İzledim

HEKİMOĞLU – Aşk Zengine Fakire Aynı Hızda Çarpar

Hekimoğlu Salı akşamı dizilerinin arasındaki yoğun rekabette reyting canavarına yenilmesin diye dizi sevenleri dizinin yayından kaldırılma endişesiyle HekimoğlunaSahip ÇıkKanalD diyor. Haklılar!  Hekimoğlu bu hafta bir önceki haftaya göre düşüşle Total’de 3.09 reytingle 9. , AB’de 3.93 reytingle 4.  ve ABC1’de ise 3.83  reytingle 6.oldu.

Konuk yazarım Buke ‘nin kaleminden Hekimoğlu 19. bölüm değerlendirme yazısına göz atmak ister misiniz?  Keyifli okumalar ^^

 

Hekimoğlu’nda bu hafta #zıtkutuplar dedik. “Zıt kutuplar birbirini çeker” sözünden yola çıkarak, çiftlerimiz arasında yaşanan zıtlaşmalar, “Yoksa artık aşklar mı başlıyor?” dedirtti.

Bölüm İpek’in çatısını tamir eden Rus göçmeni Arçil’in bir anda merdivenden düşmesi ile başladı. İpek bu durumdan kendini sorumlu hissetti çünkü çocuk rahatsız olduğunu, astımının arttığını o günlük erken çıkıp çıkamadığını sorduğunda, İpek bu durumu ciddiye almamış, işin çabuk bitmesini istediği için misafir geleceği bahanesini öne sürmüştü. Şimdi ise vicdan azabı çekiyordu ve hastanın tedavisinde aktif olarak rol almaya kararlıydı. Ateş bunun duygusallıkla verilmiş bir karar olduğunu, İpek’in yıllardır aktif olarak hasta bakmadığını, doğru kararlar veremeyeceğini savunuyordu. İpek’in bu isteği olay yeri ekibini de ikiye böldü. Emre ve Mehmet Ali de Ateş ile aynı fikirdeydi. Zeynep ise İpek’ten yana idi ve hastayı rahatlıkla tedavi edebileceğini savunuyordu.  Selin de İpek’i destekliyordu.

 

 

Arçil’in parmaklarındaki kızarma ve morarmalar oldukça ciddi idi. Eli kangren olmaya doğru ilerliyordu. Ateş’i düşündüren bu rahatsızlık merdivenden düşmesi yüzünden miydi, yoksa düşmeye bağlı olmayan bir nedenden mi ileri geliyordu? Uygulanan ilaç ve tedaviler fayda etmedikçe İpek daha çok umutsuzluğa düşüyordu. Yeni tedaviler deniyor ama olumlu sonuç alınamıyordu. Önce felç indi eline geçici olarak çocuğun ardından böbrekler iflas etmenin eşiğine geldi. Parmaklar git gide çürümeye başlarken elin kesilmesine doğru adım adım ilerleniyordu.

Bir Hekimoğlu klasiği olan hastanın evinde inceleme yapma bu bölüm çift koldan devam etti. Ateş Arçil’in evine olay yeri incelemeyi yönlendirecekken İpek kendi gideceğini söyledi ve dediğini yaptı Zeynep de ona eşlik etti. İpek bu işe soyunurken, günün sonunda kendini bekleyen sürprizden habersizdi tabi. İpek ve Zeynep Arçil’in evine giderken Ateş de boş durmadı tabi. Emre ve Mehmet Ali’yi yanına alarak İpek’in evine gitti. Mantığı doğruydu. Belki de Arçil’i hasta eden etken kendi evinde değil, İpek’in evindeydi.

 

 

Hekimoğlu’nun, İpek’in evine girmek için, kredi kartı ile kapıyı açma konusundaki iddiasına, Emre ve Mehmet Ali’nin düşmesi komikti. Zira Hekimoğlu kazanacağından emin olmadığı iddiaya kolaya kolay girmezdi. Paraları toplayan Hekimoğlu kapıyı kart ile açmadı tabi ki. Tam da beklediğim gibi yedek anahtarı eli ile koymuş gibi buldu. Hem de ilk baktığı saksının altında… Haliyle de Emre ve Mehmet Ali’nin aklına Ateş bu eve daha önce de mi gelmişti? Yoksa aralarında bir ilişki mi var? Soruları takıldı ki bu muhabbet aslında daha en başında Ateş İpek’i bu hasta vakasının uzak tutmaya çalışması sırasında başlamıştı bile. Selin Orhan’a bu ilginin nedenini sorarken, Zeynep, Emre ve Mehmet Ali de aralarında bu konuyu konuşuyorlardı. Zeynep’e göre bu arkadaşlıktan gelen koruma dürtüsüydü. Emre ise aralarında bir şey olabilir diyordu. Ne de olsa adam yedek anahtarın yerini bile şıp diye bulmuştu.

 

 

Bölüm boyunca süren Ateş-İpek zıtlaşması gerek Orhan ve Selin’in gerekse Olay Yeri İnceleme Ekibinin gözünden kaçmadı. İkilinin arasında bir şey mi vardı? Birbirlerinden hoşlanıyor muydular yoksa? Orhan’ın Ateş’in, Selin’in İpek’in ağzını aramasına bir şey diyemem, arkadaşlar ne de olsa. Olay Yeri İnceleme de kendi bu durumu kritik edebilir ona da tamam. Ama Zeynep’in İpek’ten, Emre ve Mehmet Ali’nin Ateş’ten laf almaya çalışması tuhaf geldi bana. Dizi olduğu, kurgu olduğu için kabul edilebilir diye düşünülse de hoca ile konuşulacak şey var konuşulmayacak şey var diye düşünüyorum ben. Ve özel hayatta bunların en başında gelendir. Bizim hoca ve hastane müdürümüz bu konuda anlayışlı gerçi hiç bozmadılar ekibi, terslemediler.

 

 

İpek’in evinde lavabonun altında bulunan bir mantar türünün Arçil’in rahatsızlanmasına sebep olabilme ihtimaline karşı gerekli tedaviler uygulandı ama olumlu sonuç alınamadı. Elini yavaş yavaş çürüten bakterinin kalbini tutmuş olabileceğini, öksürüğe bağlı olarak tutunamayanlar bakterinin ellere tutunup yerleştireceğini söyledi.

İpek ve Ateş Arçil’in elinin kesilmesi konusunda da anlaşmazlığa düştüler. Ateş’e göre eğer acele edilmezse çocuk sadece elini değil hayatını kaybedecekti. İpek ise elinin çocuğun bütün hayatı olduğunu, o el kesilirse çalışamayacağını, hayatını devam ettiremeyeceğini, annesine, kardeşine ve memleketten gelecek olan sözlüsüne bakamayacağını söylüyordu. Sonunda aralarında uzlaşı sağlandığında Arçil eli kesilmek üzere ameliyata alındı.

Ateş hala vakanın tedavisi için bir çözüm yolu arıyordu. En sonunda, iki evden dolayı değil ise bulunulduğu bir ortamdan dolayı astımının tetiklenmiş olabileceği ihtimalini sorgulamaya başladı.

Anne ile Ateş’in Rusça konuştuğu sahne çok iyiydi. İpek’in şaşkınlığı da görülmeye değerdi. Rusça bildiği halde, Ateş bunu hiç belli etmemişti. Sebep ortadaydı. Eğer bu durum bilinirse anne ile kendi muhatap olmak durumunda kalacaktı. Ateş hasta yakınları ile konuşmayı sevmezdi.

Anneden istediği bilgiyi alamayınca olay yeri inceleme ve İpek çocuğun evinin yakınlarındaki mekanları incelemeye gezmeye başladılar. Sonunda horoz güreşi yapılan bir mekanı buldular. Arçil’in kardeşi Şota da oradaydı. Ağabeyinin yokluğunda, o işini kaybetmesin diye yerini almıştı. Nihayet tedavi şekli bulunmuştu. Arçil bir elini kaybetti ama ikinciyi kurtarabileceklerdi. Eli kesilen Arçil’i nihayet gelen sözlüsünün, karnı burnunda olması ve hediyesi olan bebekleri ile gelmesi bir nebze olsun teselli etti.

 

 

Bölüm boyunca Emre, Zeynep’in deyimi ile “Aşk Doktorluğuna” soyunmuş gibiydi. Önce Ateş ve İpek konusunda, sonra da Mehmet Ali konusunda. Hatta Arçil konusunda bile. Çocuğun hastaneden çıkmak istemesinin, gönül meselesi nedeniyle olduğunu ilk söyleyen Emre idi. Mehmet Ali ve Arzu’nun arkadaş değil, sevgili olduğunu da ilk olarak Emre dillendirmişti. Emre’nin de Zeynep’in damarına basmak için sürekli Ateş’i biriyle yakıştırması ilişki imasında bulunması sinir bozucu olmaya başladı. Önce Selin simdi ipek. İpek konusunda Zeynep’in içine kurt düşüren de Emre oldu.

 

 

Mehmet Ali’nin, geçmişten gelen sevgilisi, Arzu ile hastanede karşılaşması onu bayağı sarstı. Hem mahalleden arkadaşı hem de ilk aşkı…Neden terk ettiğini bilmediği… Onu önce havalara uçuran sonra aniden yere çakan. Kız için de zor olmuş belli. Ailesinin seçtiği kişi ile evlenmiş, evlilik yürümeyince ayrılmışlar. Kız yeniden mahalleye dönmüş. Kolunda hala Mehmet Ali “Mali” dövmesinin duruyor olması, onun da ilk aşkını hala unutamadığını gösteriyor. Yıllar önce Mehmet Ali’ye haber vermeden gidisini, karşına çıksam gidemezdim şeklinde ifade etmesi de bu ilişkinin aile zoruyla bitmiş olma ihtimalini güçlendiriyor. Acaba kızın ailesini bu yola iten etken ne? Mehmet Ali mi yoksa Mehmet Ali’nin ailesi ve çevresi mi?

 

 

Arzu’nun gelişiyle Mehmet Ali’nin geçmişine gireriz diye umut etmiştim ama yine bir şey öğrenemedik.

Geçmişini geride bırakmak istediğin biliyoruz ama neden? Artık eski Mali olmadığını söyledi Arzu’ya. Peki eski Mali nasıl biriydi? Ailesiyle ilişkileri nasıldı? Anne babası hayatta mı?  Arkadaş çevresi nasıldı? Boks geçmişi olduğunu öğrendik geçen hafta. Bahis artı ringde dövüş. İlk bölümlerden de bakkala girip hırsızlık yaptığını biliyoruz. Mehmet Ali bunu gençlik hatası diyerek itiraf etse onu bu hataya sürükleyen arkadaş çevresi mi yoksa ailesi mi merak ediyorum.

Bu haftaki poliklinik hastamız Nurten Öğretmen idi. Kendisi rehberlik öğretmeniydi ve isine aşık, öğrencileriyle ilgiliydi. Uyku sorunu ve saç dillerinden boynuna uzanan kızarıklık şikayeti ile gelmişti. Yapılan testler temiz çıktı ki kadın zaten testleri yaptırdığını ifade etmişti daha önce. Ateş kadının saçlarını inceleyiniz bitlendiğini anladı, ilaç ve 10 günlük istirahat yazıp gönderdi kadını.

 

 

Muzo Aysel Hemşire cephesinde ise, Aysel Hemşirenin başka bir iş görüşmesine gitmesi, kabul edilirse hastaneden ayrılacak olması Muzo’yu çok üzdü ve buna engel olmak için Ateş’ten yardım istedi. Aysel referans olarak Ateş’in adını vermişti. Ateş’ten, eğer ararlarsa Aysel’i kötülemesini rica etti. Ateş de telefonunu Muzo’ya verip kendi adına konuşmasını istedi. Tabi Ateş’in hesabi farklıydı. Muzo’nun telefonundan dizisini rahatça izleyebilmek için kendi telefonunu vermişti Muzo’ya. Sonuç olarak adamlara Aysel Hemşire’yi bırakmak istemediklerini o yüzden maaşına 2 kat zam yaptıkları yalanı ile Aysel Hemşirenin gitmesini engelledi Muzo.

 

 

Bölüm sonunda yağmurlu bir gecede Zeynep Emre’ye ask doktorluğu konusunda haksızlık ettiğini ve günün sonunda her dediğinin doğru olduğunu kabul edip ondan özür diledi. Birlikte yağmurdan korunmak için taksiye koşarken ayni zamanda Orhan ve Ateş, Ateş’in evindeydi. Orhan Ateş’ten İpek’i sevdiği konusunda itiraf almaya çalışıyordu ama başarılı olamadı. İpek’in yağmura karşı pencere önünde oturduğu görüntüsü ile bölüm sona erdi.

Bölümün ardından aklımda kalan bir soru, bölüm başında İpek’in öksürmesi onda da astım olma ihtimali miydi yoksa boğazına su kaçtığı için mi öksürük krizi geçirmişti. Eğer hastalığı varsa ileriki bölümlerde ortaya çıkar da bir bölümün ana vakası İpek olur mu acaba?

Fragmanlarda Ateş cephesinde kıskançlık rüzgarları var gibi hem İpek’e karşı hem Zeynep’e gibi hissettim. Zeynep’in hasta ile yakinen ilgilenmesi sadece Ateş’i değil Emre’yi de rahatsız edecek gibi. Bir de İpek’e çiçek getiren adam var. Bu durum Selin’i memnun ederken Ateş için aksi söz konusu gibi. Bakalım yeni bölümde bizi neler bekliyor.

Herkese iyi okumalar… Yeni bölümde buluşmak dileğiyle…

 

Hekimoğlu dizi yorumlara göz atmak isterseniz tıklayınız

 

Hekimoğlu 20.Bölüm Fragmanları

 

(link otomatik olarak oynamadıysa 1.Fragman için tıklayınız)

 

 

(link otomatik olarak oynamadıysa 2.Fragman için tıklayınız)

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap