Kategori: İzledimMeryem

Neden Meryem?

Bu aralar her kanalda her gün birer ikişer  yeni sezon projelerinin tanıtımları yayınlanmaya başladı. Hali hazırda tüm günlere yerleşik bir yaz başlangıçlı dizi varsa ama bir o kadar da yeni dizi tanıtımı yapılıyorsa yaz aylarında izlemeye başladığımız bir çok diziye yeni projelere yer açmak için veda edeceğiz demektir. Veda etmeyeceğimizi garanti gördüğüm bir dizi var ki : Meryem…

Erken veda etmeyeceğinden eminim ama günün sonunda Meryem izleyicisi değilim. Ama Özlem öyle değil, aşağıdaki yazıyla konuğum oldu ve  neden Meryem müptelası olduğunu tatlı bir dille açıkladı. Keyifli okumalar^^


Aslında yaz aylarında dram izlemeyi sevmem. Bu nedenle de Meryem fragmanları dönerken ekranda hiç ilgimi çekmedi. Hatta her seferinde o masmavi gözlerden boncuk boncuk yaşlar akarken “Ne gerek var bu kadar köpürtülü acılara… Zaten hayat zor. Biraz iç açıcı şeyler izlesen…” diye sık sık söylendiğim de doğrudur. Günün sonunda; evet ben bir Meryem izleyicisiyim.

Dizi beni 3. bölümün tekrarında yakaladı. 3. bölümü izler izlemez hemen ardından geriye dönüp 1. ve 2. bölümü peş peşe izledim. Sonra kuzenimle (erkek ve marangoz ^^) yeni dükkan açılışı için program yaparken asla “Çarşamba akşamı olmaz, o akşam Meryem var” dedi. Yalnız değilmişim. Onun gibi ben de programlarımı diziye göre ayarlar oldum. Günün sonunda; evet ben de kuzenim gibi Meryem müptelası oldum.

Neden Meryem?

Neden Meryem sorusunun tek cevabı ‘gerçek’ olması… Tepkiler o kadar gerçek ki, kötüler bile o kadar tanıdık ki… Diziyi izlerken kendini “Böyle bir durumda kalsam ben de böyle yapar mıyım?” derken yakalıyorsun.

Ve her şey o kadar ince ince hesaplanarak ilerliyor ki… Bir bölümde gördüğünüz bir detay bir sonraki bölümlerde havada kalmıyor. Sessizce yapbozda yerine yerleşiyor ve yerleşen parçayı orada yadırgamıyorsunuz…

Ve karakterler de içimizden. Örneğin Savaş’ın üvey annesi: O kadar gerçek bir karakter ki… Evet, zengin bir adamla evlenmiş ve tüm aileye kendisini sevdirmeye çalışıyor. Düğünde ‘üvey anne’ olarak adlandırılacak olmak üzüyor onu. Annelerden laf açılmışken Oktay’ın annesi de kaynanalık zamanı gelmiş komşu teyze gibi. Biricik oğlunu kimselere yakıştıramayan elinden gelse İngiltere kraliyet ailesine damat verecek normal bir yurdum insanı…

Ve ilişkiler o kadar naif, o kadar seviyeli ve usul usul işleniyor ki… Meryem’in dönüşümünü izliyorsunuz yavaş yavaş. O saf masum sessiz Meryem ‘birey’ olmaya başlıyor. İlk kez sesini yükselttiğinde çocuğunuz ilk adımın atmış gibi seviniyorsunuz. Nasıl da güzel bir kız. Öyle gerçek canlandırıyor ki Meryem’i. Ekrandan içeri süzülüp sarıp sarmalayıp gözyaşlarını silmek, bağrınıza basmak istiyorsunuz…

Ve Savaş… Kırık ateş gibi öfkeli ama bir o kadar sevecen, zeki Savaş. Babasıyla  ilişkileri o kadar bıçak sırtında ki… O ikilemi o kadar güzel yansıtıyor ki… Kızgınlık ve sevgi. Gitse gidemiyor. Emin olması lazım. Tanıyor babasını, kötülüklerinin sınırını biliyor. Babasını kendisine olan sevgisiyle engellemeye çalışsa da olmuyor, her yere yetemiyor.

Ve Meryem ve Savaş… Öyle güzel bir uyum, o kadar güzel bir kimya yakaladılar ki… Birbirlerine bakarken utanmaları, çekinceli yaklaşmaları… Savaş’ın Meryem’i her şeyden korumak istemesi… O yıkık duvarı tamir ettirmeyi bile dert edip hayatına müdahale etmemek için doğrudan müdahale etmeyişi…

Tek bir örnekle işte size ‘Neden Meryem?’ sorusunun cevabı: Artık fakir ama gururlu kız triplerinden sıkıldığımız için Meryem. Kız hep fakir ama gururludur. Esas oğlan anasına danasına, hatta kızın kendisine sorgusuz sualsiz yığar yağdırır. Kimse de bu para nereden geldi, ne oluyor demez. Kah 10 bin TL kah 500 bin TL; paralar havalarda uçuşur. Ama esas kız hep fakir ama hep gururludur. Gelelim Meryem’de bu konu nasıl işlendiğine. Savaş’ın Meryem’in babasını tedavisini üstlenmesi bile o kadar güzel yere bağlanmış ki: Meryem babasının tedavisini kabul ederse onunla beraber 5 kişi daha ücretsiz tedavi olacaktır. Yok, kabul etmezse diğerleri de tedavi şansını kaçıracaktır.

Ve başrol karakterleri böyle usul usul birbirlerine akarken, yavaş yavaş aşka düşüp birbirlerinin yörüngesine girmişken; size de ekran karşısında yarı sırıtıp ‘keşke’ demek kalır sadece…

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

5 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

5 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

4 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

2 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

2 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Hodri Meydan

Haftalar sonra bölüm analizi yapılabilecek bir bölüm geldi Yalı Çapkını'ndan. Hem böyle bir bölüm izlemeyi,…

2 ay Önce