İzledim

ARIZA – Fark Etmeden Senin Olmuşum

Arıza 22. bölümde her kategoride yarımşar puanlık reyting kaybetti. Total’de 5,53 reyting ile 5. , AB’de 3,93 reyting ile 7. ve  ABC1’de 4,92 reyting ile 4. oldu. Bölüm izlenimleri konuk yazar Gözde‘nin kaleminden. Keyifli okumalar ^^

Dizi yayına girdiğinden beri nerdeyse her hafta bölümleri beğeniyordum. Bölümlerdeki ufak tefek sıkıntıları dert etmiyordum. Ama bu haftaki bölümde sıkıntılar o kadar fazlaydı ki iyi sahneler bile hak ettiği değeri göremedi. O yüzden yazının çoğunluğu eleştiri olacak.

 

 

Tolga Sarıtaş’ın özellikle Söz dizisindeki aksiyon sahnelerindeki başarısı ortada. Ancak gerektiği kadar faydalanılmıyor bundan. Ali Rıza’ya diyaloglu sahneler kadar aksiyon sahnesi de yazılmalı. Bu bölüm Safir ile dövüş sahnesi hariç hiç böyle bir sahnesi yoktu, ama Burak’ın vardı. Üstelik Olgun Toker komedi ve dramda çok iyi bir oyuncuyken aksiyonda sırıtıyor. Ali Rıza ve adamlarının Balaban’ı kurtarmak için İhtiyar’ın evine girip Safir ile dövüştükleri sahne çok güzeldi. Gölge oyunlarını andıran çekim açısına bayıldım. Yalnız Ali Rıza’nın yanına aksiyon sahnelerinde Ferit çok yakışıyor ancak Kara Hasan ve özellikle Ramço çok sırıtıyor. Onunla aksiyona katılacak kişilere acil takviye lazım.

 

Çok haklısın Balaban

 

Ali Rıza’nın Balaban’ı adamlarının arasından ancak onun babasıyla ilgili bir şeyler söylemesi sonucu anlaşarak çıkartabildiğini düşünmüştüm. Ancak o depodan nasıl çıktıklarını göremedik, bu açıdan inandırıcı gelmedi bana onu alıp İhtiyar’a getirmesi. Ama Balaban’ı İhtiyar’ın evinden kaçırmasının altındaki şey tahmin ettiğim gibi babası Mehmet Emin’le ilgili çıktı. Balaban’ın Ali Rıza’ya seyrettirdiği görüntülere göre Mehmet Emin, Safir tarafından öldürülüyor. Peki eğer Hatay’a gönderdikleri cenaze onun cenazesiyse İhtiyar ve Haşmet, neden hala tam olarak emin değiller onun öldüğünden?

Ali Rıza, Balaban’ın Safir’in yapacağı tüm işkencelere rağmen konuşmayacağı konusunda haklıydı ve onu kaçırırken, onunla iş birliği içinde gibi görünürken bundan İhtiyar’ın haberinin olması zekiceydi. Ali Rıza’nın bu akıl oyunları bölümde sevdiğim şeylerden. Ama inanıyorum ki Mehmet Emin ile ilgili gerçeklerin tamamını öğrendiğinde Balaban’ın safında yer alacaktır. Yalnız bu safta Burak olmamalı. Ne yani Ali Rıza ile Burak, İhtiyar’a karşı sırt sırta mı savaşacaklar? Bunu düşünmek bile midemi bulandırıyor. Kayıplarıyla şartları eşitlenmiş gibi hissedemiyorum.

Halide’nin Ali Rıza’ya hakkındaki gerçeği söyleyemeyeceğini biliyordum. Bu sahne beni ne fragmanda ne de bölümde heyecanlandırmadı, gereksizdi. Sahnenin tek güzel tarafı Ali Rıza gelmeden evvel Halide’nin Mert ile abla gibi dertleşmesi ve Ali Rıza’nın ona Balaban hakkındaki gerçeği söylemesiydi.

 

Kavga ederken bile uyumun dibi çift ArHal <3

 

Halide ile Ali Rıza’nın kavgalarını özlemişim. Ancak kavga sahnelerinden ve bölümdeki bazı saçma repliklerden sanki Halide evlilik delisiymiş gibi anlaşıldı. Halbuki o, sitemlerinde haklıydı. Çünkü yerinde kim olsa o gece teknede Ali Rıza evlilik konusunu kapatmak istiyormuş gibi algılardı ve geceyi yalnız geçirdi diye bozulurdu. Ali Rıza’nın odun gibi davranması bana anormal gelmiyor sonuçta ilk kez ilişki yaşayan bir erkek var karşımızda. Çevresindeki ilişkilerden bir şeyler görse de yanındaki kadına, sevgilisine nasıl davranacağını zaman zaman bilemeyebilir. Ayrıca Ali Rıza’nın o çok romantik seyahat zamanı bile sabah Halide’yi yatakta uyurken bırakıp çatışmaya gidip geri döndüğünü unutmayalım. Eğer Halide uyansaydı o güzelim gece mahvolacaktı. Halide’nin bu davranışlarında Haşmet’in annesiyle ilişkileri hakkında anlattıkları da etken oldu tabi. Halide, ne kadar çok sevse de annesinin yaşadıklarını kendisinin de yaşayacağını endişesine kapılmakta haklı. Çünkü Ali Rıza bu yolu bırakmadığı sürece onu bekleyen kader annesininkinden farksız. Bu ilişkiye buna razı olarak devam edecek ve mesleğine odaklanıp kafasını dağıtacak, başka yolu yok.

 

 

Ali Rıza(Sesli mesaj): “Halide, ben bu işleri çok beceremiyorum, biliyorsun. Yani ne yaşıyorsam senle benim için ilk zaten. Kimseye böyle bakmadım. Kimseyi böyle düşünmedim. Hani demiştim ya sana benim için öncesi yok, emin ol. Senden sonrası da olmayacak. Henüz baharındayız hayatımızın. Elbet kışı da olacak, yazı da. Ama şunu bil ki…”

Halide: “Ben burada inebilir miyim? Buradan alır mısınız lütfen.”

(Ali Rıza para üzeri yerine Halide’nin eline tek taş yüzüğü koyar.)

Ali Rıza: “Ama şunu bil ki hayatın tüm mevsimlerini seninle geçirmek istiyorum. Seninle yaşlanmak, ölürken senin ellerini tutmak istiyorum Halide.

Halide: “Ama ben bir şey anlamadım. Bu bir evlenme teklifi mi?”

Ali Rıza: “İlla duymak istiyorsun değil mi?”

Halide: “Yani…”

Ali Rıza: “Benimle evlenir misin Halide?”

Halide: “Seninle evlenirim Ali Rıza.”

 

Ali Rıza’nın Halide’ye evlenme teklif ettiği sahne muhteşemdi. İlk tanıştıkları yer olan takside evlenme teklifi, Halide’nin taksiye binerken birebir aynı repliği söylemesi o kadar ince bir düşünce ki, bu yüzden senaristlerimizin alnından öpesim var. Halide’nin dargın olmalarına rağmen teklifi kabul etmesini de yadırgamadım. Yerinde kim olsa sevgilisi beklediği teklifi yaptı diye sevinir ve kabul ederdi. Zaten gündüz Melek de onu sözleriyle yumuşatmıştı:

 

“Hepimizin kusurları var ama sevgi, o kusurların üstünü örter.” 

 

 

Ama bu sahnenin nerdeyse tamamını fragman olarak yayınlayıp büyüsünü bozanlara sitemliyim. Ayrıca sahnenin gelişiminde ve öpüşme sonrasındaki eksiklikler, Ali Rıza teklifi 14 Şubat olduğu için değil de Halide evlilik konusunda kavga çıkardığı için yaptığı algısı yarattı birçok kişide. Keşke Halide ile Ali Rıza o gece barda buluşmak için sözleşmiş olsalardı. Ali Rıza da işi çıktığı için gelemeseydi, Halide onu bekleyip eve dönmeye karar verseydi ve o sırada teklif gerçekleşseydi. Ardından da tekrar bara döndüklerini, Halide ve Ali Rıza’nın birlikte şarkı söylediklerini, dans ettiklerini görseydik.

 

 

Halide’nin damdan düşer gibi şarkı söylediği ve Ali Rıza oraya gelmiş gibi hayal ettiği sahneyi de hiç sevmedim bu yüzden. Ayrıca bölümün genelinde Halide’ye sürülen o iğrenç parlak turuncu ruj, teklif sırasında gözüme battı.

 

Gözleri aşka gülen…

 

Evlenme teklifinin ertesi sabahı Halide ile Ali Rıza’nın keyifli hallerini, bu mutlu haberi aileleriyle paylaşmaları çok doğaldı. Ali Rıza’nın teklifi Halide istiyor diye yapmış gibi bir hali hiç yoktu valla. ^^ Adam etrafına gülücükler saçıyordu. Haşmet’in tepkisi klasik kız babası tepkisiydi. Kızlar babalarını, babalar da kızlarını kıskanır çünkü. Düşünün koskoca Karl Marx’ın daha sonra damadı olacak Paul Lafargue’a yazdığı bir mektup bile var:

…Eğer kızımla ilişkilerinizi sürdürmek istiyorsanız, ona ‘kur yapma’ tarzınızdan vazgeçmeniz gerek. Gayet iyi biliyorsunuz ki henüz verilmiş bir evlenme sözü yok ve hiçbir şey belli değil. Laura usulüne uygun şekilde nişanlınız olsaydı da bu işin uzun vadeli olduğunu unutmamanız gerekirdi. Fazla samimiyetin yol açacağı davranışlar da burada uygunsuz kaçıyor. Çünkü bu durumda iki sevgilinin birbirlerine güçlü arzular duydukları halde aynı yerde oldukça uzun süre birbirlerine yaklaşmadan yaşamaları gerekiyor. 

 

Seni hep böyle görmek istiyoruz Rukiye Anne

 

Muzaffer’in Ali Rıza’nın bir emanet olmasını hatırlatmasından sonra Rukiye’nin içine düştüğü durumu, duyduğu endişeyi, çektiği acıyı anlıyorum ama bunun durduk yere başlamış olması bana saçma geliyor. Ali Rıza’nın gerçek annesinin kim olduğunu ve şu an oğluyla sık sık bir arada olduğunu bilse, bu acının tam bir dayanağı olsa bu sahnelerin bu kadar çok olması anlamlı olabilirdi. Üstelik bu diziyi çoğu kişi aksiyon sahneleri için seyrediyor ve onlar çok sıkılıyor bu sahnelerde. O yüzden -Yeşim Gül çok iyi oynuyor olsa bile- bu sahneler azaltılmalı.

 

 

Eskiden Burak’ın hareketlerine, Fiko ile sahnelerine gülerdim ama özellikle bu bölümdeki halleri hiç güldürmedi. Üstelik Derya ve Fiko’nun aşk hayatı hakkında şakalaşmaları çok iticiydi. Karakter başlarda ana hikayeye hizmet ediyordu, peki ya şimdi? Şu an tek işlevi Murat’ın değişimine hizmet etmek.

 

 

Murat’ın her şeye rağmen Burak’a güvenmeyi denemesi kardeşine çok düşkün olmasından dolayıydı. Ama artık akıllanmıştır. Şimdi bu son ihanetinden sonra Murat’tan yine aynı lafları duymak istemiyorum. Nerdeyse her bölüm Füsun’a bu dünyadan uzaklaşacaklarına dair vaatler vermesi kabak tadı verdi. Bir de bu dünyanın tepesinde, masada yer alırken hala bunları söylemesi komik oluyor. Artık sadece güçlü bir Murat karakteri görmeliyiz.

 

“Demek bir Ersoylu ancak başka bir Ersoylu’ya güvenebilir, değil mi? Bizim birbirimizden başka güvenecek kimsemiz yok demiştin, değil mi? Ulan ben senin için babasını satan adam oldum lan. Şimdi sen benim için ne oldun biliyor musun? Hiç. Koskoca bir hiç. Bir koltuk sevdasına beni aşağıladın, hiçe saydın. Şimdi de sırtımdan mı bıçaklıyorsun?”

 

Dizideki yan çiftler ne yazık ki seyir zevkinden uzak. Seyir zevki olan yan çiftlere asla karşı değilim ama bizdekiler çok itici. Bir tek Seda ile Mert ümit vaat ediyordu, onlar da yalan oldu. FüsMur ve DerBur çiftleri o kadar iticiler ki onları görünce ekrana bakasım gelmiyor.

Füsun karakteri hakkında ben her hafta eleştiri yazmaktan sıkıldım, ama senaristler karakteri böyle yazmaktan sıkılmadılar. Füsun her hafta aynı replikleri söylemeye devam edecekse, eski Füsun olmayacaksa bir şekilde diziden ayrılması isabet olur. Oyuncu yapımdan torpilli midir nedir anlamıyorum ki. Derya’nın da sahneleri en aza indirilmeli. O da şu an sadece sürekli Melek ile çatışmakla ve Burak’a Füsun’un repliklerinin benzerlerini söyleyip durmakla meşgul.

 

 

İhtiyar gücünü bize hissettiriyor ama Konsorsiyum’a acilen duruşuyla bile gücünü bize hissettiren erkek oyuncular gelmeli. Şu an bu görevi sadece Haşmet üstleniyor. Fuat, Şehmuz ve Galip’i oynayan isimler görüntü olarak bile Mithat ve Murat’tan daha güçlü bir imaj çiziyorlardı.

 

 

Bölüm, Ali Rıza’nın İhtiyar’a ait silahları Burak’ın elinden geri almasının ardından Halide’nin kaçırılmasıyla son buldu. Kaçırılma anı eksik yazılmıştı. Gelecek hafta bu kaçırılmadaki eksik sahneleri göreceğimizi umuyorum. Peki Halide’yi kim, neden kaçırdı? Benim tahminim Muzaffer’in kaçırdığı yönünde. Yalnız Halide daha yeni kaçırılmamış mıydı? Birkaç bölümde bir bu tekrara mı düşeceğiz?

Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz?

 

Göz atmanızı öneririz: Arıza Bölüm Yorumları

 

YORUM

 

Arıza 23.Bölüm Fragman

(Henüz Yayınlanmadı)

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap