Eşref Rüya

EŞREF RÜYA – İkili Delilik

Eşref Rüya 8. Bölüm analizi  Gözde nin kaleminden… Keyifli okumalar ^^
Geçtiğimiz bölümü Eşref’in Nusret’e biat etmek için gittiği toplantıda onun elin öpmek yerine son anda boğazına bıçak dayayıp “Eşref Tek bu alemde kimsenin elini öpmedi, öpmeyecek. Şerefsizce yaşamaktansa şerefimle ölürüm.” dediği anda noktalamıştık. Önceki sahnede Nisan, Eşref’in notunu okuduğunda anlatıcının söylediği cümleler bana göre Eşref’in hayatını dolaylı yoldan da olsa Nisan’ın kurtaracağına işaretti ve öyle de oldu. Eğer Nisan Çiğdem’i arayıp durumu haber vermemiş olsaydı, önce Eşref Nusret’i öldürür, ardından da çıkan çatışmada oradan sağ çıkamazdı. Acaba bir gün Eşref bir gün bu gerçeği öğrenecek mi, ne dersiniz?
Çiğdem ve polislerin mekanı basması Eşref için çok beklenmedik bir durumdu. Çiğdem ona arabasını herkes tanıdığı için orada olduğunu öğrendiklerini söylese de Eşref kadar zeki bir adamın yine de bunu sorgulaması gerekir. Bakalım yanlarında yeni bir muhbir olduğundan şüphelenecek mi yoksa Çiğdem’in Serdar’a ihbar aldıklarını söylemesine inanıp bu konunun üstüne gitmeyecek mi? Keşke ilki olsa da hikayeye daha da hareket gelse. Yani Eşref bize çok kurnaz ve zeki olarak tanıtıldı ancak bunu vurgulayabilecek sahneler hep pas geçildi. Bazen Nisan’a olan duygularından dolayı bu özelliklerini eskisi kadar kullanamadığını düşünüyorum bazense günün birinde bu pas geçilen anların aslında hiç de öyle olmadığını anlayacağımız sahnelerin geleceğini düşünüyorum. Eğer durum duygularla ilgiliyse Yakup Baba’nın bu bölümde sevdayla ilgili söyledikleri onların hayatı açısından mantıklı bir zemine oturuyor. Eşref’in polis arabasında Çiğdem’e söylediği “Umarım mutlu bir son değildir. Mutlu sonları hiç sevmem.” repliğine de dikkat çekmek gerekiyor. Senaristlerimiz bize resmen spoiler vermişler ve dizide Eşref için mutsuz son olacağının, o gördüğümüz sahneden dönüş olmayacağının altını çizmişler.
Keşke Nisan gerçekten Eşref için karakola gelmiş olsaydı ve çıkışta onu bekleseydi… Aralarında yaşananlar böyle muhbirlik ve Çiğdem yüzünden gelişince, içinde yalan barındırınca tam içime sinmiyor. Şükür ki Nisan Eşref’e gerçekten kapıldı da ben o anlarda sadece Eşref’in değil Nisan’ın da gerçek duygularını görebiliyorum. EşSan’ın karakoldaki konuşmaları o kadar komikti ki. Eşref Nisan’ın hislerini duymak için debelenirken Nisan da duygularını açık etmemek için debelenince ortaya Karagöz Hacivat oyunundan bir kesit çıkmıştı. ^^ O kadar birbirine benzer repliği ezberleyip karıştırmadan söylemek zor olmuştur. Bu sahnenin kamera arkasını görmek isterdim. Açıkçası o kadar aksiyon, dram ve racon sahnelerinin içinde çiftin romantik komedi gibi yazılan sahnelerini seviyorum. Seyirci olarak bana nefes aldırıyorlar. Zaten besbelli ileride yeterince acıklı sahneleri olacak, ilişkinin bu flört evresi böyle geçiversin.
