İzledim

KADERİMİN OYUNU – Sizin İçin Katlanamayacağım Hiçbir Şey Yok

Kaderimin Oyunu Total’de 3,67 reyting, AB’de 2,80 reyting ve ABC’de 3,14 reyting ile tüm kategorilerde 9. oldu. Bölüm izlenimleri konuk yazar Bade‘den. Keyifli Okumalar…

 

Bu hafta bir değişiklik yapıp sizlere bir soru yönelterek başlamak istiyorum satırlarıma. Bölümün #gerçeksevgi isimli hashtag’i ibrenin Asiye – Mahir yönünde kayacağını çağrıştırdı mı? Benim cevabım, net bir şekilde evet. Gerçek sevgi, emek ve özen istediğinden ve dizimizin bu kategoriye dahil olan karakteri Mahir olduğundan biz seyircilere bol AsMah sahneleri vaat edileceğini düşünmek bu bağlamda en doğal hakkımızdır ancak gelin görün ki her zamanki gibi AsMah birlikteliği göstermelik, bir arpa boyu ilerleme yok, senaryo ise Asiye’yle Cemal’in birbirlerinin kaderi olduğunu zihnimize kazırcasına ilerliyor. Bölüm boyunca yaşananların ışığında içi doldurulamamış bu başlıkla senaristlerimiz AsMah fanlarını da ekran başına çekmeyi planlayarak ne şiş yansın ne kebap stratejisi mi uygulamaktalar? Bu üçgende tarafım net olmakla birlikte Asiye sonunda Mahir’le birlikte olmayacaksa da yoluna tek başına devam etsin isterim.

 

 

Geçen bölümü Nedret’in Asiye’ye Amasya yolculuğunun sonunda onun cinayet işlediğini ve polisten kaçtığını öğrendiğini söylemesiyle noktalamıştık. Gülsüm’ün baskıları altında ve Mahir’e tüm gerçekleri anlatacak olmasının ve akabinde de konaktan ayrılmayı planlamasının stresiyle hali hazırda köşeye sıkışmış olan Asiye Nedret’ten duyduklarıyla geçirdiği kısa süreli bir şaşkınlığın ardından inkar etmedi, direnmedi ve malum sebebi açıklayarak kızını korumak için bu cinayeti işlediğini itiraf etti. Nedret gibi duygusuz ve ruhsuz bir kadının bu açıklamadan etkilenmemesi hiç de şaşırtıcı olmadı. Daha da ileri giderek Asiye’nin Cemal’in Demirhan konağında yaşadığından haberdar bir şekilde oraya yerleşmiş olduğunu ima etmekle kalmayıp Cemal yaralı halde hastanede yatarken Nergis’in onun başucunda “Babam” diye ağlamasını duyduğunu ve akabinde Cemal’in itiraf etmesiyle çocukların öz babalarının Cemal olduğunu bildiğini de haykırdı. Asiye’ye darbe üstüne darbe, şok üstüne şok… Bu şartlar altında bu kadın nasıl güçlü kalabilsin, kararlı durabilsin? Nitekim Nedret’in odaya gelmeden önce karşılaştığı Cemal’in Helin’e her şeyi anlatacağını öğrenmesiyle “Eğer böyle bir şey yaparsa hemen polisi ararım, gelip seni buradan alırlar “ tehdidine karşılık Asiye onun ayaklarına bile kapanıp yalvarsa şaşırtıcı olmazdı. Şimdi Asiye Cemal’i kararından vazgeçmesi için aramasın da, çocukları için susmaya devam etmesin de ne yapsın? Bir de Nedret Hanım kendini methediyor ya, Asiye’nin bu konakta kalıp saklanmasına izin verdiği için aslında ona yardım ediyormuşmuş. Lütfetmiş. Demirhan Konağı’nın sahibi Harun Bey’dir, sana ne oluyor acaba? Mahir’in konakta yaşamasına, şirkette söz sahibi olmasına karışabildin mi de Asiye’nin sizlerle yaşamasında kendini karar mercii olarak addediyorsun?

 

 

Asiye: “Ben karar verdim Cemal. Mahir’den boşanmayacağım”.

