BİR ZAMANLAR ÇUKUROVA – Ne Zaman Bitecek Bu Azap?

Bir Zamanlar Çukurova  setlere ara verilmişken yeni bölümü yayınlanan nadir dizilerden. Bu hafta bunun da etkisi ile total’de 15,74 ile birinci, AB’de 11,56 ile ikinci ve ABC’de 13,60 reyting ile birinci sırada. Sıralamada bir önceki haftaya göre değişiklik yok ama 2 puanlık bir düşüş var.

Konuk yazarım Gözde ‘nin  izlenimleri ile 63. bölüm yazısı sizlerle… Keyifli okumalar ^^ (For my foreign followers, please go to select language section on the top right side of the screen for google translate.)

 

 

Geçtiğimiz bölümü hemşire kılığındaki Behice’nin Züleyha’yı şırıngadaki ilaçla öldürmeye çalışmasıyla noktalamıştık. Züleyha’nın ölmeyeceği kesin olduğu için bu konuda merak duygum sıfırdı doğrusu.

Züleyha, tam Behice şırıngayı batıracakken uyandı ve maskesini indirip yüzünü görmeyi başardı. Ama ağır ilaçlar aldığı için kimse O’na inanmadı, halüsinasyon gördüğünü sandılar. Aslında kapıda olması gereken jandarmalar sese koştuklarını söylemeseler bile, biraz araştırılsa gerçek ortaya çıkabilirdi. Koca hastanede patlama sesini başka kimse duymadı mı? Behice’nin giderken çöpe attığı kıyafetlerini kimse bulmadı mı? Ben Jülide’nin her şeye rağmen biraz daha araştırmacı davranacağını düşünmüştüm. Jandarmaların halinden bile işkillenmedi. Yine de Behice’yi sorguya çağırabilirdi.

Behice’nin yemin etmesine sebep olan olayı maalesef öğrenemedik. Ama Hünkar’ın yaptırdığı araştırma devam ediyor. Araştıran adamın getirdiği bilgilerin devamında bu olayla karşılaşacağımız apaçık. Ve Züleyha’nın anlattıklarından sonra Hünkar, bu elindekileri kullanıp hastanedeki olayın tekrar gündeme gelip ispatlanmasını sağlayacaktır muhakkak.

Kesinlikle Züleyha hapishanenin hastaneden daha iyi olduğunu söylerken çok haklı. En azından orda kimse canına kastetmiyor.

 

 

Zehirlenme vakalarından dolayı hastaneye çağırılan Müjgan da haliyle Züleyha’nın söylediklerini öğrendi, bir de Yılmaz’ın yine hastaneye geldiğine tanık olunca çok şaşırtıcı bir harekette bulundu. Gidip hapishanede Züleyha’yı ziyaret etti. (Ekran karşısında oha dediğim doğrudur.) Bu ziyaret büyük bir yüzleşmeye sebep oldu. Resmen iki kadın da birbirini incitmek için ellerinden geleni ardına koymadılar. Aslında bu ziyaretle Müjgan kendi kaşındı desek yeridir. Züleyha bazı söylediklerinde kesinlikle haklıydı. Onlar gelip küçük konağa yerleşip dibine gelmişlerdi. Ve Müjgan çektiği görüntüleri Demir’e göndermekle Züleyha’nın çocuklarından ayrı kalmasına sebep olan olayların fitilini ateşlemişti. Müjgan’a yapılanların hiçbirini savunmuyorum, Yılmaz tarafından büyük haksızlığa uğradığı ve hala uğruyor olduğu doğru. Ama kaseti göndermekle büyük yanlış yaptı ve bu evlilikte ısrar etmekle yanlış yapmaya devam ediyor. Her bölüm ne zaman ısrarından vazgeçecek diye bekliyorum ama nafile. Sabahattin de çok haklı Yılmaz’ı boğarak değil severek kazanabilir. Haaa şu an bu da artık o kadar zor ki…

Züleyha Müjgan’a halasının yanağını tırmaladığından da bahsetti. Haliyle Müjgan önceki akşam eve döndüğünde gördüğü çiziği hatırladı ve öylece kalakaldı. Behice eve döndüğünde eczaneye gittiği yalanını söyleyip çizik için de Kerem Ali’nin tırnaklarını bahane etmişti.

 

“Züleyha: Yine halanı mı gönderirsin beni öldürsün diye? 

Müjgan: Ne saçmalıyorsun sen ya?

Züleyha: O kadar zavallısınız işte. Sen de halan da zavallı. O kadar zavallısın ki anca ben ölürsem Yılmaz sana kalır zannediyorsun değil mi? O halanın yüzünü ben tırmaladım. Ben tırmaladım o halanın yüzünü.”

 

“Bak dün geceye kadar sadece aklımda çocuklarım vardı. Ta ki o halanla bir olup beni öldürmeye kalkana kadar. Madem böyle bir şey yaptınız, sonuçlarına katlanacaksınız. Yanınıza bırakmayacağım bunu Müjgan. İlelebet burada kalacak değilim. Son nefesime kadar seninle uğraşacağım. Gün yüzü görmeyeceksin. Madem buradayım, senin yüzünden çocuklarıma hasretim. Saadet yüzü göstermeyeceğim sana. Unutma.”

 

Tabii bu olay Züleyha’nın Müjgan’la Behice’ye karşı bilenmesine sebep oldu. Haksız değil elbette. Ancak şu an önceliği çocuklarına kavuşmak olmalı ki gördük zaten öyle. Ama bu fikrinden vazgeçmeyeceğini de Hünkar’la bu olayı paylaşarak göstermiş oldu bize.

 

Müjgan duyduklarını sorduğunda Behice yine ne güzel kandırdı O’nu. Halbuki salak Müjgan, Züleyha nerden bilecek senin halanın yanağındaki çiziği kendi yapmış olmasa? Ama sen o kadar kolay manipüle edilen bir hale gelmişsin ki halan seni hemencecik oyuna getirdi. Hemen evden gitmeye kalkıyormuş gibi de yapıp Müjgan’ın yumuşak karnına bastı. Malum Yılmaz’la bağlantılı olmayan, yakın olduğu tek kişi halası. Bir de Behice “Ben senin için iyiliğin Çukurova’dayım.” demez mi? Kimi kandırıyorsun Behice? Beş paran olmadığı için Çukurova’da olmayasın sakın? ^^ Yalnız işine gelmeyince Züleyha’yla ilgili ne de güzel dolduruyorsun Müjgan’ı? Geçenlerde Züleyha’yı savunan da sen değil miydin sanki?

 

Yılmaz zehirlenme olayından hala Demir’i suçlarken hastaneden haber gelmesiyle yanlış yaptığını anladı. Yılmaz’ın artık her şeyi Demir’den bilmeyi ve sürekli O’nu öldürmeye hazır beklemeyi bırakması gerekiyor. Eğer Züleyha’ya verdiği sözü tutacak ve Müjgan’la evliliğine devam edecekse bu hayatı için gereken neyse onu yapmalı. Fekeli duygularıyla değil aklıyla hareket etmesi gerektiğini söylemekte haklı. Yılmaz da Demir de duygularıyla hareket ediyorlar devamlı.

 

 

Yılmaz, Behice ve hastane olayını tesadüf eseri duydu ve koşa koşa Züleyha’ya gidip teyit aldı. Haaa, aynı evi paylaştığı birinin kime olursa olsun böyle bir şey yapıp yapmadığını öğrenmek istemesi çok normal. Züleyha, Yılmaz’a gerçeği söylese yine bir şekilde uzak duramayacaklardı birbirlerinden. O yüzden doğrusunu yapıp ilaçlardan öyle sandığı yalanını söyledi. E tabii seven inanır, Yılmaz da hiç uzatmadan inandı Züleyha’ya.

 

Sabahattin Ankara’dan önemli bir görev için iş teklifi almış ve kabul etmeyi düşünüyor. Jülide’ye de evlenip eş durumundan tayinle O’nun da gelebileceğini söyledi. Jülide daha aydınlatılacak Cengaver cinayeti var, nereye? Hem Sabahattin Ankara’da olunca Züleyha ve Müjgan kimi ağlama duvarı olarak kullanacak? ^^ Bir de Yılmaz, Adnan’ı öğrendiğinde (Herhalde bir gün öğrenir!) Sabahattin’le de yüzleşmesini görmeliyiz mutlaka. Haydi Züleyha’nın evliliğinin zorla olduğu öğrendiğinde kızmadı ama bu defa hesap sorması gerekli.

 

 

Bu bölümde de maalesef Adnan ve Leyla’nın kime götürüldüğünü öğrenemedik. Onların yokluğunu bu sıralar Üzüm dolduruyor. Üzüm sahneleri içimi ısıtıyor, çok pozitif bir enerjisi var miniğin. O’nu beyaz yakalı siyah önlük içinde görünce kendi ilk okul yıllarım geldi aklıma. Ben de önlük giyenlerdenim ama mavisinden. Muhakkak birçok seyirci o yıllarını hatırlamıştır. Üzüm’ün Saniye ve Gaffur’a artık sadece anne ve baba diyor olması da geçmiş bölümlerdeki evlat hasretlerini hatırlayınca çok duygulandırdı. Sanıyorum dizide kendi kanlarından bir çocuklarını olduğunu göremeyeceğiz. Umarım Üzüm’ün hala hayatta olan babası yüzünden bu mutlulukları bozulmaz.

Üzüm’ü nerdeyse dönem bitmek üzereyken okula yazdıran Hünkar, gittikleri pastanede Demir’in sırrını da ağzından almaya çalıştı ama başaramadı. Çocukların yerini Üzüm’den öğreneceğimiz konusundaki umudum hala baki. Yalnız eski pastane dekoru da çok güzel değil miydi? Bu dizinin sanat ekibini bir kez daha bu vesileyle alkışlamak istiyorum. O yılların atmosferini çok iyi oluşturuyorlar.

Hünkar nasıl torunlarının yokluğunda Üzüm’le avunuyorsa Züleyha da hapishanede Mustafa ile avunuyor. Mustafa’nın annesi de zehirlendiğinde acaba o ölür mü, Züleyha Mustafa’yı evlat edinir mi diye geçirdim içimden ama annesi sağ salim döndü. Züleyha da inşallah çocuklarına tekrar annesinin Mustafa’ya sarıldığı gibi sarılacak yeniden.

 

[wp_ad_camp_1]

 

 

Ankaralılar’ın pes etmeyip gitmeyeceklerinden emindim. Bu defa da yağ fabrikasında Demir’in hisselerini almak için O’nunla anlaşan bir adamı kaza süsüyle hastanelik ettiler. Tabii hisseleri hemen satmak isteyen Demir, akşamına aslında onların avukatı olan bir adamla anlaştı. Şans eseri Fekeli anlaştığı bu adamın Ankaralılar hesabına çalıştığını öğrenmişti, Demir’i uyardı ama Demir’in Yılmaz kini o kadar gözünü kör etmiş ki bir an önce hisse satmak için kime olduğunu bile önemsemedi. Haydi bir an önce ortaklıktan kurtulmak istiyor da Çukurova’ya birilerinin çökmesini gerçekten mi önemsemiyor?

Ya ertesi gün o anlaşmaya imza atsaydı? Hünkar yanına bütün iş adamlarını, halktan insanları toplayıp Şehir Kulübü’ne gelip Demir’e engel olmasaydı ne olacaktı?

 

“Senin ataların bu toprakları var edebilmek, yeşertebilmek için ömürlerini verdi. Sen şimdi bu haramilere mi veriyorsun?”

 

Tabii ki sadece evlatlıktan reddederim demesi değil, bu sözler ve halkın varlığı da etkili oldu Demir’in bu kararında kesinlikle. Bir daha doğduğu ve doyduğu toprakları öfkesine yenilip hiçe saymaz.

 

 

Yalnız Hünkar’ın çarşıda arkasına herkesi almış o yürüyüşü neydi öyle be. Soyadının hakkını verdi, Çukurova’nın en güçlü kadını olduğunu gösterdi. Fekeli’nin de dediği gibi Hünkar, yaman bir kadın. Hünkar Demir’i imzadan vazgeçirdiğinde O’nu uzaktan seyreden Fekeli’nin gururlu bakışları da gözden kaçmadı.

 

 

Hünkar’dan yardım istemek için buluşmalarında da iyice belli olduğuna göre barışmaları yakındır. Birbirlerini görür görmez o gülümseyişleri, aşkla parlayan gözleri ve yeniden eskisi gibi kahve içmeleri buna işaret. Halbuki son buluşmalarından birinde artık kahve içemeyeceklerini, nedenleriyle birlikte söylemişti Fekeli.

 

Peki acaba Ankaralılar’ın arkasındaki esas kişi kim ve Çukurova ile derdi ne? Şu an dizide gördüğümüz bir karakterle bağlantısı var mı? Şimdi Hünkar ve Demir’in öldürülmesi talimatı verildi. Acaba bu defa amaçlarına ulaşabilecekler mi? Bana Hünkar mutlaka zarar görecek ve bu, Fekeli ile resmen barışmalarının sebebi olacak gibi geliyor.

Acaba Hatip’in bu Ankaralılar’a yardım ettiği ne zaman ortaya çıkacak? Yaptığı birçok kötülük gibi bu da yanına kar mı kalsın? Hak etmediği sanayi odası başkanlığından olsa fena mı olur? Yalnız ilk defa yaptığı bir şeyden pişman oldu ya hayretler içindeyim.

 

 

Hünkar sonunda Demir’i ikna etti ve Demir savcılığa gidip yeni bir ifade verdi. Demir’in baş savcıya söylediklerinin hepsi doğru. Ama ben o anda da Demir’in bu ifadeye rağmen bakışlarından kafasında planları olduğuna emindim. Züleyha’yı hala sevmesine rağmen aynı zamanda bundan ölümüne pişman ve O’na tarifsiz bir kin duyan Demir kolay kolay yumuşar mıydı? Öfkesiyle değil vicdanıyla mı yaptı bunu Hünkar’ın tavsiye ettiği gibi? Tabii ki hepsine hayır. Sadece itibarı için, herkes arkalarından konuşmasın diye ifade verdi.

 

[wp_ad_camp_1]

 

 

Züleyha’nın tahliye olacağını Yılmaz’a eve gelen avukatları haber verdi hem de Müjgan ve Behice’nin yanında. Yılmaz nasıl bu avukatı onların yanında ağırlayabiliyor? Züleyha lafı edildiğinde Müjgan’ın rahatsız olacağı aşikâr. Bu konuda Yılmaz ve Fekeli hatalıydılar.

Züleyha tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. Ah Yılmaz, keşke böyle uzaktan bakıp “Kurban olduğum.” demek yerine sen de Hünkar gibi Züleyha’ya sevinçle sarılabilseydin.

 

O parmağı kırmak isteyenler?

 

 

Züleyha tahliyenin ardından konağa gitti. İlk anda “Yok artık!” desem de dikkatli düşününce normal karşıladım. Hala Yaman soyadını taşıyor, ortada açılmış bir boşanma davası yok, elinde ev tutacak bir geliri yok, üstüne yapılmış bir ev yok, gidebileceği tek ev Şermin’inki ve O da Demir’den korkuyor. Üstelik çocuklarını görebileceği tek yer de konak ve önceliği bu. Ama tabii büyük bir sevinçle konağa gelen Züleyha hayal kırıklığına uğradı pislik Demir sağ olsun. Her bölüm kendinden daha da nefret ettirmeyi başarıyor Demir. Bu defa da konakta ancak temizlikçi olarak kalabileceğini söylemez mi eskiden olduğu gibi. Tabii ki hiçbir şey evliliklerindeki gibi olamaz, olmasın da zaten. Züleyha çocuklarını görebilmek uğruna bunu da kabul etti ve ben O’na kızamıyorum. Güçlü davransın, kendine yeni bir yol çizsin diyorum ama, çocukları nasıl görebilecek öyle olunca? Züleyha için durum çok zorlu. Hünkar filmi yaktı ama ya görüntüleri seyreden biri şahitlik eder de Züleyha olası bir boşanmada çok küçük olmasına rağmen çocuklarının velayetini alamazsa? Yani resmen iki ucu b…. değnek durumu var ortada. Züleyha böyle bir cezayı hak etti diyen, Demir’in bu yaptığını savunan yoktur herhalde. Ben Züleyha’nın hatasını sineye çeksin demiyorum. Ama O’na evliyken yaptıklarını da öldürme girişimi sonrası aldattığını da unutmasın. Eski karısıyla nasıl boşanmışsa Züleyha’dan da boşansın. Her hafta aynı şeyi yazıyorum ama bir anneyi asla çocuklarından ayırmakla cezalandıramazsınız. Nokta. Unutmadan, hala “evli” olan Demir’in restoranda birlikte yemek yedikleri grupta olan ve kendisini beğenen o kadınla da bir birliktelik yaşadığını ya da yakında yaşayacağını bir tek ben düşünüyor olamam değil mi?

 

Züleyha yeniden Fadik’le kalmaya başladı. Eskisi gibi hizmetçilik yapıyor. Demir’le evlenmeden önceki bölümleri, Yılmaz’la kurdukları hayalleri siz de hatırladınız değil mi Züleyha gibi? Gerçekten de çok daha mutluydu o günlerde.

 

“Ne mutluydum o zamanlar. Gün sayıyordum Yılmaz’a kavuşacağım diye. Hizmetçiydim ama umudum vardı. Hiçbir zaman satenler içinde uyumak istemedim ki ben. Gelin Hanım olmak istemedim ki. Zengin olmak istemedim. Sadece sevdiğim adama kavuşmak istedim. Bir lokma bir hırka yeter dedim sadece.”

 

İlk sezon birbirinden nefret eden ikilinin şimdi dertleştiğini görmek ne tuhaf değil mi? Hayat işte; insanlar, duygular değişebiliyor.

 

 

Müjgan ile Behice bir kez daha tartıştılar. Bu defa da Müjgan, Behice’yi kendisini bu hale getirmekle suçladı. Halbuki Behice O’na hep uygulasa evliliğini daha huzurlu sürdürebileceği tavsiyeler vermiyor muydu? Ben mi yanlış hatırlıyorum?

Behice, aklı başında, muazzam tavsiyeleri olan biri gibi görünüyordu ama zaman zaman özellikle Fekeli’yi kandırmak için ve Şermin’le yaptığı planları da unutmamak gerek. Şimdi ise içinden o zamanlardan da fazla plancı, Şeytan’a pabucunu ters giydirecek bir kadın çıktı. Sahip olduklarını kaybetmemek ve Müjgan’ı tekrar etkisi altına alabilmek için yeni bir plan yaptı. Züleyha’yı kendi öldüremeyince Müjgan’ı üzerine salmak için yaptığı bu plan dört dörtlük doğrusu. Nerden aklına geldi, pes!

Züleyha’nın ağzından Yılmaz’a bir mektup yazdırdı. Tabii ki yazısını tanıyacağı için asla Yılmaz’ın eline geçmeyecek ama Müjgan tarafından okunup O’nu etkileyecek bir mektuptu bu. Adnan’ın O’nun oğlu olduğunu ve kavuşmak istediğini yazan bir mektup. Doğrusu mektupta yazılanları okuyan bir Müjgan asla sakin kalamazdı. Bir de asla böyle şeyler söylemeyeceğini düşündüğümüz Behice “Keşke ölse.” dedi Züleyha için. Öyle güzel manipüle etti ki Müjgan’ı Züleyha’yı öldürmesi için, hayranlıkla seyrettim doğrusu. Kesinlikle bu Behice insan kullanmakta çok usta, bir Fekeli’yle evlenmeyi başaramadı o kadar.

Valla bu başarılı planı için Behice’yi alkışlamak lazım. Tabii bir de Behice rolünü bu kadar iyi oynayan Esra Dermancıoğlu’nu. O kadar sinir oluyor ki herkes ekranda onu görünce, sosyal medyadaki yorumlarda Behice diziden çıksın istemeyen yok haliyle.

 

 

[wp_ad_camp_1]

 

 

Züleyha akşam çöp atmak için konağın kapısındayken Yılmaz’ın O’nu beklediğine dair haber geldi. Züleyha gittiği ormanda karşısına elinde silahla Müjgan çıktı. Müjgan’ın Çukurova’da bugüne kadar yaşadıklarını gösteren flasbacklerin ardından Züleyha’nın kendini ağaçta bir ipe asmış olduğunu gördük. Sahnenin atmosferi ve flasbacklerin kurgulanışı çok iyiydi doğrusu.

Tabii ki Züleyha başrol olduğu için ölmeyecektir. Ama bu sahne Müjgan’ın rüyası olabilir mi? Çocuklarına kavuşmak isteyen ve Yılmaz’dan uzak durması gereken Züleyha ilk çağırışında hemen gider mi? Ya bu Demir’in bir oyunu olsaydı? Ya Demir veya bir başkası görseydi buluştuğu gerçekten Yılmaz olsaydı? O yüzden ben bu sahnenin gerçek olmadığına, rüya olduğuna inanıyorum.

Eğer gerçekse de Müjgan nasıl Züleyha’yı kendini asmaya ikna edebildi? Çocuklarından ayrılmak istemeyen Züleyha bunu kabul etmez ki. Bu durumdan nasıl kurtulacak dersiniz?

 

 

 

Yine tempolu, seyir zevki yüksek bu bölüm için tüm emeği geçenlerin ellerine sağlık.

Peki sizler bu bölümü nasıl buldunuz? Haydi yorumlara. ^^

 

*Tweet’leriyle yazıma renk katan ? , Volkan Sütçüoğlu , ayşe. ‘ye çok teşekkürler.

 

Dizi ile ilgili diğer yazılara göz atmak isterseniz  İzledim / Bir Zamanlar Çukurova  kategorisini ziyaret edebilirsiniz.

 

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

2 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

3 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

1 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

1 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Hodri Meydan

Haftalar sonra bölüm analizi yapılabilecek bir bölüm geldi Yalı Çapkını'ndan. Hem böyle bir bölüm izlemeyi,…

1 ay Önce