Geçtiğimiz bölümde Kadir aracılığıyla yaşanan kıskançlık sarmalı gereğinden fazla uzamış olsa da amacına ulaştı ve Nisan yeniden otelde sahne almaya devam edecek. Bu da EşSan’ın daha sık karşılaşması demek. Eşref ona “Ben istemediğim sürece kimse benden ayrılamaz.” dedi ve sırf bunun için ne kadar ileri gittiğini maalesef gördük. Eşref çevresine karşı fazlasıyla kontrolcü. Bu onun geçmişinden gelen travmatik duygu durumunun bir yansıması. Hala çocukluğunda gibi terk edilmekten, yalnız kalmaktan aşırı derecede korkuyor. O yıllardaki gibi kimsesi olmayan, ilgiye, sevgiye aç çocuk gibi hissetmekten korkuyor. Çevresinde birileri olsun, herkes ona değer versin istiyor. Bu replik aynı zamanda ilerisi için bir spoiler da içeriyor. Aralarındaki şeyin adı konduğunda Eşref istemediği sürece bu ilişkide ayrılık yaşanmayacak. Bu Nisan için hem bir şeylere başlamak hem de ilerisi için zorlayıcı bir durum.
Nisan, Eşref’in stüdyo ayarlama jestinin ona duyduğu hislerden kaynaklı olduğunu anlamış. Eşref istediği kadar inkar etsin bunu sadece hayatındaki birinin hayallerine destek olmak için yapmadığını, ölmeden önce sevdiği kadını hayallerine kavuşturmak istediği aşikar. Bu sahnede Eşref’in onu hayallerinden vazgeçmemesi için teşvik etmesini de sevdim.
“Rüyasından vazgeçen kendinden vazgeçer. Kader de gayrete aşıktır neticede.”
Eşref’in Rüya’ya olan bitmek bilmeyen sevdası da aynı düşünce temeline dayanıyor. Rüya’yı bulma hayali, özlemini duyduğu sevgiliye kavuşup onun tarafından sevilmeyi tatma arzusu, bir gün bu bataktan çıkma umudu onun hayata bağlayan temel neden. Senaristlerimizin önceki bölümlerle paralel sahne ve replik yazmalarını seviyorum. Bu sahne özelinde bize Nisan’ın Eşref ile yaşadıklarına dair hiçbir şeyi unutmadığını hatırlattılar.
“Eşref Tek ilham verici bir adamsın.”
Unutmadan, ben Nisan’ın Eşref ve Afra için kaydı yarım bırakmasından memnunum. Bu bize onların Nisan’ın hayatındaki önemlerini gösteriyor. Nisan’ın hayattaki öncelik sırası şu an için Afra, Eşref ve müzik olarak sıralanıyor. Bence Afra’dan telefon gelmeseydi de Nisan Eşref için endişelenirken, gözü sürekli telefonundayken o kayda devam edemezdi. Zaten böyle bir durumda kayda devam etseydi ben ‘Nisan Eşref’e karşı bir şey hissetmiyormuş.’ diye düşünürdüm.
Nisan Eşref’in dünyasın nasıl da adapte olmuş, maşallah ona. Ne de olsa seven sevdiğine benzermiş. ^^ Bu sahnede Eşref’in gelip adamlara kafa tutmasını beklemiyordum. Çünkü biz onun arabasının hareket ettiğini görmüştük. Çekimde ya da kurguda hata olmuş olmalı. Benim tanıdığım Eşref bu müteahhitlerden o evleri satın alır, Nisan’ın da evinden çıkmamasını sağlar. Evimiz gerçekten çok güzel, tam bir sanatçı evi; sokağımız da öyle. Sahnede bana göre önemli olan detay Eşref’in kendilerini seyreden mahalleliye karşı rahat tavırlar sergilemesiydi. Yaklaşımı sanki kendisinin orada bulunması, o adamlara kafa tutması, Nisan’ın yanında olması çok normalmiş gibiydi. Eşref adı konulmamış olsa da oradakiler tarafından Nisan’ın sevgilisi gibi algılanmaktan içten içe bayağı memnundu. Başta herkes onlara baktığı için utanan Nisan da öyleydi tabii ki.
Çiğdem’in her yerden köşeye sıkışmasından o kadar memnunum ki. Hem Serdar hem Nisan hem Atıf her yerden bir sorunla uğraşıyor. İntikam uğruna mesleğine leke sürersen, iki tane genç kızı kullanırsan bu olanlar sana müstehak Çiğdemciğim. Serdar’ın Afra’yı tekrar emniyete aldırması başta beni endişelendirmişti ancak tam tersi olumlu yönde domino taşı etkisi yarattı. Nisan ve Afra o geceyi telaşe etmeden sağlam kafayla düşündüklerinde nihayet bir oyunun içinde olduklarını anladılar. Nisan’ın iki bölümdür bir şeylere uyanmaya başlaması iyi oldu, karakterin seyir zevki de arttı. Bölümlerdir olaydan olaya koşmaktan, endişe, korku, üzüntüden dolayı kalbiyle hareket edip aklını unutmaktan dolayı Çiğdem’in gerçek yüzünü göremiyordu. Onu da yargılamıyorum kızın oturup düşünmeye vakti neredeyse hiç olmuyordu ki, sürekli bir yerlerden çekiştiriliyordu. Yani bazılarının dediği gibi Nisan’a bir anda zeka yüklenmedi. Sadece Afra ile ikisi kafa kafaya verip parçaları birleştirince duruma uyandılar. Yalnız Nisan’ın Çiğdem’i o gün otelin orada gördüğünü hatırlaması çok iyi oldu. Çiğdem de zaten kendi ağzıyla Eşref ile konuştuğu için peşinde olduğunu söyledi. Haydi Nisan bunu biraz daha kurcala da şu panodaki fotoğraflarını görüver güzelim. Bu arada ben Afra Serdar’a her şeyi anlatacağını düşünmüştüm ancak beni şaşırttı. Nisan’ın da uzun süre Serdar’a anlatacağını düşünmüyorum ki Çiğdem polis olarak görevine devam etsin. Bir de Serdar’ın Afra’ya yardım edebileceğini de sanmıyorum, Çiğdem “Olay yerine gittiğinde Cevahir’in ölmüş olduğunu” söylese Afra adamın onlar olay yerinden ayrılırken yaralı olduğunu nasıl kanıtlayacak? Yani Çiğdem deşifre olduğu an Afra da yanacak. Bir de Çiğdem polislikten atılırsa elindeki gücü kaybetmesi hikayenin yararına olmaz. Bakalım Çiğdem, Nisan’a polisle çalıştığına dair evrakı verecek mi? Bence verirse daha iyi olur, böylece Eşref’in canını yakacağı dönemde muhbirliğe elinde harika bir somut delil olur. Çiğdem’in Nisan’ın kardeşiyle yurt dışına gitmesine dair ileriye dönük sözleri de en azından Afra için bir spoiler olabilir, aklımıza yazalım.
Çiğdem’in Serdar’ın kafasına karıştırmak için yaptığı numaralar neydi öyle ya? Serdar Amir sende kimseyi bulamıyor musun da Çiğdem’in kadınca oyunlarına kanıyorsun, yapma Allah aşkına ya… Uyanık birine benziyorsun, tam Çiğdem’den şüphelenirken sana böyle yaklaşmasından işkillenmelisin. Atıf’ın da Çiğdem’e isyanı da çok iyi oldu. Çiğdem onu ciddi ciddi öldürmeyi düşünüyor. Atıf kafasına silahla vurdu diye ölmez elbette. Muhtemelen Çiğdem şimdilik onu susturacak ama ben Atıf’ın isyanını içinde bastıra bastıra önünde sonunda patlayacağından eminim. Çiğdem gözü döndüğü bir anda Atıf’ı öldürebilir, onda o potansiyel var ama bir yandan da Atıf gibi Serdar’dan gizli bir şeyleri halledebileceği birini bulmak da kolay değil.
Nisan’ın Kadir ile buluşmak zorunda kalmasından aşırı rahatsız oldum. Çiğdem’in planları yüzünden adamın aşk itirafı ve bir nevi tacizine uğramak zorunda kaldı. Neyse ki Nisan sırf onun ağzından laf alacağım diye Kadir’in bu yakınlaşma çabalarına sessiz kalmadı ve tepkisini ortaya koydu da işler Çiğdem’in istediği gibi gitmedi. Kadir’in Nisan’ın görüşme teklifini başta yanlış yorumlaması normal. Sonuçta Eşref ona aralarında bir şey olmadığını söyledi, kızın aradığı saat de akşam saatiydi. Ancak kız senden kaçınca tekrar kolunu tutmak, onu zorlamak yanlış. Kadir’in hislerini itiraf etmesi de iyi oldu, Nisan bir daha onunla ne görüşür ne de yanına yanaştırır. Ama fotoğraflarının çekilmesi, hem de tam Kadir’in Nisan’ın elini tuttuğu esnada kötü oldu. Bence fotoğraflarını çektiren Çiğdem, o adamı daha önce polis arabasında görmüştük. Çiğdem bu fotoğrafla Nisan’ı köşeye sıkıştıracak, muhbirlikten vazgeçmeye kalkarsa bunu kullanacak. Bir yandan da Eşref’in görmesini sağlayıp ortalığı karıştırabilir.  Valla bir an önce bu fotoğraf konusunun açılıp kapanması, ayağımıza dolanmaması iyi olur. Zaten Nisan’ın da aslında mekan olayıyla ilgili konuşmak için adamla görüşmesinde bir mahsur yok. Hem Eşref de patron çalışanız dememiş miydi, onun arkasından iş çevrilmiş gibi algılamaya hakkı yok. Nisan’ın o esnadaki yüz ifadesi de gayet netti.
Yakup Baba’nın vekili olarak Eşref’i seçmesi beklenen bir gelişmeydi ve bana göre bölümün en önemli olayıydı. Çünkü bu dizideki tüm ilişki ağlarını etkileyecek bir gelişme. Yakup Baba Eşref tarafından tedavi olmaya ikna edilmiş olsa da ben iyileşeceğini sanmıyorum. Yakup Baba’nın Eşref ile özel olarak yaptığı konuşma oldukça ise can sıkıcıydı. Başlarda ondan görevini yerine getirirken davranış şekline dair isteklerine Eşref güzel güzel, gözünün içine baka baka “Eyvallah baba.” diye cevap verirken konu Nisan ve sevda olunca her söylediğine gönülsüz bir şekilde, yüzüne bakamadan, zorlanarak, gözleri dolu dolu cevap vermek zorunda kaldı. Yüreği sızlaya sızlaya kabul etti, söylediklerini onaylamış gibi yaptı. Yakup resmen Eşref’ten kendinden vazgeçmesini istedi, hayatındaki tek rengi soldurmasını, eskisi gibi kuru kuru yaşamasını istedi. Yakup da aşkın böyle bir adamı zayıflatacağını, düşmanlarına yenilmeye açık hale getireceğini ve bu hayattan da vazgeçilemeyeceğini savunuyor belli. Ama ben söylenenleri bu kadar gönülsüz onaylayan adamın Nisan’dan vazgeçebileceğini sanmıyorum. Öyle olsaydı ne telefonla arar ne de stüdyoya götürüp hayallerini gerçekleştirmeye çalışırdı. Bu durumda Eşref bir gün Yetimler örgüt üyeliğini mi bırakacak merak ediyorum.
Eşref’in nezarette oldukları sırada Nusret’in içlerinde bir hain olduğuna dair söylediklerini ciddiye aldığını ve net bir şekilde Kadir’den şüphelendiğini ya da çok yakında şüpheleneceğini düşünüyorum. Onun hareketlerini dikkatle takip ediyor. Sofrada ekmeği bölerken de Yakup Baba’nın evinden çıkarken de Kadir’in ne halde olduğunu gördü ve oradan ayrılırken göz göze geldiklerinde Kadir bir veda selamı bile vermedi. Gürdallar onu kurtarmaya gittiğinde Kadir’in kendi kendine kurtulup defteri alabildiğine de inandığını pek sanmıyorum. Ancak Yakup Baba’nın vasiyeti yüzünden Kadir’in ihanetini öğrenip kanıtlasa dahi onu öldüremez, ona ihanet edeni affetmek zorunda kalacak.
Eşref ile Nusret’in karşılıklı racon sahneleri seyir zevki açısından çok seviyorum. Eşref’in yüzüne baka baka Nusret’i mat etmesi çok keyifliydi. Nusret’in Kadir’in iş birliğine rağmen Eşref’i alt etmesi imkansız. Nusret sevdiklerine tek tek zarar vermeye devam edeceğini söyledi ancak geçici sulh olduğu için bu bozulana kadar bir şey yapmayacaktır. Ancak Eşref, Kadir’in kendisine kurdurduğu pusuyu kesin Nusret’in yaptırdığını sanacak ve sulh bozulacak. Nusret’in barış durumunda zaten hikaye akışına bir katkısı da yok. Nusret ve ailesine en geç sezon finalinde veda ederiz. Eşref’in sözleri de buna işaret.
“Hesap günü yakındır.”
Bu bölümde ilk defa İstanbul yeraltı dünyasından başka bir isimle tanıştık. Laz Salim karakteri için boşu boşuna bilindik bir oyuncuyla anlaşıldığını düşünmüyorum ve belli ki bu karakteri dizide çokça göreceğiz. Belki ileride Salim’in ailesi de diziye dahil olur.
Bu bölümün öne çıkanı kesinlikle Kadir rolüyle Görkem Sevindik’ti. Kadir’in duygu durumunu, üzüntülerini, hırslarını nedenleriyle birlikte çok iyi anladığımızı düşünüyorum. Karakterin altı çok iyi bir şekilde dolduruldu, onunla empati yapabiliyoruz. Açıkçası ben Kadir’e sadece kızamıyorum, onun için üzülüyorum da. Yanlış duygularla yanlış kararlar verip kendini yakıyor ve sevdiklerine ihanet ediyor. Kadir, Yakup Baba’nın yanına çok daha önce geldiği için kendini onun vekili olmaya layık görüyor ancak Yetimler’in başına geçecek yeterlilikte değil ve bunu anlayamıyor. Kadir’in hamurunda liderlik yok ve Yakup Baba da bunu görüyor. Üstelik işine çok fazla duygularını karıştıran, hırslı ve hata yapmaya meyilli biri. Hem liderlik bence iyi bir şey değil, insanı her yönden kıskaca alan bir şey, aslında bu duruma sevinmesi lazım. İlk bölüm analizimde Kadir’in kardeşini kıskanan evin ilk çocuğu gibi olduğunu söylemiştim. Hayattaki en büyük derdi Yakup Baba tarafından sevilmek ve o sevgiyi de Eşref ile paylaştığını değil, dümdüz sadece onun sevildiğini sanıyor. Aksine Kadir sevilmiyor olsaydı Yakup Baba hissettiği halde onun yaptıklarını hasıraltı etmez, Eşref’e onunla ilgili vasiyet etmezdi. Kadir aşırı derecede sevgiye aç bir insan. Hırsı para odaklı değil, çok para kazanmayı istemesinin tek nedeni sofraya Eşref’ten daha fazla para getirince sevgiyi kazanacağını sanması. Nisan’ı da aslında Eşref’ten bağımsız sevmişti ancak Yakup Baba gibi Nisan’ın sevgisini de Eşref’e kaptırdığını düşündü. Onun kafasında Eşref olmasa ikisi de onu sevecekler. Halbuki bir kadının sevgisi aradan biri çekilince kazanılabilen bir şey değil. Aşk kavun karpuz mu, biri olmazsa ötekini sevip yiyeceksin. Unutmadan, bölümde Kadir’in ekran süresi fazlaydı ancak bu hafta özelinde bu gerekliydi de. Sonuçta Eşref’in baş düşmanı Nusret’ten önce aslında Kadir. Nusret’in çoğu planını yapan, asıl oyun kurucu o. Ayrıca Yakup Baba öldüğünde başta hala Eşref varsa, onun sağ kolu olacağını da düşünürsek her açıdan onu iyice tanımalıyız. Şayet ileride düşmanımız yerine gerçekten kardeşimiz olursa bu altyapı seyircinin duruma hazırlıklı olmasını sağlar. Kadir zaten gri karakter olduğu için değişim ihtimaline açık. Özellikle sağ kolu Kenan’dan bir şekilde kurtulursak bu daha da mümkün. Çünkü Kadir’in yanlış yollara sapmasında ve Eşref’e iyice bilenmesinde bunun dolduruşları büyük rol oynuyor. Kadir boşuna Kenan ile kendisini Firavun ve Haman’a benzetmedi. Kenan’ın bıçakçıları kullanıp planladığı şey aslında çok kötü ama Kadir’e güzel gibi geliyor, çünkü işin sonunda Eşref’i öldürmek var. Firavun’un aynı şekilde Hz. Musa ile girdiği mücadeleye benziyor bu durum. Firavun da Haman sayesinde yoldan çıkmıştı, tıpkı Kadir’in Kenan sayesinde yoldan çıktığı gibi. Firavun’un Hz. Musa’ya kurduğu tuzak nasıl tamamen boşa çıktıysa Eşref’e kurulan bu tuzak da başarısız olacak.
Unutmadan, Necmettin’i de Kadir’e hiç haber vermeden Kenan’ın öldürttüğünü düşünüyorum. Faruk’un onun kızıyla olan ilişkisi de dikkat çekici. Belki bu kız üzerinden onun geçmişine ya da Ayten’e dair bir şeyler görürüz. Geçmiş demişken, Müslüm’ün ailesine dair biraz bilgimiz var ama Gürdal ve Irmak’a dair hiçbir şey bilmiyoruz. Hafize Ana nasıl Eşref’in manevi annesi gibi oldu bilmiyoruz. Nisan’ın geçmişine dair zaten hiçbir şey bilmiyoruz. Senaristlerin bu konuyu kesinlikle işleyeceklerini ve bilinçli olarak ertelediklerini düşünüyorum. Böylece merak unsurunu diri tutmak istiyorlar. Benim tek endişem seyircinin bu süreçte Nisan ile yeterli bağı kuramaması. En azından sezon bitmeden ucundan giriş yapsak ve merakı artırsak hiç fena olmaz. Bence Eşref ile eş zamanlı olarak Nisan’ın geçmişini öğreneceğiz. Çünkü anlatıcımız da hikayeyi Eşref’in tarafından anlatıyor.
Gürdal, Faruk ve Müslüm’ün aksiyon sahnelerini çok seviyorum. Bunun nedeni öyle silah ya da dövüş seviyor olmam değil, sahnelerinin düz ilerlememesi. İçinde bizi şaşırtan anların, güldüren anların olması. Bu hafta Gürdal ile Faruk’un ölmüş numarası yaparak adamları şaşırtması sahnenin özgünlüğünü sağladı. Yalnız ne güzel serildiniz yere be, duruşu aşırı estetik çakma ölülerdiniz. Kadir’in kurtulma numarası da on numaraydı, hatta inandırıcı olsun diye bayağı abartılı oynadı bizimkilere. Eee Kadir madem böyle kurtulabilecekti, onlar gelmeden kurtulsaydı değil mi? Umarım bizimkiler bu durumu sadece o anlık garipsememişlerdir de üstüne giderler. Eşref’in lider olarak, ekibin beyni olarak her aksiyona dahil olamayacağı belli. Zaten kendi seviyesinde olmayan Nusret’in adamlarıyla o çatışacak değil. Kaç kez ona bir şey olmaması gerektiği, o olmazsa Yetimler’in ne yapacağına dair endişe de vurgulandı. Ancak 4. Bölümde Nisan’ı nasıl kurtardıysa o tarz aksiyon sahneleri eklenebilir. Seyirci Eşref Tek’in aksiyon sahnelerine aç.
Eşref ile Nisan’ın telefonla konuştukları sahne Kadir ile olan sahneden sonra bana da ilaç gibi geldi. Bu sahne olmasa ben de Nisan gibi rahatlayamazdım inanın. Bizimkiler resmen ilişkinin o en tatlı evresindelerdi: Flört. Eşref düpedüz Nisan’ı aramak için adamları bahane etti, yemedik canım. ^^ Yalnız Eşref’in Yakup Baba’nın nasihat seremonisinden sonra telefon etmiş olmasına dikkatinizi çekerim. Kim ne derse desin bizim adam kendine engel olamıyor. Eşref gibi ağır ağabey bir adamın bir kadını kahkahalarla güldürmesi de doğrusu çok beklenmedikti. Bir kadın kendini böyle güldürebilen, ona iyi gelen erkeğe net aşıktır. Gerçekten de bu bölümdeki EşSan sahneleri çok anlamlı, çok altı dolu sahnelerdi.
Eşref ile Nisan’ın ayrı ayrı dostlarıyla dertleştikleri sahnelerin paralel kurgulanarak bize sunulması harika bir fikir. Onları yan yana görmediğimiz halde bölümün en sevdiğim EşSan sahnesi bu oldu. Her ikisinin de duygularıyla yüzleşmesine tanık olduk. Hem aşık olduklarını kabul ettiler hem de bu aşktan kaçmaya çalıştılar. Eşref, Rüya’yı sevdiğini söyleyerek bu aşkı inkar etmeye çalıştı. Irmak’ın Rüya konusundaki analiziyse çok vurucuydu. Gerçekten de Eşref Rüya’yı sevmeyi seviyor. Soyut bir aşk onunki, bir hayale aşık. Şu an nasıl göründüğünü bilmediğin, sesini duymadığın, bakışını, gülüşünü görmediğin birini nasıl bu denli tutkuyla sevebilirsin ki? Eşref’in Rüya sevgisi onun elini kana bulamadığı, kötülüğe bulaşmadığı günleri, masum bir çocuk olduğu günleri sevmesiyle eş değer. Rüya o özlenen günlerin simgesi. Eşref, eğer Nisan’ı severse sanki sadece Rüya’ya değil çocukluğundaki Eşref’e de ihanet etmiş olacak. Vicdan azabı hissetmesinin nedeni bu. Nisan ise Eşref’in yanlış kişi olduğunu söyleyerek bu aşktan kaçmaya çalışıyor. Aşık olurken ne öyle idealize ettiğimiz tipin ne karakterin bir önemi yok. İsterse dünyanın en çirkin adamı olsun ona bakarken, onun yanındayken, onunla konuşurken tarifsiz bir duygu hissedersin ya, işte o duygu aşktır. Nisan da Eşref’e en çok onu sahiplendiği, kendini güvende hissettirdiği için seviyor. Sahipsiz bir çocukken başına gelenlerden kaynaklı ondaki bu güven duymaya olan ihtiyaç. Keşke sahnenin sonundaki zil çalma kısmını tümden kesseydiniz de atlama gibi görünmeseydi.
Eşref Nisan’a öyle büyük bir sürpriz yaptı ki Nisan artık ona olan duygularından asla kaçamaz. Aşık olmasaydı bile bu sürprizden sonra olurdu, öyle söyleyeyim. Nisan kayıt sırasında Eşref’in de yanlarında olmasını istedi çünkü o sadece tanıdık bir yüz değildi. Eşref ona ilham veren adam, onun hayallerine saygı duyan, en dar zamanında bile hayallerini gerçekleştirmek için adım atan, şu an hayatındaki güven duygusunun karşılığı olan adam. Nisan’ın şarkıyı söylerken başarısız olmaktan korktuğu çok belliydi, vücut dilinde ve bakışlarında bunun tedirginliğini fark ettim. Eşref’in hayranlıkla ve beğeniyle dinleyen bakışlarına rağmen Nisan’ın şarkı boyunca küçük bir çocuk gibi ürkek hali geçmek bilmedi. Seçilen şarkı ise tam EşSan’ın şarkısıydı, çünkü yaşadıkları şey düpedüz “İkili Delilik” Hem birbirlerine aşıklar hem de bu aşktan kaçmak istiyorlar. Hem devamlı yan yana olmak istiyorlar, bir araya geliyorlar hem de birbirlerinden kaçmaya yer arıyorlar. Ama kaçtıkça birbirlerine daha çok bağlanıyorlar. Yalnız şarkı sırasında bir klip seyrediyormuşçasına eski EşSan sahneleri gösterilirken Kadir’in sahnesine ve flashback’e ne gerek vardı hiç anlam veremedim. Bütün büyüyü bozdunuz, vallahi tebrikler.
Afra kaçırıldığında Nisan Eşref’e sarılmıştı ama bu biraz da o an ne yapacağını bilememektendi. Şimdiyse ona teşekkür etmenin en anlamlı şekli buydu. Hele bir kadın bir erkeğe sarılıyorsa bu aynı zamanda o erkeğin hayatında ne kadar önemli olduğunu da vurgulayan bir şey. Bu sarılma Nisan’ın Eşref’e bir nevi hislerinin göstergesiydi. Nisan sarıldığında gözlerinin içi o kadar güzel gülüyordu bu sadece stüdyoya girebildiği için olamazdı. Eşref ise hem sevdaya düşmemesi için söylenen sözler hem de Rüya’ya ihanet etme düşüncesiyle ufak bir tereddüt yaşasa da ne kadar çekinse de o da bu sarılmaya karşılık verdi ve Nisan ondan ayrılana kadar bırakmadı onu. Bölümler önceki sarılmadaki o tedirgin yüz ifadesinin yerini mutlu ve huzurlu bir ifade almıştı. O an Eşref de duygularının esiriydi.
Nisan: “Çok kafamı karıştırıyorsun. Seninle ilgili ne düşüneceğimi şaşırıyorum bazen.”
Eşref: “Ne istiyorsan onu düşün.”
Nisan: “Sen ne düşünmemi isterdin?”
Eşref: “Kimseye mutsuzluk dışında bir şey getirmem ben.”
Nisan: “Beni mutlu etmeyi düşündün.”
Eşref: “İnsanların mutlu olması hoşuma gider.”
Eşref her ne kadar dönüş yolunda Nisan için yaptığı bu hareket sanki sadece ona özel değilmiş gibi kıvırmaya çalışsa da Nisan bunun genel bir davranış biçimi olmadığını, kendine özel bir jest olduğunun gayet farkındaydı. Bu düşüncelerini Eşref’in yüzüne doğrudan söylemesi de hoşuma gitti, beyefendi bilsin karşısındaki kadının onu kitap gibi okuyabildiğini. Eşref’in böyle etrafındakilere mutluluk getirmeyeceğini düşünmesi de çok canımı sıkıyor. Aslında çok üzücü… Bir insanın kendini karabatak gibi görmesi, aşkının bile sevdiği kadını mutlu etmeyeceğine, ona zarar vereceğine inanması onun adımlarını korkak atmasına, iki ileri giderken bir geri gitmesine neden oluyor. Ne Nisan’a tam anlamıyla bir adım atabiliyor ne de ondan uzaklaşabiliyor. Böyle devamlı arafta yaşıyor ve bu süreç onu yıpratıyor. Bir an önce kesin bir karar vererek Nisan’a ona aşık olduğunu söylemeli ki beklediğim sarsıcı aşk süreci başlasın.
Nisan: “Ne dikkatimi çekti biliyor musun? Kaç saattir başımız belaya girmedi.”
Nisan: “Ne oldu, orada bir şey mi gördün?”
Eşref: “Gözün aydın. Başımız belada.”
EşSan’a boşuna belalı çift demiyoruz. İkide bir yeni bir belaya bulaşmakta usta bir çiftimiz var. E zaten Eşref boşuna mı “Ben belanın ta kendisiyim.” diyor. Senaristlerimiz yine paralel bir sahne yazmışlar ve çiftimiz tıpkı ilk bölümdeki gibi Eşref’in arabasıyla bir orman yolunda ilerlerken silahlı saldırıya uğradılar. Bu defa tek bir farkla: Saldırı gece değil, gündüz gerçekleşti. Tabii o günden bugüne çok şey değişti. Eşref artık Nisan’a karşı daha korumacı. Nisan ise yanında yöresinde patlayan silahlara, belalara o kadar alıştı ki durumu soğukkanlılıkla karşılayabiliyor. Tabii Eşref’e güveniyor olması da etken. Bakalım Eşref ona bu tuzağı kuranın Kadir olduğunu öğrenecek mi?
Bu haftaki bölümü genel hatlarıyla oldukça başarılı buldum. Kurgudaki birkaç hatayı saymaksak en iyi bölümlerden biriydi diyebilirim. Emeği geçen herkesin emeklerine sağlık. Peki siz bu bölümü nasıl buldunuz?

Göz atmanızı öneririz: Eşref Rüya Bölüm Yorumları

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap