İzledim

DARISI BAŞIMIZA – Bu Bir Rüyaydı Farz Et!

Varsın gününde reyting sıralamasında lider olsa da farklı günlerdeki rakiplerinden daha düşük izlenme oranlarına sahip olsun,  Darısı Başımıza ‘nın benim gönlümdeki minnoş konumu baki <3

Konuk yazarım Gözde ‘de benimle hem fikir olmalı ki bölüm ertesi izlenimlerini kaleme aldı. Keyifli okumalar ^^

 

Darısı Başımıza ’nın bu haftaki bölümü hem komik hem de bir o kadar duygusaldı. Bölümde gördüğümüz üç gün içinde birçok şey yaşandı, yeni sırlar ortaya çıktı, yine önemli kararlar alındı. Tıpkı Merter’in Rüya’ya dediği gibiydi:

“1 günde 8 gün yaşıyoruz.”

Rüya sağ olsun, sayesinde bol bol OzÖy sahnesi seyrettik. Önceki bölümü Öykü ile Cem’in hızlandırılmış evlilik kararı ve Rüya’nın Öykü’nün aklını karıştıran oteldeki yabancının Ozan olduğunu öğrenmesiyle noktalamıştık. Önce o kişiyle Öykü’nün yüzleşmesini isteyen Rüya, haliyle evlilik kararıyla geri adım attı ve Ozan’ı Öykü’den uzak tutmaya çalıştı. ‘Kaş yapayım derken göz çıkartmak’ deyimine uygun olarak, servis masasını üzerine doğru iterek Ozan’a zarar vermek isterken Cem’e zarar verdi ve ayağının burkulmasına neden oldu. Rüya’nın bu sahnede “Katil oldum. Katil oldum.” diye olayı abartarak yanlarına koşması çok komikti. Kısa süre sonrasında Öykü ile Ozan konuşmasınlar diye Cem’in ayağına tekrar yastık düşürmesine de çok güldüm. Ama Cem için üzüldüm dersem de yalan olur. Cem’in canının nasıl tatlı olduğunu, başına minnacık bir şey geldiğinde bile pireyi deve yaptığını, bu durumlarda çevresindekileri bezdirecek kadar nazlanmasının, isteğinin bitmediğini de görmüş olduk. Merter, Ozan, herkes bu durumdan şikayetçiydi. Hatta Canan bile odasına Cem’e görünmeden çıktı bu yüzden. O’nun bu halini gören akrabalar bile böyle bir adamla evlenilmeyeceğini söylediler yani ve pek de haksız sayılmazlar. Rüya’nın bu Öykü’yü Ozan’dan korumacı tavırları bölüm boyunca da sürdü.

Bu kaza yüzünden Zerrin ve Canan arasındaki defter tartışması da kısa bir süreliğine rafa kalkmış oldu. Biz zaten lansmandaki olaylardan defterin Canan’da olduğunu biliyoruz bilmesine de… Ama ben Zerrin defteri alsa ne yapacak, o defter ne işine yarayacak hala onu anlamış değilim. Tamam, manevi değeri var ama… Canan hikayelerin aslında kime ait olduğunu açıklasa, gerçeği kabul etse Zerrin bundan memnun kalmaz mı yani? Kalan hikayeleri de telif ücreti ödeyerek kullansa olmaz mı? Herhalde Zerrin bunu kabul eder; ama Canan da maalesef bunu yapacak biri değil, çünkü O hikayelerin yaratıcısı olmakla övünüyor ve bunu bize ertesi gün Ferrin’le buluştuğunda bir şekilde Zerrin’e ait büyük bir sırrı öğrenerek ispat etti. Meğer Zerrin’in kocası Mürsel evi terk edip başka bir kadınla gitmiş ama Zerrin bunu çocuklardan saklıyor, kaptan olduğu için ülke dışında gibi bahanelerle oyalıyormuş onları. Bu yüzden de bu denli güçlü ve sert görünümlü bir kadına dönüşmüş olmalı… Ferrin Nur’la Ozan’ın arasını yapayım derken çok yanlış bir şeye sebep oldu. Ne olursa olsun, dünür olacak da olsalar gerçeği Canan’a anlatmaması gerekirdi. Bakalım Ferrin, Nur’un Ozan’ın yanında işe girmesi konusunda başarılı olabilecek mi? Bir yandan Canan da Amerika’dan yeni dönen eski bir arkadaşını Ozan’la bir araya getirmek istiyor. Bu rolle diziye katılan Ecem Akbin hoş gelmiş. Kendisini Medcezir’den çok severim. Umarım O’nu uzun süre seyrederiz. Gerçi Ozan’ın iki kıza da yüz vermeyeceği ortada, çünkü kalbinde artık Öykü var. Ama bu durumlar Öykü ile Ozan arasında tatlı kıskançlıklara dönüşürse de seyretmesi çok keyifli olur.

Ne yazık ki Ozan’ın Öykü’ye karşı bu bölümdeki tavırları da geçen bölümdekinden çok farklı değildi. Evlilik açıklamasıyla kıskançlıktan deliye dönen Ozan, bulduğu ilk fırsatta Öykü’ye benzer sözlerini yineledi. Cem’den ayrılması için 2 gün süre vermeye kalkıştı. Ama farkında olmadığı bir şey var: Böyle yaparak Öykü’yü Cem’e daha çok itenin kendisi olduğu. Eğer O daha samimi davransa, Öykü Cem’e tam olarak âşık olmadığını anlayacak ve kendiliğinden ayrılacak zaten. Üstelik bu para avcısı şeklindeki sözleriyle Öykü’yü kırıyor ve ilerde yaşanacak güzel bir ilişkiye kötü bir başlangıç yapmış oluyor. Ama yine de bölüm boyu aralarında bu inatlaşmaları, yer yer tatlı didişmeleri seyretmek güzeldi. Sadece kötü sözler sarf etmesinler bunu yaparken tek isteğim o.

 

Darısı Başımıza

 

Cem’in Öykü’yü aldattığı bu bölümde de ortaya çıkmadı maalesef. O’nun bu durumda hala niye Öykü’yle birlikte olduğunu ve evlenmek istediğini de anlamak mümkün olmadı. Üstelik bir de kalkmış “Ben seni aldatmam. Aldatmak benim kırmızı çizgim.” demiyor mu? Pes! Artık bunu anlamak için kafa yormamayı seçiyorum. Birlikte olduğu kız Derya, lansmanın ertesi günü evde dinlenen Cem’i ziyarete geldi. Cem annesine de Derya için ‘Umut’un kız arkadaşı’ yalanını yineledi. Beklenildiği gibi Öykü de Cem’i böyle bir durumda yalnız bırakmak istemedi ve yanına gitti. Tam ne güzel Öykü odanın kapısını açacak ve ikisini samimi bir şekilde görecek diye sevinirken evin hizmetçisi Öykü’ye seslendi ve O’nun geldiğini anlayan Cem, Derya’yı yatağın altına sakladı. Öykü getirdiği filmin hikayesini anlatırken hikâye tıpkı OzÖy’ünkine benzeyince konu birden aldatmaya geldi, tam bu konudan konuşurlarken yatağın altından ses gelince bir kez daha Cem yakalanacak diye heveslendim ama yalan ustası yine yırttı. Sonra da Ozan gelince üçü bahçeye indiler. Ama Derya bir şekilde uzaktan da olsa Cem’e kendini göstermeye devam edince Cem üstün bir çaba gösterip Öykü ve Ozan’ın O’nu fark etmesine engel oldu maalesef. Ne güzel onu yakalayacaklar, gerçeği anlayacaklar, suçluluk duygusundan kurtulacaklar diye bir kez daha heveslenmiştim, yine hevesim kursağımda kaldı. Cem onları önce mutfağa smoothie yapmaya gönderdi, sonra da kendini havuza atmaya kalktı. Ardından da ikisini Sude ile görüşmeye yolladı. Mutfak sahnesinde Öykü ile Ozan’ın elleri birbirine değince heyecanlandıklarını görmemek mümkün değildi. Ama bu anı yakın plan olarak görsek iyi olmaz mıydı? Sadece son el çekme anını gördük ne yazık ki… Bu sahnede Öykü nihayet Ozan’a içimizden geçenleri söyledi. O gecenin sorumlusu ve cezasını çekmesi gereken biri varsa o sadece Öykü değil kesinlikle. Her şeyi isteyerek, birlikte yaşadılar. Ozan kendi suçluluk duygusunu bütün suçu Öykü’ye atıp O’na kötü sözler sarf ederek atamaz üzerinden.

 

Öykü: Hayır o gece ben tek başıma değildim ki bütün sorumluluğunu tek başıma üstleneyim. Sen istiyorsun ki ben ortadan kaybolayım, kayıplara karışayım. Neden, neden ben tek başıma çekiyorum bunu?

Ozan: Çünkü ben senin kim olduğunu bilmiyordum.

Öykü: Bilseydin öpmeyecektin yani?

 

 

Darısı Başımıza

Öykü’yü asla aldatmazmış. Yersen!

 

Lansman gecesinde resmen arkadaş olan Rüya ile Merter’inse karşısında kocaman bir Zerrin engeli vardı. Aynı aileden olan Cem’in Öykü’yle evlenmesine ses çıkarmayan Zerrin’in Merter’e olan bu sert tavrını anlamak mümkün değildi. Neden böyle bir çifte standart uyguluyordu ki? Kızının belki de Engin Deniz takıntısından kurtulmasına yardım edecek bir erkek arkadaşı olmasını istemesi gerekmez miydi yani?

Rüya ilk defa gerçek bir arkadaşım oldu diye sevinirken Merter aslında kitabı için O’nunla arkadaşlık etmek istiyordu ama yine de bu duruma kızmadım. Çünkü aralarında onların henüz tam olarak fark etmediği ama bizim emin olduğumuz bir çekim var ve önünde sonunda aralarında bir ilişki başlayacak. Merter, ertesi gün Cem’e götürüp arasını düzeltmesi için hazır çorba yapıp bunu Rüya’ya getirdi ve ‘Annemin özel tarifi’ dedi. Zerrin özellikle bu kelimeden sonra daha da hiddetlendi Merter’e karşı ve tencereyi yere devirdi. Rüya’dan kaç yaş küçük erkek kardeşini başına bekçi diye dikmeye kalktı. Ama Serkan kim Rüya’ya bekçilik etmek kim? Tabii ki Rüya bir yolunu buldu ve Merterlere çorba yapmaya gittiler. Tabii Serkan hemen Meryem’le ilgilenip Rüya’yı boşladı. Rüya’nın yaptığı çorbaya Harry Potter’daki iyileştirme büyüsü “Episkey” adını vermesi benim gibi bir Harry Potter hayranı için çok tatlı bir detaydı. Rüya’nın Engin Deniz hayranlığının nasıl başladığını da öğrenmiş olduk bu sahnede. Rüya 10 yaşındayken sokakta Engin Deniz’in bir film çekimini seyrederken elinden dondurmasını düşürüp ağlamaya başlayınca Engin Deniz yanına gelip O’nunla ilgilenmiş. Ama Rüya’nın tavırlarından anladık hikâyenin bu kadarla kalmadığını ve aslında hiç de iyi bir tanışma hikayesi olmadığını…

 

Darısı Başımıza

 

[wp_ad_camp_1]

 

Öykü ile Ozan Sude’ye gittiklerinde ve ardından gelen bar sahnesinde aralarındaki tatlı didişmelere bayıldım. Keşke hiç o kötü sözlerin sarf edildiği tartışma sahneleri olmasa, didişeceklerse de hep böyle olsa; tadından yenmeyecek. Bu tip sahnelerde aralarındaki uyumu ve enerjiyi çok beğeniyorum. Sude’nin Cem’e attığı mesajda Ozan hakkında söyledikleri de çok komik ama çok da gerçekçi değil miydi sizce de?

 

“Ozan bir robot, ben de bir duygu insanıyım. Hisleri olmadığı için O’nunla iletişim kuramıyorum.”

 

Sude, rolüyle ilgili bir sıkıntı yaşadığı için Öykü’nün yanına gelmesini istemiş. Sonra Öykü’nün tavsiyesiyle rol için gözlem yapması için Öykü’nün bir arkadaşının çaldığı bara gittiler. Ama Sude ellememesi gereken bir gitarla sahneye çıkıp sonra o gitarı kırmaya kalkınca konseri tamamlamak da Öykü’ye düştü, sahneye çıkıp şarkı söylemek zorunda kaldı. İyi ki de kaldı… Elif Doğan’ın sesi gerçekten çok güzel. Hem de Sertab Erener’in seslendirdiği Rüya adlı zor bir şarkıyı söyledi. Bence her bölümde ya da 2-3 bölümde bir mutlaka sesini duymalıyız Öykü’nün. Tabii Ozan da O’nu hayranlıkla dinledi, bu esnadaki baygın baygın bakışları çok güzeldi. Ozan Dolunay güzel bakan adamlardan <3 Bu bar sahnesine Cem’den Öykü ile Ozan’ın birlikte olduğunu öğrenen Rüya ve Merter’de eşlik ettiler elbette. Rüya hiç Öykü’yle Ozan’ı yalnız bırakır mıydı bu saatten sonra? Kardeşi Cem’le evlenmeye karar verdiyse bir abla olarak O’nun da bu durumun bozulmaması için elinden gelen her şeyi yapması şarttı. (Çünkü iyi abla olmak bunu gerektirir.)

Öykü şarkı söylerken videosunu çekenler oldu. Tabii bunu fark eden Ozan adamı bir güzel dövdü, videoyu da bir güzel sildi. E ne de olsa seven kıskanır. Ardından dışarıya çıktıklarında üşümesin diye Öykü’ye ceketini de verdi. Böyle centilmen hallerine hasret kalmıştık doğrusu Ozan’cığım. İyi ki de vermiş, Öykü’cüğüm bütün gece yanında ceket, Ozan’ın kokusuyla uyudu ve sabah uyanırken yüzünde mutluluk vardı.

Aynı gece Ozan Cem’le konuşup O’na oteldeki kızdan bahsetmesiyle beni baya şaşırttı. Galiba artık suçun sadece Öykü’de olmadığını, bu yaşananların sorumluluğunu alması gerektiğini anlamıştı. Bu arada Ozan’ın tahta oymacılığı yeteneği varmış. Belki bir gün Öykü için de bir şey yapıp O’na hediye eder.

 

Darısı Başımıza

 

Hadi yüreğim ha gayret

Hele sıkı dur hele sabret

Başını eğme dik tut

Bu bir rüyaydı farz et

 

Ertesi gün dizideki tüm karakterler için oldukça hareketliydi. Ozan ve Cem konuşmak için Sapanca’daki eve gideceklerdi. Merter, Rüya’yı Engin Deniz’le tanıştıracaktı. Zerrin ise dün akşam Bekir’le barıştırdığı Resmiye’yi bugün de Ferrin’le barıştırdı ve üçü birlikte Canan’ın şirketine gidip Zerrin’in babasına ait olan defteri isteyeceklerdi. Zaten Resmiye’nin her ikisine de küslüğünü anlamsız bulmuştum. Bekir her eski sevgilisinden karısına bahsetmek zorunda mı? Ya da Ferrin O’na eskiden Bekir’in Canan’la ilişkisi olduğunu söylemeli mi? Bence hayır. Yalnız Resmiye ve Bekir de aslında tatlı bir çift. Küsme ve barışma sahnelerindeki cilveleşmeleri ve Bekir’in hitap şekilleri sevimliydi.

Ne yazık ki Zerrin-Ferrin-Resmiye üçlüsü defteri almak konusunda başarılı olamadılar. Çünkü Canan, Ferrin’den öğrendiği sırrı çocuklarına söylemekle tehdit etti Zerrin’i. Zerrin’in boyun eğmekten başka çaresi kalmamıştı. Bu tehdidin ardından Zerrin’in Merter’e neden kötü davrandığı da ortaya çıkmış oldu. Çünkü kocası Mürsel, Merter’in annesi ile kaçmıştı. Zerrin’in çocukları babalarını kötü bilmesin, ondan nefret etmesin diye bu gerçeği saklamasını normal karşıladım. Bu denli yaralı olmasına da çok üzüldüm. Babasının defteri konusundaki yarası beni etkilememişti açıkçası ama bu defa öyle olmadı. İlerde Rüya ile Merter ilişkisi başlayınca Zerrin bu ilişkiyi nasıl kabullenecek şu an en merak ettiğim noktalardan biri bu. Yalnız Devrim Yakut bu bölüm biraz bağırarak konuşmaya başlamıştı bir evvelki dizisinde olduğu gibi. Bir an önce bu durumdan vazgeçmesi lazım, karakter itici hale geliyor çünkü.

Rüya sabah Merter’den gelen telefonla konuşurken ve heyecanla hazırlanırken yine çok sevimliydi. Rüya’nın kendi tarzına uykun göz bandına ve Merter aradığında telefonu açıp “Uyuyorum.” demesine bayıldım. Elbise seçmeye çalışırken askılığı üstüne devirmesine ve gardolabın içindeki Engin Deniz’le kendini şopladığı fotoğrafa çok güldüm. Bu devirde o yaşta böyle hayranlık kaldı mı artık? Ben en son lise dönemimde şarkıcı posterleri asıyordum odama. Ama Rüya’nın bu çocuksuluğunu seviyorum ve O’na çok yakıştırıyorum. Yalnız beklediğimiz Rüya-Engin Deniz buluşması gerçekleşemedi. Çünkü Rüya, Ozan ve Cem’in Sapanca’ya gidip İzmir’de olanlar hakkında konuşacağını öğrendi. Öykü ve Merter’le birlikte peşlerinden Sapanca’ya gittiler. Sapanca’da Merter’le konuşurken Engin Deniz’le tanışması tekrar gündeme geldiğinde geçmişi hatırlayan Rüya’nın neden bu kadar Engin Deniz’e saplantılı hisler beslediği de ortaya çıktı. Meğer Engin Deniz’le tanıştığı gün babasının Merter’in annesi ile gittiği günmüş. Elinde dondurma ile seti seyrederken yanında babası da varmış ve “Geleceğim.” deyip birden ortadan kaybolmuş. Ardından O’nun bu halini gören Engin Deniz elinden tutup evine götürmüş. Aynı esnada yanlarından koşarak Merter geçmiş. Yani esasında Rüya ile Merter birbirine sadece çocukluk arkadaşı olarak değil, ortak yaralarla da bağlı. Rüya’nın Engin Deniz’i giden babasının yerine sevdiğini düşünüyorum ben. Babasının boşluğunu, yarattığı travmayı bu aşkla kapatmaya çalışmış. Hep deli dolu, komik hallerine tanık olduğumuz Rüya’nın gözyaşlarını da ilk kez gördük. O’nu sarıp sarmalamak, teselli etmek istedim o anda.

 

Darısı Başımıza

Yaraları bile aynı. Canım RüyMer <3

 

[wp_ad_camp_1]

 

Sapanca’da Ozan ve Cem’in konuştukları sahne de yine bölümün duygulandıran sahnelerinden biriydi. Hiçbir kan bağları olmamasına rağmen birbirlerine duydukları sevgiyi, kardeşlik bağlarının gerçekliğini hissettim ve Cem Öykü’yü aldatmış olmasına rağmen onlar için gerçekten üzüntü duydum. Sahiden de bir insanı kardeş gibi sevmek için bazen kan bağı gerekmiyor ve Ozan ile Cem bunun somut örneği. Ozan’ın suçluluk duygusunun bu denli çok ve Cem’e de aldatma konusunda bu kadar kolay inanmasının sebebi de kesinlikle aralarındaki bu bağdan ileri geliyor olmalı.

Ozan’ın göl kenarında Öykü’yle yaptığı konuşmada da söylediklerine hak verdim ve O’nun için üzüldüm. Öykü’ye söylediği onca kötü söze rağmen bu hali beni üzdü. Sahnenin hava kararmaya yakınken çekilmesi, atmosferi de etkileyiciydi.

 

Ozan: Söyle şimdi ne gördün gözlerimde?

Öykü: Bırak!

Ozan: Ben sana söyleyeyim ne gördüğünü, söyleyeyim. Yalancı bir adam görüyorsun. Gerçekleri söylemeye cesareti olmayan bir ikiyüzlü görüyorsun. Kardeşini kaybetmekten ödü kopan bir zavallı görüyorsun, gördüğün bu. Gördüğün bu. Bu gördüğün. Kendimden nefret ediyorum.

Öykü: Özür dilerim.

Ozan: Git buradan.

 

Bölüm bu konuşmanın ardından sürpriz bir şekilde Öykü’nün Cem’e ayrılmak istediğini söylemesiyle bitti. Çünkü Öykü ve Ozan’ın arasında geçenler Öykü’nün söylediği şarkıdaki gibi rüya değildi, ikisi de yaşanmamış kabul edip hayatına devam edemezdi.

Bakalım Cem Öykü’nün bu ayrılık kararına nasıl tepki verecek? Bu ayrılığın ardından Öykü ve Ozan tekrar nasıl bir araya gelecekler? Haftaya yeni bölümde görüşmek üzere.

 

Darısı Başımıza 4. Bölüm Fragmanı

 

 

Dizi ile ilgili diğer yazılar için İzledim /  Darısı Başımıza kategorisine göz atmayı unutmayın…

 

Editör notu: Elif Doğan Rüya bu yazının altına pek yakışır:

 

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap