Kategori: Çukurİzledim

ÇUKUR – Meğer Taşa Tohum Ekilmez imiş

Selim dizinin en özel karakterlerinden biriydi. Öncelikli olarak ana akım bir yerli dizide hikaye içine komedi unsuru olarak yerleştirilmemiş eşcinsel bir karakteri  yazma ve canlandırma cesareti ve başarısı için Gökhan Horzum ve Öner Erkan’a alkışlar…

 

 

Selim’in vedasını bölüm özeline yayılmasını, ölecek olan Koçovalı Cumali mi Selim mi, portakal kimde tartışmasının gölgesinde kurgulanmamasını tercih ederdim. Selim’in ölümünün zaafı ve uğradığı ihanet sonucu olması -tahta kütük kabul edilebilir değil, onu yok farz ediyorum –  güzel düşünülmüştü. Selim’e sıradan bir çatapat içinde ölümü yakıştırmazdım. Onu, türkülerini özleyeceğim…  Bu bölümde çalıp söylediği Eski Libas Gibi Aşıkın Gönlü adlı türküyü (yazı başlığı da türküden) dinlemek için tıklayın

 

 

“Sen ne istiyorsun Selim?”   Bu cümle önemli, Selim’i üzerinde ‘yük’ olan babalıktan azat etti Karaca. Bu ölümün en büyük etkisi Karaca’ya olacak, o koskoca konakta kim dinleyecek onu? Kim anlamaya çalışacak, empati yapacak onunla?  Selim Karaca’ya da kaçış yolu açtı aslında ama Karaca’nın misyonu belli. (Bir kez daha Arya tekerlemesini kısa tuttukları için teşekkürler) Ama hikayenin o aksı biraz yavaş mı işliyor? Baksanıza Sultan silahı unuttu bile… Unutmadan, Selim Karaca’yı Celasun’a mı emanet etti? Of, görev adamı Celasun cenaze ertesi Karaca’yı teselli etmeye de gelir. Celasun ve Karaca sadece Karaca’dan daha kötü benim için…

 

 

 

Selim’in bir vedası da Akın ile oldu. Cumali’nin Selim Akın’ı sorarken “benim oğlan” demesine onun kadar şaşırdık ama bu şaşkınlık bir yere bağlanmayacak. Biz o mendil detayına kadar boşuna izledik  Selim – Ayşe – Kahraman sahnelerini.

 

İşin acısı bulaşmayalım bu Erdenetlere diyen adamın canını alan yine Erdenetler aldı. Keşke…

 

 

Off, daraldım, biraz güzel şeylerden bahsedelim diyeceğim de, bölüm de keyifle kaleme alabileceğim bölüm var mıydı? Hmm, yok.  Bari Vartolu olsa idi. Ama o da yok.  Selim’in ölümü ile Salih gittiği seyahatten geri döner değil mi? İki ana -ve sevdiğim- karakterin yokluğuna bir anda alışmak zor.

 

 

 

Erdenet’lerden en çok Ogeday’ı sevdim. Yamaç gibi -en sevilesigibicik,  Ogeday’ı zindan yerine Koçovalı evine getirselerdi ya, yukarıda istediğim türde eğlenceli sahneler çıkardı o zaman. Zindan ne yahu, sonra hadi oyun istediğiniz gibi ilerledi, tutsağınızı salıverdiniz, Çukur’un ortasına bir başına bırakmak da ne…Ogeday bir Erdenet olabilir ama Koçovalıların müttefiki olması olası bir Erdenet. Neden pamuklara sarıp sarmalamazsınız ki?

 

Ogeday’ın serbest kalması Yamaç’ın Süreyya üzerinden tapuları ele geçirmesi sayesinde oldu. Sahi tapu demişken;  tapuları ele geçirmiş olmanın hiçbir hukuki dayanağı yokken bu konu neden böyle uzadı? Yok Çağatay tapuları ele geçirmiş, yok kilitli dolaptaymış, anahtar kimde, hep Çağatay’ın yanında, anahtarı çalmak imkansız ise kalıbını al ardından tapuları çal… Uzun uzun izledik, ne olursa olsun saçma ve bunu bu saçmalığı kaleme alan hariç hepimiz biliyoruz. Sonunda döndü dolaştı İdris Koçovalı’nın tapuları Çukur’a geri döndü.

Yamaç’ın -serbest dolaşım hakkı da olsa- neden hala Erdenet’lerin esiri olduğunu anlayan bir açıklayabilir mi?

 

 

“Babama niye sıktın bebe?”

 

Gelelim Cumali – Yamaç yüzleşmesine.  Diğer kardeşleri solladı bu sahne! Yamaç tane tane anlatabildi, öyle anlattı ki o bahsettiği o kor ateş bir yumru oldu, benim de boğazıma oturdu, epeyce bir süre gitmedi.

“Yücel ikimizin ortasına kor ateşten bir lokma bıraktı. İkimizden biri onu yutacak: “Ben oğlumu öldürdüm” / “Ben babamı öldürdüm” O lokmayı ben yuttum. Ben yuttum. Ben, onu boğazımda ömrümün sonuna kadar yana yana yana… taşırım. Taşırım. Ben ailemi kordum aslan parçası “

 

Çukur’un bu sahneleri çok seviyorum. Bir de böylesine duygu yüklü sahneleri sırtlanabilecek oyuncular canlandırınca karakterleri tam bir seyir keyfi…

 

 

 

“Artık daha açık konuşalım mı?” dedi Yamaç ama açık cevap alamasa da Cumali’ye yaptığı durum tespitini sevdim. Ama günün sonunda sahi Efsun’un Erdenetlerin evinde ne işi var? Ogeday’ın annesi ile o ne samimiyet? Saçma, çok saçma…

 

-“Benim burada olmamla bir alakası yok yani.”

-“Siz kendinizi fazla ciddiye alıyorsunuz Yamaç bey.”

 

Ama bu konuyu biraz daha açmaya ne dersiniz? Gerçekten Erdenet’lerin yanında mı? Yoksa içi alev alev yandığı halde Yamaç’ın tespitindeki gibi canı acıdığı için can mı yakıyor? Bu arada Selim’in ölümünden sonra Yamaç’ın yanında nasıl olacağı da çok önemli. Bara gitmeyi teklif eder mi dersiniz? ^^  Belki de  Yamaç’ın her zamandan çok ihtiyacı var sarılıp sarmalanmaya, sevdiğinden destek bulmaya. (Umarım Efsun muhbirliğe yeltenmez, Çağatay’ın bu konuda zerre acıması olmayacağı Selin’den belli. Ailesine, en yakınlarına bile acıması olmayanın bir adamdan bahsediyoruz.)   Ama dikkatinizi çekerim Yamaç Efsun’a “Git” dedi.  Büyük değişim. Sahi Efsun’a mı kaldı eve kadar gitmek, uyarı yapıp kendinizi koruyun demek… Efsun tarafını belli et bebeğim, incecik bir cambaz ipi üstünde yürüyorsun, her an çakılabilirsin.

Bir konu daha var ki, bebek: “Benim çocuğumu burada doğuracağını düşünüyorsan işte o zaman rüya görüyorsun demektir.” Bu konuda Yamaç’a hak vermemek mümkün mü?  Ama asıl önemli olan o bebek doğacak mı? Karaca Efsun’u Cumali’ye öldürtemedi. Bunu tek yapabilecek kişi hakkında gerçekleri bildiğini ve açıklayacağı tehdidi ile Akın. Gerçekleşir mi dersiniz? Bu doğrultuda Yamaç da Akın hakkında gerçekleri öğrense. Katliam.

 

“Çukur Selim öldü mü?” diye merak bile edemeden gelecek bölüme dair cenaze alayına kadar spoilerı düşen bir Selim Koçovalı vedası izleyeceğiz, göz yaşlarınızı stoklamayı unutmayın!

 

 

 

Çukur 105. bölüm reytingleri Total’de 7.93 reytingle 3., AB’de 5.88 reytingle ve ABC1’de ise 7.01 reytingle her iki grupta da 4. oldu.

Yazıya tweetlerini eklediğim ?  – destinesia  – Elt  –  burcuu ama varyamsız  – gifs of melly. ve ↬????Ş↫ ‘e teşekkürler, renk verdiniz…

 

Çukur ilk bölümden 105. bölüme  yazılar bu linkte:  Çukur Bölüm Yazıları

 

 

 

Çukur 106. Bölüm Fragmanlar

“Cengiz’e selamımı söyle, Çağatay’a selamımı söyle; Yamaç Koçovalı geliyor de. Saklansınlar.”

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

3 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

3 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

3 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

2 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

2 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Hodri Meydan

Haftalar sonra bölüm analizi yapılabilecek bir bölüm geldi Yalı Çapkını'ndan. Hem böyle bir bölüm izlemeyi,…

2 ay Önce