İzledim

EŞREF RÜYA – Gemileri Yakmak

Eşref Rüya 10. Bölüm analizi  Gözde nin kaleminden… Keyifli okumalar ^^
Geçtiğimiz bölümü Nisan’ın Çiğdem’e silah doğrulttuğu ve Eşref’i arayıp Çiğdem’den kurtulmak için yardım istediği anda bırakmıştık. Bölüm Çiğdem’in Nisan’ı zorda bırakmak için yaptığı yeni hamlesiyle başladı. Ailesinde polis olan birini öldürmek tam Çiğdem’e yakışır bir şuursuzluk örneği. Çiğdem baktı Nisan bu muhbirlikten kurtulmanın yollarını arıyor, kendisi de bok yoluna gidecek, tekrar Nisan’ı kendi boyunduruğu altına almak için bu yolu seçti. Benim için nasıl Cevahir’in katili Afra değilse, Atıf’ın katili de Nisan değil. Bana göre iki cinayetin de katili Çiğdem ve bu yüzden mutlaka cezalandırılmalı.
Çiğdem resmen Nisan’ın o anki şokundan faydalandı, yoksa Nisan elindeki silahı ona kaptırmazdı. Yalnız Çiğdem’in Atıf’ı öldürme şekli bana vasat geldi, yani her şey çok düzgü.
Nisan’ın Çiğdem’in sözlerine kanıp ambulansı aramaktan vazgeçmesini, böyle yazılma sebebinin olayların akışı için olduğunu bildiğim için yadırgamadım. Eğer Nisan ambulansı arasaydı Atıf çok büyük ihtimalle hastanede ölmekten kurtulacak ve Nisan itiraf videosu çekip Serdar ile konuşacak kadar gemileri yakmayacaktı. Ancak her türlü Nisan’ın o an yaptığı şey yaşadığı şoka rağmen vicdansızlık ve bencillik, bunu da kabul edelim.
Dediğim gibi Nisan, Çiğdem tarafından köşeye sıkıştırılmış olsa da onun boyunduruğundan kurtulmak için attığı adımlar hikayenin seyrini değiştirecek yöndeydi. Öncelikle en başından o güne kadar yaşanan her şeyi anlatan bir video çekmesi bayağı iyi hamleydi. Yalnız dikkat çeken nokta Cevahir’i öldürenin kendisi olduğunu söylemesi. Hislerime göre o video bir gün Eşref tarafından seyredilecek. Cevahir cinayetinden Nisan yargılanırsa da hiç şaşırmam.
Nisan aklını yitirmiş bir halde yolda arabayı sürerken Eşref’in onu bulup gözlerindeki o büyük endişeye, bebeği gibi sarıp sarmalamasına düştük demek isterdim ancak Eşref’in Nisan’ın kararına saygı duyup onun geceyi kendi evinde geçirmesine izin vermesi yüzümü ekşitti. En azından bir şeyler hissettiği kadına karşı daha ısrarcı olmasını, gece aramaya çekinse bile bir mesaj atmasını, onun için endişelendiği anları görmek istiyor insan. Sabah telefonda bunları söylemesi bana geçmedi, üzgünüm. Gece koğuşta Gürdal ile tavla atıyordu, endişesini ciddiye almadım. Eşref’in Nisan’ın neden bu halde olduğunu yeterince merak etmediğini düşünüyorum. Üstelik bu davranış şekli tümüyle Eşref ile çok alakasız. Nisan’ı takip edenin, ettirenin kendisini ciddiye almadığı Çiğdem olduğunu düşünüyor olsa dahi sırf Nisan’ın o halini gördükten sonra onu manevi destek anlamında asla yalnız bırakmazdı. Aslında bir yandan Kadir kafasını çok meşgul etti diye Eşref’e anlayış gösteresim de var. Benzer başka bir durumda da aynı şekilde mi davranacak göreceğiz.
Eşref’in Çiğdem’e Nisan’a karşı hissettikleriyle ilgili konuşma yani aşk itirafı bence gerçekti. Yani ona söylediği şeyler kelimesi kelimesine doğruydu. Yalan yok Nisan’ın bunları ilk olarak yüzüne karşı söylendiği bir anda duymasını isterdim ancak Eşref duygularını kendine bile itiraf etmekte zorlanıyor, ilk defa Çiğdem’e söylerken kendisinden bu kadar net cümleler duyduk. Irmak ile balkonda konuştuklarında da çok zorlanmıştı. Eşref’in Nisan’a ilk görüşte vurulduğunu gözlerimizle gördük, kalbinin Rüya’dan sonra ilk defa böyle attığını ve bu yüzden vicdan azabı duyduğunu kendisi de kabul etmişti. Yalan yok, ben de “Çiğdem’i kızdırmak, onu üzmek için mi böyle söylüyor.” diye düşündüm. Ha öyle olsa bile söylediklerinin doğru olduğunu biz seyirciler 10 bölümdür görüyoruz zaten. Üzülme Eşrefçiğim hala “Bir kalp bir kere sever.” cümlen geçerliliğini koruyor. Ayrıca Çiğdem’in bunu direkt Eşref’ten duyması beni çok keyiflendirdi. Adamdan intikam almak için Nisan’a yaptıklarını gördükçe zerre acımıyorum kendisine. Eşref’in ona psikolog tavsiye etmesi falan acımasızlık gibi görünse de Çiğdem’in gerçekten de ciddi bir psikiyatrik tedaviye ihtiyacı var. Bölüm boyu aynı freni boşalmış kamyon gibiydi. Yine maşallah dur durak bilmedi. Daha çok işimiz var bu deli kadınla.
Eşref’in Nisan’a silah kullanmayı öğrettiği sahne, eğer bir dizide silah kullanan bir karakter varsa gelenektir. Çiftler için sevdiğim bir klişedir çünkü yakın temas, heyecan, tutku içerir. (En sevdiğim.) Hele Nisan gibi tatlı bir acemi varsa bir hayli de eğlendirir. Bizim dizide Eşref’in koca bir bavula benzeyen silah kutusuyla gelmesi çok daha eğlenceliydi. Alt tarafı şarkıcı bu kız, ne gerek var okulda öğretmen edasıyla tek tek tüm silahları detaylı anlatmaya. ^^ Ne yapalım silahları o kadar çok seviyor ki heves etmiş adamcağız. ^^ Bu sahnede arka fonda Yekte türküsü kullanmayı kim akıl etti? Sahne zaten yeterince komikti, üstüne türküde ‘pastırmalar denkte’ denilince kahkahayı koyuverdim. İlahi.
Eşref Beyciğim neden Nisan’ın silah kullanmayı öğrenmek istemesinin sebebini sorgulamadı? Onu takip eden birileri var diye istediğini düşünmüş olabilir, kafasında başka şeyler de olabilir ama sorması gerekmez mi? En azından basit bir cümlecik duymalıydık. Bu arada bence silahta dinleme cihazı falan yok, Eşref Nisan’a silahı verirken hiç o tarz bir imalı bakışını görmedim. Yalnız o silah Nisan’da kaldı, mutlaka patlayacak. O talihli kim olur dersiniz?
Eşref ile Nisan’ın ilk buluşması bana göre çok tatlıydı, öyle keyifli sahnelerdi ki bölümlerdir yaşanan olaylar ve dramatik durumların içinde nefes aldırdı. Çocukluklarını ve gençliklerini yaşayamamış, acıyla yoğrulmuş bu iki insan bir akşam mutlu olmuşlar, gülmüşler çok mu? Hayatlarındaki muhtemelen bu ilk gerçek flörtleriydi. Sezonun son üç bölümünde bu sahneleri mumla arayacağımız çok belli, o yüzden bu anların tadını çıkarmaya bakmalı. Her ne kadar davet Eşref’ten gelmiş olsa da Eşref için Nisan’ın dünyasında, onun renklerine boyanarak geçen bir akşam oldu. Köftecide yemek, dans, kız isteme, arabada sohbet etme sahnelerinin her birinde kayda değer replikler ve davranışlar vardı. Açıkçası tüm buluşmaya hakim olan “Ölüm” vurgusu da bir hayli can sıktı. Anladık, dizinin sonunda bizi ölüm bekliyor da bu acı gerçek şimdiden ikide bir de gözümüze sokulmaz ki.
Eşref’in Nisan’ı seyyar köfteciye getirmiş olmasına başta bir bozulmadım değil ancak sonra dizideki bu tarz iki sahneyi düşündüğümde bu seçimin tam tersi daha iyi olduğuna kanaat getirdim. Çiğdem’i zamanında lüks restorana götürmüş de ne olmuş? Kadına oyun oynuyordu. Nisan’ı gazinoya, donatılmış sofraya oturttu da ne oldu? Kadını sözleriyle dövmekten beter etti. O yüzden yalın olsun, yeter ki iyi anılar biriktirelim. ^^
Acaba Nisan, Çiğdem’in evinde gizlice Eşref’in itirafını duymasaydı, bu itirafı ciddiye almadığını iddia ettiği halde onun kendisine karşı ne hissettiğini öğrenmeye çalışır mıydı? Gazinodaki o akşamdan ve ıslah evinde Rüya’yı ondan dinledikten sonra kadınlık gururu gereği geri adım atması gereken kişiyken normalde bunu yapmaması gerekirdi. Nisan köftecide Eşref’in duygularını öğrenmeye çalıştığında Eşref’in verdiği cevap eğer Rüya hiç olmasaydı Nisan’a aşık olacağını, hatta çoktan aşık olduğunu anlatıyordu. Rüya’yı ilk gördüğünde düşündüklerinin birebir aynısını düşünmesiyse kalbinin Nisan’ın aslında Rüya olduğunu hissediyor olmasından ileri geliyor. Söylediklerini unutmasını istemesiyse Eşref’in bu aşkı yaşamaya cesaretinin olmadığını, sevse de adım atmasının çok zor olduğunu gösteriyor.
Nisan: “Şimdi düşün ki Rüya’yı hiç görmedin, Rüya hiç olmadı. Burada bana ne söylerdin?”
Eşref: “Söylerim ama unutacağına söz ver.”
Nisan: “Söz.”
Eşref: “Bir rüya gördüğümü düşünürdüm.”
Nisan: “Neden?”
Eşref: “Sadece rüyalarda olacak kadar güzelsin çünkü.”
Nisan: “Gerçekten mi?”
Eşref: “Gerçekten.”
Nisan ile Eşref’in bir anda dans etmeleri o kadar beklenmedikti ki. Eşref’in o acemiliği, çalgıcı amcadan bile utanması tam onu yansıtıyordu. Yalan yok Eşref’in bu haline başta çok güldüm. Ama sonra hayatta güzel olan neredeyse her şeyden mahrum kalmış bu adam için tekrar üzüldüm. Nisan, henüz çok azını bilebildiğimiz geçmişine, her şeye rağmen hayatın güzelliklerini görebilmiş, küçük mutluluklara tutunabilmiş. Ama Eşref sürekli melankolik ve öfkeli bir prens edasıyla dolanıp durmuş.
Eşref’in Nisan’ın boynunda ben olduğunu hayal etmesi sahnenin en sarsıcı anıydı, yıkıcı bir durumdu. Kalbi ısrarla Nisan’ın Rüya olduğunu hissediyor ve istemsizce Nisan’da Rüya’yı görüyor işte. Bir anda sinirlenmesi Nisan’da onu görmekten rahatsız olduğu için değildi, Nisan Rüya çıkmadığı içindi. Yani kalbindeki his, kurduğu hayal boşa düştüğü içindi.
Eşref ile Nisan’ın kız istedikleri sahneyi de kahkaha atarak seyrettim. Eşref’in adamdan kızı istemek yerine “Senden kız isteyen filan yok. Ayrıca bu kız mal değil.” cümlesiyle kadınlara verdiği değer vurgulanmış. Ayrıca bir kez daha garibana, ihtiyacı olana kendisine çok ters durumlarda bile nasıl yardımcı olduğunu gördük. Bir de bu gencin hikayesi Eşref için örnek olsun diye yazılmış. Ne kadar zor durumlarda birlikte olmak için çırpınan insanlar olduğunu görebilsin. Nisan’a karşı cesaretsizliğini kırabilmesi için ona örnek teşkil etsin diye yazılmış. Bana bazı repliklerde doğaçlama vardı gibi geldi, en acilinden bu sahnenin kamera arkası gelmeli. ^^
“Sana aşık olmamak çok zor Eşref Tek.”
Nisan da dönüş yolunda Eşref’e dolaylı yoldan falan değil, üstü kapalı falan değil, dümdüz aşk itirafı yaptı. Acaba Nisan’ı bu itirafı yapmaya iten şey neydi? Hangi olay veya davranış onu tetikleyen güç oldu? Bence öncelikle Eşref’in gece boyuncaki davranışları onu etkiledi. Köftecide duydukları zaten net aşk itirafı. Kız isteme sahnesinde de onun ne kadar yardımsever bir adam olduğuna, güzel bir yanına tanık oldu. Çiğdem’in evinde duyduklarını başta ciddiye almamıştı ancak köfteci sonrası almaya başlamadığını düşünüyorum. Tabii Eşref’in yakında her şeyi öğrenme ihtimalinden dolayı da içinde kalmasın diye hislerini onunla paylaşmak istemiş olabilir. Eşref’in Nisan’dan gelen itiraf sonrası heyecanlanıp müzik açması ve dans ettikleri anı düşünmesi onun da bu akşamdan ne kadar mutlu olduğunu gösterdi.
Nisan, o akşam buluşma öncesi Serdar’a gidip her şeyi anlatmayı kafasına koymuş muydu? O yüzden mi o da hayattan sevdiği adamla geçirdiği bir gece çalmak istedi? Eşref ile vedalaşırken söyledikleri bunun birlikte geçirecekleri tek güzel gece olduğunu ve sanki bir daha böyle bir gece yaşanmayacakmış gibi düşündüğüne işaretti. Bu sadece birkaç saniye önce Atıf’ın öldüğünü duyduğu için anlık alınmış bir kararla söylenmiş bir cümle olamaz.
Nisan bu bölüm Eşref’e o kadar çok ihanet edenleri affetmesi üzerine sorular sordu ki Eşref bu zamana kadar Nisan’dan şüphelenmediyse bile artık şüphelenmeli. O kadar zeki, kurnaz, tehlikeli denildi; kabul aşk duygusu işin içine girince akıl devre dışı kalmış olabilir ama bu sorulardan sonra geri dönsün bir zahmet. Zaten Nisan’ın ona bir şeyleri anlatmadığında şüpheleniyor, ihanet kelimesiyle birleştirip sorgulamaya başlamalı.
Ben Eşref’in Nisan’ın muhbir olduğundan şüphelendiğini düşünmüyorum, davranışları bunu göstermiyor. Uzun süredir en ufak şüphe edeceğimiz bir bakış, bir davranışı olmadı. Nisan’ın gizlediği bir şey olduğu düşünmesi de yine bununla ilgili olmayabilir. Bir de eğer muhbir olduğunu bilse öğreneceği zaman yaşayacağı hayal kırıklığını göremeyiz, en vurucu iki olaydan biri direkt iptal olmuş olur.
Eşref’in Kadir’in ihanetini öğrendiğinde Yakup Baba’ya verdiği sözden dolayı onu öldürmeyeceğini biliyordum. Ayrıca direkt öldürmek yerine dolaylı yoldan ona gözdağı vermek, tedirgin etmek, diken üstünde yaşatmak daha şık. Eşref’in Kadir’in hamlelerini öğrenmek ve önlem almak için tespihe dinleyici yerleştirme planı on numaraydı. Ben belki Kadir yaptıklarından yırtmak için Nusret’i satar diyordum ama Kadir de ihanet konusunda gemileri yaktığı için yanlış düşünmüşüm. Bir insan hiç mi akıllanmaz? Eşref’i iyi tanıyorsun, senden şüpheleniyorsa başına gelecekleri bilmiyor musun da hata yapmaya devam ediyorsun? Bu Kadir sonunda kendini Yetimler’den attıracak. Yalnız şimdi hakkını yemeyeyim şu ana kadar başarısız olsa da Eşref’i bitirmek ve öldürmek için tüm fikirleri bir hayli iyiydi. Kötü dediğin böyle yazılmalı. Eşref’in Kadir ile konuşmak için onu çağırdığı yer de çok manidar bir seçim olmuş. Hayret Kadir nasıl da Eşref’in onu oraya çağırmasından işkillenmedi? Kalkmış utanmadan yüzsüz yüzsüz eski günleri yad ediyor, o esnada poposuna bir tekme yese geberip gidecek haberi yok. Lütfen şu Kadir’i ifşa etsinler de açıktan düşmanlık yapsın, yalandan “Kardeşim” diye ortalıkta gezip mide bulandırmasın. Yalnız Kadir’in yanındaki elemanın yaptığı R’yi gördünüz değil mi? Yahu bu değil miydi Kadir’i Eşref’ten kurtulması için gazlayıp duran, şimdi ne değişti?
Bölümün final sahnesi fragmanda gördüğüm andan beri merakla beklediğim ve beni inanılmaz heyecanlandıran bir sahne oldu. Çok başarılı bir racon sahnesiydi. Her şeyiyle dört dörtlüktü. Oyunculuklar, atmosfer, Eşref’in sırtını dönme hareketiyle özdeşleşen o kamera hareketi, Eşref’in sahnedeki heybeti muazzamdı. Evet, Nusret biraz bok yoluna gitti ama o ölmeyi çoktan hak etmişti, önceki yaptıklarına sayılsın. Bunun için üzüntü duyanlara anlam veremiyorum. Kadına, çocuğa acımayan bir kötüye üzülemem.
Eşref resmen Kadir’in planını Nusret’i öldürebilmek için kullandı. Aynı anda Kadir’e büyük bir gözdağı vermesiyle bir taşla iki kuş vurmuş oldu. Boşuna kendisine örgütün en zeki, kurnaz üyesi denmiyor. ^^ Bence Yakup Baba da Kadir’in ihanetinden haberdar olabilir. Bakışlarında öyle bir hava sezdim. Gözlerinde hayal kırıklığı var gibiydi. Eşref’in planı iyi güzel hoş da Nimet’i Kadir’in mekanından nasıl aldılar ve Kadir’in bundan nasıl haberi olmadı? Ayrıca Nusret, Nimet’in öldüğüne neye dayanarak direkt inanmıştı? Tespihteki dinleme cihazını zaten ilk andan fark etmiştim ancak bu sorular benim için cevaplanmadı.
4. Bölümde Nisan Çiğdem’in evinde kaldığında bir gün o kapısı kilitli olan odaya girip her şeyi göreceğini söylemiştim. Ancak ben kendisine ait fotoğrafları da göreceğini ve bunu da sorgulayacağını, bu şekilde Rüya’nın kendisi olduğunu öğreneceğini de düşünmüştüm. Nedense Nisan’ın o fotoğraflara da baktığını görmedik, telefonuyla çektiği fotoğraf kadrajlarında da yoklardı. Odaya ani girdiği için fotoğrafların duvarda olması gerekiyordu. Önemsemediğini düşünsem, onu da görmedik ki. Yine de Çiğdem ve Eşref’in fotoğraflarıyla Eşref’e ait eşyaları görmesi Çiğdem’in asıl amacını anlaması açısından iyi oldu. Çiğdem’e olan güveni Atıf’ın vurulmasıyla bitmişti, şimdi ona düşman olur. Çiğdem’in asıl amacının Yetimler’i bitirmek değil, Eşref olduğunu anladı, Çiğdem’e karşı Eşref’i koruyan bir tarafta olursa şaşırmam. Yani Çiğdem’e çalışma devri bence kapandı.
3. Bölümden beri Serdar’ın Nisan ile Çiğdem’in arasındaki ilişkiyi öğreneceğini düşünüyordum ve bence bunu öğrenmesi bayağı gecikti. Anlaşılan sezon finaline doğru olayları hızlandırmak istediler. Nisan’ı ilk bölümlerdeki gibi korkak yazmayıp, böyle cesur yazmanız çok iyi ama eğer herhangi bir nedenle bu emniyet ziyareti boşa düşecekse bizi yükseltmenin anlamı yok. Nisan ile Serdar arasındaki konuşma yarım kalmamalı. Bana göre Çiğdem’e çalışma devri kapandığına ve yeterince muhbirlik yapmadığımıza göre, buna da pek ihanet diyemeyeceğimize göre yola Serdar ile devam etmemiz gerekiyor. Muhbirlik yapmadan Eşref’ten ihanet için tavır göreceksek, acı çektirileceksek başlarım böyle işe. Bari çekeceklerimize değsin. Şu ana kadar en somut olarak yaptığımız şey Eşref’in hayatını kurtarmak, yani iyilik.
Atıf’ın en kötü yoldan geçen adamlar tarafından bulunup hastaneye kaldırılması sadece ölümünü geciktirmek, Nisan’ın Serdar’a gitmesini ertelemek, Çiğdem’in ne kadar ileri gidebileceğini görmemiz için yazılmıştı. Ama bence bunlardan ziyade bu geciktirme hamlesi Atıf’ın Çiğdem’i işaret ettiği an için yapıldı. Açıkçası Çiğdem öldürücü ilacı veremeden kısa süreli olsa da uyanıp bu hamleyi yapması içimi soğuttu. Umarım Serdar aptal değildir de Atıf’ın ne demek istediğini anlamıştır. Eşref de ona dolaylı yoldan Çiğdem’i işaret etti. Bunca zamandır karakter o kadar beklentimin altında yazıldı ki açıkçası Serdar’a güvenemiyorum. Halbuki Eşref’in devamlı ensesinde, heyecan uyandırıcı bir amir olmalıydı.
8. Bölümde Atıf’ın tüm ailesi için polis denilmemiş miydi? Bölümde anne baba çok sıradan insanlardı, esnaf ve ev hanımı gibi duruyorlardı, ne yazdığınızı mı unuttunuz siz? Babanın ortalığı yıkmasını beklemiştim, saf amcam Serdar’dan medet umuyordu sadece. Ayrıca Atıf öldü, doktorlar adam akıllı cihazla ya da elle kalp masajı bile yapmadılar, neredeyse adamı direkt öldü kabul ettiler. Ne yaşıyorsunuz yahu siz? Bu kadar kilit bir karakter için hastane kısımları genel anlamda çok özensizdi. Hastanede durumu takip eden Afra’yı yine aptal olarak yazmanıza girmek bile istemiyorum. Bir kere Çiğdem’e yakalanmasın dişimi kıracağım. Bu karakter beni çok yoruyor, lütfen biraz karakter gelişimi. Telefonda Çiğdem’e bağırınca gelişmiş olunmuyor.
Bu bölümün süresi diğer bölümlerden uzundu. Meğerse bu durumun sebeplerinden biri meğerse gereksiz yazılan ve uzatılan sahnelermiş. Gürdal ile Ceren’in sahneleri bana göre böyleydi, sırf komedi sahnesi olsun amacıyla yazılan o kadar fazla diyalog vardı ki yıldım. Ceren vegan ise ne yapalım yani, sanki dünyayı kurtarıyor. Bu çift asla umut vaat etmiyor ve seyir zevki de yok, Ceren’in son hamlesiyle kapanıp bitsin bu konu. Gürdal ile Gonca çok uyumlular, onlara sahne yazmaya devam edilebilir. Evet, Gürdal’ın bu sahnelerinde gerçekten gülüyorum, özellikle Gonca’ya kurduğu prodüksiyon aşırı komikti ama çapkınlığı komedi diye sunmak yerine Gürdal doğal komik olsa daha iyi olmaz mı?
Irmak istediği kadar Müslüm’e ağabey demiş olsun, bu çiftin arasında bir şey olacağı bana göre çok açık. Irmak’ın Müslüm’ün yüzündeki morluk için endişelenmesi, onun yanında girdiği liseli kız halleri, başına ne geldiğini samimiyetle merak etmesi buna işaret. Gürdal’ın bu ilişkiye karşı çıkacağından da iyice emin olduk. Ama yine de lüks arabalı, sevimsiz beyefendiyle kıskançlık sahnesi yazmaya gerek var mıydı? Bunun ne IrMüs çiftine ne de diziye bir katkısı olmadı. Boşuna masraf ettiniz.
Bölüm bana göre geçen hafta kadar olmasa da iyi diyebileceğim bir bölümdü. 11. Bölüm tanıtımları da oldukça merak uyandırıcı. Umarım sezonun son 3 bölümü bizlerin heyecandan hop oturup hop kalkmasına neden olacak bölümlerdir. Emeği geçen herkesin emeklerine sağlık. Peki sizler nasıl buldunuz bu bölümü?

Göz atmanızı öneririz: Eşref Rüya Bölüm Yorumları

Noel Pazarları
AVRUPA – En Güzel Noel Pazarları
sığacık ada masalı
SIĞACIK SEFERİHİSAR – Ada Masalı’nın Çekildiği Yer, Nam-ı Diğer Kırlangıç Adası
Alaçatı Tatil
ALAÇATI – Sanki Ege’de bir Vaha
gezdim gördüm san diego
AMERİKA – San Diego
Mekanlar Tarifler
Sütlü Tatlı
Yılbaşında Yapabileceğiniz 5 Şahane Sütlü Tatlı
LONDRA – Londra’da Öğleden Sonra Çayı
künefe
Bir Değil İki Değil Çok Çeşitli Künefe
BRIDGERTONE
BRIDGERTONE – Gölge Oyunları
BRIDGERTONE – Dearest Gentle Reader
Şimdiki Aklım Olsaydı (Si lo Hubiera Sabido)
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI (Si lo Hubiera Sabido) – Ne Dilediğine Dikkat Et!
Poldark
POLDARK – Korkunun, Umutsuzluğun ve Sevginin Derinliklerinde
bergen
BERGEN – Bir Tek Şarkı Söylerken Utanmadım Ben
romantik komedi filmler
Latte Kıvamında Romantik Komedi Filmleri
Yarına Tek Bilet Elle Çekim
YARINA TEK BİLET – Belki de Karşılaşmalar Tesadüf Değil Kaderdir
BİZ BÖYLEYİZ – Olsaydı Nasıl Olurdu?
Deli Bayramı
DELİ BAYRAMI – Kim Akıllı Kim Deli, Nasıl Ayırt Etmeli?
evlat oyunu
EVLAT – Her Şey Çok Zor
übü hep übü
ÜBÜ HEP ÜBÜ – Übülük Müessesesi Üzerine
yaşamaya dair
YAŞAMAYA DAİR – Yaşamayı Ciddiye Alacaksın
Copy link
Powered by Social Snap