Cemal: “Asiye, dur bir dakika. Yapma böyle lütfen. Gözlerin öyle söylemiyor. Başka bir şey var, sen benden bir şey saklıyorsun. Söyle ne olur”.

Asiye: “Hiçbir şey olmadı Cemal. Güvenmiyorum sana, aynı şeyleri bir daha yaşamak istemiyorum, cesaretim yok buna”.

Cemal: “Asiye tamam haklısın ama bu sefer yanlış düşünüyorsun. Ben hatalarımı biliyorum, hiçbir zaman da inkar etmedim. Ne olur bu sefer güven bana. Bak, sana söz veriyorum, seni yanıltmayacağım, kendimi affettireceğim. Çok mutlu olacağız, ben biliyorum. Hadi ne olur, yalvarıyorum sana”.

Asiye: “Cemal, bırak lütfen. Boşanmayacağım Mahir’den. Ben gerçekten seviyorum Mahir’i. Evliliğimi yıkmayacağım tamam mı?”

 

Bugüne kadar şahit olduğumuz sayısız Asiye-Cemal yüzleşmesinde sanırım iki tarafa da hak verdiğim ilk diyalog Cemal’in Asiye tarafından apar topar balıkçıdan çıkarılmasıyla sahildeki buluşmada aralarında geçen bu konuşmaydı. Cemal kendince haklı çünkü çardaktaki buluşmada Asiye Cemal’e güvenmeye ve ona bir şans vermeye karar vermişti. Gözleri onunla yeni bir başlangıç yapmayı istiyor gibiydi. Şimdi ise gerçeği saklayıp yüzüğü geri vererek vazgeçtiğini söylemesi inandırıcı değil. Asiye ani karar değişimleri yaşayan bir kadın değil çünkü. Asiye’nin polisten kaçtığı gerçeğini Cemal’le ısrarla paylaşmak istememesinin sebebini anlamış değilim. Muhtemelen bu durumun Cemal’i deliye döndürmesinden ve dolayısıyla aklının iyice karışmasından endişelendiğinden susuyordur. Öyle bile olsa Asiye’nin “hiçbir şey”i olan Mahir’in bu gerçeği biliyorken Nergis’in öz babasının bu bilgiden mahrum bırakılmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Öte yandan Asiye de haklı zira Cemal öylesine hayal kırıklığına uğrattı ki onu, öylesine yaraladı ki kalbini,  huylu huyundan vazgeçmez misali Cemal’in aynı hataları yapmayacağının garantisi var mı ki Asiye yeniden ona güvenmeye cesaret edebilsin. Güven bir kere kırıldı mı tekrar inşası zor. Cemal’in bu endişelerinden ve çekimserliğinden ötürü Asiye’yi suçlaması yersiz. Neymiş, bu kez her şeyi mahveden Asiye imiş. Beyimiz mağdur durumuna düştüğünde karşısındaki kadını suçlamayı geleneksel hale getirdi ne de olsa. Yalnız şunu da belirtmek isterim ki Asiye’yi bu noktada haklı görmem onun sırf Cemal’i kendinden uzaklaştırmak için Mahir’i kullanmasını yanlış bulduğum gerçeğini değiştirmez.

.

twitter

 

Asiye’nin Cemal’le olan geçmişini Gülsüm’ün de bildiğini söylemek zorunda kalmasıyla Nedret’ten gazabını alan ikinci kişi haliyle Gülsüm oldu. Nedret, Fikret’le Gülsüm’ün ev sahibi olabilmek adına bankadan çekmiş oldukları krediyi ödeyebilmeleri için ekstra avansa ihtiyaç duyduklarını bilmenin rahatlığıyla ağzından tek bir kelime çıkması halinde onları maaile kapının önüne koyacağına dair tehdidiyle Gülsüm’ün fazlasıyla korkutmayı başardı. İçimden “Şimdi sıkıyorsa konuş Gülsüm” diye geçirdiğim doğrudur. Nedret, sorunu çözdüğünden emin tavırlarıyla gerim gerim gerinedursun hem Asiye’yle hem de Gülsüm’le konuşurken “Kızım üzülmeyecek ” vurgusunu yapması beni düşündürmüyor değil. Elbette hiçbir anne evladının üzülmesini istemez. Bunun için olaylara da müdahale de edebilir, ilişkilere de karışabilir. Ancak bazen işler planladığımız gibi gitmeyebilir, ne kadar istemesek de ilişkiler de evlilikler de bitebilir, üzülebiliriz, ağlayabiliriz ama nasıl düşe kalka büyüdüysek kırıla incine de doğru yolu buluruz. Helin camdan kadın mı da bir kırıldı mı tuzla buza karışacak?  Evliliği biten ve üzülen ne ilk ne de son evlat Nedret’inki olmayacak. Helin kırılır, üzülür, hatta dağılır evet ama zaman her şeyin ilacıdır, mesleğine ve sosyal yaşantısına geri döner, kalbini zamanla iyileştirir. Nedret’in kızımı düşünüyorum gayesi altında insanların özgürlüklerini kısıtlamasından, onların kaderlerine müdahale etmesinden ve tehditlerine boyun eğdirmesinden hiç hoşlanmıyorum. Buna fedakarlık diyorsa benim lügatimdeki fedakarlık bu değil, üzgünüm.

