PERA PALAS’TA GECE YARISI – Bir Garip Yolcuyum, Hayat Yolunda

Yeni bir Nexflix yerli yapımı: Pera Palas’ta Gece Yarısı.  Yayına girer girmez eleştiri yağmuruna tutuldu ama benim yorumum tek kelime ve net: Sevdim! Ama sevmek zorunda da değilim, değilsin. Yalnız!!! sevmeyebilirsin hatta başrol oyuncusunun performansını gözlerini kanatacak derecede beğenmeyebilirsin, ama yorumunda özellikle de kişi özelinde NEFRET kelimesi kullanamazsın. Sonuçta ON/OFF tuşu olan bir platformdan bahsediyoruz. Kapat, izleme! Bana gelirsek, Pera Palas ikinci sezon ne zaman açıklanması ama, ikinci sezonu da izlerim. Hatta Halit’in günümüze geldiği 3.sezonun siparişini de şimdiden verebilirim.

 

 

Öncelikle Netflix’in Türkiye yolculuğundaki deneysel çalışmalarından Hakan Muhafız’ı izlemedim. İlk sezonunu meraktan izlediğim Atiye’de ise ikinci sezon ilk bölümden terkim. Nedense yerli fantastik işleri pek sevemiyorum. Ama bu proje kendi özerk atmosferi içinde, fantastik dönem dizisi ama eğlenceli replikler ile harmanlanınca oldukça güzel. Hemen girişte yazayım Selahattin Paşalı karizması <3  Bir de Pera Palas’ı Ahmet Ümit ile gezmiştim havamı da atmadan olmaz…

 

 

Pera Palas’ta Gece Yarısı Charles King’in romanından esinlenme ile batılı birinin gözünden otantik bir atmosfer yaratılmaya çalışılmış. Sanat yönetmeni bu bakış açısı ile iyi iş çıkartmış diyebilirim. Dönemin şatafatı, Pera Palas ve konukların ihtişamlı kıyafetleri (Yeri gelmişken Agatha Christie’yi ben de pek severim Esra gibi, (kendime not, Agatha Christie pera palas hikayesi ile Agatha Christie romanlarından uyarlama filmler yazısı yazmalıyım bloga), balolar, davetler, su gibi içilen içkiler ve öte yanda (Pera’nın ötesi) Sütlüce’deki Osmanlı.

 

1970 ortası doğum tarihi ile “Geleceğe Yolculuk” serisi çocuklarıyız biz. Zaman yolculuğu sevmemek olur mu? Yakın geçmişte Dark izlerken aile soy ve zaman haritası çıkartmadık mı? Göz atmanızı öneririm. : DARK – Finalde Cevapsız Kalan Sorular

Henüz izlemediyseniz  11 22 63’ü de izlenecekler listenize mutlaka alın! James Franco <3.

 

 

Kahramanımız Esra, Hollywood aksiyon filmlerinde dünyayı kurtaran Amerikalılar gibi, günümüzün Türkiye’sinin kurtarıcısı oluyor. Bunun için Mustafa Kemal’e düzenlenecek suikastı önlemesi lazım ki Mustafa Kemal Samsun’a doğru yola çıksın ve Kurtuluş Savaşı’mızı başlatabilsin. Senaryonun bu eksende kurulmasını sevdim ben. Bu topraklarda yaşayan ve onun varlığının önemini inkar eden milyonlara inat Mustafa Kemal’i, milli mücadelemizin global yayınlanan bir dijital platformda altının çizilmesi ne güzel. Pera Palas’ta Gece Yarısı’nda Atatürk’ü canlandıran Yargı’nın Cüneyt’i Hakan Dinçkol’muş. Onun sahnelerinde gözleri dolan bir ben değilim, değil mi? Bu sahnenin ana mottosu olan minnet, saygı tüm duygu yoğunluğu ile bana geçti. Tebrikler.

 

 

Gelelim oyunculara… Hazal Kaya’yı en son sanırım ilk projesi olan Aşk-ı Memnu’da izlemiş olsam da sosyal medyadan takip ettiğim ve duruşunu, söylemlerini takdir ettiğim bir oyuncu. Performansına alkış tutacak bir özellik göremedim. Esra’yı Hazal gibi canlandırmış. Esra’nın replikleri sanki Hazal Kaya’nın konuk olduğu gibi youtube kanalı röportajından alınmış. Kabul, diğer karakterler dönemine uygun ilerlerken günümüzden geçmişe giden Esra’nın düzgün, teatral bir konuşması olmayacağı malum. Yine de abartılı doğallık ve patavatsızlığı oldukça rahatsız edici. Bu özelliğini vurgulayan bazı sahneleri de doğal olmaktan öte rahatsız edici. 1919’da babasına meydan okuması, sözde kızına kimseye hesap vermek zorunda değilsin hayat dersi biraz komikti doğrusu. Her ne kadar Hazal Kaya’yı izlememişsem, Selahattin Paşalı’nın da hemen hemen bütün projelerini (Tiyatro sahnesi de dahil!) izlemişim. Sektöre girişi geç olmuş ama çok daha büyük başarılara imza atacak bir oyuncu. (Yeri gelmişken bir kez de burada yazayım, onu Camdaki Kız’da Sedat olarak, Burcu Biricik’in karşısında izlemek çok isterdim.)

 

 

Peride haklı, bu yüzün bir katile ait olması haksızlık. (No spoiler!)

 

 

Diğer başroller, Tansu Biçer, Engin Hepileri ustalıklarını konuşturmuşlar.

 

 

 

-İzlemediyseniz okumayınız, yazının devamı spoiler içerir-

 

Pera Palas’ta Gece Yarısı Cevapsız Kalmış Sorulara yanıt aramadan önce dizide en sevdiğim replikleri yazayım.

 

 

 

“-O’nun başına bir şey gelmemeli, bu vatanın geleceği o’na bağlı.

-suikastçısı ben olduğum müddetçe yaşayacağına garanti edebilirim.”

 

 

Halit’in ‘kötü adam’ olmaması <3 Gerçekten üzülürdüm. Hayallerini gerçekleştirmek için kötü yollara sapması bir yere kadar ama Mustafa Kemal’e suikasta gidecek kadar değil. Henüz Casablanca’ya bile gidememiş bir adamdan (ben gittim ^^) bahsediyoruz.

Esra’nın odasına anahtarı koyan kim? Ve neden koydu?

İlk bölümde Esra İngilizlere tüyo vermeseydi belki de İngilizler Mustafa Kemal’e suikast düzenlemek istemeyecekler, Esra da bu suikastı önlemek gibi özel bir görev üstlenmeyecekti. (Dizi başlamadan biter ^^)

Esra Halit’e antibiyotik bulmak için (ne romantik <3) henüz zaman yolculuğu yapıp kendini geçmişte bulmamışken Halit ona aşık olmadığı bir gelecekte, Sonya neden daha da gelecekten gelerek Halit’in aşık olduğunu düşündüğü Peride’yi öldürüyor?

 

 

Zaman yolculuğu kuramında gelecekten gelip geçmişi değiştirirseniz, gelecek de değişir. Halit’in Esra’ya aşık olması ile Sonya ile birlikte olmaktan uzaklaşması dolayısı ile Ahmet Abi’nin varlığının tehlikeye girmesi bu kavram ile uyumlu.  Bu doğrultuda paralel evrende belki bambaşka bir karşılaşmada (bizim izlemediğimiz) Halit yine de Peride’ye, Esra’ya aşık oluyor demektir bu.

Günümüzde Pera Palas’ın tarihini hakkında yazı yazmadan önce de bilmediği ama yaşanmış bir geçmiş ile orada bulunuyordu Esra. Peride’de, Esra’da Pera’da gizemli bir şekilde bulunmuş bir kimsesiz bebek. Bu kadar ortak yönleri varken aynı kişi olmamaları anlamsız.

 

 

Son sahnede, yani 1995 yılına döndüklerinde küçük bebeğin, yani Esra’nın yanına bırakılmış bir fotoğraf var. Bebek Madam Eleni’nin kucağında. Fotoğrafta Nazi Subayı olması fotoğrafın 1940ların başında çekildiğini gösteriyor. Not enteresan: “anneni kurtar”.  Burada bahsi geçen anne Madam Eleni mi yoksa sadece bir aracı mı? 1919’da 8-9 yaşında olan Peride’nin kızı Leyla mı kurtarılması gereken anne olabilir mi? Sonuçta Esra’nın 1942 yılına gittiği yolculukta Leyla mevcut düzene muhalif, devrimci bir karakter olmuştu.

Unutmadan Esra’nın 1942’ye gittiği sahnede suikasta kurban gitmiş bir Mustafa Kemal ile İngilizlerin el koyduğu İstanbul’u anlatan distopyanın mesajı çok acı.

Dimitri “zaman yolculuğu yapmayın” diye kendini yırtarken trafik E-5’den daha yoğun, bu durum ne gibi başka sorunlara yol açtı? Ahmet Abi’yi geleceğe seyahat ettiren sebep ya da sebepler ne?

 

“O kadar uzun zamandır bekliyorum ki seni, sabrım kalmadı artık. Kim olduğun umurumda değil. Bildiğim tek şey biz, birbirimiz için yaratılmışız.”

 

 

Son olarak Ahmet Abi’ye seslenmek istiyorum:  Sırf varlığın can bulsun diye bu aşka kıyma Ahmet Ağbeyy…

 

 

Diziden bağımsız, Pera Palas nerede, Pera Palas’a nasıl gidilir merak edenler için, bir kamu hizmeti yapayı: İstiklal Caddesi’nde ilerlerken Odakule geçitinden paralel caddesine geçin ve soldan devam edin. Galata’dan Haliç’e, Eyüp sırtlarından Tepebaşı’na uzanan manzarasıyla Haliç’e bakan Pera Palace Hotel Jumeirah hemen ileride karşınıza çıkacak. Özellikle Pera Palas çay saati keyfi için Patisserie De Pera’ya uğrayabilirsiniz.