No 309 – Lale ve Onur ‘En Değerlisi AŞK’

İlk olarak 9. Bölümdeki restoran sahnesinde Lale’nin “Biz birbirimizi sevmiyoruz, bu bebek AŞK bebeği olmayacak” serzenişi, ardından 10. Bölümdeki ilk tanışma sahnesini sil baştan kurgulamaları üzerine aklımda deli sorular.  Size de soruyorum:

‘Bebek Saruhan’ bir aşk bebeği mi yoksa değil mi?

Bence kesinlikle ‘aşk bebeği’. Şöyle ki;

Tamam, Lale – Onur ilişkisi ‘ilk görüşte aşk’ ile başlamadı. İlk izlenimlerini hatırlayalım;

 

Lale (iç ses): “Beklediğimden çok çok iyi, hayallerimin ötesinde”

 

Onur (iç ses): “Beklediğimden çok daha salak, kesinlikle tipim değil oldukça sıradan”

Ve Onur’dan buluşmayı neticelendiren büyük değerlendirme:  “Ben ve sen, imkânsızız”

Oysaki alkol katalizör olarak konuya dâhil olduğu noktadan itibaren (belirtmek isterim ki, alkol sağlığa zararlıdır) hem Lale’nin hem de Onur’un bastırılmış karakter özellikleri ile iki farklı insanı izledik.

 ‘O GECE’ ikisinin de ayaklarının yerden kesilip gerçek olamayacak kadar harika bir anın derinliklerine doğru yolculuk yaptıklarını Onur’un sosyal medyaya yüklediği fotoğraflardan ve videolardan şahit olmadık mı? Bu –en azından o gecelik – AŞK değilse ne?

Biliyoruz ki evlenme umudu taşıdığı sevgilisi Ersin tarafından aldatılan Lale kadar kariyer hedeflerini kendisine tercih eden Özge tarafından terk edilen ve o günden sonra ilişkilerinde duygusallığa yer vermeden sadece mantık ile ilerleyen Onur’da yaralı.  ‘O GECE’ birbirlerinin yaralarına merhem olmayı başarmış olsalar da izlediğimiz 10 bölümde gelinen nokta: AŞK ve GURUR (*)

Gelin No 309’un Lale ve Onur’una en sevdiğim klasiklerden ‘Aşk ve Gurur’ romanı yani Jane Austen’ın Elizabeth ve Mr Darcy’si üzerinden bakalım…

Kızımız Elizabeth’in Jane Austen’ın gözbebeği olduğu nasıl belli ise senarist Aslı Zengin’in için de Lale’nin özel olduğu belli… Lale kendini yetiştirmiş, her ne kadar öğretmen olarak atanamasa da terrarium yapabilme yeteneği ile kendi ayaklarının üzerinde durabilen, oldukça zeki, nüktedan, ailesi ve mahallesi tarafından çok sevilen canlı bir karakter…

Onur Sarıhan ise, nam-ı diğer ‘Lord Onur’ aynı Mr. Darcy gibi, oldukça ciddi, gururlu, kibirli. Tanıştığı insanları (karşılaşmalarının ilk dakikalarını hatırlayın) değerlendirirken şekilci ve soğuk.

Hikâyenin devamı eser ile çok örtüşmese de sonu aynı: Bu ikilinin arasındaki  ‘O GECE’ fitili ateşlenen tutkulu aşk, bugüne kadar izlediğimiz zıtlıklar ve çatışmalar üzerine kurulmuş ilişkilerinde aynı romanda olduğu gibi gurur ve önyargı(**) yüzünden dile getirilemese de; gerçek duygular ortaya çıktıkça ve ikisi de birbirleri hakkında peşin hükümlü olmakla ilgili yaptıkları yanlışları fark ettikçe sevgi sözcükleri ile adlandırılabilecek.

Sonuçta son bölümde ne güzel dedin Samet: “En değerlisi AŞK”

Lale ve Onur’un yolculuğunda ne yazık ki Aslı Zengin’in kaleminin yaratıcıktan nasibini alamamış klasik sahnelerini izliyoruz. Hemen hemen her bölümde Demet Özdemir’in de yer aldığı bir önceki projesi ‘çilek kokusu’ ile o kadar çok benzer sahne geliyor ki karşımıza, insan ister istemez senaristin yeri gelince sihirli kesesinden hazırdaki sahnelerin hangisi uygun ise çıkartıp çıkartıp önümüze sunduğunu düşünüyor. İşte birkaç örnek; Ağva’da kaçamak, denizde yüzme, erkeğin arkadan sarıldığı anda kadının kokusunu içine çekmesi, çiftin birlikte yemek yapması…

Ayrıca bu süreçte göremediğimiz en önemli şey ise Lale’yi canlandıran Demet Özdemir ile Onur’u canlandıran Furkan Palalı’nın dijital dünyadaki paylaşımlarında birbirlerine yer vermeleri.  Elbette ki oyuncuların sosyal medya hesabı bireyseldir, ama hesaplarını bireysel paylaşımlarının yanı sıra projeleri için aktif kullanan ve yüksek takipçiye sahip oyuncuların dizi içindeki diğer oyuncular ve hatta set ekibi ile paylaşımlar yaparken ‘Lale&Onur’ olarak fotoğraf paylaşımında bulunmamaları çok dikkat çekici. (Furkan Palalı’nın Fox TV resmi Snapchat hesabını yönettiği gün paylaşılan video ve fotoğraflarda hemen hemen tüm ekip yer alırken sadece Demet Özdemir’in yer almaması ilginç değil mi?)

 

 

(*) Dünya klasikleri arasında yer alan Jane Austen’in ‘Aşk ve Gurur’unu okumadıysanız ve yakın zamanda da okumaya fırsat bulamayacaksanız en azından 2005 yılı sinema filmi uyarlamasını izlenmenizi öneririm, seyri çok ama çok keyiflidir.

(**) Eserin orijinal adı ‘pride & prejudice’un kelime anlamı olarak tam çevirisi gurur ve ön yargıdır.

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

6 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

7 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

4 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

2 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

2 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Hodri Meydan

Haftalar sonra bölüm analizi yapılabilecek bir bölüm geldi Yalı Çapkını'ndan. Hem böyle bir bölüm izlemeyi,…

2 ay Önce