İzledim

BİR ZAMANLAR ÇUKUROVA – Artık Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak

Bir Zamanlar Çukurova Mucize Doktor’u sıkı takipte, bir kez daha gününün en çok izlenen ikinci dizisi. Bu haftanın reytingleri Total 14,52 ile 2.lik, AB 10,1 ile 3.lük, ABC1 13,08 ile 2..lik…

Konuk yazarım Gözde ‘nin  izlenimleri ile 58.bölüm yazısı sizlerle… Keyifli okumalar ^^

 

Geçtiğimiz bölümü Demir ile Hünkar’ın ZülMaz’a ait görüntüleri seyretmesiyle noktalamıştık. Bu görüntüleri gören Demir’in Züleyha’yı karşısına alıp normal bir şekilde hesap sormasını maalesef beklemiyordum. Bizim tanıdığımız Demir o dönemin ve Adana’nın şartlarında çeker Züleyha’yı vurur, sonra gider bir de Yılmaz’ı vururdu. Bu dönemde bile hala belli yerlerde kadınla erkeğin arkadaş olabileceğine inanılmıyorken, o dönemde gizli gizli buluşmanın ve böyle bir sarılmanın -bu kişiler eski sevgili olmasalar bile- arkadaşça görülmeyeceği apaçık.

 

 

Hünkar ne kadar engel olmaya çalışsa da Demir Züleyha’yı tuttuğu gibi kolundan arabaya bindirip götürdü. Züleyha arabayla götürülürken o esnada bahçede olan Adnan’a ve Züleyha’nın O’na bakmasına içim parçalandı resmen. Sanki son kez oğluna bakar gibiydi… Bu kaçıncı ayrılıkları anneyle oğulun? Evet, Züleyha iyi niyetle de olsa Yılmaz’la buluşmakla hata yaptı ama hiçbir anne bu kadarını da hak etmez.

 

Bölüm rejisi, oyunculukları, temposuyla çok iyi bir açılış yaptı. İlk andan ekrana kitlendiğimi söyleyebilirim. Ancak beklentimin aksine yer yer çok yükselen, yer yer ise fazla inen bir temposu vardı. Özellikle ilk yarıdaki Gaffur sahnelerinin birçoğunu bu bölüm için yersiz buldum. Ortada böyle bir olay varken Gaffur’un komik sahneleri olmamıştı. Biz “Demir Züleyha’yı nereye götürdü, ne konuşacaklar, Demir ne yapacak, Züleyha’ya ne olacak?” gibi sorularla merakla beklerken Gaffur sahneleri seyrettik maalesef kaç dakika boyunca.

 

Yeni bir dedikodu yakalayan Sinsirella

 

Bu olaylara Şermin ile Naciye’nin tanık olması ise hiç iyi olmadı. Tahmin edileceği üzere sinsi Şermin hemen buna neyin sebep olduğunu öğrenmek için gizlice çalışma odasına girdi ve görüntüleri seyretti. Normalde görüntüler bitince oynatıcının durması, Şermin’in başa alıp seyretmesi gerekirdi ama sonradan anlaşıldı ki oynatıcı takılıp kalmış. Ben arabayla götürme hadisesini Çukurova’ya yayanın O olacağından zaten emindim ama görüntüleri de dernek üyesi arkadaşlarıyla paylaşması hiç yakışık olmadı bence. Şermin gördüklerinden bahsederken en gerçekçi yorum Müjgan’ın böyle bir şey yapacağını düşünmeyen Füsun’dan geldi:

 

“Bana pek öyle doktor hanımın tarzı gibi gelmedi.”

 

Behice (İç ses): Yılmaz şunu kovmasa bari, beş parasız kalacağım bunun yüzünden.

 

 

Önceden olsa ben de böyle derdim ama kıskançlıktan gözü dönmüş bir Müjgan’ın yaptığı hiçbir şey beni şaşırtmıyor artık. O kadar gözü dönmüş ki Demir’in silahına davranabileceğini bile öngörememiş. Ne yani Demir Züleyha’yla sert bir tartışma içine girecek, sonra da boşanacaklar mı sanmıştın? Yılmaz da “İyi yaptın karıcığım.” deyip seninle evliliğine hiçbir şey olmamış gibi devam mı edecekti? Behice bile önce Züleyha’yı, sonra Yılmaz’ı vuracağını bilebiliyor Demir’in. Müjgan’ın yapması gereken oturup Yılmaz’la açık açık konuşmaktı. Yılmaz da herhalde Müjgan’ın bu kadar delice bir şey yapacağını tahmin etse şalını dağ evinin orda bulduktan sonra gelip yüzleşirdi.

Müjgan bir de Demir Züleyha’yı götürürken ne yaptığını fark edip pişman oldu ama hiç kusura bakmasın, aslında bunu içten içe istediğini düşünüyorum ben.

 

Bu bölümde de yine Behice iç sesim gibiydi Müjgan’la yaptığı konuşmalarda. Sanki Müjgan’ın değil de Yılmaz’ın halası gibiydi desek yeridir. Züleyha ile Yılmaz’ın daha fazlasını yaptığına ihtimal vermiyordu. Ben bile ZülMaz kavuşsun isterken, evlilikleri devam ettiği sürece bu kadarını istemiyorum doğrusu.

Behice, sadece Çukurova’da değil İstanbul’da bile böyle görüntüleri bir kadının kocasına yollanılmayacağını söylerken de, Müjgan’ın yapması gerekenin boşanmak olduğunu söylerken de çok haklıydı. Ama Müjgan tipik ne olursa olsun kocasıyla evliliğini bitirmek istemeyen, gurursuz, saplantılı aşık kafasında. Hem madem kocasını çok seviyor Müjgan, neden ondan Adnan’ın oğlu olduğunu saklıyor?

Müjgan’ın ciddi bir tedaviye ihtiyacı olduğu kesin. Gördüğü buluşmadan sonra kafasında o kadar çok şey kurmuş ki dinlerken hayretler içinde kaldım yine.

 

“Bence kaçmayı planlıyorlardı hala. Hala gerçekten, bence Züleyha ile Yılmaz kaçacaktı diyorum sana. Yılmaz, Kerem Ali’yi alıp götürecekti, belki oğlumu kaçıracaktı benden. Belki öbürü de kendi çocuklarını alacaktı. Mutlu mesut bir şekilde Çukurova’dan gideceklerdi.”

 

“Ben o günden beri Kerem Ali’den gözümü ayıramıyorum. Benim çocuğumu kaçıracaktı Yılmaz diyorum sana, anlamıyorsun.”

 

Haaa yalan yok Züleyha, Müjgan’dan çok daha iyi annelik eder Kerem Ali’ye, o ayrı bir konu.

Bir de hanımefendinin amacı deli olmadığını ispatlamakmış Demir Yaman’a, O’nun da karısının ne yaptığını görmesiymiş, öyle diyor kendileri. Akıl sağlığı yerinde olan biri bunu yapar mı acaba? Gerçekten ekran karşısında çıldırmamak işten bile değildi.

 

 

[wp_ad_camp_1]

 

 

Yılmaz’ın da tüm bu olanları öğrendikten sonra Müjgan’a karşı artık sakin kalamayacağı besbelliydi. Bunca zaman yerli yersiz tüm kıskançlıklarına, her olayı Züleyha’ya bağlamasına çok iyi dayandı. Hatta bu yüzden Çetin’in Gülten’i istemesinde yanında bile olamayacaktı, o derece. Zaten Yılmaz bu evliliği Kerem Ali için sürdürüyordu. Ama bu saatten sonra Kerem Ali çok küçük diye bu yuvayı yıkmamanın doğru olduğunu düşünenlerden değilim. Her çocuk anne babasıyla büyümeli evet, ama artık bu evlilikte zerre huzur olur mu? Böyle bir ortam, Kerem Ali için daha kötü değil mi?

Bence bu ilişkide iki taraf da hatalı. Baştan yanlıştı birlikte olmaları. Kesinlikle bu ilişki evlilikle sonuçlanmamalıydı. Yılmaz’ın Müjgan’a son sözlerini de çok ağır buldum. Lanet okumak biraz fazla oldu çocuğunun annesine. El kaldırmasını da hiç beklemezdim Yılmaz’dan. Bu dizide bunu bir kadına yapacak son erkek O’ydu benim gözümde.

 

Gidişin olsun da dönüşün olmasın, teşekkürler.

 

 

Evet, Müjgan’ın gitmesini, hatta temelli diziden ayrılmasını çok istiyordum ama oğlunu Yılmaz’dan kaçırarak değil. Amerika’ya gitme fikri resmen bu anlama geliyor. Doğumda ya da bir kazada ölebilir ve Yılmaz oğluyla kalabilir. Bakalım Müjgan’la Kerem Ali’yi bulabilecek mi Yılmaz? Yoksa anti Müjgan’cılar olarak arkasından el mi sallayacağız?

 

 

Züleyha ile Demir’in ormandaki yüzleşme sahnesi hem diyalogları, hem oyunculukları, hem çekimleri açısından dört dörtlüktü. Ormanda onları ilk gördüğümüz an ürperdim doğrusu. Bu sahnelerde en yadırgadığım şey Züleyha’nın iki çocuğuna rağmen ölmeyi kabullenişiydi. Demir’e daha fazla kendini anlatmaya çalışabilirdi, belki ayaklarına da kapanabilirdi. Evet, bu çok aşağılayıcı ama çocukları öksüz kalmasın diye bunu deneyebilirdi belki. Çocuklarıyla ilgili son isteğiyse duygulandırdı.

 

“Demir, Leyla’ya gözün gibi bakarsın. Ayağına taş değsin istemezsin, öz kızın çünkü. Ama ne olur, ne olur Adnan’ı bir köşeye atma olur mu? Atacaksan da babasına ver, Yılmaz’ın oğlu diye nefret etme ondan olur mu?”

 

“İyi bak o zaman onlara, annesizliklerini hissettirme olur mu? İkisini de öp benim için.”

 

Demir, “Vicdanım rahat.” diyen Züleyha’ya bu defa inanmamayı seçti. Belki de inandı ama hala kalbi Yılmaz için atıyor diye öfkesi yeniden alevlendi. Herhalde Leyla’dan sonra Yılmaz’dan vazgeçmiş olabileceğine inandırmıştı kendini.

Biz, silah seslerini duyduk ve arabaya bindiğinde Demir’in elinde kan gördük ama hem Züleyha bu hikayenin temel taşlarından olduğu, hem de Demir’in aşk diye nitelendirdiği saplantısı aşırı boyutta olduğu için Züleyha’yı öldüremeyeceğinden emindim ben.

Züleyha’ya ne olduğu da Demir eve geldikten sonra ortaya çıktı: Demir yere ateş etmiş. Silahının kabzasıyla vurduğu Züleyha ise yere düşüp bayılmış, Demir ölmediğini düşünerek O’nu orda bırakmış.

 

 

Demir, bu olayın ardından gittiği pavyonda çalışan kadınlardan biriyle birlikte olarak hala evli olduğu karısı Züleyha’yı aldattı. Aldatıldığına inanıyor, çok acı çekiyor, biraz da sarhoş diye bu yaptığını asla hoş göremem. Yaptığının affedilir yanı yok. Züleyha Yılmaz’a sarıldı diye başına silah dayanıyorsa, Demir gitsin bir de kendi kafasına silah dayasın mümkünse.

 

 

Demir ile Züleyha ormandayken, oğluna engel olamayan Hünkar, Fekeli’den yardım istedi. Bu olay, onları yeniden yakınlaştırdı sanki ama ben barışmalarından yana değilim.

Hünkar ZülMaz’ı ayırdığı, onların kaderleriyle oynadığı için çok pişman, pişmanlığına inanıyorum ama O’na üzülemiyorum ben. Mutlaka bunun bir şekilde bedelini ödemesi gerekiyor. Bu bedel de Fekeli’yle kavuşamamak.

Hünkar ile Fekeli onları hiçbir yerde bulamayıp en son gittikleri ormanda üç el silah sesi duydular. Ama Fekeli bütün ormanı arayamayacaklarını söyledi. Hünkar’ın Fekeli’yi dinlemeyip jandarmaya, savcıya gitmek istememesi ise çok saçmaydı. Demir’in ortaya çıkmasını bekleyince, önce O’nun yüzünü görünce ne değişecek? O duyduğun silah sesleri onlardan geldiyse ve Züleyha yaralıysa kurtulmasın mı sen oğlunu göreceksin diye? Pişman olabilirsin ama hala bencilsin Hünkar.

 

Demir eve gelmeden önce Yılmaz ile Fekeli de ormana gitmişlerdi ama Fekeli’nin ikna etmesiyle Yılmaz da Züleyha’yı aramaktan vazgeçmişti. Üstelik ikisi de Demir’in Züleyha’ya asla inanmayacağından eminlerdi ve Yılmaz, Demir Züleyha’ya bir şey yaparsa yaşayamayacağını söyledi. Bu kadar çok sevdiği kadını aramaktan nasıl vazgeçer insan? Müjgan’ın Kerem Ali ile kaçtığını öğrenene kadarki süreçte bari bunu yapsaydı, hiç anlam veremedim doğrusu bu duruma ve hayal kırıklığına uğradım.

Kusura bakma ama Yılmaz, Müjgan Kerem Ali’yi kaçırmış olmasaydı, peşine İstanbul yoluna düşmeseydin seni affetmezdim. Kimse bana, Kerem Ali annesinin yanında, güvende demesin lütfen. Müjgan şu an sağlıklı bir psikolojide mi ki o bebek güvende olsun?

 

Bari sonradan Hünkar ile Sabahattin Demir’e rağmen cesaret edip Züleyha’yı bulmaya gitseydi ya da Demir’den habersiz jandarmaya haber verselerdi. Ya Züleyha kan kaybından ölseydi? Ya başına başka bir şey gelseydi? Bütün Çukurova’nın kocasını aldatmış bir kadın olarak arkasından konuştuğu yetmedi, kimsesizler gibi ormanda kalakaldı… Bütün geceyi buz gibi ormanda, yollarda yürüyerek geçirdi. Kocasını aldatmış olsun olmasın, bir kadına reva mı bu? Karın seni aldattıysa, artık onu hayatında istemiyorsan gider boşanırsın, böyle eziyet etmez, ölüme terk etmezsin.

 

 

Tabii bu durumda Gülten ve Çetin’in istemesi başka bir bahara kaldı. Zavallı Çetin hiçbir şeyden habersiz isteme saatinden evvel ailesiyle küçük konağa gelip olan biteni öğrendi. Ne kadar da mutlu ve heyecanlıydı halbuki. Yalnız ilerde bu evlilik gerçekleşirse sakın Gülten’i anne babasıyla aynı evde oturtmasın, o kaynananın gözü göz değil ben diyeyim. ^^

 

[wp_ad_camp_1]

 

Unutmadan, geçtiğimiz hafta Gülten ile Çetin’in akşam buluşma sahnesi beklediğimiz gibi öpüşmeyle noktalanmış, ancak yayında kesilmiş. Resmi Twitter hesabının paylaştığı bir videoda görünce öğrendim. Diğer dizilerinde ve buradaki başka öpüşme sahnelerini kesmeyen ATV, neden bu minnoş çiftin masum öpücüğünü kesiyor?!

 

 

Adnan bebeğin başına yine bir şey gelmese şaşardım doğrusu. Bayağı vakit geçmişti yangından beri. Çocuk babasına çekmiş. Yılmaz’ın da dizide başına gelmeyen kalmadı. Adnan bebeğin de kaç kez annesinden koparıldığı, çığ altında ve kamyonun altında ezilme tehlikesi geçirdiği, en son yangının içinde kaldığı yetmedi şimdi de Üzüm’le birlikte kayboldular. Ama tabii Çukurova’ya bela olan adamların arabası konağın dışında görüldüğü için herkes kaçırıldıklarını sandı.

 

 

Eğer çocukların başına bu gelmemiş olsaydı Yılmaz ile Demir’in birbirlerine çektiği silahlardan biri ateş alabilirdi. Bu olay, bir süre daha kan dökülmesini engelledi ama elbet tekrar karşı karşıya gelecekler ve o zaman yine Fekeli, Sabahattin, Hünkar orda olup onlara engel olabilecek mi? Yılmaz, Züleyha’nın başına gelenlerden sonra, hele bir de Adnan’ın oğlu olduğunu öğrenirse asla rahat durmaz. Demir de Züleyha’yı kaybettiğine pişman olup iyice dellenecektir. Bizi daha da hareketli zamanların beklediği apaçık.

 

 

Adnan ile Üzüm önce mezarlığa, sonra da huğlara gidip Zeliş’in huğunda uyudular. Sabah onları fark eden marabalar kapıp konağa geri getirdiler. Hakikaten Gaffur haklı Üzüm’e “Kız niye gittin konaktan? Burda her şey var.” derken. Ama ne yapsın Üzüm annesini çok özlemiş belli ki… İnsan kızamıyor hiç, aksine üzülüyor… Ama Adnan’ı niye sürüklüyorsun yanında çocuğum?

Zaten Adnan konağın torunu ama kaç kere bahçede başı boş gezdiğine tanık olduk. Keza Leyla bebek de devamlı odasında ama ne kadar ilgilenildiği -hele bu bölümde seyrettiğimiz gün içinde- şüpheli. Haminne desen, O’nun durumu da farksız çoğu zaman. Bu konakta çocuk ve yaşlılarla ilgili ciddi bir dikkat sorunu olduğu kesin. Hepsinin sağ salim olduğuna şükretmek lazım. ^^

 

 

 

Tam herkes çocuklara kavuştuk diye mutluluk içindeyken Züleyha konağın bahçe kapısında belirdi. Demir çocuklarını görmesine bile izin vermeyip onca çalışanının içinde Züleyha’yı sürükleyerek kapı dışarı etti. Herkesin içeri girmesini ve O’na bir yudum su bile verilmemesini istedi. Hünkar’ın çocuklarını görmesi konusundaki yaklaşımı olması gerektiği gibiydi. Daha önce Demir, Adnan’ı kaçırdığında çok farklı davranıyordu oysa ki… Demek ki konağa alınmasa da bir şekilde Züleyha’nın çocuklarını görmesini sağlayan kişi Hünkar olacak. Demir’in içeri yolladığı Gülten de şimdilik söylediğine riayet etti ama mutlaka Züleyha’yla irtibata geçecektir.

Züleyha yanlış yapmış bile olsa Demir’in bir anneyi çocuklarından ayırması çok zalimce. İnsan çok aşık olduğunu söylediği kadına bunu yapmaz. Daha önce de kaç kere yaptıkları ortada. O yüzden aşk dediği şeyi hep bir saplantı olarak gördüm ben.

Şu an sonuna kadar Züleyha’yı destekliyorum ve bugüne kadar görmediğimiz kadar güçlü bir kadın görmek istiyorum. Adnan’ın öz oğlu olduğunu da Yılmaz’a söylemeli ve Demir’e karşı birlikte savaşmalılar.

Peki ya siz bu bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz?

 

Tweet’iyle yazıma renk katan Kilolu Kleopatra‘ya çok teşekkürler.

 

Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz  İzledim / Bir Zamanlar Çukurova  kategorisini ziyaret edebilirsiniz.

 

Bir Zamanlar Çukurova 59. Bölüm Fragmanı

 

 

 

 

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap