İzledim

YALI ÇAPKINI – Bir Beni Bulup İçeri Girip Saklansam Kim Bulur Gerçek Beni?

Yalı Çapkını 54. bölümün analizi  Svl‘in kaleminden. Keyifli okumalar.

 

Bölüm tam anlamıyla tetikleme mantalitesiyle sürece ihanet etmenin sonuçta ne kadar mide bulandıracağını göze almadan yazılmış ve negatif etkileşim kapısına göz dikmiş böylece konuşulacak her noktayı değersizleştirmişti. Yine ilk yarıda ne kadar yükseksem ikinci yarıda bir o kadar ben ne izliyorum şu an dediğim bir bölüm oldu.

 

 

Bölüm Ferit’in içindeki Seyran’dan ve Seyran’ın Ferit’inden kaçışıyla başladı. Maskelere sığındı Ferit kaybettiğini kabullenmemek için taktı maskesini. İnkar etmek Seyran için de Ferit için de maalesef kaçış için en iyi yoldu. Sorumluluktan kaçmak isteyen iki çocuk…  O yüzden inatla kendi tercihleri olan evliliği de görmezden gelme istekleri…

 

 

Bu bölümde ‘ben kötü bir eş, kötü bir baba ve hatta kötü bir çocuğum’ kabullenmesine dönüştü. Ferit için şu an savaşabildiği tek dal ‘başarı’. Çünkü diğer tüm savaş meydanlarında kaybetti. Pelin’e adeta ‘ben bir çocuğum olsun değil, ben sevdiğim kadından bir çocuğum olsun istedim.’ diyerek ona yüklenen bu sorumluluğun ağırlığından bahsetti. Evet, Seyran için değişen Ferit Seyran gittiğinde eskisinden bile kötü birisi oldu…  Ve ilk başlarda kurtarmaya çalıştığı çocukluğu, abisinin hayalleri, dedesinin zaferi olarak gördüğü bu çocuk onu yalıya bağlayan ‘pranga’lardan birisi daha oldu.

 

 

Gelelim bölümün top sahnelerinden Orhan Ferit sahnesine. Üçüncü kez Ferit’in yüzüne Orhan’dan bile beter durumda olduğu vuruluyor.  Ferit bunu kabul etse de düzeltmek için bir çabası yok. Zaten en büyük sorun da burada başlıyor. İnsan kendi değerini ve yaşadığı kalıbı kendi seçer ama Ferit ‘ben kötüyüm’ kalıbından uzaklaşmak istemiyor. Ve Ferit’e bir kez daha ‘sen oyun oynasan da oyun sahibi Halis’ uyarısı yapılıyor. Yani Ferit’ciğim kontrol edilmedim sanrın çok hoş ama tam bir piyonsun.

‘Boyun eğdin’ ve ‘yalnızsın’

Ferit Halis’in hükmünün farkında ama kötülüğünün farkında değil. Aynı zamanda ‘kendi tercihlerinin sonuçlarının insanları mutsuz ettiği’ düşünüyor o yüzden çizilen yollarda kendi tercihlerini yaşayıp insanları mutsuzluğa mahkum etmemek için başkalarının yönlendirmeleriyle hayatını idame ettirmeyi tercih ediyor. Seyran ‘sen bencilsin kendinden başkasını sevmezsin’ dedi; okey böyle davranacağım. Annem ‘o evdekilere layıksın, Korhan olmuşsun’ dedi; okey tam da bu olacağım… Yani etrafımdaki insanlara ‘tamam siz haklısınız ben buyum’ maskemi takacağım. Orhan’ın yaşadığımız her şeyde dedemin suçu var savunmasıyla Ferit’in de suçlu arıyor olmak için babasının yanına gitmiş olması ve bununla yüzleşmesi çok kıymetliydi. Çünkü değişim suçu aynadakinde bulduğunda ve yüzleştiğinde başlar.

 

54. Bölüme dair diğer yazıyı okudunuz mu?  YALI ÇAPKINI – Ağır Çekimde İntihar

 

Gelelim Kazım Şanlı’nın kızı Seyran Şanlı’ya…

 

 

Seyran öfke patlamaları yaşıyor ancak suçu sadece ve sadece Ferit’e atıyor. Halbuki zamanında dediği gibi ‘bunları evet babamın evinden getirmişimdir ama şu an ortaya çıkaran sensin’;  senin de yüzleşmen gerek. Ferit’in sözleriyle hatırlayabiliyor. Hayattan zevk almak korku imparatorluklarında büyümüş çocuklar için zor eylemler çünkü her yaptığının bedeli olduğunu bilirsin ve beklersin… Seyran da bu yüzden duygularından ve hazdan bu derece kaçmış belki de.

 

 

Zaten Seyran ile Ferit’i ayıran en büyük değişkenlik bu. Ferit bedelini ödeyeceğini bilse de en azından ‘mutlu olan’ kısımları hatırlayarak devam etmeye çalışırken Seyran bedel ödeme korkusundan ‘mutlu olan’ kısımları kaçırıyor ama tecrübeleri elinde tutuyor. Ve Ferit Korhan soyadının bedeli olan lanetli yalnızlığın önemsenmeyen benliklerin ve isteklerin esiri olurken Seyran, ‘adımdan önce gelen soyadınız batsın ben sadece ben olarak varım.’ diyor.

 

 

Gelelim tamamen bölümü doldurmak amacıyla yazılan ultra gereksiz AVM sahnelerimize:

 

 

Seyran tabii ki kaçtığı duygulara yakalanırken, Ferit iyice maskelerine gömülüyor. Her hareketi her gülüşü sahte… Palyaço kostümünü fiziken giyen Seyran belki ama ruhen giyen Ferit. Nasıl bir krallık soytarısı olduğunun farkında bile değil. Sahnede önemli tek bir diyalog var, o da Ferit’in marka değerinden bahsettiği kısım. İşte bizim asıl hikayemiz. Gelenekselciliğin pençelerinde kıvranan aileleri post modern bakışlarıyla değişime zorlayan Seyfer ve birbirlerinde buldukları dokuyla tılsımlı tamamlanmaları. Yani her ne kadar koleksiyonum/markam diye bahsetse de Ferit Efendi bu tamamlanmanın ve tılsımın yalnızca birliktelikleriyle doğacağını Latif spoiler olarak vermişti. Maalesef başarısız olacaksın yani Ferit’ciğim ve o tutunduğun tek dal da kırılacak. Herkese özellikle de deden ve Seyran’a göstermek istediğin ‘ben başardım, ben güçlüyüm’ şovun da tamamlanamayacak yani.

Kaya ve Orhan iş birliği boşuna değil, bu çok belli. İkisi de birbirlerini gafil avladı ve yeni bir ortaklık doğdu. Bakalım neler olacak oralarda.

 

 

Kazımın rüya sahnesi ultra iyi yaratılmıştı bence. Eğer her şey olması gerektiği gibi olsaydı ne mi olurdu? Bir aile oldurdu…

Seyran’ın röportajında da dediği gibi; sevgi de nefret de nesillere aktarılıyor. Ve evet, o tutulmayan eller masum çocukların suratlarına patlıyor.

Kazımın babasının sesiyle korkan üç kişi…

Anlatmak istediğim şey Kazım’ın masumiyeti değil, insanın nasıl kendi canavarına dönüşebildiği… Bu bölüm tam da bunu gördüm insan eğer dönüştüğü kişiyi fark etmezse kendi canavarına dönüşür.

Orhan ‘ben elimi bu aile için kirlettim’ diyen Halis’e…

Kazım o çok korktuğu kendine eziyetler eden babasına…

Ferit ‘annemi de bizi de sevmeyi beceremedin’ dediği Orhan’a…

Seyran ise içindeki anlamlandıramadığı öfkenin sahibi olan Kazıma…

Bu arada rüya sahnesindeki diğer bir detay Seyransız Halis zincirlerini kıramayan Ferit gibi Feritsiz Hattuç’un yalnızlık zincirini kıramayan Seyran detayıydı…

 

Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları

 

 

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap