VATANIM SENSİN – SANATLA BULUŞMA III

Vatanım Sensin karakterlerini dünyaca ünlü eserlerle bütünleştiren Vatanım Sensin  – Sanatla Buluşma  serinin 3. yazısı ile devam ediyor.

Bu güzel çalışmalar yine Ezgi ‘den…

 

 

İlk resim Edgar Degas’dan (1834-1917) Tekniği başarılı bir ressam olan Degas, daha çok dans temalı resimleri ile tanınır. Çalışmalarının yarısından fazlası dansçılarla ilgilidir. Bu çalışmaları aynı zamanda onun hareketin betimlemesindeki ustalığını gösterir. Dans kadar at yarışları ve çıplak kadınlar çizmekte de başarılı olan ressamın portreleri de sanat tarihinin en başarılarından kabul edilir.

 

 

National Gallery of Art’da sergilenen Achille De Gas in the Uniform of a Cadet adlı eserin içine giren Teğmen Leon ne kadar da hoş duruyor değil mi?

 

Teğmen Leon bu rahat durur mu?  Bir kez de Alman ressam Caspar David Friedrich’in (1774- 1840) wanderer above the sea of fog adlı eserine girip bu sefer Ege’ye doğru değil kayalığın üstünde sisler içinde kaybolmuş alana doğru bakar…

 

 

Caspar David Friedrich’in resimleri özellikle peyzaj cinsindendir. Çalışmalarında Romantizm akımının etkisi altında kalmıştır. Özellikle kariyerinin orta dönemlerindeki alegori peyzajları ile ünlüdür. Bu çalışmalarında karanlık siluetler, sabah sisi ve kıraç ağaçlar önemli derecede yer almaktadır.

Ressamın 1818 tarihli ‘Woman before the Rising Sun’ (ya da Woman before the Setting Sun) olarak bilinen eserine de Hilal konuk oluyor.

 

 

Bir kez de zaman makinesine girsin ve günümüzden bir fotoğrafa konuk olsun Leon. Daniel Rueda ve Anna Devis’in çalışmalarından birine…

 

 

Güzel Sanatlar öğrencisi Daniel Rueda ve Anna Devis ciddi arayış içerisine girerek oldukça estetik binaları keşfederek onları bir konsept üzerine oturtup çekimlerini buralarda gerçekleştiriyor. İspanya’nın Valensiya kentinde yaşayan yaratıcı ve estetik fotoğraflar çeken ikili dünyayı mimari, perspektif ve kameralarıyla çarpıcı şekilde fotoğraflayarak geziyorlar.

 

[wp_ad_camp_1]

 

Sahilde daha efkarlanan Leon soluğu tavernada alır…

 

 

Kederli Leon’u eserine konuk eden Danimarkalı ressam Vilhelm Hammershoi (1864- 1916) şiirsel, sade portre ve iç mekân tablolarıyla tanınır.

Ressamın tablolarının konuları doğduğu şehir, insan portreleri, mimari ve iç mekanlardır. Çevredeki kırsal alanları ziyaretlerinde ise tepeleri, ağaçları, çiftlik evlerini konu edinmiştir. Tüm Avrupa’da seyahat eden Hammershoi, özellikle Londra’nın sisli atmosferinden çok hoşlanmıştır, buradaki çalışmaları ‘Monet’nin Camden School ile birleşmesi’ olarak yorumlanır.

Ressam akademideki ilk günlerinden kalan tabloları haricinde ressam eserlerinde parlak renklerden kaçınmıştır ve grilerin ağırlıklı olduğu, sarı, yeşil ve diğer koyu renkleri kullandığı bir paleti vardır. Betimlediği figürler izleyiciye arkasına dönmüş, gizemli karakterlerdir.

 

Peki Belçikalı Rene Magritte’in (1898 – 1967) The Lovers (Les Amants) adlı eserine konuk olan ‘aşıklar’ kim olabilir? Sağ taraftaki kütüphane bir ipucu veriyor mu?

 

 

İlki 1928 yılı içinde yapılan Türkçe’ye ‘Aşıklar’ olarak geçen bu eser, yüzleri beyaz bir bezle kamufle edilmiş öpüşen bir kadın ve erkeği gösteriyor. Takım giyen erkek ve sıfır kol elbise olduğu tahmin edilen bir kıyafet giymiş kadının iç mekânda tutkulu bir şekilde öpüşmesine iki yorum var. İlki, Magritte’nin 13 yaşındayken yaşadığı korkunç bir olaya bağlanıyor. Nehirde boğulan annesinin cansız bedenini son kez sırılsıklam beyaz geceliğiyle gören ressam, bu görüntüyü hayatı boyunca unutamamıştır birçok eserinde bunun etkisi görülmektedir. Bir diğer yorumsa Magritte’nin meşhur çizgi roman serisi “Fantomas “a olan hayranlığı. Pierre Souvestre ile Marcel Allain’in ilk kez 1911’de yayınladıkları seri eserin sıkı takipçisi olan Magritte, “Aşıklar” adlı eserinde buna yakın bir şey yaratmış.

Eserlerin anlamına yönelik yorumlara gelince; insan, kendinden gördüğü insandan dahi bir şeyleri hep saklar. Bu beyaz örtü bunu simgeliyor olabilir. Veyahut bu örtü, aşkın insan gözüne örttüğü perde de olabilir. Aynı şekilde bu beyaz örtülü aşk, bir kavuşamamışlık, bir imkansızlığı da simgeliyor. Arka plandaki kasvet de bu yorumu destekliyor.

Tam da HiLeon’luk bir anlam değil mi?

 

Vatanım Sensin karakterlerinin sanatla buluşmasının tadı damağınızda kaldıysa serinin diğer yazılarına göz atabilirsiniz ^^

Vatanım Sensin  – SANATLA BULUŞMA

Vatanım Sensin – SANATLA BULUŞMA II (VAN GOGH ÖZELİNDE)

 

Vatanım Sensin dizisi ile diğer yazılar için blogdaki Vatanım Sensin  kategorisini ziyaret edebilirsiniz…

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

4 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

6 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

3 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

1 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

1 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Hodri Meydan

Haftalar sonra bölüm analizi yapılabilecek bir bölüm geldi Yalı Çapkını'ndan. Hem böyle bir bölüm izlemeyi,…

1 ay Önce