Gaddar zorlu bir gün olan Cuma günü yarışa girdi, ilk bölüm sonuçları hiç fena değil: Total: (9) | 4,06 ; AB: (5) | 3,66 ; ABC1: (4) | 4,50. Yolu açık, reytingi bol olsun. Bölüm analizleri Gözde‘ nin kaleminden yayında olacak. İlk izlenim için keyifli okumalar ^^
Gaddar, benim ilk proje haberlerinden beri radarımda olan bir işti. Sonra başrol olarak Çağatay Ulusoy’un diziyle anlaştığı haberi çıktı ve diziyi büyük bir sabırsızlıkla beklemeye başladım. Yakın çevrem bilir Çağatay Ulusoy benim en sevdiğim iki erkek oyuncudan biridir ve 7 sene sonra televizyona, ana akıma iş yapıyor olması, ona kavuşmak harika. Bu 7 sene içinde birçok dijital projede yer alsa da televizyon işlerinin tadı da bir başka oluyor. Tabii dizinin ekibi ve oyuncu kadrosu da seyretmemdeki diğer neden.
Gaddar’ın ilk bölümü oldukça akıcıydı, 2 saat boyunca hiç sıkılmadım. Tempo inişli çıkışlıydı ne sürekli aksiyona boğulduk ne drama. Hatta yer yer komedi de vardı. Sinan Öztürk uzun yıllardır rejisini beğendiğim bir isim. Yine özgün bir dünya kurmuş, çekimleri de bir hayli başarılı buldum. Senarist Hürer Ebeoğlu’nun daha önce yazdığı işlerden bazılarını seyredip sevmiştim. Toygar Işıklı pek çok dizide müziklerine aşık olduğum bir isim, jenerik müziğini orta karar bulsam da dizideki diğer müzikleri sevdim.
Gaddar’ın konusu şöyle: Uzun süren askerlik görevinden evine gelen Dağhan’ın (Çağatay Ulusoy) hayatı artık bıraktığı gibi değildir. Sevdiği kız Aydan (Sümeyye Aydoğan) ona haber vermeden çekmiş gitmiş, kardeşi Rüzgar (Fatih Berk Şahin) ise karanlık bir dünyanın içine düşmüştür. Dağhan’ın bir anda tepetaklak olan hayatının içinde gaddara dönüşüm hikayesini konu alıyor.
Öncelikle bölümü erken başlatan FOX Tv’ye bir sitemim var. İlk 5 dakikadaki trende ve gemide geçen Dağhan sahnelerini herkes görebilmeliydi, kaçıranlar olmuştur. Dağhan’ın içsel yolculuğu çok iyi yansıtılmıştı ve bir hayli etkileyiciydi. Onun hem askerde aldığı psikolojik yaraları, travmalarını hem unutamadığı aşkı hızlı ve etkileyici şekilde bize yansıtılmıştı.
Dağhan rolünde Çağatay Ulusoy yine rolüne tam adapte olmuş ve “Dağhan’ı en iyi o oynardı.” dedirtiyor. Onun Dağhan imajını beğendim. Hatta gözüme hiç yaşlanmamış geldi. Rolü ve imajı televizyondaki son işindeki karakterine benzetenler olmuş ancak dijitaldeki film ve dizilerdeki farklı rol ve imajlardan sonra bu benim için bir sorun değil. Zaten adam şu an izinde bir asker, nasıl bir imaj olabilirdi ki? Askere gitmeden önceki imajı da bir hayli hoştu.
Bölüm boyunca gördük ki Dağhan’ın en büyük zaafı sevdikleri. Aslında kötülüğe, yasa dışı işlere bulaşmayan, gerçekten de melek gibi bir adam. Ama sevdiklerine zarar geldiğinde o melek gibi adamın gözü dönüyor ve içinden bir gaddar çıkıyor. Samet’i öldüren adamın üstüne kalorifer peteğiyle kaç kere vurdu sayamadım. Bir an hiç durmayacak sandım o derece. Kendisi kabul etmese de bu düpedüz canilik. En sevdiklerine karşı bile öfkesi çok yakıcı. Öfkelendiğinde gözü hiçbir şeyi görmüyor. Tıpkı deliler gibi aşık olduğu Aydan’ı öfkeyle terk edip üstüne tezkere bırakıp özel harekata katılması gibi.
Dağhan’ın çevresindeki herkesi birer birer kaybettiği için kendini lanetli, etrafındaki herkese uğursuzluk bulaştıran biri diye nitelemesi beni çok üzdü. Halbuki bunların hiçbiri tam olarak Dağhan’ın suçu değil ki. Aydan ile ayrıldılar ama burada ikisi de kabahatliydi. Ne yani Müdür’ün teklifini kabul etseydi de Samet bu işe bulaşmasa mıydı? Zaten devamlı Samet’in yanındaydı, arkadaşı yanlış da yapsa bu işte onunla birlikte yer aldı. Askerde arkadaşı onun yüzünden mi öldü? Muhtemelen hayır. Dağhan bence üstüne fazla yük alıyor.
Dizinin kötü karakteri Müdür, tam Onur Saylak’ın oyunculuk tarzına göre bir kötü. Ona böyle rolleri çok yakıştırıyorum. Müdür, bir tür mafya ama daha çok aracı gibi. Adam acımasız saf kötü, düpedüz psikopat. Bir de sonucundan emin olduğu durumlarda aşırı rahat bir adam. Normalde yanımızda birilerini dövüşüyor olsa bir dönüp bakarız değil mi? Müdür ise hiç istifini bile bozmadı, çünkü bu dövüşün nasıl sonuçlanacağını zaten çok iyi biliyordu. ^^
Çok merak ediyorum Müdür infazcı olması için neden Dağhan’ı seçti? Onun hakkında bu kadar şeyi nereden öğrendi? Neden ısrarla onu istiyor? Samet’i de bu uğurda bilerek harcadı, onun bu işe koşa koşa atlayacağını, bu işin altından kalkamayacağını adı gibi biliyordu, basbayağı onu kullandı. Resmen Dağhan’ı kiralık katil olmaya mecbur bıraktı ve ne yazık ki Dağhan istese de bu yoldan kolay kolay geri dönemez. Müdür’ün ilk sahnesinde adamı paralarla nasıl yaktığına şahit olduk. Dağhan ne kadar iyi dövüşçü ve silah kullanan biri olsa da Müdür’ün de kuvveti aşikar.
Bence Müdür ona ilk görevinde bilinçli olarak Yüksel’in ismini verdi. Aydan ile onun arasındaki durumdan haberi olduğunu düşünüyorum. Bunu yaparak Dağhan’ın öfkesini körüklemek, onu tam da istediği gibi bir adam haline getirmek istedi.
Ben Çağatay Ulusoy ve Sümeyye Aydoğan’ı karşılıklı sahnelerinde uyumlu buldum, Dağhan – Ayhan çiftini de yakıştırdım. Flashback’lerde ikilinin aşkları bana geçti. Onların birbirlerini çok sevdiklerine ve bu aşkın yıllar geçse de bitmeyeceğine inandım. Ayrılsalar bile kalplerinde ayrılmayacaklarını gördüm. Çiftin ship etiketi de AyDağ olmuş. Askerlik sonrası ilişkilerin değişebildiğini duyduğum için Dağhan’ın askere gitmeden önceki o unutulma korkusu da bana mantıklı geldi. Daha önce de birkaç kere ayrılıp barışma yaşamışlar ancak belli ki en büyüğü Dağhan askerdeyken gerçekleşen ayrılık olmuş. Ben o telefon konuşmasında ikisini de haklı buldum. Dağhan’ın içinde bulunduğu askerlik psikolojisiyle güzellik yarışmasına girmesine sert tepki vermesi şaşılacak şey değil. Askerde erkeklerin psikoloji bir hayli değişiyor. Yaptığı düpedüz geri kafalılık ancak onun davranışını psikolojik olarak değerlendirmek lazım.
Güzellik yarışması konusunda Aydan da kendince haklı. Her güzellik yarışmasına giren yollu olacak, kötü yola sapacak diye bir kural mı var? Nasıl Samet yaşadığı hayatın içinde para için, daha iyi bir hayat için tetikçilik yapmayı kabul ettiyse Aydan da bu şekilde iyi bir hayat yaşamayı hayal edebilir. Güzellik yarışmalarından çıkan pek çok ünlü oyuncu, sunucu, manken var ve Aydan gibi kıt kanaat geçinen güzel bir kadın onlara kolaylıkla imrenebilir.
Merak ediyorum Aydan ve annesi neden mahalleden taşındılar? Nereye gittiler? Bunu neden gizleme ihtiyacı duyuyorlar? İkametlerini bile taşımamışlar. Bize seyrettirilen Aydan Dağhan’ı asla aldatmazdı. Ancak mahalleden arkadaşları olan polis Gürkan’ın onun soyadını bilmesi çok şüphe çekici. Acaba Aydan ayrılık acısı çekerken aralarında bir şey mi yaşandı? Gürkan aslında Aydan’ın şu an nerede ne yaptığından haberdar mı? Hiçbir şey yaşamadılarsa da bu Gürkan ona uzun yıllardır takıntılı biri mi?
Ben Dağhan’ın aslında öyle hemen “Gaddar” olduğunu düşünmedim. Sadece gaddar olma potansiyeli taşıyor ve Samet’in ailesi ve borcu için mecburen bir yola girdi. Samet gibi adam öldürmeye gönüllü değil. Ancak son sahnede Aydan’ı eski mahalleden Yüksel ile samimi bir şekilde görmesi Dağhan’ın tam anlamıyla gaddarlaşmasına neden olacak.
Dağhan’ın annesi Fatma rolünde Laçin Ceyhan çok başarılıydı. Askerde oğlu olan, sürekli eli yüreğinde oğlunun ölüm haberinin gelmesi korkusuyla yaşayan bir annenin duygusunu tam olarak hissettirdi. Zil çaldığında kötü haber geldiği düşüncesiyle ama bir yandan da şehit annesiymiş gibi güçlü durmaya çalışarak kapıya gidişi, eve gelenin gerçekten Dağhan olduğunu anladığındaki sevinç gözyaşları etkileyiciydi. Fatma öfkelendiğinde pireyi deve yapabilen biri. Dağhan da bu huyunu annesinden almış belli. Fatma’nın Davut ile konuşmama nedeni olarak ne bekleyeceğimi bilemiyorum. Ancak şu da aklıma takılıyor: Davut Dağhan’ı evden kovduğunda bile küsmemiş bir kadının küslük nedeni ne olabilir? Bundan daha büyük ne olabilir ki?
Dağhan’ın babası Davut rolünde Hakan Salınmış’ı seyrediyoruz. Davut da eşinden çok farklı bir mizaca sahip değil. Dağhan’ı yıllar önce evden kovmuş, oğlan askere gitmiş ama adamda gram yumuşama yok. İnsan bunca yıl oğluna karşı yumuşamaz mı? Hiç mi endişe etmedin amcacığın oğlun dağlarda öldü mü kaldı mı diye? Fatma ile de 1 senedir konuşmuyorlar, özür dileyecek bitecek bu küslük ama onu da yapmamış. Öyle camların önünde üzüleceğine adım atmak çok mu zor? Özür dilemek de affetmek de insanı küçültmez.
Dağhan’ın erkek kardeşi Rüzgar tam bir Z kuşağı. Fatih Berk Şahin yetenekli bir genç, rolüne de yakışmış. Bu karakteri çok sevdim. Yalnız Rüzgar bu kafayla giderse daha çok uzvu kırılır. Belli ki okuma şansı varken para için kötü işlere bulaşmış. Dağhan’ın çevresindeki insanların ortak özelliği hep aynı: Parasızlık ve geçim sıkıntısı. Rüzgar, Dağhan evine gelene kadar hayatından gayet memnun görünüyordu, bence hemen Dağhan’ın istediği gibi evine, okuluna dönmez. Dağhan’ın kız kardeşi Yağmur ise evi terk edip gitmiş. Yanlış anlamadıysam bir adamla. Bu karaktere dair çok fazla şey bilmiyoruz, bakalım hikayesi nasıl olacak?
Dizinin aksiyon ve dövüş sahneleri çok başarılı. Uğur Yıldıran’ın aksiyon yönetmenliği farkını yine belli etmiş. Dağhan ve Kurt’un geminin kumarhanesinde dövüştükleri sahnenin seyir zevki muazzamdı. Dağhan’ın kardeşine bulaşan adamlarla dövüştüğü sahne de aynı şekilde çok iyiydi. Kurt’tan bahsetmişken, Uğur Yıldıran’ın canlandırdığı bu karakter de ilgi çekici. Uğur Yıldıran’ın Ay Yapım’ın son yıllardaki tüm aksiyon işlerinde yer alması açıkçası benim gözüme batmıyor. Çünkü her seferinde farklı bir imaj ve karakterle karşımıza çıkıyor. Bu karakterin de şu ana kadar en dikkat çeken özelliği mütemadiyen çubuk kraker yemesi. Her cuma akşamı canımızı çubuk kraker çektirecek belli. ^^
Samet iyi kalpli, fakat bir hayli saftı, yine de çok erken öldü be. Dağhan ile sahneleri çok güzeldi. Bu sahnelerde komedi de vardı. Dağhan’ın şimdi hiç yakın arkadaşı kalmadı, artık çok yalnız. Gürkan da polis yani şimdi karşı tarafta, onunla da kanka olamaz bu saatten sonra. Ya Dağhan ile arkadaş olacak biri gelsin diziye ya da Kurt ile arkadaşlık kursunlar, olmaz mı?
Erdal Yıldız’ın canlandırdığı Zafer bence uzun süre dizide yer alması gereken karakterlerden. Oyuncunun direkt kötü rol kumaşı var ve ekrana kötü adam olarak çok yakışıyor. Şu an Dağhan’dan intikam almak için de sebebi oldukça geçerli. Zaten sadece görev al, adam infaz et ile bölümler geçmez, düşmanlar da lazım. Umarım Zafer karakteri konuk değil, kalıcı bir karakterdir.
Bölümde ince düşünülmüş sahneler dikkat çekiciydi. Mısır patlatmak, patlamış mısır yemek küçük çocukları hep çok mutlu eder. Ama Umut artık patlamış mısır gördüğünde mutlu olamayacak, belki bir daha hiç patlamış mısır yiyemeyecek. Aklına hep babasının ölüm haberini aldıkları an gelecek. Umut tam heyecanla ilk mısırın patlamasını beklerken kapı çaldı ve acı haber geldi. Mısırlar birer birer patladı ancak Umut buna sevinmesi gerekirken hüngür hüngür ağlıyordu. Her yeni mısır patladığında acısı artıyordu. Cenazeden döndüklerinde de mısır tanelerinin hala yerlerde olduğu gözümden kaçmadı. Unutmadan, ilk defa seyrettiğim bu çocuk oyuncunun da performansı oldukça iyi.
Samet’in cenazesinde Umut’un tabutu kutu olarak adlandırışı ve o kutuyu eve götürüp babasını sihirli değneğiyle ayağa kaldırmak istemesi de patlamış mısır sahnesi kadar hüzünlendirdi beni. Çocuk aklı işte keşke sihir gösterilerinde seyrettiğimiz her şey gerçek hayatta da olabilse…
Dağhan üç tane adama şiddet uyguladıktan sonra Rüzgar’ın evinden çıktığında Sevmek Zamanı fiminin isminin karşı duvarda olması da bence bilinçli bir tercih. Çünkü aynı duvar yazısı birden fazla gösterildi. Şiddet yerine sevme vurgusu yapılmış diye düşündüm.
Dizide kısa süre önce kaybettiğimiz Erkin Koray’ın Gaddar adlı şarkısına yer verilmesi ve bu şarkının Müdür tarafından gaddar diye nitelediği Dağhan ile özleşleştirilmesi harika bir fikir. Aynı zamanda Erkin Baba’ya saygı duruşu olarak Dağhan’ın bindiği vapurun adının da Erkin Koray olarak seçilmesi çok güzel bir davranıştı.
Gaddar ilk bölümüyle ilerisi için umut vaat ediyor. Yeni karakterlerin katılımıyla hikaye genişleyince seyir zevki daha da artacaktır. Henüz Erdal Özyağcılar, Neslihan Yeldan, Deniz Özerman gibi önemli oyuncuları dizide hiç görmedik. Onların oynayacağı karakterleri çok merak ediyorum. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Peki sizler ilk bölümü nasıl buldunuz?
Gaddar’da Anadolu rock müziğinin efsanevi sanatçısı Erkin Koray’ın “Gaddar” adlı şarkısı, tema müziği olarak kullanıldı. Dinlemek için tıklayın.