İzledim

MARAŞLI – Şimdi Artık Sevmek Zamanı

Maraşlı  11. bölüm reytinglerde Total’de 7.48 reytingle 3. AB’de 6.92 reytingle 4. ABC1’de 6.38 reytingle 5.oldu. Bölüm izlenimleri konuk yazar Gözde‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^

Bu hafta ekran başına çok büyük bir beklentiyle geçtim. Üç tane muazzam fragman, güzel bir ön izleme ve fragmanlardaki aksiyon yoğunluğa oranla aşk duygusuna odaklı bir bölüm etiketi: #SevmekZamanı Bölümün sonundaysa ekran başından inanılmaz memnun ve bölüme doyamamış olarak kalktım. İki saat daha sürse seyrederdim, o derece sevdim.

Geçtiğimiz bölümü Maraşlı’nın Mahur’un hayatını kurtarmak için kendi canın hiçe saydığı ve kendini Sami’nin silahının önüne attığı anda bitirmiştik. Bölüm sonrası Maraşlı’yı istihbaratın ya da Savaş’ın kurtaracağını düşünüyordum. Ama bölüme doğru Maraşlı’nın kendi kendine kurtulacağı fikri hakim olmuştu bende. Sami, adamlarına Mahur’u almalarını söyleyince tabii ki Maraşlı’nın bam teline basmış oldu ve Maraşlı yine askeri yeteneğini konuşturarak Sami’nin silahını aldı ve Mahur’u kurtardı.

 

 

Maraşlı’nın Mahur’u hastaneye götürürken duyduğu endişe yoğunluğu o kadar yüksekti ki kalbinde Zeliş’in yeri ne kadarsa Mahur’unki de o kadar büyük dedirtti. Yani daha yeni olsa da uğrunda ölümü göze alabileceği kadar büyük bir aşk bu onu gördüm ben bir kez daha. Maraşlı’ya hastanede “Nesi oluyorsunuz?” diye sorduklarında “Korumasıyım.” demesi çok acı değil miydi sizce de? Halbuki o Mahur’un koruması olmaktan çok daha öte. Ayrı da olsalar Mahur’un aşık olduğu, uğruna her şeyi göze aldığı adam o. Gönül isterdi ki Maraşlı “Sevgilisiyim.”  diyebilseydi.

Maraşlı hastanede gözü yaşlı Mahur’un ameliyattan çıkmasını beklerken yine rüyalarındaki erkek geyiği gördü. Maraşlı’nın bu rüyalardan sonra hissettiği hüzün olduğu için erkek geyiği ben hep üzülen, acı çeken Maraşlı ile özdeşleştirmiştim. Kendi duygu durumunun yansımasını gördü yani orada da.

 

 

Mahur, gözünü açar açmaz Aziz’e Maraşlı’yı sordu. Bu sadece Maraşlı’ya karşı duyduğu aşktan değil. Vurulduğunda yanında o vardı, onu merak etmesi kadar doğal ne olabilir. Sonuçta onu hastaneye Maraşlı’nın getirdiğini de hatırlamıyordur, bilinç kaybı yaşamıştır. Bence asıl onu sorması değil, babasından ona kızmamasını istemesi daha önemliydi bu sahnede. Çünkü biliyor babasının Maraşlı’ya yükleneceğini. Üstelik Maraşlı bence Mahur’u korurken de oldukça başarılıydı, resmen kaza kurşunu yedi Mahur.

Tabii ki Aziz için Mahur’un “Ona kızma.” demesinin bir önemi olmadı. Aziz’in, Maraşlı’nın ne kadar üzüldüğünü, vicdan azabı çektiğini görüp devamlı onu azarlamasına Mahur’un babası olduğu için kızamadım ama Maraşlı için çok üzüldüm. Adam zaten acıdan geberiyorken önüne gelen ona yüklendi. Görmediniz mi adamın gözyaşlarını? Karşılarındakinin kum torbası değil insan olduğunu fark edebilselerdi iyiydi.

 

 

Necati, Mahur’un vurulduğunu öğrendiğinde öyle bir tepki verdi ki hakkında yanılmadığımı gösterdi bana. Bence yüzündeki o ifade, o telaş planları bozulabileceği için değildi sadece. Necati, Mahur’u gerçekten kalpten seviyor. Ama ne yazık ki kardeşinin aşkını kendi planları için kullanmayı düşünüyor. O yüzden Necati’nin karanlık yüzünde gördüğüm bu minicik beyaz nokta bile onu sevmeme neden olamaz. İlhan’ın Ozan’ı öldürmesine engel olmadığı gibi üzerine bir de onu polise ihbar etti. Bence kimin öldürdüğünü söylemeden Ozan’ın cinayete kurban gittiğini söyledi sadece. Çünkü hapishanedeki bir İlhan onun işine yaramaz, dışarıda bir kukla olmalı. Necati’nin Savaş ile iletişim kurduğu gizli cep telefonunu nerede sakladığını da öğrendik, inşallah evden nasıl gizlice çıktığını da öğreniriz en yakın zamanda.

 

 

Dizide en çok üzüldüğüm kişi İlhan. Mahur ile Maraşlı’dan bile daha fazla üzülüyorum ona. Başına hiç iyi bir şey gelmiyor. Keşke bir anlık öfkeyle fevri davranmasaydı da Ozan’ı öldürmeseydi. Böylece şimdi ne Dilşad onu tehdit edebilirdi ne de Necati ile Savaş gözünü korkutabilirdi. Cinayet videosunu birilerinin şahit olduğunu göstermek için yolladılar. Ama polislerin ilhan’ı tutuklayacağını sanmıyorum. Arkadaşı hakkında bir cinayet ihbarı olduğunu söyleyip bu konuda ifadesini alacaklarını düşünüyorum. Necati böylece onun kaçmasına engel olmak istedi. İlhan ne yazık ki şu an Necati ile Savaş ne yöne çekerse oraya gidebilecek bir durumda. Hapise girse başta Oğuz olmak üzere onu gerçekten sevenler çok üzülür ama en azından kimsenin kuklası, maşası olmaz. Oğuz’u da alıp yurt dışına kaçma fikrini de çok yanlış buluyorum. Dilşad’tan ayrılabilir, ondan boşanabilir ama asla oğlunu annesinden ayırmamalı. En büyük günahları da işlese Dilşad, o çocuğun annesi.

Ne yazık ki Ozan gerçekten ölmüş. Bölüme kadar içimde ufacık da olsa bir umut vardı. Cihan Yenici’nin ismi jenerikten de çıkartılmış maalesef. Açıkçası ana kadrodan bir ölüm çok erken oldu. Geçen hafta yorumlarda yazışmıştık “Bu Ozan’ın hiç kimsesi yok mu?” diye. Ozan’dan ses çıkmayınca annesi oğlunu merak edip İlhan’ı aradı. Senaristlerin hayatın akışına uygun bir olay yazmaları iyi oldu. Bu telefon İlhan’ın vicdan azabını da katladı haliyle. Yanlışlarla dolu bir adam da olsa onun yüzünden bir anne evladından ayrıldı. Cemil Büyükdöğerli’nin Ozan’ı öldürdüğü sahne ve bu sahnedeki performansını çok inandırıcı buldum.

 

 

Savaş dümdüz kötü. Ama bazen o kadar sempatik ki bir yanımın onu sevmesine engel olamıyorum. Aziz ile buluştuklarındaki son sözleri o kadar komikti ki, aslında irkilmem gereken yerde kahkaha attım. ^^ Bir kez daha “Saygın Soysal iyi ki Savaş sen oldun.” demek istiyorum.

Yalnız Zeliş evdeyken Maraşlı’nın evini taratması ve bu konudaki fütursuz alaycılığına gülemedim. Ben de Maraşlı gibi ne olursa olsun kadınlara ve çocuklara dokunulmama raconunu destekleyenlerdenim. Maraşlı ile derdin varsa direkt onunla göreceksin, hasta kızının travmalarını daha da arttırmayacaksın.

 

Yazık bu çocuğa…

 

Sayelerinde Zeliş bir türlü iyileşemeyecek… Halbuki şöyle olaysız geçse bölümler, Zeliş ile Mahur bir araya gelse inanıyorum ki babasına sarılmaktan son anda vazgeçen o el minik eller sımsıkı sarılacak babasına yeniden. Maraşlı’nın evine yapılan saldırıdan bahsetmişken evinin neden böyle yol geçen hanı gibi herkesin rahatlıkla bulabildiği bir yer olduğu konusuna ilk defa değinmek istiyorum. Bence Maraşlı’nın istihbaratla çalıştığı anlaşılmasın, sıradan bir emekli asker, sahaf gibi görünmesi için evi böyle herkesin bulabileceği bir yerde ve gizli değil. Ancak madem öyle, madem Zeliş de orada yaşıyor evin istihbarat tarafından çok daha iyi korunması lazım. Bir tek Maraşlı ve Nevzat ile olacak iş mi bu?

 

 

Maraşlı ile Hilal sahnelerinde ikisinin de birbirlerine olan üslubunda ast-üst ilişkisinden daha fazlasını hisseden bir ben olamam değil mi? Sanki çok daha önceden tanışıyorlarmış gibi bir hava sezinledim. Zeliş’in annesi Hilal düşüncesi tekrar kafamda gezinmeye başladı. Özellikle Maraşlı, Sami’yi öldürmeye giderken aralarında geçen konuşma, Hilal’in Zeliş hakkındaki konuşma şekli böyle düşünmeme sebep oldu. Umarım Hilal, sadece Maraşlı’yı Zeliş üzerinden tehdit etmiştir.

 

 

 

Maraşlı: “Ben birini sevince ona faydamdan çok zararım dokunuyor. Ben birini sevince herkes ona düşman oluyor. Bana sevmek haram bayan.”

Maraşlı: “Canınız mı acıyor?

Mahur: “Az.”

Maraşlı: “Benim de canım acıyor sizi böyle gördükçe. Sizi bu hale getirenin ben olduğumu düşündükçe canım acıyor.”

Mahur: “Can bu yanar ,sonra geçer ama.”

Maraşlı: “Geçer elbet haklısınız.”

Maraşlı: “Benim gitmem lazım bayan.”

Mahur: “Gelmeyecek misin tekrar?”

Maraşlı: “Söz veremem, ama denerim. Beni affedebilecek misin? Seni koruyamadım.”

Mahur: “Saçmalama iyiyim ben.”

Maraşlı: “İyisin, daha da iyi olacaksın.”

 

Maraşlı, Mahur’u hastanede ziyaret etti. Ah Celal sen ne kadar güzel seviyorsun… Burak Deniz sen ne kadar mükemmel bir şekilde aşık adamı oynuyorsun. Alnındaki damarlarında bile Maraşlı’nın Mahur’a duyduğu aşkı hissedebiliyoruz. Mahur’u o halde görmekten duyduğu acıyı da onun bunu önemsemediğini duyduğundaki sevinci de öyle güzel yansıtıyor ki Maraşlı’nın gözleri “İşte aşk budur.” dedim bir kez daha. Yine öyle nahif bir sahneydi ki… Mahur’un vurulmasını da şu an çektiği acıyı da önemsemeyişi, Maraşlı’yı suçlamayışı ve sadece ileriye odaklanması çok önemli. Önemli olan o an, önemli olan yaşıyor olması, Maraşlı’nın yanında olması. Maraşlı, 5. Bölüm’de “Bir adam bir kadına şiir okuyorsa muhtemelen aşıktır.” demişti. O da aşık olduğu kadının yanında uzun uzun kalamayacağı için ona yokluğunda okuması için şiir defterini hediye etti.

Ben normalde “Güzelim” kelimesini hiç sevmezdim. Bana sanki bir erkeğin bir kadına asılırken söylediği bir hitap gibi gelirdi. Ama Maraşlı Mahur’a böyle hitap ettiğinde o kadar etkileyici geliyor ki, tıpkı “aşkım, sevgilim, canım, hayatım. “der gibi. Demek ki bir söz söyleyenine ve yansıttığı duyguya göre anlam kazanıyor.

“Geçmiş olsun güzelim.”

 

 

Maraşlı’nın Mahur için bıraktığı defterde kendi el yazısıyla yazan şiir o kadar anlamlı ki. Maraşlı’nın ona “Yanında olamasam da seni hep seveceğim. Kalbim, benliğim hep seninle dolu olacak.” demesinin yolu bu şiir. Mahur da bu anlamlı şiiri Maraşlı için okudu, ardından defteri “Sevgini hep kalbimde yaşatacağım sevgilim.” der gibi göğsüne bastırdı.

 

Seni Saklayacağım – Özdemir Asaf

Seni saklayacağım inan

Yazdıklarımda, çizdiklerimde,

Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek

Ve kimseler görmeyecek seni,

Yaşayacaksın gözlerimde.

Sen göreceksin, duyacaksın

Parıldayan bir sevi sıcaklığı,

Uyuyacak, uyanacaksın.

Bakacaksın, benzemiyor

Gelen günler geçenlere,

Dalacaksın.

Bir seviyi anlamak

Bir yaşam harcamaktır,

Harcayacaksın.

Seni yaşayacağım, anlatılmaz,

Yaşayacağım gözlerimde;

Gözlerimde saklayacağım.

Bir gün, tam anlatmaya…

Bakacaksın,

Gözlerimi kapayacağım…

Anlayacaksın.

 

 

Tam Maraşlı ile Nevzat çatışmaya gireceklerdi ki Mahur, Maraşlı’ya telefon etti. Nevzat haklıydı, belki de son konuşmaları olacaktı bu. Mahur telefonda söylediklerinde haklıydı, intikam alıp hapse girmeye hem onu hem Zeliş’i yalnız bırakmaya, büyük bir ayrılığa ne gerek var? Acar da Sami de öyle suçlu kişiler ki Maraşlı vermese elbet bir şekilde cezalarını bulacaklardı.

 

Mahur: “Bir delilik yapmayacaksın değil mi?” 

Maraşlı: “Nasıl bir delilik?”

Mahur: “İntikam almak gibi.”

Maraşlı: “Bunun neresi delilik? Sizin kanınızı yere koydular. Bunun bir bedeli olacak elbet.”

Mahur: “Yapma bak, olan oldu artık.”

Maraşlı: “Olan oldu diye bir şey yok. Bana sıkacaklardı o kurşunu, sana sıktılar. Ben kurşun yemeğe alışığım, sen değilsin.”

Mahur: “Polisler geldi. Ben her şeyi anlattım. Onlar ilgilenecekler.”

Maraşlı: “İlgilenirler elbet.”

Mahur: “E tamam daha ne o zaman. Yapma işte, her şeyi daha da imkansız hale getirme.”

Maraşlı: “Kapatmam lazım bayan.”

Mahur: “Gelmeyecek misin bir daha? Görmeyecek miyim ben seni?”

Maraşlı: “Geleceğim.”

Mahur: “Çabuk gel. Her şey daha da imkansız hale gelmeden gel, olur mu?”

 

 

Maraşlı ve Nevzat, Mahur’un intikamını almak için Sami ve adamlarıyla çatışmaya girdiler. Bu sahnede her iki oyuncunun da asker olduklarını hissettiren giyim tarzı, çatışma sahnesinin askeri bir film havasında olması önemli bir detaydı. Maraşlı’nın askerlik günlerine dair flashback göremiyoruz, en azından bu şekilde de olsa öyle bir sahneyi seyrediyormuş gibi hissettik.

Bugüne kadar Nevzat benim için sadece Maraşlı’nın eski timden astı olan bir askerdi. Ama bu bölüm itibariyle Mahur Yenge Fandom başkanı olarak, Maraşlı’nın yüzüne karşı Mahur’a aşık olduğunu söyleyerek kalbimi fethetti. Çatışma sırasında Nevzat vurulunca öldü sanıp tam senaristlere sövüyordum ki bizim yaralı Nevzat, Mahur Yengesi için kanının son damlasına kadar savaştı ve Maraşlı’nın Sami’yi öldürdükten sonra oradan sağ salim ayrılmasını sağladı. Ayrıca Maraşlı ile diyalogları da çok iyiydi, upuzun çatışma sahnesinde yüzümüzü güldürüp bize nefes aldırdılar.

 

Maraşlı: “Yalnız kalabalıklarmış evet.”

Nevzat: “E ben söylemiştim komutanım.”

Maraşlı: “Yarısını da öldüreceğim dedin Nevzat. Boş mu yaptın yoksa?”

Nevzat: “Ay yok valla komutanım ya.”

 

İntikam vakti

 

Açıkçası Maraşlı, bir an Mahur’un ona söylediklerini hatırladığında intikam almaktan vazgeçecek ve Sami’yi Savaş’a geri verecek diye düşünmüştüm. Ama ne yazık ki Maraşlı, sevdikleri zarar gördüğünde otokontrolünü sağlayabilen bir adam değil. Onu yolundan ne vazife ne de sevdiğinin vazgeçmesini istemesi bile döndüremez. Öfkesi onu ele geçirdiğinde gözü başka hiçbir şeyi görmüyor. Ve bu aslında olumsuz bir özellik. Kendine ve çevresine daha fazla zarar veriyor böyle. İkinci kez Zeliş’e bunu yapanları bulma yolundan sapmış oldu ve bu defa geri dönüşü çok zor bir şekilde. Üstelik uyuşturucu işi yapan Behram denen adamı kendi başına sardı.

 

Sana geldim

 

Maraşlı, Mahur’a telefonda verdiği sözü tuttu ve Sami’yi öldürür öldürmez hastaneye onun yanına geldi. Sadece sözünü tutmaya odaklanmış, bir an önce Mahur’a kavuşmak isteyen bir Maraşlı gördük. Pekala önce Zeliş’i görebilir; üzerini değiştirebilir, saçını başını düzeltebilirdi. Mahur hiçbir şey anlamasın isteyebilirdi, ona rol yapabilir, yalan söyleyebilirdi. Ama Maraşlı, sevdiğine karşı dürüst olmayı seçti. Mahur’un ona bakışlarında hem sevinç hem de bu halde olmasının verdiği kızgınlıkla karışık şaşkınlık vardı.

Bölümün Mahur ile Maraşlı birbirine baktıktan sonra sarılmalarıyla biteceğini zannetmiştim ve reklam sonrasında bunu göremeyince büyük hayal kırıklığına uğradım. Ama önümüzdeki bölüm başında sarılmanın yani kavuşmanın gerçekleşeceğini düşünüp şimdiden heyecanlanıyorum. Tabii tam bu anda Aziz ortaya çıkıp Maraşlı’yı kovmazsa. Bir de istihbaratın Maraşlı’yı gözdağı vermek, operasyona geri döndürmek için tutuklatması ihtimali de aklımda. Bu iki kötü ihtimali aklımdan çıkartıp romantik hayalime odaklanmayı seçiyorum. (Fragmandan sonra hayallerinin suya düştüğünü düşünen yıkık bir yazarım.)

twitter

Fragmana göre MahCel için mutluluk haram. Bizi acılı bir aşk bekliyor. Besbelli Mahur, intikam aldığını öğrendiği Maraşlı’ya tepki gösteriyor. Açıkçası fragmanı sevdim mi yoksa nefret mi ettim bilmiyorum.

Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz? Yorumlarda buluşalım.

 

Göz atmanızı öneririz: Maraşlı Bölüm Yorumları

 

YORUM

 

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap