İzledim

MAHKUM – Şehrin Kralları

Mahkum 12. bölüm reytingleri sıralamada farklılık olsa da bir önceki hafta ile benzer. Dizinin bu bölümü Total’de 8,60  reyting ile 1.  ve ABC’de 8,45 reyting, AB’de 8,19 reyting ile 2. oldu. Bölüm yazısı konuk yazar Büke ‘nin kaleminden. Keyifli okumalar.

 

Mahkum 12.bölümüyle ekranlarımızdaydı. Temposu ilk bölümler kadar olmasa da fena değildi. Heyecan ve komedi dozu dengede bir bölümdü yine. Bir yandan Fırat ve ekibin kaçış sonrası cinayet silahını araması, Fırat’ın hatırlama sürecinin flashbacklerle desteklenmesi tam da bölümden beklediğim şeydi. Bu açıdan oldukça tatminkar bir bölüm oldu benim için. Geçen hafta bu sahneleri özlediğimi, firarla birlikte tekrar hatırlama sahnelerine dönüleceğini düşündüğümü söylemiştim. Diğer yandan Barış köstebek olarak kimi seçecek, kimin başını yakmaya karar verecek diye bekledik. Fırat’ın özgür olmasının Barış üzerindeki etkilerini izlemek aşırı keyifliydi yine. Merakla beklediğim Fırat- Barış buluşması ise bölüm sonunda geldi.

Bölüm jenerik öncesinde mahkumlarımızın firar sahnesinin devamıyla başladı. Planın son aşaması da başlangıcı kadar eğlenceliydi. Kamyondan arabaya geçiş süreci, ihbar edilen kamyonun boş çıkması, o sırada arabayla polislerin yanından geçip gitmeleri ve İstanbul’la ilgili değerlendirmeleri… Şimdiki İstanbul gençlerinin özlemle sevgilerini dile getirdikleri yorumlara karşılık, 25 yıl sonra şehri gören Beybabanın sitemkâr yorumuna hak vermemek mümkün mü?

“Burası İstanbul mu şimdi? Ne hale getirmişler canım memleketi. Her tarafa bina yapmışlar. Demek bu binalara İstanbul diyorlar ha.”

Geçen haftadan aklımda kalan sorulardan biri Beybabanın kaçmaya nasıl ikna olduğuydu. Bunun cevabını aldık. Hala suçunu öğrenememiş olsak da Beybaba Fırat’ın suçu öğrendiğini öğrenmiş. Fırat ona umudunu geri vermiş. O suçlu olduğunu iddia etse de Fırat bunun aksini kanıtlamak için elinden geleni yapacak belli. Masumsa eğer 25 yıl boyunca susmasına sebep olarak ne gösterilecek merak ediyorum. Tehdit mi yoksa bir vaat mi?

 

 

Mahkumlar kaçış planının değerlendirmesini yaparken, Eren’i de eş zamanlı olarak Mücahit tarafından sorgulanırken gördük. Onu konuşturamayacakları belli bir şey. Bir süre daha üzerine gidip, büyük ihtimal pes edip hastaneye sevkini yapacaklar.

Jenerik sonrasını hapishanede Yurdaer Müdürün kamyonun boş çıktığını öğrenmesi ile emniyet amirine Fırat’ın ilk olarak kızını görmeye gideceğini söylemesiyle açtık. Nazlı’nın yaşadığını bilenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu gerçek insanların bu davayı sorgulamasına sebep olacak mı göreceğiz.

Fırat’ın ilk işi yurda gitmek olsa da Nazlı’yı orada bulamayacağını bölüm sonu verilen ipuçlarından anlamıştık zaten. Tam da tahmin ettiğim gibi notu oraya Barış’ın isteğiyle Sasha bırakmış ve Nazlı’yı bir kez daha evine getirmiş. Barış’ın ilk hamlesinin Nazlı’yı oradan almak olacağı belliydi. Eğer kaçma anında Barış hapishanede olmasaydı ancak o zaman Fırat ondan önce Nazlı’ya ulaşabilirdi. Sonuç olarak Fırat bir kez daha eli boş döndü, bir kez daha Nazlı’ya ulaşamadı. Kaçma anına paralel olarak Cemre yurda gidip Nazlı’yı alamaz mıydı acaba?

İkinci durakları karargâhları ve ikamet yerleri olacak olan mekan, 68 Altmış Sekizdi. Burada dava dosyaları üzerine çalışacaklar, masumiyetlerini ispatlayacaklar.

 

 

Beybaba ve arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim, kaçmak için yardım aldıkları Yadigar’ın mekanı olduğunu öğrendiğimiz yerde fotoğrafları da vardı. İkili içeride hasret giderirken, dışarıda Kamber, Hacı ve Paşa özgürlüklerinin tadını çıkarıyordu. En ufak suç işlendiğinden insandan malı mülkü parası değil de özgürlüğünün yani insanın en değerli şeyinin alınması üzerine yaptıkları konuşma anlamlıydı. Fırat ise Cemre’yle konuşuyor ve ona fazla ortalıkta görünmemesini söylüyordu. Oysa bu daha çok dikkat çeker bence. Yani her zaman ne yapıyorsa aynı şekilde hayatına devam etmesi daha doğru olur. Beybabanın seslenmesinin ardından ekip içeri girdi. Yadigar’ın dışarı çıkması üzerine kapı bir kez daha kilitli kapılar ardında kaldılar.

Mekanda kilitli kalacak olmaktan en çok şikayet eden Paşa oldu. Ona kalsa ilk işi Bodrum’a gidip kuponu almak ama bunun risklerini anladı galiba sonunda. Fırat kuralları tek tek saydı, ne olursa olsun birlikte hareket edeceklerini tane tane anlattı, herkese de kabullenmek düştü.

Hacı yine bölüm boyunca formundaydı.  Sadece Fırat’la muhabbetleri değil,  Kamber ve ekibin kalanıyla olanlar da komikti. Ama Fırat’a sevgisi bir başka o besbelli. Onu takdir etmek için Fırat’ı kafasından öpmesi, kafasını ittirip omzuna yatması, onunla yaptığı beyin fırtınaları ve ona gerektiğinde akıl vermesi. Fırat’ın Hacı’nın hareketleri karşısında verdiği tepkiler çok güldürüyor beni. Nazlı’yı almaya gittiklerinde yüzünü örtecek bir şey bulamayıp, eliyle ağzını kapatması, gelen olursa ıslık çalarım deyip, polisler geldiğinde ancak üfleyebilmesi, ıslık çalmayı bilmiyorum ki demesi, panik olması…

Sabah olduğunda haberler ve sosyal medyaya mahkumların firar haberi bomba gibi düştü. Müdürün üzerindeki baskı da iyice arttı. Bir yandan emniyet, bir yandan müsteşar…  Yurdaer koltuğunu kaybetme telaşına düştü. Giderken de yanında gardiyanları sürükleyeceğini de belirtmekten çekinmedi. Mahkumlara yardım eden bir gardiyan olduğu şüphesizdi zaten. Dile getirmeseler de Yurdaer de Mücahit de bu ismin Bekir olduğunu biliyordu. Gardiyan sorgularından ve Eren’den bir isim alamayınca, Bekir hakkındaki düşüncesini ilk dile getiren Mücahit oldu.

 

 

Ardından müdürün odasına çağırıldı Bekir. Bekir onlara yardım ettiğini inkar etmedi ama müdüre sözleriyle iç sesimiz oldu. Adalet sisteminde görmek istediklerimizi dile getirdi.

Bekir: “Ben Fırat abi buraya geldikten sonra her şeyin değiştiğini gözlerimle gördüm. Mesela bir adalet personeli olarak adaletin ne olduğunu çok iyi anladım artık. Yapın yapın bana dava açın, beni açığa alın, istediğinizi yapın. Zaten siz kazanamayacaksınız. Bana hiçbir şey olmayacak. Niye biliyor musunuz? Ben haklının yanındayım, siz güçlünün. Bakalım kim kazanacak.”

Bu sözler üzerine müdürün yüz ifadesi görülmeye değerdi. Gerçek hayatta da adalet sisteminde haklının kazandığı, haksızların, suçluların ve güçlü olduğu için her suçtan sıyrılanların cezalandırıldığı günleri görmek kısmet olur tüm insanlara, insanlığa.

 

 

Harekete geçme zamanı gelen ekibimizin Cemre’nin ayarladığı çeşit çeşit kıyafetten kendilerine oluşturdukları kombinler birbirinden komikti. Yalnız içlerinde kendini en çok gizlemesi gereken Fırat’tı ancak en az değişim ondaydı. Hacı yerine o en azından bir gözlük takmalıydı bence. Amaçları dikkat çekmemek olsa da hepsi de ayrı ayrı dikkat çekici olmuşlardı, özellikle de Beybaba.

Kamber ve Hacı’nın taksideki halleri çok komikti. Taksiciye kaçakları öyle bir savundular ki bir “Onlar biziz.” demedikleri kaldı. Benden söylemesi bu kafayla kendilerini ele vermeleri uzun sürmez.

Bu hafta Seray Kaya rahatsızdı sanırım.  Sahnesi yoktu. Sadece Fırat’la telefon konuşması ve Fırat’ın Cemre’yle yaptığı çalışmaları anlatmasıyla dahil oldu diziye. Bir de göremesek de Beybabayı arabayla gideceği yere bıraktı. Oysa ikilinin ilk karşılaşması en çok merak ettiğim sahnelerden biriydi. Eğer baba kız iseler – gerçi Beybabanın adının İsmet Hamdi İRDAL olduğunu öğrendik bu bölüm, soyadları tutmuyor bu durumda, bu teori tutmayabilir- bunu ne zaman ve nasıl fark edecekler mesela? İzlemek istediğim sahnelerden biri bu.

Cemre babasını hapse attıranın Zahit olduğunu öğrenince ne yapacak? İki aile arasındaki bağlantı ne? Kim kimin babası ya da annesi, kim kimin kızı? Cevap bekleyen çok soru var dizimizde.

 

 

Tahir’in Cemre’nin geçmişini araştırması Barış’ı neden rahatsız etti anlayabilen var mı? Kendi derdiyle uğraşsın, işine burnunu sokmasın diye Tahir hakkında suç duyurusunda bulundurtması gereksiz geldi bana. Belki de bu dosyaya ulaşabildiği gibi bir şekilde kendi dosyasını da araştırmaya kalkabilir da gerçek kimliğini öğrenir diye korkmuştur bilemeyeceğim. Tek artısı Tahir’in Erol Başsavcı’ya yaptığı itiraf oldu. Yalnız bahanesine ne demeli! Aşık olduğu kadın bile Fırat’ı seçmiş. Madem aşıktın kıza, Fırat’la Zeynep’i tanıştırmadan önce ona aşık olduğunu söyleseydin ya kardeşine. Erol Başsavcıya suçun üstüne kalmasından korktuğunu o yüzden sakladığını da söyleyebilirdi pekala. Ama Fırat’ın cinayeti işleme nedenini bu itirafa bağlamak işine geldi muhtemelen. Tahir’in ısrarla evliliklerinin kötü gittiğini söylemesi dikkatimi çekiyor. Geçen hafta bu konuyla ilgili düşüncelerimi belirtmiştim. İlk fırsatta Bulut ailesinin cinayet gecesi önceki ilişkileriyle ilgili bir flashback gelmeli. Araları gerçekten mi kötüydü- ki cinayet gecesi aksini gösteriyordu- değilse de Tahir’i böyle düşünmeye iten sebep ne merak ediyorum. Tahir bu işin arkasında Cemre olduğunu düşünecek muhtemelen. Savaş Yesari’nin bunu yapacağına ihtimal vereceğini sanmıyorum şimdilik. Cemre’nin ailesinin peşindeki diğer isim Sasha’ydı. Kuaförde teyzesinin gösterdiği albümden Cemre’nin çocukluğuna ait olan resmin fotoğrafını çekip Barış’a götürmesi onun ailesiyle ilgili bilgiye ulaşmalarını sağlayacak mı acaba? Bu arada Cemre, babasını anlatırken giren flashbackte bayağı esmer görünüyordu ama annesiyle olan fotoğrafta sarışın. İpuçlarında gördüğümde onları Nazlı ve Büge sanmıştım ben.

 

 

Barış, Tahir’i çok iyi manipüle ediyor. Fırat’ın kaçmasını bile Zeynep’le ilişkisini öğrenmesine bağlayıp onu iyice tedirgin etti. Yalnız tanıdığımız kadarıyla Tahir Fırat’la yüzleştiğinde, yine bir şekilde kendini haklı, Fırat’ı haksız çıkaracak kadar yüzsüz davranır. O potansiyeli görüyorum kendisinde.

Fırat cinayet bıçağının peşindeyken Barış da Rafi’ye köstebek olarak kimin adını söyleyeceğine karar vermeye çalışıyordu. Bir yandan Sasha bir yandan Büge bir yandan da Rafi onu bu konuda sıkıştırıyordu. Rafi’nin köstebek fotoğraflı mesajı çok iyiydi. Barış ve Sasha beğenmese de mizah anlayışını sevdim ben. Barış’ın karar verme sürecini bitiren olay Zahit’in Büge’yi vakıf başkanlığından alması oldu. Sadece alması değil, bunu ilan etme şekli, aşağılayıcı tavrıydı onu asıl kızdıran.

 

 

Büge Barış kavgası Zahit’in tavrı üzerine çıktı. Barış’ın onun küfretmesi üzerine tepkisi yerindeydi.

 

“Küfretmek sana hiç yakışmıyor o bir.”

——

“Kimse benim kadınımı küçük düşüremez. Bu babam olsa bile.”

 

Sosyal medyada Barış’ın sözleri aşkının büyüklüğüne yorulsa, fanlar bu sözlere ayılıp bayılsa da hiçbir erkeğe yakıştıramadığım bir söylem olduğu için – sanki sahip olduğu bir maldan bahseder gibi bir his uyanır bende hep- rahatsız etti beni. Barış, babasından intikam almak için o an karar verdi köstebek olarak adını vermeye. Babasının ölüm emrini vermekti bu bir nevi. Bahanesi ise Büge oldu.

Zahit’in verdiği karardan bağımsız olarak Büge’nin sürekli olarak başkanı olduğu vakıfta neler olduğuyla ilgili bilgisinin olmadığından yakınması biraz tuhaf değil mi? Başkan olduğu halde, çocukları alan ya da yerleştiren kocası bile olsa ya da talimatı veren, bu ona sorulmadan yapılıyorsa bu işte bir terslik var demektir. Ya sen yeterince vakıfla ilgilenmiyorsundur ya da çalışanlar üzerinde yeteri kadar otorite sağlayamamışsındır. Bence Büge’nin dert yanacağına kendine bir özeleştiri yapması gerekiyor bu konuda.

Büge bir kez daha Barış’ın karşısına dikildi Nazlı konusunda hesap sormak için. Babasının ona ulaşmasını neden istemediğini de sordu. Barış sözlerinde ikna edici olabilir ama Barış’la Fırat’ın geçmişini, Fırat’ın Barış’ın kimliğini bildiğini bilen Büge’nin bu bahaneye inanmadan önce iki kere düşünmesi ve durumu sorgulaması gerekir.

 

Barış: Adam katil.

Büge: Sen de katilsin.

Barış: Aşk olsun… Ya tamam. Peki. Sence bir baktığın zaman fotoğrafa bir sürü firari mahkum ve Nazlı… Bu normal bir şey mi sence? Tamam tersinden düşün. Benim kaçtığımı varsay. Can’ı almama izin verir miydin?

Büge: Çok iyi. Sen yani sadece Nazlı’nın iyiliği için mi yapıyorsun bunları?

Barış: Başka neden olacak ki?

Büge: Bilmiyorum ben de onu işte. Bak çok istiyorum sana inanmayı. Ama bir aklım almıyor yani. Nereden çıktı bu iyilik melekliği?

Barış: İçimdeki o iyi çocuğu bir tek sen görüyordun. Şimdi karşıma geçmiş bir de inkar ediyorsun.

Büge: İçindeki çocuğu en çok ben görüyordum doğru. Ama o çocuğu kaç kere öldürdüğünü gördüğüm için olabilir mi acaba?

Barış: O çocuğu yine sen doğurursun belki.

 

Yeni bölüm fragmanında “Adamın her şeyini aldın zaten elinden. Daha ne istiyorsun” diye sorması Büge’nin Fırat konusunda bir şeyler öğrendiğine işaret olabilir mi? Belki de Fırat’ın Barış’ı hatırladığını öğrendi bir şekilde ve bunun üzerine aralarındaki meseleyi kurcalamaya başladı kim bilir.

Fırat’ın bıçağı arama macerası evin oralardan, hurdalığa oradan da eski bir konağa kadar uzandığında onu ve ekibi kötü bir sürpriz bekliyordu. Konak Yesariler tarafından satın alınmış ve restore edilmişti. Fırat’sa o konağın bahçesine gömmüştü bıçağı. Fırat’ın bıçağa ulaşması için bir plan yapması gerekiyordu.

 

Barış Zahit’in adını Rafi’ye vermeden önce onunla son bir yemek ayarladı. Babasının Savaş’a olan sevgisinden Barış’a olan nefretinden bahsedeceğinden eminken Zahit’ten ters köşe geldi. Barış’a davranışlarından dolayı kendine öz eleştiri yaptığı bir konuşma geçti aralarında. Zahit sözlerinde samimi miydi yoksa bir nedenden duygu sömürüsü mü yaptı emin olamadım. Köstebek konusunu biliyor mu acaba? Barış’ın niyetini anlamış olma ihtimali olabilir mi? Sonuç olarak oğluna sarılması ve onunla ilgili güzel şeyler söylemesi Barış’ı yumuşattı ve Rafi’ye köstebek olarak ölmüş kardeşi Barış’ın adını verdi. Rafi de haklı olarak ondan bir delil istedi. Fragmandaki Barış kıyafetli Barış ve Fırat görüşmesinin sebebi böylece anlam bulmuş oldu. Şimdi Barış’ın Fırat’ı onunla buluşmaya ikna etmesi gerekiyordu. Bunu da Nazlı’yı kullanarak yapmaya karar verdi.

twitter

Barış, sabah kalktığında Büge’nin Nazlı sürpriziyle karşılaştı. İkilinin atışmalarını, Büge’nin meydan okumasını sevdim. Yalnız o sahnede Büge Sasha flashbacki girmese de olurdu. Sasha konuşarak da anlatabilirdi Büge’nin söylediklerini. İlla izlememiz şart değildi. Büge Nazlı’nın Barış’a bakışlarına bir dikkat etse, o ana bir denk gelse, kızın ondan rahatsız olduğunu anlar belki. Hatta biraz konuştursa aylardır Sasha’nın evinde kaldığını, Barış’ın ona yalan söylediğini, babasına götüreceğini söyleyip götürmediğini falan anlatabilir Nazlı ona.

 

Sasha Barış’ın aşık hallerine daha ne kadar katlanabilecek merak ediyorum. Sonuçta o görev kadını. Tek derdi işini en iyi şekilde yapmak, Barış’ı en iyi şekilde korumak ve ona Savaş rolünü en iyi şekilde oynaması için yardımcı olmak. Bunu yaparken de önüne çıkan engelleri ortadan kaldırmak için gözünü kırpmadan cinayet işleyebiliyor biliyoruz ki. Barış ise aklından ziyade duygularıyla hareket eden biri. Ölümüm elinden olacak biliyorum dese de Büge’nin göstereceği en ufak sevgi kırıntısına muhtaç bir tavrı var. Savcı konusunda da haz takıntısı var. Hayatı boyunca hep kaybetmiş bir insan Barış. İlk kez savcının karşısında zafer kazandı, ilk kez onu alt etti. Şimdi onun çaresizliğini izlemek en büyük motivasyonlarından biri. Sırf bu yüzden ölmesini istemiyor. Sırf bu yüzden cinayet silahının peşine düşmüyor ki Fırat bulsun ve kazandığını düşündüğü anda ona bir darbe daha vurup, bir kez daha umudunu elinden alsın. O kaybettikçe Barış kendini daha büyük, daha güçlü hissetsin. İşte bu noktada Sasha’nın elini kolunu bağlıyor Barış hem Büge hem de Fırat konusunda. Sasha’ya kalsa çoktan Fırat’ı öldürmüştü. Onun hatırladıkça Barış için tehlike olacağını görüyor, Barış ise Nazlı’nın elinde olmasına güvenip, Fırat’ın yanlış bir şey yapamayacağından emin görünüyor. Büge’yi de saatli bomba olarak görmekte haksız sayılmaz Sasha özellikle de Nazlı’yı aldıktan sonra. Bir ihtimal Fırat’la Nazlı’yı bir araya getiren Büge olacak gibi bir his var içimde. Barış Büge yüzünden Fırat’a karşı elindeki tek kozu kaybederse o zaman ne yapar izleyip göreceğiz.

Fırat ve ekip Yesari çiftliğine girmenin bir yolunu ararken, şans ayaklarına geldi. Barış Fırat’ı buluşmaya davet etmek için Nazlı’yla çektiği videoyu onun mailine yolladı. Ha Barış kaçak haldeki Fırat’ın mailini nereden biliyor onu sorgulamıyoruz. Fırat’ın kızını görünce, sesini duyunca gözlerinin içinin parladı, yüzünde yine o hüzünlü gülümseme oluştu. Ekip Nazlı’yı ilk kez gördü. Hacı da kız babası olarak bir başka duygulandı ama. Beybaba temkinliydi Barış konusunda, Fırat onun planına karşılık kendinin de bir planı olduğunu söyledi. Barış attığı mesajda Yesari Çiftliğinde buluşmak istediğini, yalnız geleceğini, yalnız gelmesini söyledi. Yanlış bir şey yaparsa hem kendini hem onu yakacağını söyledi. Bunu bilinçli ve plan dahilinde söylediğini düşünüyorum yani umarım öyledir. Şimdi merak ettiğim Fırat, çiftlikte buluşmak talebini ilettiğinde Barış’ın bundan şüphelenebileceğini hesaba katmadı mı? Yoksa özellikle şüphelensin diye mi orayı söyledi buluşma noktası olarak? Gerçi Barış tek başına olsa “Neden çiftlik?” sorusu aklına bile gelmeyecekti, onu uyandıran Sasha oldu ama Fırat’ın Sasha faktörünü de hesaba katması gerekir mantıken. Fırat’ın planı onlar Barış’la buluştuğunda, ekibin kalanının işçi gibi girip bahçeyi kazmasından ibaret olmamalı. Barış’a güvenmemesi gerektiğini biliyor mutlaka bir B planı hatta C planı olmalı. Yüksek güvenlik cezaevinden ince ince işlenmiş bir planla kaçmışken, Barış’ın karşısına bu kadar basit bir planla çıkmış olamaz diye düşünüyorum.

Barış’ın Sasha’ya sözleri dikkat çekiciydi. Fırat buluşma teklifini reddederse çirkinleşeceğini, Nazlı’yı kapsayacak planlar yapabileceğini söyledi, Sasha itiraz edecek olsa da susturdu onu. Barış’ın bu hali hiç tuhaf gelmedi bana çünkü başından beri söylüyorum Barış söz konusu kendi hayatı, geleceği, özgürlüğü olursa herkesi harcayabilir.

 

 

Barış aylar Barış barış kıyafetlerini giyip kısacık özgürlüğünün tadını çıkarırken, yeniden nefes alabiliyorken Fırat’ın gelişiyle beklenen sahne geldi. İkilinin birbiriyle konuşması, restleşmesi, birbirlerine sakin sakin laf sokmalarını izlemek çok keyifliydi yine.

 Fırat: Barış’a mı döndün?

Barış: Dejavu oldum ya.

Barış: Eee neyi kutluyoruz

Fırat: Özgürlüğü 

Barış: Özgürlük güzel şey be savcı.

Fırat: Nazlı nerede Barış?   

Barış: Merak etme çok emniyetli bir yerde. O zaman soru sırası bende. Bıçak nerede? 

Fırat: Merak etme çok emniyetli bir yerde.

Barış: E koğuş tayfası ne yapıyor? Takmışsın onları da peşine. Bir Eren kalmış içerde. Firariler sizi. Kabile gibi oldunuz başıma yemin ediyorum.

 

İkilinin sahnelerinin artması dileklerini yineleyeyim o zaman.

 

 

Ekip bahçeye girip kazmaya başladığında Sasha onları takipteydi. Bıçağı bulduklarında ise karşılarına çıktı.

Paşa: Hayırdır aşko ya. Sen kimsin? Bu arada ben Paşa.

Sasha: Aaa ben de Sasha.

Paşa: Vay. En güzel aşklar kafiyeyle başlar ha.

Sasha silah çekmesiyle dışarıda kaos başladı.

Hacı: Bana bak Suşi dua et kadınsın yoksa bu kürekle ağzına vururdum.

 

 

Onların seslerini duyan Fırat’ın yerinden kalmaya yeltenmesi Barış’la birlikte dışarıya çıkmak için koşmalarıyla iki küçük çocuk gibiydiler. Yarışın kazananı Fırat oldu ve arkadaşlarının önüne geçti. Barış bıçağın içinde olduğu çantayı istedi. Fırat ona yolun sonuna geldiğini söyledi. Polis sirenleri duyuldu o esnada. Barış ona iki seçenek sundu. Ya çantayı verecek ve özgür kalacak, ya da yakalanıp hapse girecek kızını bir daha göremeyecek. Siren sesleri yaklaşırken ekip Fırat’ın kararını bekliyordu. Fırat ve Barış bakışırken bölüm sona erdi.

 

 

Bölüm sonunda akıllardaki soru “Fırat ne yapacak?” oldu. Bıçağı Barış’a verip kaçacak mı? Yoksa Barış’a polisi bekleyeceğini ve gözü önünde bıçağı teslim edeceğini mi söyleyecek? Polislere Sasha mı haber verdi yoksa Fırat’ın planın parçası mı bu? Belki sadece polis sireni sesi verdiler telefondan. Yeni bölüm fragmanına göre Fırat polise yakalanmadan mekana dönüyorlar bakalım bu raundun galibi kim oldu Barış mı Fırat mı? Cinayet bıçağının Fırat’ta olmasını diliyorum çünkü Barış’ta olması demek, Fırat’ın aklanma şansının yok olması demek. Bir ihtimal daha var o da Fırat’ın daha önce Cemre’yi bir Yesari çalışanı olarak oraya gönderip bıçağı aldırmış ve yerine sahte bıçak koymuş olması. Fırat sahte bıçağı Barış’a verir. Oradan yenilerek ayrılmış gibi görünse de aslında galip olarak ayrılmış olur.

Yeni bölümde ipuçları ve fragmanına göre Fırat’ın doğum günü kutlaması var. Fırat’a verilecek en güzel hediye Nazlı’yı oraya getirmek olur. Büge, Barış’a rağmen, Cemre aracılığıyla baba kız için böyle bir iyilik yapar mı acaba? İpuçlarındaki Büge Nazlı fotoğrafı, Nazlı’nın güzelce giyinmiş ve yüzünün gülen hali bana olabilir mi acaba dedirtti.

Cemre Tahir konuşmasında Tahir geçmişiyle ilgili gerçekleri açıklamak karşılığında şart koşuyor Cemre’ye. Zeynep ve cinayet meselesinin peşini bırakması mı acaba o şart? Şikayet edenin o olduğunu düşünüyorsa geri alması için tehdit de edecek olabilir.

Barış- Zahit konuşması yeni bölümde merak ettiğim sahneler arasında yer alıyor. Baba oğul yüzleşmesinde neler yaşanacak bakalım.

Fırat’ın gittiği kuklalı mekan ne ile alakalı acaba ve Sasha neden baloya gider gibi giyinmiş?

Bakalım Rafi Barış ve Fırat’ın çiftlikte çekilmiş görüntüsünü yeterli bir delil olarak kabul edecek mi?

Yine heyecan dolu bir bölüm bizi bekliyor gibi görünüyor. Yeni bölümle ilgili temennilerim köstebek konusunun daha fazla uzamaması. Sinyor da bu hafta ortaya çıkar belki. Savaş’ın köstebeklik durumunun iç yüzü de merak ettiğim konulardan. Bu konuların açığa çıkmasıyla konu kapansın ve ana konumuz olan Barış- Fırat çatışmasına dönelim istiyorum. Fırat’ın, davasında gelişme olmasına yarayacak yeni detaylar hatırlamasını diliyorum. Konuların ilk bölümlerdeki gibi daha hızlı akması, Nazlı ve Fırat’ın kavuşmasını da tabi ki.

Dizi orijinalinde 18 bölümmüş. Biz de bu hafta itibariyle 13.bölüme giriyoruz. Orijinaliyle bire bir ilerliyorsa hikaye, bu durumda son altı bölüme giriyoruz diyebilir miyiz? Yoksa hikaye geliştirilip sezon sonuna kadar devam eder mi?  Sanırım senaryonun işleyişine göre bir tahminde bulunabiliriz ilerleyen bölümlerde.

Yeni bölümde görüşmek dileğiyle… Keyifli okumalar.

 

YORUM

Göz atmanızı öneririz: Mahkum

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
Poldark
POLDARK – Eve Dönüş
liar yalancı
LIAR (Yalancı) – İki Taraf Tek Doğru
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap