İzledim

BİR ZAMANLAR ÇUKUROVA – Nihayet Kavuşuyoruz

Bir Zamanlar Çukurova bu hafta iki kategoride birinci oldu. İşte reytingler: Total’de 12,47, AB’de 8,69, ve ABC1 11,45. Üçüncü sezonun 13. bölüm yazısı konuk yazarım Gözde ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar^^

 

Geçtiğimiz bölümü Müjgan’ın Kerem Ali’yle birlikte nehre düşmesiyle noktalamıştık. Onları kurtaran elbette orda bulunan Züleyha oldu. Züleyha bir an bile tereddüt etmedi ve hiç çekinmeden suya girdi. Yalnız o akıntıda ikisini de hiçbir şey olmaması büyük şans doğrusu. Sahnenin çekimlerini çok başarılı buldum ve cidden ikisinden biri ölecek mi diye başta tedirginlik yaşattı. Ama suyun akış hızının bir an yavaşlaması hayatlarını kurtulmasını sağladı. Kerem Ali sen ne güzel gülen bir bebeksin öyle, ölüm sana hiç yakışmazdı.

 

 

Müjgan’ın fevriliği yüzünden Kerem Ali az kalsın ölüyordu diye Yılmaz’ın ona silah çekmesi kadar saçma bir şey olamaz. Haydi kızarsın, bağırıp çağırırsın ama öldürmek istemek ne yahu? Züleyha haklı; bizim tanıdığımız, sevdiğimiz Yılmaz böyle biri olamaz. Yine söylüyorum Yılmaz diziden çıkıyor diye karakterinde bu şekilde bir oynama yapmak zorunda değildiniz. Bırakacak olanlar yine bırakacak, onsuz nasıl devam edeceğini merak edenler seyretmeye devam edecektir zaten. Züleyha’nın bu sahnede Yılmaz’ı ikna etmek için söylediklerine kelimesi kelimesine katılmamak mümkün değil. Müjgan, onların aşkının kurbanı oldu. Yılmaz düğün günü bile tereddütlüydü. Keşke nikah masasında evet demeseydi, o bile şu an gelinen noktadan daha az acı verirdi Müjgan’a.

 

“Yemin ederim bir daha yüzümü göremezsin. Yüzümü göremezsin bir daha. Benim tanıdığım Yılmaz böyle olamaz. Benim sevdiğim adam bu değil. Yılmaz, ben hak veriyorum ona. O bizim sevdamızın kurbanı oldu, hak veriyorum ben ona. “

“O gerçekten seni sevdiği için seninle evlendi. Bunları yaşayacağımızı bilse evlenir miydi seninle Yılmaz? Biz suçluyuz kabul et, hatalıyız.”

 

 

Ben fragmandan Demir’in Züleyha’yı azat ettiğini düşünmüştüm ama yanılmışım. Meğer Demir, Züleyha’nın peşine adam takmış. Bu şekilde Züleyha’nın Müjgan’ı kurtardığını öğrendi, hatta Müjgan’ın kaldığı eve de gelip olan biten her şeye tanık oldu. Demir hiç değişmiyor. Zaten boşanmayan adamın bunu yapması da çok normal. Züleyha’nın dediği gibi görünmez parmaklıklarla çevrili etrafı. Bence annesi gibi ona bir şey olmasından korkması da var elbette takip ettirmesinin sebepleri arasında ama tek sebep bu değil, kendini kandırmasın. Demir, Züleyha’dan vazgeçmek istediğini söylüyor ama gerçekten vazgeçmek isteyen böyle takip ettirir mi, kadından boşanmamak da ısrar eder mi? Demir’inki artık aşk değil saplantı. Züleyha’nın kalbinin başkasında olduğunu, hatta o insanla gizli gizli görüştüğünü bile bile hala yanında olmasını istiyorsan bu aşk saplantıya dönüşmüş demektir.

 

 

Züleyha ile Yılmaz’ın şu anki durumu ikisi de evli oldukları için yanlış, bunu hep kabul ettim. Ama o kişilerden de çocukları var diye mutsuz oldukları evliliklere devam mı etmeliler? Karşılarındaki eşler boşanmıyor diye katlanmak mı zorundalar? Züleyha boşanma davası açabilirdi ama Demir istemedikten sonra açsa ne olacak? O yüzden ben ZülMaz’ın kaçma planını destekliyorum. Çünkü mutlu olabilecekleri başka bir yol bırakmadılar onlara.

Yalnız Züleyha, Demir için “Adnan’ın üzerinde hakkı yok.” dedi, ben buna katılmıyorum. Demir’i sevmesem de Adnan’ı gerçekten sevdiğini, ona babalık yaptığını kabul etmemek ona haksızlık olur. Leyla anneye muhtaç olacak kadar küçük ve açıkçası Demir’in yaptıklarının bedeli olarak onun yokluğuyla cezalandırılıyor bana göre. Ama Müjgan son fevriliğine, Kerem Ali’yi tehlikeye atmasına rağmen bence ondan ayrılmayı hak etmiyor. Az evvel de dedim, o uğradığı haksızlıklarla yanlış yollara saptı, o bu aşkın kurbanı. Ama Demir bile isteye kötülükler yaptı. Kalbine söz geçirememek bahanesine sığınmasın lütfen. Bu yazıda da tekrarlıyorum: Demir’in yaptıklarını unutmadım, unutmayacağım.

 

 

 

 

Yılmaz’ın sahne pasaportlarda çocuklardan ikisine Gülten ve Çetin ismini koydurması hoş bir detay olmuş. Bir yandan da duygulandırıcı. Ankara’ya gidip oradan Almanya’ya uçma planı da bence zekice. Demir’in aklına hemen İstanbul’a kaçtıkları gelir çünkü. ZülMaz buluşma sahnelerinin çekildiği ağaçlık alanın ışıklandırması mükemmel yalnız. Eğer Yılmaz öldükten sonra Züleyha tekrar Yamanlar Konağı’na dönecekse burada tek başına oturup birlikte oldukları anları düşündüğü sahneler güzel olur.

 

 

Yılmaz’ın Müjgan’ı yeniden konağa getirmesi doğru bir karardı. Müjgan tam anlamıyla olmasa da çocuğuna kavuşmuş oldu. Ama Kerem Ali’nin Yılmaz’ın odasında kalma kararını sevmedim. Evet, kaçarken çocuğu da yanında götürebilmen kolay olsun diye aslında bu karar ama çok zalimce hiç kusura bakma. Fekeli’nin artık boşanmaları gerektiğine dair aldığı karar da yerinde. Meğer Yılmaz’ın davası da onun engellemesi ile açılmamış henüz. Yalnız evli olan onlar, aynı evde yaşıyorsun diye böyle bir kararı sen mi vereceksin? Müjgan’ın Adana’da kalması gerektiği, ona en güzelinden ev verilmesi gibi kararları da doğru buldum ancak Kerem Ali, Müjgan’la kalmalıydı. Bugünkü olay yüzünden bile Fekeli konağında kalması daha doğru falan değil. Hakim bu olayı bilse bebeği Müjgan’a vermez doğru, ama hakime bu olayı söylemezsiniz olur biterdi. Müjgan boşanıp işine gücüne bakıp normal bir ruh halinde olduğu zaman çocuğuna zarar vermez ki… Yalnız Behice’nin bu boşanma kararı üzerine yaptığı mal mülk hesapları baydı beni yine.

Behice tekrar konağa gelmeden önce Fekeli’nin onunla konuştuğu sahnedeki üslubuna ise hasta oldum. Çok alttan aldı bugüne kadar, çok el üstünde tuttu bu kadını. Behice’yi biraz da o şımarttı. Şimdi ise hak ettiği muameleyi yaptı, gerçekleri yüzüne dan dan diye vurdu.

 

“Şimdi sana söz hala hanım. İyice düşün taşın. İster burada bizimle edebinle otur, ister İstanbul’a git hayatını yaşa, karar senin. Keyfin bilir, paşa gönlün bilir. Ama ne yaparsan yap gözüm üstünde. Eğer bir hata daha, bir yanlış daha yaparsan seni kuru ekmeğe muhtaç ederim ona göre.”

 

 

 

 

Fikret’in gizemi hala ortaya çıkmadı. Anladığıma göre Yılmaz’ın ölümüyle Fikret’e yoğunlaşıp seyircinin ilgisini diri tutmayı planlıyor senaristler. Fikret kendine bir ofis tuttu ve artık gizemli görüşmelerini oradan yapıyor. Derdinin Yamanlar’la olduğu çok açık. Bir şekilde onlara ait tapulara ulaşmış ve Yılmaz’ın küçük konak hariç her şeyini Hünkar’a sattığını da öğrenmiş. Bu bilgiyi Demir öğrenmiş olsa çoktan duyardık. Bakalım bu bilgiye vakıf olan Fikret, Yılmaz’ın amacını da çözebilecek mi? Acaba Fikret bu tapuların kopyalarına nerden ulaştı, bir şekilde tapu dairesinden mi çaldı? Bence Fikret’in tüm bu öğrendiklerini telefonda anlattığı kişi annesi değil, ona yaşıt biri ve muhtemelen yakında göreceğimiz Ümit karakteri. Ümit, Fikret’in nesi acaba?

 

Bölümdeki Gaffur sahnelerini lüzumundan fazla uzun buldum. Gaffur başrol de haberimiz mi yok? Yoksa önümüzdeki bölüm ölüp gidecek olan başrol o mu? Hünkar’ı Behice’nin öldürdüğünü kör kuyulara haykıracağına gidip emniyet amirine söylemesini beklerdim. Gaffur’un Hünkar sevgisi kendi menfaati söz konusu olana kadarmış. Saniye, beklediğim gibi Gaffur’dan önce kabul mektubunu öğrenmedi ama öğrenmesiyle tabii ki olumsuz bir tepki verdi. Ben bu olay Gaffur’un çözülmesine sebep olur demiştim ancak o gitmek için bambaşka bahaneler sıraladı. Aslında gitmesi, ardından Saniye ile Üzüm’ün de yanına gelmesiyle ilgili gerekçelerinin hepsi gerçekçi.

 

 

 

 

Saniye ile Sevda arasındaki gerginlik hiç hız kesmiyor. Sevda evin hanımı gibi davranıyor bu doğru. Ama ona bu payeyi kim veriyor? Demir ile Züleyha. Evet Hünkar, Saniye ve diğer çalışanlara evlatları gibi davranıyordu, Sevda da Hünkar’ın baş düşmanı. Ama bu Saniye’ye ona saygısızlık yapma hakkını vermez. Saniye’nin maalesef bu yerini bilmeme durumu eskiden beri var. Züleyha’ya da uzun süre benzer davranışları olmuştu. Hizmetçilikten gelin hanımlığa yükselişini kabullenememişti. Ama madem Hünkar konağı ona emanet etti diye sahip çıkmak istiyor, o zaman dayıya ayı diyecek, Sevda’nın dediklerini yapıp huzuruna bakacak. Çünkü Demir, Saniye haklı bile olsa Sevda’nın arkasında duracak bu besbelli. Ayrıca zaten azıcık yiyen Haminne acıktıysa ondan bunu kimin istediğine bakmadan o sofrayı hazırlatmalıydı. Yalnız Raşit’in hırsızlık yapmadığının ortaya çıkmasıyla Sevda’nın bozum olmasına sevindim. Ama Raşit’in Haminne’ye dokunma konusunda hatalı olması sayesinde bu, kısa sürdü. Saniye ve bizler bozum olduk resmen…

Sevda’nın Haminne’yle samimi olarak ilgilenmesini de seviyorum ama Demir’e yanlış tavsiyelerde bulunuyor. Züleyha onun konağına geldiğinde ondan boşanmasını söyleyen kadın, neden şimdi bunu dile getirmiyor da sadece onun üstüne fazla gitmemesini söylüyor, “Acı da aşka dahil.” gibi süslü laflar ediyor? Demir’e söylenecek en doğru şey Züleyha’dan boşanıp Adnan’ı Yılmaz’a vermesi gerektiğini söylemek değil mi?

Şermin’in iki bölümdür Sevda’yla olan aşırı samimiyeti bana çok yapay geliyor. Bir de kalkıp sahaflardan plak bulup kadına imzalatmaz mı? Sırf Demir’e şirin gözükmek için bu halleri. Hani Behice’ye karşı kulağı açık olacaktı, hiçbir faaliyetini görmüyoruz. Yalnız Şermin’in her türlü dedikodunun içine düşmesi de ayrı komik. Her dedikoduya hakimsin madem, nasıl hala Behice’yle ilgili bir şey duyamadın… Zaten dürüst bir kadın olsa zamanında Hatip’i, şimdi de Gaffur’u emniyete bildirirdi.

Demir annesi yüzünden emniyet müdürüyle görüştü. Cinayete dair hiçbir ilerleme olmaması enteresan. Otopsiden de hiçbir şey çıkmadı mı yani? Bakalım cinayetin çözülmesine giden yol nerden açılacak? Ne dedektiften ne konağın oradaki hizmetçiden ses çıkmadı.

 

 

Hünkar’ın mevlit hazırlıklarında Sevda’nın evin hanımı gibi ortalarda dolanmasına, hazırlıklara karışmasına, o ortamda şık elbisesi ve abartılı topuzuyla yer almasına bayağı sinir oldum. Kadının en büyük düşmanıydın, bari o gün ayak altında olmasaydın. O iş Şermin’e bile düşer ama sana asla. Hem mevlit ortamında hem de Demir mezarının başında ağlarken Hünkar’ın yokluğunu bir kez daha hissettim. Tamam, karakterini sevmezdim ama yerini kimse dolduramıyor… Demir de anne acısını bize çok iyi hissettiriyor, annesizliğine elbette üzülüyorum ama gözyaşları yüzünden onca yaptığını göz ardı edip onu iyi biri olarak göremiyorum.

 

 

 

 

Züleyha ile Yılmaz’ın mevlit gecesi kaçmak için yaptığı planı görünce “Niye daha önce böyle bir plan yapmadınız ki?” diyor insan. Halbuki ne kolaymış herkesi uyutup gizlice evden çıkıp kimseye yakalanmadan kaçmak. ^^ Bugüne kadar aklın neredeydi Züleyha? Hünkar’ın ruhuna diye yaptığı gül şerbetine uyku ilacı koyup tüm konak sakinlerini uyutmak çok iyi fikir. Yalnız Yılmaz da Fekeli Konağı’na, evine tıpkı Hünkar gibi son bir kez baktı gibi gelmedi mi size de… Bir de Yamanlar Konağı’nın kapısında güvenlik yok mu, nasıl çıktılar hep birlikte? Ben konağın bir girişi daha var diye hatırlıyorum küçük konak için ama yanılıyor da olabilirim.

 

 

 

 

Züleyha, Yılmaz ve çocukları hep birlikte mutluluğa doğru giderken görmek çok güzeldi. Sonunda onları hayalini kurdukları aile olma yolunda görebildik. Bu sahnelerde küçük Adnan ne güzel de annesine ayak uydurup evden kaçtı öyle, aferin ona. ^^ Hep birlikte ana yolda araba içinde gidişleri tıpkı bir final sahnesi gibiydi.

 

“Züleyha: Gidiyor muyuz biz? Ben rüya mı görüyorum? Gerçekten inanamıyorum ya.

Yılmaz: Gidiyoruz kurban olduğum, gidiyoruz. Çok büyük acılar çektik ama sonunda gidiyoruz.

Züleyha: Bir daha bizi kimse ayırmasın Yılmaz. Bir daha hiç ayrılmayalım.

Yılmaz: Ayrılmayacağız kurban olduğum. Bir daha hiç ayrılmayacağız. Ölüm bizi ayırana kadar hep birlikte yaşayacağız.”

 

Açıkçası biz ZülMaz severler kendimize alternatif bir final yaratabiliriz. Arzu edenler önümüzdeki bölümlerde yaşanacakları görmeyip “Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar.” diyebilir.

Tweetleriyle yazıma renk katan cey , Kilolu Kleopatra , Kübraa , Dizi Replikleri , Hülya , Nil peri ‘ye çok teşekkürler.

 

Bir Zamanlar Çukurova dizi yorumları için  İzledim / Bir Zamanlar Çukurova  kategorisini ziyaret edebilirsiniz.

 

YORUM

 

Bir Zamanlar Çukurova Kamera Arkası

 

Bir Zamanlar Çukurova 77. Bölüm Fragmanı

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap