SEN ÇAL KAPIMI – Vazgeçtim Kendimden

Sen Çal Kapımı reyting kaybetmeye devam ediyor. Total’de 2,46 reytingle 16.,  AB’de 2,62 reytingle 7.ve ABC1’de ise 2,96 reytingle 9. oldu. Belki de önerilerde olduğu gibi daha fazla reyting kaybetmeden sezon finaline çıkıp, yaz aylarında tazelenmiş ve düzeltilmiş bir senaryo ile yeniden başlamalı. Ne dersiniz?  Bölüm yorumu konuk yazar Sevil ‘in kaleminden, keyifli okumalar ^^

 

Serkan’ın, iki kişi arasında özel bir şey olan evlenme teklifini herkesin önünde etmesinden duyduğum rahatsızlığı geçen hafta dile getirmiştim. Serkan’ın, teklifi reddedildiği için egosu çizilen erkek tribine girmemesine ve Eda’nın hayır cevabını kabul etmesine sevindim; çünkü hayır, hayır demektir. Olaya Serkan tarafından bakacak olursak; onun için büyük mücadele veren birinin ve aşkından emin olduğu Eda’nın, neden evlenme teklifini reddettiğini anlayamadığını ve bunun arkasında yatan nedeni bilmek istemesini anlayabiliyorum. Tabii ki Selin’in Serkan’dan hamile olduğunu söylemek Eda’ya düşmezdi; fakat yine de imalı cümlelerle ve “Hazır değilim” gibi bahanelerle bu işi geçiştirmek yerine daha açık ve iyi iletişim kurulabilirdi.

 

 

Selin’in hamile olduğunu Serkan’a söylemek Eda’ya düşmez demiştim; fakat Serkan’a söyleyen yine Eda oldu. Madem sonunda söyleyen yine sen olacaktın o zaman neden en başından söylemedin? Eda ve Serkan sadece ikisini ilgilendiren konuları topluluk içinde konuşmayı ne kadar seviyorlar öyle! Hem Selin’in Serkan’dan hamile olduğunu hem de Serkan’la ilişkisini bitirmek istediğini pat diye herkesin önünde söyleyiverdi. Ya sabır!

 

Kolektif ayrılma…

 

Annesi ya da babası, belki de ikisi olmadan büyüyen çocukların eksikmiş gibi yansıtılmasından bıktım. Toplumun, bir ailenin kimlerden oluştuğunu ve ne zaman aile sayılıp sayılmayacağını dayatmasından bıktım. Bir aile sadece anne, baba ve çocuktan oluşmaz; farklı tipleri vardır. Biri için kimin ve neyin aile olup olmayacağını kişinin kendisi belirler. Bir çocuğun annesiz ya da babasız büyümesi o çocuğu eksik ve mutsuz yapmaz; ama toplum ona eksik olduğu hissini verir; çünkü toplum, çocuğa sadece hem annesi hem babası olursa sağlıklı bir birey olabileceğini dayatır. Gelelim Eda’ya; Serkan’a yazdığı mektupta “Seninle çocuğunun arasında kalamam bir ömür boyu. O çocuğun hayatı boyunca nefret edeceği, annesiyle babasını birbirinden ayıran kadın olamam” dedi. Sevgili Eda, sen o çocuğun annesiyle babasının arasına girmiş olmuyorsun; ama o çocuğu birbirini sevmeyen iki kişinin arasına sıkıştırmış oluyorsun! Eda Melo’ya “Ben bir çocuğun hayatını nasıl belirlerim?!” dedi. Yani güya aradan çekilerek o çocuğu belki de o ikisine mecbur bırakıp zaten bir bakıma o çocuğun hayatını belirlemiş olmuyor musun? Daha kaç kere söyleyeceğim; Serkan hem sana eş hem başka bir kadından olan çocuğa baba olabilir. Kaldı ki Serkan’ın sebep olduğu bir şeyin sorumluluğunu neden sen üstleniyorsun? Sen neden kendinden feragat ediyorsun? Melo’nun dediği gibi “Bırak Serkan karar versin.” Böyle bir klişe yerine, başkası için kendinden vazgeçmeyen bir kadın görmeyi ve bu durum ilişkilerini nasıl etkiler ve bunun üstesinden nasıl gelebilirler diye insan gibi oturup birbiriyle konuşmalarını izlemeyi tercih ederdim.

 

 

Serkan’ın, Eda‘nın evlenme teklifini reddiyle alakalı direkt Selin’den şüphelenmesi ilginçti; ama bu adamın Selin’le yumuşacık bir ses tonuyla ve onu okşar gibi konuşmasına katlanamıyorum. Ayrıca Serkan’ın, Selin’in ondan hamile olduğunu öğrendiğinde verdiği tepki daha da ilginçti. Serkan “Böyle bir şey olamaz, aramızda bir şey geçmedi” dese de Selin’e gerçekten hamile olup olmadığını sormaya gitti. Canım Serkan, ya Selin’le yatmışsındır ya da yatmamışsındır. Schrödinger’in kedisi değil ki bu! Bunun hafıza kaybıyla ilgisi yok; çünkü Serkan sadece kazadan önceki son bir seneyi hatırlamıyordu. Kazadan sonra olanları gayet de iyi hatırlıyordu. Yani aslında Selin’le yatıp yatmadığını bilmesi gerekir. Eğer aralarında bir şey geçmediğini iddia ediyorsa tepkisinin de ona göre kati olmasını beklerdim. Selin de her durumda olduğu gibi bu sefer de çantasından aynı numarayı çıkarıp “Beni Slovenya’ya sen çağırdın, beni yanında istedin” diyerek hem mağduru oynadı hem de “Serkan, nasıl unutursun?!” diyerek olmamış bir şeyi olmuş gibi göstererek bilerek ve isteyerek Serkan’ın algısını manipüle etmeye çalıştı. Selin Deniz’e “Bizim aramızda olan şey zaten bir gecelik bir şeydi.” dedi. Bizim niye bundan haberimiz olmadı? Selin ve Deniz ne ara birlikte oldular? Düşünüyorum; fakat işin içinden çıkamıyorum.

 

 

Eda Serkan’ın evlenme teklifini bir gün önce reddetmiş, Serkan da Eda tarafından reddedilmiş; fakat bunların ikisinin yaptığı şey evde pizza yapmak. Çarşı karışmış, sorunlar çığ gibi; ama Eda ve Serkan oturup iki kelime etmek yerine hiçbir şey olmamış gibi pizza yapıyorlar. Serkan başka bir kadının ondan bebek beklediğini öğreniyor; Eda Serkan’ı terk ediyor; fakat Serkan romantik bir akşam yemeği hazırlıyor ve Eda’yla Paris’e gitme planları yapıyor. Ya bir de bunlar neden yine birden dans etmeye başladılar? Eda ile Serkan’a romantik sahneler yazmaya çalışmışlar; ama bu kadar sorun varken böyle sahneler yazılması çok garip ve yersiz geldi bana. Serkan Eda’ya ne güzel “Eda, seni deli gibi seviyorum. Hatırlamadan da ben sana aşık oldum, hatırlamadan da ben seni sevdim. Sadece bunu itiraf edemedim.” dedi. Bize de mi itiraf edemedin, Serkan? Biz bu süreci göremediğimiz için bu tür sözler anlamını yitiriyor ve maalesef gereken etkiyi yaratamıyor. Eğer başından beri bizi bu sürecin bir parçası yapsaydınız Serkan’ın Eda’ya aşık olduğuna bizi ikna etmek için Serkan’a bu sözleri söylettirmek zorunda kalmazdınız.

 

Kapat gözlerini; gözlerini kapatınca sorunlar da yok oluyormuş…

Fragmanda gördüğümüz Serkan’ın bayılma sahnesi birçok kişinin tahmin ettiği gibi bölümün son sahnesiydi; fakat Eda’nın Serkan’ı, Serkan’ın da Eda’yı görmesini beklemiyordum. Bu benim için sürpriz oldu. Bölüm yayınlanmadan önce Serkan’ın neden bayılmış olabileceğiyle ilgili şakayla karışık kanser ve böbrek yetersizliği olduğu vb. gibi çeşitli teoriler ürettik; fakat sanki daha çok yaşadıkları ona fazla geldiği ve duygusal yoğunlukla başa çıkamadığı için bayılıyor. Bundan sonra hikayenin nasıl ilerleyeceğini açıkçası kestiremiyorum. Umuyorum ki hamilelik olayını fazla uzatmazlar. Kendimi çıkmaz sokağa girmiş gibi hissediyorum. Önceki bölümlerde hikayenin işlenememesinden kaynaklı sorunların yansımalarını hissettiğim bir bölüm olsa da genel olarak bölümü beğendiğimi söyleyebilirim. Yan karakterlerin başrol olmaya özenmediği ve yan karakterlerle ana karakterlerin arasındaki dengenin iyi yakalandığı duygusal yoğunluğu olan bir bölümdü. Bölüm akıcıydı ve Eda ile Serkan’a ayrılan süre de tatmin ediciydi; fakat Eda ile Serkan’ın iletişim kuramadığı konusundaki fikrim değişmedi. Bölümün akıcı olması maalesef mantık hataları olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Son iki ayda yapılan hatalar o kadar yığıldı ki, bu yığılmayı yok sayıp bölümü önceki hatalardan bağımsız izlemek de ne yazık ki pek mümkün olmuyor.

 

Göz atmanızı öneririz: Sen Çal Kapımı Bölüm Yorumları

 

 

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Yaslan Göğsüme Sevdiğim

Yalı Çapkını 68. Bölümün en özel sahneleri için Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

7 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

1 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

2 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

2 ay Önce