 

 

Nedret, arka arkaya yaptığı iki hamleyle sadece Asiye’yle Cemal’in kaderlerini yönlendirmekle ve Gülsüm’ün ifade özgürlüğünü kısıtlamakla kalmadı aynı zamanda Asiye’ye zaten öfkeli olan Gülsüm’ün daha da çileden çıkarak Asiye ile ipleri koparmasına sebep oldu. Asiye’nin Gülsüm ile kötü olmayı ve bu nedenle de etraftakilerin dikkatine çekme riskini göze alarak ona işin iç yüzünü anlatamamasına üzülmem bir yanda dursun Gülsüm’ün “ Ne ölün ölüme ne dirin dirime “ söyleminin ağırlığına kızmamak elde değildi. Hiç kimse istemediği bir şeyi yapmaya zorlanmak istemez, bu bağlamda Gülsüm’ün rahatsız olmasını ve sinirlenmesini – Nedret tarafından azarlanması da cabası – anlayabiliyorum ama üzüntüsü ve çaresizliği gözlerinden net bir şekilde belli olan Asiye’ye bu kadar yüklenerek ona bir de dostluk yönünden darbe vurması ne kadar doğru, tartışılır. Canım eltim diye mütemadiyen övdüğü, sevgi gösterilerinde bulunduğu Asiye bir anda ahlaksız ve yalancı bir kadına dönüştü. Asiye kötü ve yalancı bir insan olsaydı, çok sevdiğin Mahir abin ona yardım eli uzatır mıydı Gülsüm’cüğüm? Gülsüm’ün şu anki tavrını hayal kırıklığına ve öfkesine bağlıyorum, zaman geçtikçe mantığının devreye gireceğini ve Asiye’yi anlayacağını umut ediyorum.

Uzun süredir aklımda olan ancak sormak için bir türlü fırsat bulamadığım soruyu artık yöneltmezsem içimde kalır: Mahir sittin sene kanepede mi uyuyacak ey senaristler? Ezkaza odaya biri girse ayrı uyumalarını nasıl açıklamayı düşünüyorlar acaba? Birilerinin Asiye’ye bir erkekle aynı yatakta uyuyunca gerçekten evli statüsüne geçmeyeceklerini veya Asiye’nin hamile kalmayacağını anlatmasını talep ediyorum. Asiye “Yanımda uyuyabilirsin” dese Mahir’in buna itiraz edeceğini hiç sanmıyorum ama kendisinin aklı fikri hala Cemal’de. Olaylı gecenin sonunda uyku tutmadığı için yataktan kalkıp balkona çıktığında Cemal’in de balkona çıkmasını umut edercesine gözlerini o taraftan ayıramamasına ne desem bilemiyorum. Cemal’i unutamadığını, onu sevdiğini belli eden her emare canımı sıkıyor. İçerde senin için her türlü fedakarlığı yapabilecek, seni asla yalnız bırakmayacak masum bir adam uyurken kendine gel Asiye diye sarsmak istiyorum kendisini.

 

 

Cemal’i sahildeki yüzleşmede ne kadar samimi bulduysam Asiye’yi kıskandırmak için Helin’e karşı kahvaltı sofrasında başlayıp Galata gezisinde ayyuka çıkan ve bölüme damga vuran sevgi gösterilerinde de o kadar samimiyetsiz bulduğumu belirtmek isterim. Abartılı öpücükler, canım karıcığım diye iltifatlar… Cemal’e duyduğu aşk Helin’in gözlerini öylesine kör etmiş ve mantığını da öylesine alıp götürmüş ki kısa bir süre öncesine kadar kocası tarafından mutsuzluğunun sebebi olarak suçlandığı ve hiç sevilmediği itirafını aldığı halde Cemal’deki bu keskin dönüşün nedenini sorgulamıyor. Asiye’nin Mahir’i sevdiğine dair yalanına bilhassa Cemal’i inandırabilmek için bu tip hareketleri esasen kendisinin yapması gerekirken her zamanki donukluğuyla ortalıkta dolanması yetmezmiş gibi Cemal’in Helin’e her öpücüğünde, her iltifatında fena halde bozulma emareleri göstermesi nasıl çileden çıkarmasın şimdi? Asiye baştan beri soğuktu, donuktu, başından geçenler ışığında ve içerisinde bulunduğu şartlar altında büründüğü ruh halini anlayabiliyorum da ama köprünün altından çok sular aktı. Biraz ruh, biraz sıcaklık lütfen, çok mu şey istiyorum?  Linç yemeyeceksem o an Asiye’yi saçlarından tutup duvara vurmayı istediğimi itiraf etmek isterim.

 

 

Asiye’nin bozulmasından keyif alan Cemal’in nispet şovunu biraz daha ileriye taşıyarak Galata’ya gitmeyi önermesiyle ise ortalık karıştı desek yeridir. Asiye, Cemal’in kendisiyle gerçekleştiremediği hayali Helin’le hayata geçirecek olmasından ötürü bozulduğunu belli etmemeye, Mahir de Cemal – Helin ikilisine katılmaları için Asiye’yi ikna etmeye çalışadursun patavatsız Zahide’nin kartpostal konusunu açıp da Mahir’e romantikliği konusunda övgüler düzerken onun bu kartpostalın varlığından haberdar olmadığının ortaya çıkmasıyla masada bir anda herkes buz kesti. Zahide,  Asiye’ye bakarak “Ayy eski kocan mıydı onu gönderen? Pot kırdım.” diye sustu susmasına da Asiye’yle Cemal’i çoktan utandırmıştı, Mahir’in ise çoktan kıskançlık çanlarını çaldırmıştı bile. Evet, ponçiğim Asiye’nin eski kocasını, görmediği, tanımadığı bir adamı kıskanmış. Asiye’nin kartpostalı hala sakladığı için kocasını unutamamış olduğunu düşünerek üzülüyor. Bir gün Asiye’nin de onun aşkına karşılık vereceğini umut ederken bir anda umutları yerle bir olmuş hissiyatı taşıdığını düşünmemek imkansız. “Seviyorsan git konuş” mantalitesindeki Fikret’e verdiği yanıta ise gel de kalbini bırakma. Asiye onu yol arkadaşı, dostu olarak gördüğü için Mahir aşkını itiraf ederse Asiye’nin güvenini sarsacağını ve aralarındaki dostluğun zedeleneceğini düşünüyor. Dolayısıyla aşkını içinde yaşamayı yeğliyor. Ah Mahir’im, öyle saf ve temiz kalpli bir adamsın ki sen sevdiğin incinmesin, kırılmasın, senden uzaklaşmasın diye bağrına taş basmayı kabulleniyorsun oysa arkandan ne dolaplar dönüyor. Bir kez daha Mahir’ci olmamdan gurur duydum. Asiye Hanım ise burnunun dibindeki güzelliği görmesin, gitsin yüzsüzlüğe ve gurursuzluğa paye vermeye devam etsin, manasız nispet gösterilerini kıskansın. Hani başlığımız #GerçekSevgi idi?

 

 

Tadilat nedeniyle Galata Kulesi’ne çıkamadıkları için Cemal’in planları suya düştü düşmesine de birlikte yedikleri yemekte yeni bir muzurluğa imza attı. Helin’in Ahmet’e hamileyken Cemal’in ona sürekli pişirdiği yemeği yıllar sonra “Özlemişsindir” diyerek sipariş etmesinin samimiyetini hadi sorgulamayalım da, Helin’e ikinci çocuğu yapalım demesini ve Asiye’nin gözünün içine baka baka “Bu sefer kız olsun, adı da Yasemin olsun” diye dilekte bulunmasını nasıl es geçelim? Meğer Yasemin Cemal’le Asiye’nin ikinci çocukları da kız olduğu takdirde koymayı düşündükleri isimmiş. Şimdi Cemal’i samimiyetsiz ve itici bulmayalım da ne yapalım? Çok değil, henüz iki hafta öncesine kadar hamilelik yalanıyla kendisini kandırdığı için suçladığı, mutsuzluğunun mimarı olarak gördüğü, yüzüne bile doğru düzgün bakmadığı Helin’i baş tacı yapıyor, iki gün öncesine kadar ise ilan-ı aşk ettiği, uğruna sahip olduğu her şeyi bırakmaya razı olduğu Asiye bir anda kötü kadın oluyor. Hani nerede tutarlılık? Üç çocuk babası adam “Küstüm oynamıyorum” demekle yetinseydi nispeten anlayabilirdik kendisi. Ama sırf eski eşini çatlatmak için yeni eşinin duygularıyla oynaması bize yine yeni yeniden nerden tutsak elimizde kalan bir Cemal portresi çiziyor.

 

 

Cemal: “Bak ben düşüncesiz ve korkak bir adam değilim. Biz bir yola çıkacaktık seninle ama sen bıraktın, bu sefer sen bizi bıraktın. Kızıma bunu da söyleseydin. Deseydin ki ben düzenimi bozmak istemedim, kocamı seçtim. Bu halde olmamızın sebebi benim deseydin, ha? “

Asiye: “Yok ya, Allah Allah. Şimdi sen iyi baba oldun, ben kötü anne oldum öyle mi? Oh ne güzel, bütün geçmiş temizlendi, öyle mi Cemal? Sen en başta yapmayacaktın o hatayı, bizi bırakmayacaktın. Şimdi böyle üste çıkamazsın Cemal”.

Cemal: “Ben dün gece her şeyi göze aldım. Helin’le konuşacağım dedim sana. Beni Nergis’in gözünde küçük düşürmeye hakkın yok, tamam mı? Şimdi gidiyorsun, tek tek anlatıyorsun olanları”.

Asiye: “Cemal lütfen ben sonra ona uygun bir dille anlatacağım. Bizim bir hayatımız var, Nergis’i korumama izin ver lütfen”.

Cemal: “Delireceğim ya, hala hayatımız var diyor”.

Asiye: “Neden? Ben, sen düzenim bozulmasın dediğinde delirdim mi? Gözümün içine baka baka ailenin yanında durduğun zaman delirdim mi? Sen de aynısını yapacaksın”.

Cemal: “Bir dakika ya. Sen intikam mı aldın benden?  Yani sırf canımı yakmak için önce evet dedin, sonra… Vay be. Tebrikler, yıllar sonra aynı acıyı bana yaşattın. Mutlu musun söyle?”

Asiye: “Ne düşünmek istiyorsan onu düşün Cemal. Ama senden rica ediyorum, Nergis’e aramızda olanlardan bahsetme. Bilmesin çocuk”.

Cemal: “Ama babasını kötü bilsin, bunu mu istiyorsun?”

Asiye: “Cemal bak, tek bir şey rica ediyorum. Lütfen Nergis’in kafasını karıştırma lütfen”.

Cemal: “Peki ya, öyle olsun, kapatayım konuyu. Ama sana bir şey söyleyeceğim, gerçekten teşekkür ediyorum sana çünkü az kalsın hayatımı mahvedecektim bir anlık hevesle”.

Asiye: “Bir anlık hevesle öyle mi? İyi bak, bir anlık hevesle hayatlarımızı mahvetmemişiz. Demek ki ne yapacağız, susacağız ve hayatlarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz, tamam mı?”

Cemal: “Ben çocuklarım için susacağım. Annelerinin sözünden döndüğünü bilmesinler”.

Asiye: “Teşekkür ederim, hayatımda gördüğüm en fedakar babasın”.

 

Uğur’un top oynarken çözülen ayakkabı bağcığını nasıl bağlayacağını bilememesine istinaden Cemal’in ona bunu göstermek istemesi ama Nergis tarafından durdurulmasıyla başlayan Cemal – Nergis tartışmasında Nergis’in malum olayda Asiye’nin arkasında durmadığı için ona atar gider yapması sonucu Asiye’ye hesap sormak için her zamanki fütursuzluğuyla ve korkusuzluğuyla onun odasına dalan Cemal aslında konusunda haklı iken nereden tutsak elimizde kalan Cemal’den bir anda konuştukça batan Cemal’e geçiş yaparak haksız duruma düşüyor. En baştan dikkatlice tekrar gözden geçirelim diyalogu. Cemal, kendisini korkak bir adam olarak görmüyor ancak seneler önce arkasına bile bakmadan ailesini terk etmesinin sebebi zorluklarla mücadele etmekten korkması değil miydi? Telefonda Asiye’ye “Ben yapamıyorum” diye ağlayan adam gayet de korkak, düşüncesiz ve cesaretsiz bir adamdı. Asiye’ye kocasını seçti diye çemkiriyor da o en azından kocasını seçti, oysa kendisi henüz evliyken başka bir kadını, sonrasında da koca bir serveti tercih etti. Şimdi sorarım; iki vazgeçmeyi aynı kefeye nasıl koyabilelim? Hadi koyduk diyelim, durum 1-1 eşitlendi deriz, hepsi bu kadar. Cemal’in Asiye’nin önce evet sonra hayır diyerek intikam aldığını düşünmesi gerçekten komik zira onun canını yakmak için karısına sahte sevgi gösterilerinde bulunan esasen kendisi. Dön de bir kendine bak demek istiyorum müsaadenizle. Konuştukça batmanın zirvesi ise “bir anlık heves” sözüyle yaşanıyor. Çardakta Asiye’nin avuçlarına evlilik yüzüğünü bırakırken, ağlayarak ondan son bir şans isterken hiç de öyle bir imaj çizmiyordu. Biz başka bir şey mi seyrettik acaba? Kendisi yapınca bir hataydı oldu, eski karımı ve çocuklarımı asla unutmadım başlıklı günah çıkarma eylemleri ama Asiye haklı gerekçelerle aynısını yapınca birden kötü kadın/anne oluveriyor.  Hadsizlik desen var, tutarsızlık desen var, yüzsüzlük desen var…

Birileri bana Cemal’e olan antipatisi bilinen ve her fırsatta Asiye’yi Mahir’e doğru itelemeye çalışan Meral’in bir anda rotayı Cemal’e doğru nasıl çevirdiğini açıklayabilir mi lütfen? Her zaman dobralığını takdir ettiğim Meral’den Asiye – Mahir ilişkisinin ilerleme kaydetmesi konusunda umutluyken onun Asiye – Cemal ilişkisini kabullenerek “Sen hala aşıksın ama aşkını kalbine gömmeye devam edeceksin” yönündeki tavsiye aşamasına nasıl ve neden geçtiğini anlamlandırmakta güçlük çekiyorum. Arada ben bir şey mi kaçırdım diye düşünmedim değil. Fikret’in uzun süredir Mahir’i Asiye’den uzaklaştırmak istemesine artık Gülsüm’ün da dahil olacağını düşünürsek elimizde AsMah çiftimizi destekleyici bir tek Meral kalıyordu ancak o da bizi hayal kırıklığına uğrattı, sağ olsun.

 

 

İlayda’nın motosiklet kullanan serseri tiplerden hoşlandığını Nergis’in arabuluculuğu sayesinde öğrenmiş olan Necmi’nin bu kadar kısa sürede motosiklet satın alacağını ummuyordum. Bu girişimiyle İlayda’nın ilgisini çekip amacına ulaştı ulaşmasına da ilk azar postasını Zahide’den yedi. Bahçede kızının Necmi ile konuştuğunu gören Zahide her zamanki gibi kırıp döktü; Necmi’yi uzaklaştırdı, İlayda’nın Necmi ile konuşmasını yasaklamakla kalmayıp odasından çıkmasını da yasakladı. Ama “Yasaklar ihlal edilmek için vardır” mantalitesiyle Nergis’in ulaklığı sayesinde İlayda’nın gizlice konaktan çıkarak Necmi ile buluşması ve birlikte motosikletle sahil turu atmaları çok pahalıya patladı.  Motosikletle bahçenin orta yerine kadar gelme tedbirsizliği göstermelerinin bedelini Raci’ye yakalanarak ödediler. Cemal’in son anda yetişerek Raci’yi durdurmasıyla Necmi dayaktan ölmekten kurtuldu ama konaktaki işine de son verildi. Zahide, Nergis’i de Necmi’nin işbirlikçisi olarak suçlayadursun ve Nergis’i ulaklık yaptığına pişman ededursun işten kovulmak Necmi için zerre problem olmadı hatta aksine lehine de oldu diyebiliriz zira zamanında Mahir’den aldığı ve bir türlü suyunu çekmeyen paranın üstüne yine sus payı olarak yine Mahir’den aldığı para da eklenince, bir de İlayda ondan hoşlandığı belli eden emareler gösterince değmeyin Necmi’nin keyfine. Oh olsun Zahiye’ye. Sen efendi, dürüst Alican’ı sırf hizmetçinin oğlu beğenmez misin al sana işsiz güçsüz serseri Necmi’yi verelim.

 

 

Birilerine duyduğunuz öfkenin ve nefretin hırsının o kişinin yakınlarından çıkartılmasını hiç doğru bulmam. Kiminle ne derdiniz varsa, direkt olarak o kişiyle çözmelisiniz, onunla tartışmalısınız, onunla küsmelisiniz vs. Ama gelin görün ki bu bölüm kabak günahsızların başına patladı. Gülsüm’ün buzdolabından aldığı süt şişesini elinden düşürerek her tarafa süt dökülmesine sebep olan Uğur’a yüksek sesle söylenmesi, bağırması Uğur’u demoralize ettiği gibi Asiye’nin haklı tepkisine de yol açtı. Ebeveynlerin yaptıkları hataların bedellerini çocukların ödememesi gerektiğini pek çok kez dile getirmişimdir. Uğur ve Ahmet bu hikayenin en masumları. Kaldı ki ortada bir hata da yok, sadece çocuklarını korumak için her şeyi göze alan fedakar bir anne var. Gülsüm’ün tüm bedenini ele geçirmiş olan sinirin azalarak biterek ileride pişman olacağı hareketler yapmasından alıkoymasını umut ediyorum.

 

 

Hadi Gülsüm’ün merhametli bir yönü de var, Uğur’un gönlünü alır, Uğur da çocuk, kırılsa da iki günde unutur da Cemal’in Mahir’e takmasına ne demeli? Konakta Zuhal’le yaptıkları iş toplantısında bütçe yetersizliği konusunda ona çıkışmasıyla esmeye başlayan soğuk rüzgarlar holdingin barbekü partisinde ayyuka çıktı. Uğur’la Ahmet’in iddialaşması sonucu Cemal – Mahir ikilisinin giriştiği bilek güreşi Cemal’in anlamlandırılamaz hırsıyla Mahir’in parmağını neredeyse kıracak derecede yüklenmesi sonucu gergin bir şekilde sona erdi. Cemal Mahir’den zaten hazzetmiyordu ama bunu belli etmiyordu. Şimdi Asiye’nin Mahir’i sevdiğini söylemesiyle deliye döndü ve artık hislerini de saklayamıyor. Ama Mahir’in kolay lokma olduğunu düşünüyorsa büyük yanılgıya düşer, nitekim gergin geçen bilek güreşinin akabinde ormanda gerçekleşen yüzleşmede kendisine olan takıntısı fark etmiş olan Mahir Cemal’e olması gereken bir gözdağı veriyor. Mahir sakindir, saygılıdır, uysaldır ama çirkefle çirkefleşmeyi de, nabza göre şerbet vermeyi de bilir. Bugüne kadar ikili arasında var olan soğuk savaş bu bölüm itibariyle sıcak savaşa yerini bıraktı desek yalan olmaz sanırım. Mahir’in göz dağının ardından Asiye’nin de Cemal’e onlardan uzak durmasını söylemesi umarım onu durdurur.

Kendileri sahip çıkmadığı düşüncesiyle bölüm boyunca babasına soğuk davranan Nergis “Seni dinlemek istemiyorum” uyarısına rağmen kendisini ifade edebilme fırsatı bulabilen Cemal’den işin aslını öğrenince duymayı hiç ummadığı bu bilgilerle soluğu annesinin odasına alıyor ve bu kez ona hesap soruyor. Nergis de babası gibi tutarsız, bir gün öncesine kadar pis adam dediği, çemkirdiği babası bir anda kahraman oluveriyor adeta. Neden vazgeçtiği konusunda Asiye’ye yüklenmekle kalmayıp bir de “Gerçekten Mahir abiye aşık mı oldun?” diye sanki bu bir insanlık suçuymuş gibi sitem ediyor, öfkeleniyor. Pardon da Cemal, Asiye’nin kalbinin tapusunu mu aldı? Genç ve güzel bir kadın olan Asiye tekrar aşık olamaz mı evlenemez mi? Doğum gününde “Hoş geldin baba” diye sarıldığın Mahir baba olacak adam da aşık olunacak adam mı değil? Bunu Nergis’in duygusallığına ve sinirine de vermek istemiyorum artık. Düpedüz saçmalık.

 

 

Nergis: “Seni çok seviyorum babacığım”.

Cemal: “Ben de seni seviyorum babasının bir tanesi”.

 

Asiye’nin Nedret’in Amasya’ya giderek cinayeti öğrendiğini, bu nedenle de susmak zorunda kaldığını söylemesiyle ummadığı bir şok yaşayan ve haliyle keyfi fena halde kaçan Nergis, koridorda burun buruna geldiği Nedret’le de yaşadığı yüzleşme sonucu çılgın bir karara imza atıyor. Fragmandaki ipuçlarını gördüğümüz için Asiye’ye yazdığı mektubun içeriği için meraklanmaya ve heyecanlanmaya hacet yoktu ancak o gece konaktaki son gecesi olacağı için sevdikleriyle vedalaşması duygulandırdı. Cemal’le olan hariç. Mutfakta karşılaştığı Cemal’e onu çok sevdiğini söylemesi ve baba kızın sıkı sıkıya sarılması beni etkilemedi, üzgünüm. Hayır, sorunun bende olduğunu düşünmüyorum zira çok duygusal biriyimdir. Sorun; Cemal’e bir adım yakınlaşmak isterken beş adım uzaklaşmak zorunda kalmak, bu yüzden de kendisiyle bir bağ kuramamak.

 

 

Geceyi Uğur’la birlikte annesinin kollarında geçiren Nergis sabah kimseler uyanmadan Asiye’nin çocukken ona anlatmış olduğu masaldaki gibi kendi kanatlarıyla uçmak için çoktan Emniyet Müdürlüğü’nün yolunu tutmuştu bile. Asiye’nin uyanıp da Nergis’i hiçbir yerde bulamaması sonucu panikle başlayan süreç Nergis’in komodinin üzerine bıraktığı veda mektubu okumasıyla yerini telaşa ve korkuya bırakıyor. Diyor ki Nergis mektubunda; “ Bir gün yeniden aile olabilmek için gidiyorum”. Hangi aile bu? Elbette Asiye – Cemal – Nergis – Uğur dörtlüsü. Terk eden, aramayan, özlem duymayan ama kahraman gibi gösterilmeye çalışılan Cemal için Nergis kendisini feda ediyor. Nergis’in özgürlüğünü feda edecek kadar aile özlemi duymasının etkileyici olduğu tartışılmaz ama bu ailenin reisinin illa Cemal olması gerektiğini tartışmaya son derece açık.   Rotanın AsCem’e doğru çevrileceğine dair endişemden ötürü Nergis’in emniyette “Bir itirafta bulunmak istiyorum” söyleminden sonra işin buradan nasıl döneceğine bile odaklanamıyorum. Asiye, mektubu okumasının akabinde Mahir’le birlikte haklı bir telaşla evden fırladı fırlamasına da Nergis ağzını açamadan yetişebilecekler mi ya da Nergis son anda bu fedakarlığından vazgeçecek mi hep birlikte göreceğiz.

 

Göz atmanızı öneririz: Kaderimin Oyunu Bölüm Yorumları

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap