Kategori: İzledimÇukur

ÇUKUR – Yamaç’a Tuzak mı, Kurtuluş Planı mı?

Yine yeniden yeni bölümün son sahnesi fragman olarak verilir. Ne yani fragmanda Yamaç  – baş rol – görünmeseydi reytingler daha da mı düşük gelirdi? Haftalar boyu Vartolu’nun görüntülere ulaşmasını bekledik, iki haftadır da yüzleşme bekliyor bu gözler. Ama girişte takılı kaldık, gelişme ve sonuç için ilerleme yok.

İlerleyen bir şey var, o da uzun uzun flashbackler. Her sahneyi geriye sarıp duruyoruz. Çekinmeseler bir sonraki flashbackte dünya bir toz bulutu ile de başlayabilirler. Şaşırmam!

 

Düşünsenize bir önceki bölümde esas oğlanımızı öldürüyorsunuz, bir sonraki bölümde tane tane nasıl öldürmediğinizi anlatıyorsunuz. Başa sara sara…  Olayın saçmalığına hiç değinmesem mi? Yoksa sadece “Ormanda bile gece görüşlü kameralar var da mekan içinde yok, neden?” diye sorsam yeterli olur mu?

Geçen haftaki bölüm yazısında yazdığımı tekrarlayacağım:

Sanki Gökhan Horzum başarısı tartışılmaz ilk sezonun önüne açmış, üçüncü sezonda da birebir uyarlıyor.  “Amerika’yı tekrar tekrar keşfetmeye gerek yok.” diye düşünüyor olabilir.

 16’da 17’de ve hatta 18’de bu sistemi uyguladı. Hemen 19’da neler olmuş hatırlayalım:  “Babamın bir oğlu ölmesin diye yaptım” , büyük yüzleşme ve Yamaç’ın Baykal’ı kıstırması, büyük kovalamaca. Yüzleşme olacağı kesin, belki o içten repliği de duyarız bu kez Salih’den… Peki ya düşmanı kıstırmaca? Çağatay ile ilgili bir kovalamaca sahnesi olur mu dersiniz?

 

AzKar fandom kiss kiss kiss diye bekleye dursun, sırf yazılmış olmak için yazılmış ikili sahnelerin diziye katkısı yazı ile sıfır.  Sahneleri o kadar bomboş yazılmış ki ne üzerine yazacak bir şey bulabildim ne içimden fotoğraf eklemek geldi. Hele ki Azer Kurtuluş her bölüm biraz daha vasıfsız eleman haline dönüşüyor ya, sinir olmamak elde değil. Sahi bütün gün dışarıda bu adam, nereye gidiyor, ne yapıyor?

 

 

el detayı!

 

Bölüme geç başladım – eksik izlediklerimi dün tamamladım,  ama açar açmaz yana yakıla Yamaç’ı arayan Nehir’i gördüğümde “Ah bebek müjdesi vermek üzere arıyor.” diye anlamıştım. Kemal öleli 1 ay oldu mu? Ahh şu dizi kronolojileri ^^

“Tüm sevdiklerim ölüyor” diye ortalarda dolanırken Yamaç’ın dibinden ayrılmaması – tamam tam dibinde sayılmaz ama dönüp dolaşıp soluğu Yamaç’ın yanında alması olarak düzelteyim –  hep sinirlerimi bozdu. Şimdi de bebek çıktı iyi mi?  Ama ister misiniz senaryomuzda dramatik değişimler olsun? Nehir doğumda ölür ve bebeği tek arkadaşı Efsun’a emanet eder. Böylelikle tarihlerinde ilk, bir Koçovalı düşman topraklarında büyüyecektir.  Arkaya da dramatik bir Türk filmi müziği ekleyin. Neden şimdi Nehir’i öldürdüm ki? Yoksa ben EfYam’cı mıyım ^^  Nehir’in inandığı üzere laneti ile tüm sevdikleri öldü. Belki bu kez en sevdiğinin – evladı – hayatta kalması için canını verir.  Eğer hamilelik döneminde bir seçim yapması gerekirse Nehir kendini değil bebeğini seçer, net!

 

“Ölmedin, bu sefer gözümle görmeden inanmam”

Efsun bu kez daha metanetli. Belki de çok daha iyi tanıyor artık Yamaç’ı… Ama Çağatay’ın Yamaç’ın artık hayatta olmadığını söylediği an mı daha çok yıkıldı yoksa Nehir hamile olduğunu açıkladığı an mı? Karar vermek zor.

 

Çağatay Erdenet’in Koçovalılar’ı korkuları ile vurma stratejisi çok doğru hamleydi. İki atışta da tam isabet. Unutmadan, Cumali çok güzel seviyor bee…

 

 

 

Çağatay Bizans taktikleri ile Koçovalı Biraderlerin zayıf yönlerini bulmaya çalışırken Akın’ın da geçmişini kurcalıyor.  Geçmişe dair açığa çıkması gereken o kadar çok şey var ki; örneğin Yamaç’ın babasını öldürmesinin ortaya çıkmasından çok Akın’ın dedesinin ölümündeki payının ortaya çıkacağı günleri daha çok merak ediyorum.

 

 

Gelelim bölümün efsane karakterine: Selim Koçovalı. İlk defa düşmanlara karşı bireysel bir aksiyon aldı. Sonu pek iyi olmadı ama güzel hamleydi. Selim’e yazılmış en güzel sahneler ikişi diyaloglar oluyor. Bunlardan biri de bu bölüm Akın ile olandı.

 

Yamaç’ın yokluğunda Sultan Hanım merak etti. Odasına falan baktı. Şok, şok şok… Analığını mı hatırladı acaba?  Bu arada onun ölü olmadığını bilsem de morg sahnesi gerçekten canımı acıttı. Ah be Vartolu, bu acı biraderlerine reva mıydı?

 

 

 

Vartolu’nun endişelenmesi gösteriyor ki bu yüzleşmeden ‘kan’ bekleyenlerin avuçları boş kalacak!

 

Ve büyük yüzleşmeye hazır mıyız bayanlar, baylar?

 

 

 

Tweet’leriyle yazıma renk katanlara Wafaa. yüzüğüm mü var lan benim??   melisa bi sakin ol  ‘a teşekkürler.

 

Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz  İzledim / Çukur  kategorisini ziyaret edebilirsiniz…

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

4 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

2 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

2 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Hodri Meydan

Haftalar sonra bölüm analizi yapılabilecek bir bölüm geldi Yalı Çapkını'ndan. Hem böyle bir bölüm izlemeyi,…

2 ay Önce