No 309 – Aşk Diyorum, Yanaş Diyorum, Kime Diyorum…

“Aşk” diyorum…

“Yanaş” diyorum…

Kime diyorum?

Tabii ki sana diyorum Lale, kime diyeceğim?  Okuyucular arasında hekim olan biri varsa lütfen yanıt versin;

“Hamilelik hormonu gönül gözüne perde indiriyor olabilir mi?”

Aklımda deli sorular…

Bir önceki bölümde Lale bayıldığında Onur’un gözlerinde gördüğümüz panik ve korku; Lale’nin elini tutarak yanında olduğunu hissettirmesi (nabız kontrolü için elini bırakmak zorunda olduğunda diğer ele geçmesi); hastanedeki ilgili tavrı; “senin üzülmene izin vermem”, “yanına olmak istiyorum” demesi; ‘onu düşünüyormuş numarası’  yapmakla itham edildiğinde bile sessiz kalması; Lale’nin üzülme nedenlerini kendince yorumlayıp romantik bir piknik masasına imza atması sonucunda  “yahu bu adam daha ne yapsın?” diye geçirmiştim aklımdan.

Bu bölümde de fragman ümit de vermiş olsa bile benzer düşüncelerin oluşmasından korkuyordum ki neyse ki korkularım yersiz çıktı… Ama soruyorum size; neden duygularının farkına varıp adımları atan taraf (yürümeye yeni başlayan bebek adımları yavaşlığında bile olsa) hep Onur oluyor da, kendini geriye çeken taraf hep Lale?

Tamam, Lale’nin kendince nedenleri olabilir. Biliyoruz ki, Onur sütten çıkmış ak kaşık değil. Üstelik büyük hataları da oldu, olmadı değil; hatta hatalarından biri olan Bengisu’nun yanında çalışması halen devam ediyor. Bölüm boyunca “Lale neden Onur’un ne kadar değiştiğini, çabaladığını görmüyor?” diye sordum kendi kendime… (sorumu tekrarlamak istiyorum hormonların etkisi olabilir mi?)

 

 

Ya Songül – Nergis ve Yıldız – Fikret ikilisinin müdahalesi olmasaydı diye düşünmek bile istemiyorum.

Lale’nin haberi olmasa da ‘bu hediye sana olan duygularımı anlamanı sağlar’ notu ile gönderilen L<3 O, kalpler ve minik LalOn minyatürü süslü terrarium sayesinde aşkını ilk itiraf eden Lale mi oldu şimdi?

Onur’un haberi olmasa da akrostişteki ‘Adarım ben sana ömrümü’, ‘esirin olurum ben bir gülüşüne’ mısraları ile Lale’ye hayatımın kadınısın mı dedi?

İyi oldu, iyi…  Bu dış destekler sayesinde bana göre, geride bıraktığımız bölümler içinde dizinin romantik komedi türü olduğunu destekler ölçüde EN romantik bölümü izledik. Sizce?

“Tamam, yorgunsun, dışarı çıkmayalım ama senin yüzünü 5 dakikacık göreyim…” ile yeni bir adım yine Onur’dan… Habersiz aşk itiraflarından sonra artık haberli olanın da gelmesi yakındır diye düşünmedik mi?

Akan trafikte denenmemesi önereceğim yakınlaşmalardan sonra gelen kısa molada Onur’dan içten açıklamalar geldi. Sen bana çok iyi geliyorsun, iyi ki hayatımdasın, kendimden daha fazla düşündüğüm biri var”  Bu duyguları resmiyete dökecek öpücük gelecek derken telefon gelmesi elbette ki şaşırtmadı. Tamam, kesinti oldu ama o anın büyüsüne dönmek sadece bir ‘ner’de kalmıştık?’ a bakar aslında… Ama bakamıyor…  Beklenen öpücük için ilk adımın Lale’den gelmesi konusunda hemfikirizdir herhalde. O zaman kapı girişi dudaklara hafif bir buse kondurup hızlıca kapıya ilerlemek bunun için ne güzel bir fırsattı, ne yazık ki yanaklara kondurulan ile yetinmek zorunda kaldık Onur.

 

 

No309 a dair ilk yazımda Lale Onur arasındaki ilişkinin Jane Austen’nin romanındaki Elizabeth ile Mr. Darcy arasındaki ilişkiyle benzerlikler taşıdığından bahsetmiş ve o dönemde adı henüz belli olmayan bebek Sarıhan’ın (bugünün Emir Sarıhan’ı) Aşk bebeği olduğunu iddia etmiştim. Aynen alıntılıyorum:

 

Hikâyenin devamı eser ile çok örtüşmese de sonu aynı: Bu ikilinin arasındaki  ‘O GECE’ fitili ateşlenen tutkulu aşk, bugüne kadar izlediğimiz zıtlıklar ve çatışmalar üzerine kurulmuş ilişkilerinde aynı romanda olduğu gibi gurur ve önyargı(**) yüzünden dile getirilemese de; gerçek duygular ortaya çıktıkça ve ikisi de birbirleri hakkında peşin hükümlü olmakla ilgili yaptıkları yanlışları fark ettikçe sevgi sözcükleri ile adlandırılabilecek.

Henüz birbirlerine dile getir-e-meselerde artık farkında olmaları ne güzel.  Hatta ne güzel söyledi Songül Teyze: “Biz buna AŞK diyoruz kısaca”

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

4 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

4 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

2 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

2 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Hodri Meydan

Haftalar sonra bölüm analizi yapılabilecek bir bölüm geldi Yalı Çapkını'ndan. Hem böyle bir bölüm izlemeyi,…

2 ay Önce