oldu. Yerinde olsam seslerin geldiği yere giderdim belki ama fotoğraf çekmeye cesaret edemez, hızla uzaklaşırdım oradan. Ama Mahur korkuyla kendini belli edince ölümle burun buruna geldi. Neyse ki peşine takılan Şanslı onun şansı oldu. Şanslı’yı aramaya gelen Celal, Mahur’un hayatını kurtardı. Askerlik tecrübesi ile Mahur’a paltosunun kemerini tutmasını isteyip onu arkasına alıp korudu ve adamları saf dışı bıraktı. Sahne boyunca Celal’in korkusuzca mücadelesi, Mahur’un nerdeyse panik atağa varan tedirginliği çok gerçekçiydi. Celal’in Mahur’u kurtaracağını bilsem de sahnede heyecan dozu yüksekti. Sahnenin sonunda panik atak geçiren Mahur, rahatlamak için Celal’e sarıldığında Celal’in yüzünde o dışardan görünmeyen duygulu adamı gördüm ben. Yalnız sonradan öğrendik ki öldürülen savcı, başrollerimizin ortak noktası çıktı. Zeliş’in vurulduğu saldırıyı araştıran savcıymış, belli ki bu yüzden öldürüldü.

 

 

Savcıyı öldüren Savaş, dizimizin kötü adamı. Savaş rolündeki Saygın Sosyal’ı ve canlandırdığı kötü karakterleri severim, kendine has bir tarzı olur. En çok Çukur’da seyretmiştim onu ve konukluğu kısa sürdüğü için üzülenlerden olmuştum. Seyrederken yormuyor, kötüyüm diye bangır bangır bağırmıyor ama kötü olduğunu da net hissettiriyor bize. Celal’in evinde onunla konuştuğu sahnede de Aziz’le telefonda konuştuğu sahnede de bir kötü için oldukça sakindi. Karaktere özgü detaylar olması hoşuma gitti. Hastalığı nedeniyle kapkaranlık, yer altında bir yerde yaşıyor ve dışarıya cildini korumak için şapka ve şemsiye ile çıkıyor.

 

Türel Ailesi

 

Mahur’un babası Aziz’i Kerem Atabeyoğlu oynuyor. Aziz, besbelli ülkenin hatırı sayılır zenginlerinden biri. Bakanlarla iletişime geçip Mahur’u kurtarmak için adam öldüren Celal’in tutuksuz yargılanmasını sağlayabilecek kadar güçlü. O da Celal gibi kızını çok seven bir baba. Kanserden ölen eski eşine hala gönülden bağlı gibi geldi bana ancak buna rağmen Firuzan isimli genç bir kadınla evlenmiş.

Rojda Demirer’in canlandırdığı Firuzan oldukça güzel ama bariz bir şekilde gözü dışarda bir kadın. Aziz’i sadece güzelliği ile değil zekasıyla da etkilemiş olmalı. Celal’i her gördüğünde yanına gidip konuşmaktan, ona kur yapmaktan geri durmadı. Firuzan sen kendi çöplüğüne dön lütfen. Firuzan kendini tanıtırken “Mahur’un üvey annesiyim.” dedi, demek ki Aziz’in çocuklarını gerçekten seviyor.

Mahur’un iki ağabeyi var. Küçük ağabeyi İlhan ve ailesi hakkında çok fazla fikrimiz olmadı. Genelde ilk bölümlerde tüm karakterleri tanıtmaya çalışarak yorar bizi senaristler ama burada sadece uzaktan gördük diğer aile bireylerini.

Büyük ağabey Necati rolünde Serhat Kılıç’a bayıldım. Necati, uyanık kaldığı tüm zamanını içerek geçiren kendi deyimiyle “Alkolik nihilist.” Felsefeye meraklı ve oldukça esprili. Mahur’la diğer ağabeyinden daha yakın bir ilişkisi var gibi geldi bana. Celal hakkındaki yorumlarını, Mahur ile Celal’i ilk ship’leyen bu öngörülü ağabeyi çok sevdim. Umarım bu eğlenceli ağabey, kötüye dönüşüp bu özelliğini yitirmez.

 

 

Mahur, Celal’e teşekkür etmek için evine gitti ve onun dünyasına büyük bir adım attı. Kızına şiir okuyan bir baba. Böyle güzel şiir okuyan beylerin hastasıyım yalnız. ^^ Celal sayesinde yepyeni bir şiirle tanıştık: İstanbul – Cahit Külebi

Kamyonlar kavun taşır ve ben

Boyuna onu düşünürdüm,

Kamyonlar kavun taşır ve ben

Boyuna onu düşünürdüm,

Niksar’da evimizdeyken

Küçük bir serçe kadar hürdüm.

Sonra âlem değişiverdi

Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.

Sonra âlem değişiverdi

Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.

Mevsimler ne çabuk geçiverdi

Unutmak, unutmak, unutmak.

Anladım bu şehir başkadır

Herkes beni aldattı gitti,

Anladım bu şehir başkadır

Herkes beni aldattı gitti,

Yine kamyonlar kavun taşır

Fakat içimde şarkı bitti.

 

Mahur, Zeliş’le de tanıştı ve ben o anda ikisinin güzel bir ilişki kuracaklarını hissettim. Annesi ortalarda gözükmediğine göre ona anne şefkati verecektir Mahur.

Zeliş, vurulmasının ardından geçirdiği travmadan dolayı konuşamıyor ve ayın belli günlerini klinikte geçiriyor. Bu durum karşısında Celal’in ne kadar zorlandığı, acısını kızına yansıtmamak için nasıl mücadele ettiğini görmek… Gerçekten de Zeliş’in babası Celal olmuş Burak Deniz. Kızı ona yeniden “Baba” dediğinde şimdiki gibi acıdan değil, mutluluktan güldüğü görmek için sabırsızla bekliyorum. Bunda Mahur’un da büyük katkısı olacaktır.

Bu ziyaret sayesinde Celal, bu defa da Mahur’un peşindeki adamları atlatmasını sağladı. Açıkçası Mahur’u kurtarma sahnesinden sonra en heyecan uyandıran sahnelerden biriydi bu. Başta da dediğim gibi aksiyon sahnelerinde yönetmen farkını konuşturmuş.

 

 

Bu takibin ardından Aziz’in onu ikna etmesiyle Celal’in Mahur yakın koruması olduğu süreç başladı. Valla Mahur sen bu durumdan pek memnun olmadın ama kız arkadaşların hemen Celal’i yakın markaja aldı. Neyse ki Celal kimseye yüz vermiyor, yoksa kaptırmıştın mis gibi adamı. ^^ Mahur’un dik başlılığı sağ olsun bu yakın korumalık macerası kısa sürdü. Yahu ölüm tehdidi altındasın, işinin ehli bir adam bulunmuş, biraz sabretsen daha iyi olmaz mı? Bu Mahur’un özgüveni başına bir işler açmasa bari.

Celal hakkında dikkat çeken birkaç detay daha vardı. Fotoğraflar meğer ondaymış, hangi ara alıverdi yerdeki flash diski? Bravo valla. Yaşadıklarını ses kayıt cihazına kaydediyor. Mahur’la tanışmasını anlatırken söyledikleri çiftimizden ilk aşık olanın Celal olacağı sinyali gibiydi.

 

“Dün bir kızla tanıştım, adı Mahur. Kız fabrikada fotoğraf çekerken başını belaya koydu. Ben Şaşkın’ı ararken tesadüfen ordaydım. Kız bir cinayet görmüş. Adamlar peşine düşmüşler. Öldürülen bir savcı. Tesadüf Zeliş’in olayı soruşturan savcıymış. Belli ki adamlar Mahur’un peşini bırakmayacak. Mahur… Çok güzel bir isim.”

 

Celal, uzun bir süredir her gece rüyasında iri gözlü, erkek bir geyik görüyormuş. Rüyada geyik görmek, güzelliğine mağrur ve tehlikeli bir kadına işaretmiş. Yani Mahur’la tanışacağının işareti bu rüya. Ama bir ihtimal daha var. Zeliş, vurulduğu gün geyik desenli bir tişört giyiyordu. Bu yüzden rüyasındaki erkek geyik Celal’i temsil ediyor, rüyanın onda bıraktığı duygu da bu yüzden hüzün olabilir.

Celal, tesadüfen Mahur’un ödül töreninde konuşma yapacağını öğrendiğinde bir kez daha onun hayatını kurtardı. Bu defa bıçaklanması, yani onun da Mahur’u öldürmek isteyen adamla mücadelede başına bir şey gelmesi sahneye doğallık katmış. Malum bizim dizilerimizde genellikle kahramanlarımız düşmanı hemencecik alt eder ve çoğunlukla böyle ciddi yaralanmalar olmaz.

 

 

Bölüm finalinde bizi peş peşe sürprizler bekliyordu. Meğer Zeliş’in vurulduğu saldırının arkasında Türel Holding’ten birileri varmış. Celal bunu, saldırıyı yapan kiralık katilin evinden aldığı, üzerinde plaka yazan nottaki logoyu tanıyınca fark etti. Bu durumda savcıyı öldürten ve Savaş’ın arkasındaki kişi de aileden biri olmalı. Acaba kim? Kim, Mahur’un ölmesini isteyecek kadar kötü olabilir?

Celal’e her gün, günün garip saatlerinde gelen bir telefon vardı. Meğer bu da şifreli bir telefonmuş. İlk sahnede sorgusunu yapanlarla arasında bir anlaşma varmış. Şimdi Türel Holding bilgisine ulaşınca şifreli soruya, farklı bir yanıt verdi.

 

“İyi günler Celal Bey. Bankamız 20000 liraya kadar kefilsiz kredi sunuyor, ilgilenir misiniz acaba?”

 

Bakalım yeniden Mahur’un yakın korumalığına dönen Celal, Zeliş’in vurulmasına neden olanı bulma yolunda neler yaşayacak? İsmini beğendiği güzeller güzeli Mahur’la aralarında ne zaman bir yakınlaşma başlayacak? Celal’i ne zaman eskisi gibi yüzü gülerken görebileceğiz?

Yeni bölüm fragmanı da oldukça sürprizli. Celal’in Mahur’a onu öldürmek isteyenin aileden biri olduğunu söyleyeceği aklımın ucundan geçmezdi. Artık pazartesileri yeni adresim belli: Maraşlı.

Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler nasıl buldunuz Maraşlı’yı?

 

YORUM

 

Maraşlı 2. Bölüm Fragman

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap