İzledim

KADERİMİN OYUNU – Bu Aşkın Katili Sensin

Kaderimin Oyunu 8. Bölümünde bir önceki haftaya göre küçük oranda da olsa hem reytinglerini hem de sıralamasını yükseltmiş. Sonuçlar; Total’de 4,66 reyting ile 8, AB’de 3,95 reyting ile 5. ve ABC’de 4,08 reyting ile 7. oldu. Bölüm izlenimleri konuk yazarım Bade‘den. Keyifli Okumalar…

 

Geçen bölümün sonunda kucağımıza bırakılan bombanın patlayıp patlamayacağına dair ekstra merakla ve heyecanla ekran başına geçtim bu hafta. Ben de pek çok seyirci gibi bugüne kadar verilen tüm açıklardan, yapılan boş boğazlıklardan ötürü deşifre olmaktan hep bir şekilde kurtuldukları için bu kez de bu işten sıyrılacaklarını düşünüyordum elbette ancak “Nasıl?” sorusu zihnimde yankılanıp duruyordu.

 

 

Helin’in Cemal’in balıkçıda Asiye’yle buluşmuş olduğunu anlamasıyla kuşkulu ve hüzünlü gözlerle Asiye’ye yönelttiği “Cemal bu konumu sana mı gönderdi? Siz balıkçıda Cemal’le mi buluştunuz?” sorusuna geçişi saliseyle eş değerde ışık hızında iken aynı çevikliği Asiye’den göremeyişimiz ortamda resmen ölüm sessizliği yarattı. Uğradığı şoktan, duyduğu mahcubiyetten ve ne cevap vereceğini bilemeyişinden ötürü dili tutulmuşken, bu nedenle de Helin’le göz göze bile gelemezken imdadına Cemal’in yetişmesiyle ona belki de bir asırmış gibi gelen azap da son bulmuş oldu. Cevap alamadığı takdirde sabaha kadar orada dikilmeye devam edecekmiş kararlılığı taşıyan ve sessizlik devam ettikçe öfkesi artan Helin’in ısrarla yinelediği sorusuna Cemal kısa süreli bir bocalamanın ardından Asiye’nin Mahir’le birlikte gitmek için salaş bir balıkçı aradığından haberdar olduğunu, konumu da bu nedenle öneride bulunmak amacıyla gönderdiği yalanını öne sürerek kaçıncısı olduğunu artık sayamadığım yeni bir “yırtma” operasyonunun daha başını çekmiş oldu.

 

 

Ah Helin’im ponçiğim, öyle iyi niyetli ve safsın ki, bu yalana sorgusuz sualsiz hemen inandın. Onun yerinde başka bir kadın olsa “Asiye’nin telefon numarasını nereden buldun?”, “Numarasını neden ismiyle kaydetmedin?” , “Asiye’yle Mahir’in balıkçıya gitmek istediklerinden nasıl haberdar oldun?” gibi muhtelif sorularla Cemal’in üzerine gidebilirdi ama Helin’in kalbi böyle aşk ve merhamet dolu oldukça Cemal çekirge gibi daha çok sıçramaya devam eder. Helin’in Cemal’i hak etmediğini düşünen tek seyirci ben değilimdir sanıyorum.

 

 

Kandırılmış Helin Cemal’in de gazıyla Asiye’ye hesap sormuş olduğu için fazlasıyla üzgün ve mahcup hissedip ondan özür dilese de bu sorgulayıcı tutumunun sebebini Cemal’in soğukluğuna bağlamakta son derece haklıydı. Hiçbir kadın durup dururken partnerinden şüphelenmez. İlgisizlik, gizli mesajlaşmalar, evden uzaklaşma gibi kadını şüpheye sürükleyen itici güçler illaki mevcuttur. Cemal’in son zamanlarda ayyuka çıkan soğukluğundan ve evliliklerini kurtarmak için hiçbir çabada bulunmamasından ziyade yeniden terk edilme endişesi kendini kaybettirmiş Helin’e. Eş zamanlı olarak bizi karşılayan flashback’te görüyoruz ki pişman olup ailesine geri dönmek için Amasya’ya dönen ancak Helin’in hamilelik haberiyle bu gayesi yarım kalan Cemal bu kez de otel odasında uğruna yuvasını yıktığı kadını onun haykırışlarını umursamaksızın tüm çaresizliğiyle baş başa bırakarak terk etmek istemiş. Bu sahne ne kadar da tanıdık değil mi? Yıllar önce yaşananların adeta kopyası gibi. Allah’ın verdiği canı yalnızca Allah alır ve her şeye rağmen hayat güzeldir düşüncesinde bir birey olarak intihara bakış açımın olumsuz olmasına ve bilhassa da bir erkek için intihar etmeyi acizce bulmama rağmen Helin’in bileklerini keserek intihar etme girişimini sahip olduğu soyadı ve içerisinde bulunduğu şaşalı hayat bağlamında anlamaya çalıştım. Helin’in Cemal’in gidişine engel olmak için bu eylemi bilinçli olarak gerçekleştirdiğini, şov yaptığını da düşünmüyorum. Dürüst olmam gerekirse bu sahnenin Cemal’i aklamaya hizmet etme amacını taşıdığını düşünmedim de değil. Beyimizin ayrılma isteğini lütfedip yüz yüze söylemiş olması ve Helin’le evli olmaması kabahatini hafifletici unsurlar olarak mı görmeliyiz? Veya “Bak Cemal pişman olmuş, ailesine dönmek istemiş ama Helin’in intiharı yüzünden onu bırakamamış, vah vah” diye üzülüp dövünmeli miyiz? Geç bunları gereç… Benim için bu sahnenin meali, bu defa henüz dünyaya gelmemiş bebeğini terk etmeye niyetlenen bir adamın şerefsizliğinin iki kat fazla tescillenmiş olmasıdır, hepsi bu.

 

 

Geçen bölümün finalinde bizi merakta bırakan diğer bir konu olan Mahir-Fikret yüzleşmesi Fikret’in manasız triplerinden ötürü gereğinden fazla uzadı. Mahir, yıllarca gurbet elde hayatını tek başına idame ettirebilmiş, kendi kendisinin sorumluluğunu alabilmiş, kendisini yetiştirmiş ve en önemlisi “temiz” kalmayı başarabilmiş bir adam. Bu bağlamda Mahir’in zor durumda kalan birisine yardım etmesinin sorgulanması abesle iştigal. Herkes kendi vicdanından ve merhametinden kendisi sorumludur. Hadi diyelim ki, Fikret’in dediği gibi oldu; Mahir Asiye’yi ve çocukları kendi ailesi gibi tanıtmasaydı da gerçeği söyleseydi kapının önüne mi koyacaktınız onları Fikret’çiğim? En başta başkasının evladına yıllarca annelik yapan fedakar Emine anne izin vermezdi buna. “Mahir, lafı eveleyip gevelemeden Asiye’ye aşık olduğunu söyleseydi de Fikret’i sustursaydı, konu da bu kadar uzamamış olurdu” dediğinizi duyar gibiyim. Ben de bu temenniyi taşıyanlardanım ancak Mahir henüz kendisine bile itiraf edemiyor ki Asiye’ye aşık olduğunu. Ya da itiraf etmekten korkuyor demek daha doğru olur. Çünkü biliyor ki itiraf edince Asiye’ye daha çok bağlanacak ve yarın bir gün yolları ayrılması gerektiğinde ondan kopmak o kadar zor ve acı verici olacak.

 

 

Asiye: “Bak Cemal, aklını başına topla. Helin çok iyi bir kadın. Seni seviyor, değer veriyor, güveniyor sana. Sen nasıl bir adamsın, hiç mi üzülmüyorsun karına ya? “

Cemal: “İşe yaramaz adamın tekisin diyorsun yani. Sen benim sıkışmışlığımı, çaresizliğimi anlamıyor musun?

Asiye: “Anlamıyorum, aklım almıyor. Masum, iyi niyetli bir kadına yalan söylerken senin suç ortağın olmayacağım. Yoruldum artık, yeter”.

Cemal: “Tamam Asiye bitti, bu sondu. Bir daha böyle bir şey olmayacak. Artık seni böyle saçma sapan durumlar içine sokmayacağım, seni üzmeyeceğim. Hatta tanımıyormuş gibi yapacağım seni. Söz veriyorum, Cemal artık yakandan düşüyor. Yeter ki sen ağlama”.

 

twitter

 

Olaylı gecenin sonunda gerçekleşen yukarıdaki diyaloğa istinaden iki kelam etmezsem gözüm açık gider.

Tespit 1: Haa şunu bileydin Cemal, işe yaramaz adamın tekisin, evet.

Soru 1: Çaresizliğini görmüyor diye Asiye’ye sitem eden Cemal,  yıllar önce onun çaresizliğini göz ardı ederek arkana bile dönüp bakmadan çekip giden sen değil miydin?

Soru 2: Bu olayın son olduğuna ve Cemal’in artık Asiye’yi rahatsız etmeyeceğine inanmayan kaç kişiyiz?

Soru 3: Eski karının ağlamasına dayanamayan Cemal, dünyalar güzeli evladını, servetini ve işini borçlu olduğun şimdiki eşinin ağlamasına dayanabiliyor musun peki?

Tespit 2: Azalarak bit Cemal.

 

Cemal’in karaktersizliği ve Asiye’nin tutarsızlığı bir yana esas meramım, Asiye’nin Mahir’e Cemal’le olan geçmişini artık anlatması gerektiği. Her fırsatta birbirlerinin sırdaşı ve yol arkadaşı olduklarından dem vururken Asiye’nin aslında itiraf etse kendisini de büyük ölçüde rahatlatacak bu bilgiyi saklamasına anlam veremiyorum. Asiye ve çocuklar için onca fedakarlık yapmış ve yapmaya da devam eden Mahir’in bu gerçeği bilmeyi çoktan hak ettiğini düşünüyorum. Mahir bu konuda tabir-i caizse stres topuna dönen Asiye’yi göğsünde yumuşatmasını da bilir, gelecekte konak ahalisi tarafından bu gerçek öğrenildiği takdirde onun arkasında kalkan gibi durup korumayı da.

 

 

Ada’ya gerçekleştirilen hem iş hem eğlence gezisi haftalardır konak – otel – restoran üçgeni arasında mekik dokumamızın ardından ambiyansın farklılaşması açısından güzel bir eylem olmuş. Ancak Cemal’i denizin tuttuğunu , Amasyalı olduğu halde oynamayı nasıl bildiğini merak ettiğim harmandalından hallice zeybeğini ve çiçekçi kadının Asiye’yi Cemal’in karısı sanıp ona çiçek satmaya çalışmasını seyretmek yerine daha çok AsMah seyretmeyi yeğlerdim. Ne de olsa çocuklardan olmadan ilk kez baş başa konaktan uzaklaşmaları. Canım çiftim aynı yatakta uyumak zorunda kalınca yüzünde güller açan kaç kişiyiz? İtiraf etmeliyim ki, içten içe umutlandım da belki uykuda sağa sola dönerken farkında olmadan eller kollar birbirine değer de sabah olduğunda onları sarılmış halde buluruz diye. Umut, fakirin ekmeği işteJ Benzer bir umudu odalarında alkolün etkisiyle olağan dışı bir neşe içerisinde eğlenen Cemal-Helin ikilisi için de taşıdığımı belirtmeliyim. Yatağa sarhoş olarak girilince halvet kaçınılmaz olur klişesinden hareketle o gece Ahmet’in kardeşinin tohumlarının atılacağı düşüncesi saniyeler içerisinde zihnimde çaktı. Evet, biraz fesat olabilirimJ . Cemal ikinci kez baba olunca Helin’i hiç bırakamaz temennisi de cabası. Umutlar başka baharı kaldı belki ama sabah masumane bir şekilde Asiye’yi uyurken seyreden Mahir’de bu tatlılık ve güzel kalplilik olduğu sürece onu daha çok kez gözlerinden yıldızlar çıkarken göreceğimiz aşikar.

 

 

Mahir Kutay’ın Mahir Demirhan’a dönüşmesinin resmileşmesi hepimiz için hayırlı olsun. Mahir yalnız bir adam olarak yaşamaya devam etse Demirhan soyadını almak için gönüllü olmazdı belki ama bu soyadının artık kendisinden daha çok önemsediği ve düşündüğü ailesinin lehine olabilecek maddi ve manevi kapılar açacağının farkında.

 

 

Elimizde Raci Demirhan gibi ego, hırs, düzenbazlık timsali bir birey mevcutken Mahir’imizin rahat bir nefes alması ne mümkün?  Mahir dönüş yaptığından beri günlerini onun açığını bulmaya adayan ve onun artık kendisiyle aynı soyadını taşıyor olmasının verdiği hırsla iyice bilenen Raci, Esat’ın verdiği bir bilgiyle onu alt edebilmek için yeni bir fırsat da elde etmiş oldu. Mahir’in Necmi’yle görüşmeye çanta ile geldiği ama otelden elinde çanta olmadan çıktığının kamera kayıtları sayesinde ortaya çıkması Raci’yi Necmi’nin ayağına kadar götürdü. Birlikte öğle yemeği yedikleri restoranda kendini kaybedercesine alkol alan geri zekalı Necmi’nin Asiye’nin çocukların babasının Mahir olmadığını ötmesi maalesef tahmin edilebilir bir durumdu. Raci’nin fazlasıyla baskısına rağmen neyse ki Asiye-Cemal geçmişine geçiş yapamadan bayıldı da kırdığı pot çığa dönüşmeden kar topu olarak kaldı.

Raci, Necmi’den öğrendiği bilgiyle nihayet Mahir’in açığını bulduğunu düşünerek gerim gerim geriledursun düşmanının zekasını fazla hafife aldığı belli zira Mahir’in otelin önüne gelen ambulanstan Raci’nin gizli kumarhane işlettiği gerçeğine ulaşması sadece birkaç saatini aldı. Böylelikle de sahip oldukları kozlar konusunda şartlar eşitlenmiş oldu. Raci kendini çok akıllı zannediyor ama düşünemiyor ki Mahir’in yalanının ortaya çıkması onu düşürmez, Demirhan soyadından ve servetinden etmez ancak kendisinin illegal işleri ortaya çıkması konaktan, şirketten ve en önemlisi mirastan menedilmesine kadar uzanır.

Cemal’in Asiye’yi bir daha rahatsız etmeyeceğine dair vermiş olduğu sözü tutması kendisinden umulmayacak derecede şaşırtıcıydı. Asiye’nin ise Cemal yanından her geçip gittiğinde sanki kendisiyle konuşmasını istercesine onun gözlerinin içerisine bakması sizlerin de dikkatini çekti mi? Cemal, Asiye için ne seninle ne sensiz durumu gibi. Asiye’ciğim, iyisin hoşsun ama tutarsızlıkta da zirveyi zorluyorsun, üzgünüm.

 

 

Cemal’in sessizlik orucunun çok geçmeden bozulacağını tahmin etmek hiçbirimiz için zor olmamıştır. Ne de olsa kendisi de yüzsüzlükte zirveye oynuyor. Peki buna vesile olan kişinin Zahide olmasına şaşırdık mı? Elbette ki hayır. Uğur’la Ahmet oyun oynarken Asiye’nin çantasını düşürüp de çantanın içerisindekiler sağa sola dağılınca ortalığı toplama görevini üstlenen tatlı(!)  Zahide – kendisine atadığı bu sıfata sadece bir tarafımla gülmekle yetiniyorumJ – Cemal’in romantizm kokulu kartpostalını ve geçen bölümün kriz objesi olan bilekliği bulmakla kalmayıp bir de mutfakta Asiye’yi her zamanki patavatsızlığıyla ne romantik kocan var mealindeki laf salatalarıyla çileden çıkarırken su içmek için orda bulunan ve normal şartlar altında Asiye’den yine uzak duracakmış imajı çizen Cemal’in hatıralarının hala saklanıyor olduğuna şahit olması da sonun başlangıcı oldu.

 

 

Cemal: “Bak rahatsız etmeyeceğim dedim, sözümü tuttum. Ama az önce mutfakta gördüklerim”…

Asiye: “Az önce gördüklerinin bir önemi yok Cemal”.

Cemal: “Nasıl yok Asiye? O bilekliği atıp yaktım demiştin. Saklamışsın, o kartpostalı bile saklamışsın. Asiye görmüyor musun ne sen ne ben bu aşkı söküp atamıyoruz”.

Asiye: “Aşk değil bu, o yüzden saklamadım. Ben sana aşık falan değilim artık”.

Cemal: “Ne peki? Neden sakladın o zaman? Bana bir sebep söyle”.

Asiye: “Sen bizi bırakıp gittiğinde ben ne düşündüm biliyor musun? Çok kötü bir şey oldu dedim. Bir şey geldi belki başına, bize söyleyemiyor dedim. Bir gün çıkacak gelecek Cemal, anlatacak, ben anlayacağım, o zaman bu acı da keder de bitecek, eski günlerimize geri döneceğiz dedim. O yüzden sakladım, kıyamadım bunları atmaya”.

 

Gönül isterdi ki Asiye-Cemal yüzleşmesinin her repliğini, kelimesi kelimesine buraya aktarabileyim. Bence ders niteliğinde bir sahneydi. Asiye’nin ağzından çıkan her sözcük bir öncekinden daha vurucuydu ve her biri bir kesik daha attı Cemal’in kalbine.  Geçen bölüm Asiye’nin bilekliği saklamış olmasına anlam verememiştim, bozulmuştum, yazımda ise bunun sebebini Cemal’i hala kalbinden söküp atamadığına yormuştum.  Asiye adeta bir ilkokul öğrencisine anlatır gibi açık ve basitçe ama bir o kadar da dokunaklı bir şekilde açıkladı ki sebebini ona hak vermemek elde değildi. Hep bir umut varmış içinde; aşık olduğu adam bir gün döner diye, af diler diye, yeniden aile olurlar diye… Buna ister umudunu kaybetmemek deyin ister vazgeçmemek deyin, isterseniz de kendini kandırmak deyin. Çoğumuzun hayatında böyle dönemler olmamış mıdır? Biten bir ilişkinin ardından hatıraları atmaya kıyamamak, pişman olur umuduyla ya ararsa diye telefondan gözümüzü ayıramamak ve daha niceleri… Yılların umudunu/umutsuzluğunu, hayal kırıklığını, çaresizliğini kusan Asiye sevdiği adamın yeni bir aile kurduğunu, yeni bir eş ve yeniden baba olduğunu tahayyül edemeyecek kadar aptal olduğunu da itiraf ederek özeleştirisini yapmaktan sakınmadı. Zaaflarının farkında olman güzel Asiye’ciğim ama keşke konakta Cemal’le karşılaştığın ilk akşam yok etseydin o hatıraları, Cemal’le bilmem kaçıncı yüzleşmenizin sonunda değil.

 

 

Cemal, Asiye’nin kalbini delip geçen sözlerinin ve gözünün önünde kartpostalı yırtmasının etkisinden çıkamadan ikinci darbeyi de Nergis’ten yedi.  Annesinin gözyaşlarından ve mutsuzluğundan sorumlu tuttuğu babasını en az annesininki kadar vurucu sözlerle – üstüne üstlük üzerine yürüyerek, iterek – yaralamaya devam etti. En sonunda “Keşke ölmüş olsaydın” şeklinde haykırması bence ağır bir laftı ki bu da bardağı taşıran son damla oldu. O dakikadan itibaren Cemal tabir-i caizse dibe vurdu.

 

 

Kırılmış, küsmüş, paramparça olmuş Cemal’in soluğu balıkçıda alıp körkütük sarhoş olana kadar içmesi ve akabinde Asiye’ye sarması maalesef şaşırtıcı olmadı. Hadi telefonu açtın Asiye, abuk subuk konuşmalarını duyduktan sonra telefonu direkt yüzüne kapatman gerekirken kabalık etmemek için “Kapatıyorum” diye kendisine bilgi de veriyorsun, hadi buna da tamam ama birkaç defa bu isteğini yineleyip bir türlü telefonu kapatmaman ve bizi Cemal’in “Gel birlikte kaçalım” zırvalıklarına maruz bırakman kendi adıma beni çileden çıkardı. Çileden çıkanlar grubuna yan masadaki gençlerin de dahil olmasıyla başlayan sürtüşme bir sarhoş kavgası klasiği olarak Cemal’in bıçaklanarak yere yığılmasıyla son buldu.

 

 

Maaile hastanedeyiz. Kocasına ölesiye aşık Helin üzüntüden ve endişeden ayakta zorlukla durabilirken Demirhan ailesi nezdinde Cemal’in Nergis’in eniştesi olmasından mütevellit Nergis’in de o ortamda bulunması son derece doğal karşılanabilir ancak keşke annesi gibi soğukkanlılığını koruyabilseydi. Nergis’in gözyaşları aktıkça ona kızsam mı üzülsem mi acısam mı bilemedim zira son iki bölümdür Cemal’den uzaklaşıp Mahir ile yakınlaştığı için onu övmüştüm. İçimden bir anlığına “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu Nergis” diye geçirdiğim doğrudur ama öte yandan onu anlamamak da elde değildi. Aramızda ne yaşanmış olursa olsun ebeveynlerimiz bizim varlık sebebimizdir. Kan çeker, kan bağı sizin iradeniz dışında ölene dek sürecek yegane bağdır. Nergis’in akıttığı her damla yaş yüreğinin içi sesi oluyordu: Babamı çok seviyorum, ona son söylediğim sözler için çok pişmanım, babam bizi yine terk edip gitmesin…

 

 

Asiye’nin verdiği kanla hayata dönen Cemal – ki bunu öğrendiği zaman yine anlam yükleyecektir –  her şeyden habersiz odada uyuyadursun hayati tehlikenin ortadan kalkmasıyla eve dönmeye hazırlanan Harun-Asiye-Mahir üçlüsünün bahçedeki konuşmasını fırsat bilen Nergis jet hızıyla Cemal’in odasına uçtu. Helin ve Nedret Hanım burnunun dibindeyken, Zahide ile Raci kantindeyken intiharla eş değerdeki bu cesaret ve korkusuzluk hali ancak Cemal’in kızından beklenebilir bir eylemdi. Alın size,  kan çekmesi! Tam olarak babasının kızı… Nitekim beklenen oldu ve aniden odaya girerek Nergis’in “Canım babam seni çok seviyorum” sözlerine şahit olan Nedret Hanım’ın şaşkın bakışlarıyla bölümü noktaladık.

Fragmandan anlaşılacağı üzere gerçeği öğrenen Nedret Hanım kızını üzmemek için bu bilgiyi saklayacak görünüyor. Meral konağa geliyor, Raci ona asılır at fav’a bekle. İyiden iyiye Aşk-ı Memnu’ya mı bağlıyoruz.

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap