ÇUKUR – Dönüşüm

Akın kimi vuracak ile başladık bölüme… Elbette ki Karaca’yı.  Vuracaktı dedim ama 5m öteden vuramadı ^^ Neden Karaca sorusunun yanıtını bir soru ile bulalım: Akın’ın en azılı düşmanı kim? Karaca. Peki neden? Çukur ’un başına geçtiğinden mi? O da bir Koçovalı olduğu halde -ki bunda Akın’ın hiç suçu yok, elini öptüğünden mi? Çukur’un babası – yaşı ne ki! Olarak görmediğinden mi? Yoksa çocukluğunda çektiği eziyetlerden mi? Diyelim ki hepsinin ortalaması, peki Akın’ın planlarına balta vurduğunda ne olacak bu dair bir planı var mı?

Hani Çare Akın Koçovalı idi? Bugün benim gözümde Akın ezik bir ergen. Hele ki sonu Karaca’nın elinden olursa saçmalığa gel…

 

Girl Power’ın altı çizilmeye başladı başlamasına da, bu bahsedilen günün altı o kadar boş ki… Ben utanıyorum kendi hemcinslerim adına. Hadi strateji bilmeyen Karaca’nın heyecanını anlarım, yarım akıl Sadiş’in korkusunu da kadınları bir araya getirme çabasını da, ama ya Damla?  Molotof ile depo basmak nedir? Diyelim koskoca binayı patlattın, sonra? Bu plan çöktü, peki ya asıl depoya ulaşmaları ve uyuşturucuların yerine şeker koymaları? Akın toz işine girdi, Akın toz sevkiyatını yüzüne gözüne bulaştırdı ve Akın öldü.  Akın öldü ama Akın tüm soyu ile birlikte öldü…

 

 

 

Çukur’da en sevdiğim şeylerden biri: Kardeşlik. Koçovalı Biraderler’de bu birliği tam yakalamıştık ki, eksiksiz… Yine darbe aldı. Kimden? Sultan Hanım! Özel görev yüklediği Vartolu’nun bu görevi kardeşleri ile paylaşmamasına anlam verebilirim ama bu görev için kardeşlerini satmasına asla, ASLA…  Aynı bedende Salih ölsün, Saadettin dirilsin, canıma minnet. Ama hangi karakterde olursa olsun bireysel davalarda başarılı olamadığını zaten yaşamış görmüş birinin bir kez da sır saklamasını da anlamsız buluyorum.

 

 

Ama Salih’in dönüşümü efsane olmadı mı? (Erkan Bey’in pek sevdiği gözünden kalpler çıkan emojiyi ekledim kabul edin)

 

 

Cumali tereyağdan kıl çeker gibi kaçtı hapisten. Gardiyanından doktoruna herkes yardım etti. Neden? Biliyoruz ki Cumali’nin geçmişi katliamlar ile dolu. Az mı dinledik:

 

“11 sene önce, benim evime saldırdılar lan. Sen daha bebeydin. Hepsini indirdim. Patronlarını indirdim, ağa babalarını indirdim. Dedelerini, amcalarını, çocuklarını indirdim lan! Benim adım Cumali Koçovalı lan!”

 

Ama bu geçmiş soruma yanıt vermiyor. Neden?

 

Bu arada Cumali enfes kaçış planları yapıyor da, ‘bebe’sine ne oldu diye merak etmiyor. Cumali bir yana, ne Çukur ahalisi, ne Koçovalı kadınlar ne de  Cumali dışındaki diğer biraderlerden Yamaç’ı soran yok. Enteresan değil mi? Yok hükmünde kabul ettiler Yamaç’ı, Yamaçlarını…

 

 

Derviş dervişi tekkede, hacı hacıyı Mekke’de…  Deli deliyi de tımarhanede buldu. (Düzeltme, akıl hastanesi.) Rüyalar ile renklendi Yamaç ile Nehir’in tanışması. Ah o rüyaların dili olsa diyelim de, neden? Gerçi bu ikinin sahnelerini, tüm o didişmeleri eğlenceli bulanlardanım ama bu ‘neden?’ diye sormama engel değil.

 

 

 

Keşke Nehir kanlı canlı değil de, Yamaç’ın kafasında yarattığı, Sena’dan kalan boşluğu doldurduğu bir karakter olsa. Bu hayali karakter ile ilgili rüyaları da babasının ölmeden önceki nasihatleri ile ilintili olabilir… Mesela doktorun odasına girse, Nehir ile ilgili hiçbir kayıt bulamasa, hastabakıcıya sorduğunda “Nehir diye birini tanımıyorum” yanıtı alsa… Daha çok içime siner.  Bu arada rüya sahnesini çok beğendim.

 

Babamın emaneti hashtaginin ışığında İdris’in emaneti olan  “Vartolu’nun kolyesinin sırrı açıklanır mı?” sorularına rastladım. Benim umudum kalmadı, benim için o konu çoktan kapandı. Bugün yeniden açılsa nasıl bağlanır, nereye bağlanır… Hiç bilemiyorum.

 

 

Efsun’un da kırgınlıklarını görmek çok iyi geldi. Baykal’ın çocukları ile olan ilişkisini gördük, Efsun’un da Baykal Bey’in biriciği olma ihtimali yoktu. Otoriter bir babaanne figürü hikayeye çok iyi gelmiş. Her bölüm Efsun’un kapalı kutusunu biraz daha açacağız, bu sezonunda babası tarafından sevilmeyen evlatlar kategorisindeki karakter Efsun belli ki…

Efsun ile Yamaç’ın karşılaşmasında alev aldı ekran… Baksanıza Efsun’un bile eli yandı ^^ Ama sonra bu durumu epey aştılar <3

 

 

Demek Efsun’un annesinin efsunlu bir anlatım gücü varmış. Bu yeteneği kızına da geçmiş belli. Anlattığı hikaye Yamaç’a öyle uygundu ki, Yamaç da babasının emanetini koruyor kolluyor ama yükü karşısında da hayatına devam etmekten vazgeçmiyor mu?

 

Damla Sönmez’in efsunlu ses tonuna eşlik eden müzik ve  hikayenin kusursuz anlatımı çok etkileyiciydi. Efsun ile Yamaç’ın yollarının bir kez daha kesişmesi ne zaman ve hangi şartlarda olacak merakla bekliyorum.

 

 

Aliço sahneleri için tek korkum para ile insan avlayan bu ekibin Efsun tarafından kiralanması ve bir sonraki hedefinin Yamaç Koçovalı olması.

 

 

Yamaç’ın Azer’den intikamı Yücel’inkinden  – ki bütün plan Yücel’e aitti, acı oldu. Azer ‘Ben yapmadım’ diye haykırsa da, kim inanır; onun kardeşini de Salih’in öldürmediği tane tane anlatılmıştı ona, inandı mı? Hayır. Damat Azer’in gözünde zayiattır, ama kardeş candır. Artık Azer’i annesinin de etkin gücü ile kimse tutamaz… Kanı daha deli akar artık. Koçovalılar korksun, ne diyelim…

Yamaç listesinden bir kişinin daha üstünü çizdi. Ama görünen o ki son yaşadıkları Yamaç’ın da ruhundaki iyiliğin, vicdan duygusunun üstünü çizdi. Artık ne olursa olsun Yamaç’ın canı asla yanmaz, yaşayacağı hiçbir şey onun canını acıtamaz  Başına gelenlerin sonucu olarak deliliğin sınırlarında dolaşan bir adamın sonu nasıl olur dersiniz?

 

 

Neslican Tay’a mesaj duvarını çok sevdim. Çukur unutmaz!

 

 

 

 

Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz  İzledim / Çukur  kategorisini ziyaret edebilirsiniz.

ÇUKUR 3. SEZON 3.BÖLÜM SNEAK PEEK

 

İdris’in ölümünde direk bağlantısı olmayan dizinin en eğlenceli karakterlerinden Timsah öldü mü şimdi? İmkansız. Yamaç’ın Timsah’a direk öldürme amaçlı ateş etmesi de imkansız. Ruhu ne kadar intikam ile yoğrulmuş olursa olsun. Kaldı ki bir de İdris’in ölüm görüntüleri var. Boşu boşuna kopyalamadı herhalde, bir gün o görüntüler Timsah’ın elinden ortaya çıkacakken bu veda da niye? Çelik yelek? Sanmıyorum. Rüya? Olası…