İzledim

ÇUKUR – Artık Hesap Sormak Günü Gelmişse Zamandan

Bölümün sosyal medya hashtagini bölüme özel seçmişlerdi sanki: Heyecanı Yok . Bölüm genelinde en heyecanlı kabul edilebilecek sahne Elvis’in yakalanması olabilir. Konuşma tarzını çok karikatürize bulsam da ‘iyi’ bir kötü idi Elvis. Bunda Saygın Soysal’ın da izleyicide daha önceki projelerinden gelen kredisinin de rolü büyük… Erken veda ettik. İşin kötüsü, adamı Emrah öldürdü, cesetten kurtulmak Yamaç’a kaldı iyi mi ^^

 

[wp_ad_camp_1]

 

Dış Kapının Mandalları

 

Bölümün bana göre tartışmasız en güzel sahnesi Selim – Vartolu ve Avukat Nazım arasındaki kapı önü konuşmasıydı. Hele ki ‘hayırdır içerde temizlik mi var?’ tespitine gülmemek elde mi?  Nazım’ın aile ilişkilerini çözen Selim gibi Vartolu’da Nazım’ın Beyefendi’yi alıkoyduğunu anladı anlamasına da yeni ‘beyefendi’ olma yolundaki hedefini tam olarak anlayabildiler mi şüpheli… Ve tarihte ilk defa biri Selim’i bir konuda takdir etti. Selim bunun değerini bilir umarım. O zaman yazıda ‘bip’ olmadığı için gönül rahatlığı ile kadehimi Selim ve Salih kardeşler için kaldırıyorum…

 

https://twitter.com/vartolisadettin/status/980894266988945410

 

Nazım’ın babasını Rus mafyasına elleriyle teslim etmesi hem sosyoloji hem psikoloji bilim dalları taraftan detaylı bir incelenebilir ama sözün özünü atalarımız demiş: ‘Ne ekersen, onu biçersin.’ Bu nedenle siz siz olun çocuklarınızı asla ezmeyin! Yoksa bir gün ölümünüz Rus mafyası kasaplarının elinden olabilir.

Peki Beyefendi öldü mü? Bölüm ertesi sosyal medya sohbeti ne kadar ‘ölmedi’ diye aklımı karıştırsa da (Biliyorsunuz kendinizi ^^) benim için bölüm sonunun bağlandığı ‘Asıl benim sevdiklerime kimse zarar veremez’ cümlesi Emrah – Koçovalılar üzerinden yeni bir açılım olduğuna işaretti. Hem ‘eski’ Beyefendi’nin canlı olması ‘yeni’ Beyefendi’nin işlerini zora koşmaz mı?  Tabii Rus mafyasının Koçovalı’lara Beyefendi’nin kıyafetlerini vermesindense (başarılı bir balmumu çalışması ile) kellesini vermesini tercih ederdim ama malum oğlu sevgili babacığının bedenini tek parça olarak istedi ya…

Nedret’e ne demeli… Koçovalı kadınlar arasında en üzüldüğüm kişi idi. Az da olsa sahnesi geldiğinde ‘Hep mi ezilir bir insan?’ diye düşünüyordum.  Ve Emmi ile kuytu köşe çay bahçelerinde buluştuğunda Nedret’i kocasını daha yeni toprağa vermiş bir kadından çok kocası tarafından hem bedenen hem ruhen aldatılmış, sevgi görmemiş bir kadın olarak izledim. O broşu yakasına takıp, Sultan’ın baskılara rağmen çıkartmadan gururla taşıdığında can-ı gönülden destek verdim. Ama neymiş a dostlar; ‘kadının en büyük düşmanı yine bir kadın oluyor günün sonunda’. Daha bir bölüm önce Kahraman’ın ölümünün Salih olmasını aile içinde en olgunlukla karşılayan kişi dediğim Nedret delirmişçesine, anlamadan dinlemeden Saadet’in üstüne giderken benim geride bıraktığım bölümlerdeki Nedret bu değil diye düşündüm. Hele ki ‘Benden başka herkes unutmuş’ onu çıkışında Kahraman’ın yattığı yerde bir tur dönmüş olması beni hiç şaşırtmaz. Annesinden söz açılmışken bölümün sürprizi de unutulan Acar’ın 7 uyurlar misali uykusundan uyanması oldu…

 

 

[wp_ad_camp_1]

 

Sultan… Koçovalı’ların (sözde) anası Sultan… Sözde derken öksüz yetim çocuğa kendi evinde olmasa da emin ellere tesliminde kucak açtırmayan analığı bir kez daha mülteciler konusunda da kendini göstermedi mi? Gördük ki anneliği mülteci çocuklarına ce-ee yapmakla sınırlıymış… Ne desek boş, kelimelerin kifayetsiz kaldığı yer. Ben nasıl oldu da bölüm fotoğraflarında ellerine baktığı fotoğrafı görünce sonunda hataları ile yüzleştiğini düşündüm? Nasıl oldu da geçmişte yaptığı hatanın oğlunun katli ile sonuçlanmasında kendine pay biçeceğini ve vicdan acısını izleyeceğimizi bekledim? Şaşırıyorum. Bir insan bu kadar mı zeytinyağı olabilir? (Bugün güle oynaya kahvaltı masasında oturan Paşa’da bile bir damla gözyaşı gördük en azından) bu arada bahsi geçen adamın bir önceki baskında onunda dahil olmak üzere tüm ev ahalisinin hayatını kurtaran adam olması gerçeğini hesaba katmıyorum bile. Ne demişler: ‘İyilik yap, denize at’ (Gerçi işin ucunda Sadiş’in hayatı olmasaydı Vartolu da bu iyiliği yapar mıydı şüpheli^^)

Sultan- Saadet ve sahnede konu mankeni gibi dikilen Sena sahnesi üzerine ailenin gözlerinin içine baka baka Salih’le evlenen, çalgılı çengili nikahındaki şahidinin de İdris Koçovalı olduğu bir Sadiş gördüm ben. Sahi eski Sena olsa birincisinde boş bulunsa bile o ikinci tokadı hayatta attırmazdı, iyi gelmedi ona Sultan’la taze kurduğu ana-kız ilişkisi…

Salih’in intikamına sevdiğine atılan o iki tokat da eklendi, ah bir öğrense…

 

Adam ‘yağuuşuklu’ , net!

 

Koçova kadınlarının kurtarılmasında kahraman Emrah Amir’di…  Bunu kimler biliyor? Hemen hemen herkes. Peki Emrah Amir’in dolaylı aile bağını (bugüne bugün Yamaç’ın kayınçosu yahu) kim biliyor? Sena ve annesi Güzide.  Bunca yaşanan olaya rağmen Sena’nın Yamaç’a Emrah’ın kimliğini hala açıklamıyor olması Sena’nın korkularının değil ne kadar iletişimi güçlü (!) bir evlilikleri olduğunun göstergesi… Güzide Hanım’ın ‘Niye saklıyorsun, anlamıyorum?’ sorusuna katılmamak mümkün mü?

Celasun… Kimliksiz, yersiz yurtsuz Celasun…  Babasının katili Vartolu’ya yumuşayan kalbi bi’ yana, Yamaç’ın onu kandırmasını diğer yana koyduğumda gelgitlerine hak vermiştim doğrusu… Ama İdris Koçovalı’nın teklifini makul ve mantıklı görmek ne mümkün… Oğlu, mirasçısı olma teklifini bir kenara koydum, Koçova’da ‘taht’ yok dediği konum için herkese mavi bocuk dağıtması İdris Koçovalı’da yaşın getirdiği bazı akli dengesizliklerin başladığının göstergesi olabilir mi? Celasun’un bu teklifle akşın ve Karaca’nın gayri resmi amcası olması konusuna hiç değinmiyorum, kaosa gel ^^

 

Mirasa bir ortak daha ^^

 

İtiraf ediyorum ki İdris’in gıyabında ‘oğlum’ bahsinden yola çıkarak ‘bir umut var’ diye düşünüyordum. Ama Koçovalı kadınların kurtulduğu gece Salih’in yüzüne kapatılan o kapı – sizi bilmem ama içim acıdı, onun hiçbir zaman bir ‘Koçovalı’ ol-a-mayacağının açık bir göstergesiydi. Bunu Salih de idrak etse mi acaba? Koçovalı olmadan da Koçovalı’ların babası olmak mümkün. Gerçi Koçova mahallesini düşününce bunun için ne kalp ne kas gücü yeter, biraz da cebinin güçlü olması gerek. Son dönemlerde Vartolu’nun toz işindeki işlerinin pek hatta hiç parlak gitmediğini biliyoruz da nerede geçmişte kazandığı milyonlar?

 

çukur

 

Yamaç Baba’mız bu bölümde de artık üstünde kokmaya yüz tutmuş t-shirtu ile ‘Bu hayatın heycanı meycanı yok!’ eşliğinde aksiyon peşindeydi. Yakışıyor adama delilik, bu net. Hatta ‘deli’ Emrah’la da farklı şartlar altında tanışsalardı iyi anlaşabilirlerdi. (Ya şu t-shirt konusu ciddi ciddi kafama takıldı, adam sabah evinden çıktı, neden temiz kıyafet giymemiş olabilir ki?)

Vartolu’nun çatapatta ‘şimdi’ den önce Yamaç’tan onay alması, ‘Bak fevri hareket edip kendi başına karar almıyor, iyi bir ikili mi doğacak?’ diye düşündürdü. İtiraf edeyim fragman ışığında böyle bir ortak karar beklemiyordum. Eğer konu hata ise, ikisi de aynı hatayı birer kez yapıp Baykal’ı elinden kaçırdı. Biri dans ederek biri plansız programsız hareket ederek.  Yamaç- Salih’in bir gün güçlerini birleştireceğini, bu görev paylaşımı ile Yamaç’ın elini Çukur’un üzerinden çekmeden eski ve özlediği hayata geri döneceğini umuyordum ama bu muhteşem ikili doğmadan öldü. Ne zaman mı? Tam da bugüne kadar aşka hep değer vermesi vurgulanan Yamaç’ın mevzu senin sevdiklerinse onun da sevdiğini önemsizleştirdiği işte tam bu cümlesi ile:

“Ailemden, evimden, benim çatımın altındaki herkesten uzak duracaksın.”

 

 

[wp_ad_camp_1]

 

İlaç gibi gelen ön izlemeye yazıyı sonlandıralım. Asın bayrakları Vartolu geri döndü…

 

ÇUKUR – 24.Bölüm Sneak Peek

 

Bu bölüm bahsi geçmedi ama elbet zamanı gelecek:  Meliha Kim? anketine katıldınız mı…

Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz  burayı tıklayarak  Çukur kategorisini ziyaret edebilirsiniz.

 

Seviyorum milyonların izlediği dizilerde sosyal sorumluluk uygulanmasını: Otizm eksiklik değil farklılıktır. Fark et, fark ettir!

 

Çukur’da bu bölüm kim ölecek anket sonuçları:

Bir değil iki kişiye veda ettik. Baykal (şüpheli) ve Elvis… Peki anketimiz bölüm öncesi hangi oranlarda kapanmıştı? İşte sonuçlar:

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap