YALI ÇAPKINI – Prensle Prensesin Masalı

İtiraf edeyim özlemişim; hem Yalı Çapkını izlemeyi, SeyFer’in büyüsünü, hem de bölüm yorumlarını kaleme almayı. (Bütün yaz açmadım, umarım yazıyı yayınlayabilmek için sitenin panel şifresini hatırlarım ^^)

 

Yerli dizi tarihinin en kötü sezon finallerinden biri ile veda ettiğimiz Yalı Çapkını’na geçen sezon hemen hemen her yorumda eleştirdiğim senaristin veda sürprizi ile başladık. Ardından son bölümlerde hayatımıza giren mafya açılımına ve bir türlü oyunları ortaya çıkmayan, anası, kuzeni, sevgili adayı ile kendi yarattığı sorunun haricinde sorunlunun sorunları ile gereksiz ekran süresi kaplayan Pelin’e veda edeceğimiz bilgileri düştü sosyal medyaya. Bu bilgiler ışığında en ufak bi’ gelen gideni arattırır.” endişesi olmadan ekran karşısına geçtim. Beklediğim gibi de oldu. Can-ı gönülden yeni senaristlerimiz Leyla Uslu Oter ve Ekin Akçay’a hoş geldiniz diyorum. İlk bölümden itibaren körlemesine yazmadığınız, önceki sezonu analiz etmek için çalıştığınız kesinlikle hissediliyor. Dağılmış bir hikayeyi hakkı ile toparlayacağınıza eminim. Neredeyse hemen hemen her karaktere replik yazmış olmanıza da ayrı bir alkış. İlerleyen bölümlerde Asuman’ı da unutmayın ama olur mu? Ferit-Asuman hastane odasında baş başa bile kalmışken derin sessizlik yerine bir anı paylaşabilirlerdi. Ne güzel de olurdu ^^ Bir de abi Fuat’ın henüz 40’ı çıkmamışken davullu zurnalı kız istemeler, düğünler yazarken (-ki haklısınız, Seyfer’e yakışanı bu idi.) ,  bir yerlerde de ailenin yasına değinilmesi keşke unutulmasaydı… Nur içinde yat Fuat Abi!

 

 

Yaşam ile ölüm arasında girdiğimiz giriş yaptığımız sezonun ilk bölümü geçmişe dair birçok kapının hızlı ama temizce kapanması, Ferit’in hayatta kalmasının yarattığı sevinç ve Korhan ailesine istediğini yaptırabilme gücü, yine hızlı ama bir o kadar tatlı SeyFer kavuşması, Şanlı / Korhan ailelerindeki yeni dinamikler ve yeni çatışmaların ipuçlarının verilmesi ile tamamlandı. Bölümün genel teması ile prensle prensesin masalı oldu. Tam olarak Disney karakterleri gibi değiller mi? Sosyal medyadaki Disney karşılaştırma editlerini keyifle takip ediyorum.

 

 

Bölümün hemen ertesi, sosyal medyaya ‘ailemizle, çocuklarımızla izleyemedik!’ eleştirileri düşmüş. Yahu hayatın içinden gelen, sevmek sevilmenin en doğal halini ekrana taşımak, inanılmaz bir samimiyetle canlandırabilmek niye suç oluyor anlamak mümkün değil. Seyran ile Ferit birbirlerini deli gibi sevmenin yanı sıra tam da arzuların tavan yaptığı o beklenen gecenin sabahında ayrılmak zorunda kalmadı mı? Yeniden bir araya gelebilmek için, kilometrelerce mesafe kat edip, tam kavuşmuşken kurşunlara yenilmediler mi? Şimdi sağlıkla yeniden kavuşmuşken, kanı deli akan, birbirine hasret kalmış iki gencin libidosu başka nasıl olabilirdi ki?

Başka bir eleştiri de bu sezonki Seyran çok cilveli, işveli yazılmış, canlandırılmışmış. Bu kız sevdiğine onca yaşanandan dolayı ancak kavuşmuş, artık sorunların üzerine perde de çekilmiş, şimdi kocası Ferit’i dilediğince sevme zamanıdır. Sizi bilemem ama ben Seyran Korhan’ın o kocaman gözlerinin aşk ile bakmasını, bıcır bıcır hallerini çok sevdim. Karaktere inanılmaz bir ışıltı gelmiş. Çiçek bile sevildikçe açar derler ya, Seyran’a da olan tam olarak bu! Tüm ikili sahnelerdeki enerjinin diğer bir kaynağı da partneri. Uzun bir yaz tatilinden sonra Mert Ramazan Demir’in yarattığı ikonik karakter Ferit Korhan’ı yaşamaya yeniden başladığını görmek sevindirici.

 

 

Yaşanılan tüm o kötü tecrübelerin ertesinde, savaşın galiplerinden olarak aşık olduğu adamla nikah masasına yürürken sevinçle çiçeğini sallaması, nikah akdi ertesinde Demet Şener misali, evlilik cüzdanını Korhan’ların gözüne gözüne (bu benim hayal gücüm ama umarım öyledir.) sokması ile Seyran bugün dünden daha mutlu, daha gururlu, başı daha dik ve yalıdaki entrikalara hazır. Off çok heyecanlı ^^ (İlk hamlede İfakat’i korkutması unutulamaz!)

 

 

Afra Saraçoğlu ile Mert Ramazan Demir’i çok yakıştırdığımdan, sosyal medyaya düşen birlikte yakalanma anlarındaki samimi ve dokunmatik aşklarına ekran karşısında şahit olduğumdan düğün sahnelerini ayrı bir sevdim. Mert Ramazan’ın tüm projelerini bilemem ama ilk kez damatlık giydiğini tahmin ettiğim düğün sahnesini sevdiği kadınla çekiyor olmasındaki ve Afra’nın bugüne kadarki projelerinde birden çok kez gelinlik giymiş olduğunu söylemesine rağmen bu kez gelinliği ilk kez erkek arkadaşı ile yan yana iken giymesindeki heyecanlarını, ekstra mutluluğunu ben hissettim. Ya siz?

 

 

Gelelim düğün ertesine. Ferit’ciğimin tek kolu ile Seyran’ı omzuna almasına bayıldım. Omuzda çıkmış olabilir ama sevdiğinin omzunda aşk ile yalıya giriş yaptı. Güzel bir gönderme idi. Ah be Seyran’ım, bu son 1 yıl içinde neler neler yaşadın. Travmalardan bahsediyorsak; evlendiğin günün akşamında kocan seni sevgilisi ile tanıştırıp bu evliliğin oyun olduğunu söylediği ve sen kendini banyoya kitlerken yan odada alem yapmaya devam ettiği ve şeker komasına girdiği gecenin devamında gelinliğini otelin kat temizlik görevlisi ile çıkartabildiğini unutmak ne mümkün. Bu kez, yine aynı adam kocası iken, yaşananlar tam da olması gibi… Ferit’in “Müsaadenizle güzel karıcım, arkanızı döner misiniz?” izin istemesinin devamındaki arzu dolu dakikalar tam olarak içime sindi. Fermuar açılma travmasının atlatıldığını izlemek de iyi geldi ^^ İlerleyen bölümlerde de Ferit’in sözlerinin, dokunuşlarının Seyran’ı tatsız geçmişlerine götürmemesini can-ı gönülden diliyorum.

 

Seyran’ın kavgaları sırasında Ferit’e söylediklerini -bazılarının dönem dönem doğruluk payı olsa da– biraz ağır bulmuşumdur. Bu kavgalardan en büyüğünde Ferit’i Pelin’e Seyran’ın ailesini, geçmişini anlatmakla itham ettiğinde – Pelin konusu kapandığına göre İfakat’ın iş birlikçi oyunlarının da üstü kapanmış mı oluyor şimdi? –  Seyran’ın sözleri Ferit’ten asla ama asla çocuk sahibi olmak istemediği idi. Seyran’ın anın şiddeti ve kırgınlığı ile söylediklerini ikisi arasındaki her şey değiştikten, hatta vuslat bile gerçekleşmişken hatırlayıp, söylediklerine üzülmesinden daha doğal ne olabilir?

“Sen hiçbir şeye değmezsin. Sen ne benim çocuğumun babası olmayı ne de benim eşim olmayı hak ediyorsun. Şımarık, zengin, kendinden başka kimseyi önemsemeyen herifin tekisin. Sen bırak benim, hiçbir kadının çocuğunun babası olmayı hak etmiyorsun”

 

Ve düğün ertesi bu sözlerinden dolayı geçmişi temize çeken Seyran’ı sevdim. Senaristin yakın geçmişe dair yaşananların üstünü bir anda çizmemesini de daha bir ayrı sevdim. (Benzer bir etki yaratmak için Ferit’ten de yaşanılanlara karşı pişmanlıklarını duyacak mıyız sayın senarist?) Bu sezon İfakat’in de üstüne basarak “yeter ki çocukları olmasın!” demesi ile bizi bekleyen bir bebek dramı olması kesin görünüyor. Seyran’ın okumaktan önce “bebek istiyorum.” demesi de hep bundan. Ferit Korhan Jr. geliyor. Allah’ım adını Halis Can falan koymazlar değil mi?

 

Suna karakterini pek sevemesem de yok sayılmasını kabullenecek değilim. Belki çok geç ama hazır senaryo yeni kalemlere teslim edilmişken koruyan kanat geren abla yerine ipuçları verildiği üzere Seyran’ı kıskanan Suna’ya geçiş yapılabilir mi?  Pek zannetmiyorum ama içimde kalmasın, yazayım dedim ^^ Bölüm SeyFer üzerine kurulu olunca Suna-Abidin’e kısacık bir sahne yazılıvermiş. Yeniden birleşirler mi bilemeyeceğim ama – bence ayrı ayrı da işlenebilir karakterleri, herkes çift olmak zorunda değil! – ilerleyen bölümlerde  her iki karaktere de daha çok yer verilir umarım. Yakın zamanda sezon finalinde kötü bir şekilde birbirlerine veda eden Ferit Abi’den duygu dolu bir dertleşme bekliyorum, bilesiniz^^

 

 

Biraz da hikayedeki en önemli karakterden biri Kazım Ağa’dan da bahsedelim, dikkatinizi çekerim Kazım Ağa diyorum. Çünkü bugün için Kazım para açlığına yenilmemiş ve ‘ağalığını’ tescil ettirmiştir.

Kazım Ağa akıllı adam. Korhan’ların tek torunu Ferit’in koşulsuz şartsız, ölümüne Seyran’ın yanında olacağını hissettiği anda Korhan’ları istediği gibi şekillendirebileceğini anladı. Tam da bu nedenle eli bu kadar güçlüyken Halis Ağa’ya boyun eğmedi. Stratejik bir hamle, başarılı bir rest çekme idi. Önemli olanın para pul değil -ki onlar Ferit Korhan sayesinde zaten istediği zaman gelir – Şanlı olarak ‘değer’ görmek olduğunu kavramış bir şekilde, Halis Ağa’nın ona ‘marabalar’ diye seslenmesini güzelce iade etti. Kazım’ı sevmeyebilirsiniz ama söylediklerinde haklılık payı yok mu? :  “Bizi psikopat Saffet Ağaların kucağına atan siiizz / -Kızımı baba evine gönderen siizzz / Bize marabalar diyen siiizzzzz”

Kazım’ın bu bölümdeki en sevdiğim repliği Korhan’lara kız isteme töreni öncesi söylediği idi:

“Hoşgelmişsiniz, sefalar getirmişsiniz diiiiciğim amma; demiyciim, çünkü heçbir zaman sefa getirmediniz.”

Sözün özü; yeni Kazım’ı merakla takip edeceğim.

 

 

Bölüm finali;  merhaba Nükhet ve Kaya ^^ Yalıya neler getireceğinizi, dengeleri nasıl alt üst edeceğinizi merakla bekliyor olacağım.  Bu karmaşık ilişki yumağında Ferit ailesinden üvey halası hakkında neler duydu da bu kadar tepkili meraktayım. Ve bu konuda önemli bir parantez de açmak isterim; Ah be Ferit’ciğim, keşke deden ona duyduğun saygı ve sevgiyi hak edebilse… Halis Ağa’ya çektiği restler ma-aile oturulacak bir kahvaltı sofrası ile bir anda unutuldu. Ferit Korhan’ın konunun öznesi dedesi olunca kin tutamadığını bir kez daha izledik. Bakalım yalının entrikaları ve kaosları içinde dedesi onu bir kez daha hayal kırıklığına uğratınca ne olacak?

 

 

Bu sezon, kimsenin baskısı ve etkisi altında kalmadan, aşk ile kavuşan Seyfer’i, ikonik Ferit Korhan’ı, geçmişten gelen, yakın gelecekte yenileri eklenecek çatışmaları ve Korhanlar’ın içindeki güç savaşlarını merakla izleyeceğim.

Yalı Çapkını reytinglerde de tüm kategorilerde zirve ile yeni sezona muhteşem bir başlangıç yaptı. Cuma günü ilk sırada yer almış olmasına, ilk bölümden 9 üstü reytinglere ulaşmış olmasına ve haftalık reyting listesinde tüm gruplarda en çok izlenen dizi olmasına özel bir alkış. Tüm ekibe, emeği geçenlere ayrıca tebrikler…

 

Göz atmanızı öneririz: Yalı Çapkını Bölüm Yorumları

 

Biraz da nostalji:  Ne kadar dikkatli bir izleyicisin? 20 sorudan oluşan bu testi çözerek ne kadar dikkatli ve hafızası güçlü bir fandom olduğunuzu bulun:

YALI ÇAPKINI- Ne Kadar İyi Bir SeyFer Takipçisisin?

YALI ÇAPKINI- Ne Kadar İyi Bir SeyFer Takipçisisin?

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Yaslan Göğsüme Sevdiğim

Yalı Çapkını 68. Bölümün en özel sahneleri için Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

2 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

2 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

1 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

2 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

2 ay Önce