KALP YARASI – Antakya’da bir Aşk Hikayesi

Kalp Yarası 1. Bölüm ile ekran yolculuğuna Total’de 3,40 reytingle 4., AB’de 1,85 reytingle 9. ve ABC1’de 2,82 reytingle 7.olarak başladı. İlk bölümün günahı olmaz, haftaya yükseliş yaşar dileklerimizle… Bölüm yorumu konuk yazarımız Elma Şekeri ‘nden… Keyifli okumalar…

Sınırlarımızda yaşanan gelişmeler, pandemi derken Antakya’da çekilen dizileri (31 nerenin plakası diye merak edenler yanıtı Hatay) özlemişiz dedim kendi kendime Kalp Yarası’nın ilk bölümünü izlerken… Hoş efsane “Asi” dizisinden sonra Antakya’nın hakkını veren bir dizi de çıktı dersek haksızlık olur ama neyse dediğim gibi şehrin hatırına ilk bölümün de suçu olmaz pozitifliğinde izledim Kalp Yarası’nı…

 

Kalp Yarası Konusu

Antakya’nın iki köklü ailesinin bitmek bilmeyen çatışmasının tam ortasına, hayatlarını değiştiren tertemiz aşklarını koyan Ferit ve Ayşe’nin yüreklere dokunacak aşk öyküsünü konu alacak dizinin genel hikayesi Tomris Giritlioğlu’nun imzasını taşıyor.

 

Gökhan Alkan’ın varlığına da biraz torpil geçmiş olabilirim. Çünkü ne kadar ekranda hoş duran ve göze çok da batmayan bir Ferit varsa tonlanması ve biraz okulda yeteneği olmasa da tiyatro kulübüne yazılıp sosyalleşeyim kıvamındaki oyunuyla Ayşe karakteri “bunlardan çift olmaz, bu yaz da yeni yaz dizisi listeme giremez” dedirtip kumandaya sarılmama neden olabilirdi. Ha bir de Allah günah yazmasın ama dudaklarına ne yaptırdıysa adeta ördek moduna geçen Ferit’in nişanlısı daha doğrusu ex-nişanlısı Hande’yi saymıyorum bile… Bu genç yaşta yüzlerine bunları niye yapıyorlar hem de oyunculukları, mimikleriyle yaşamlarını sürdürürken anlamış değilim… Dizi boyunca Hande’nin o dudaklarına “vah vah” demekten neredeyse konsantre olamadım.

 

 

Gelelim dizimize… Açılış gelenek olduğu gibi yine esas oğlanımızın uçsuz bucaksız Antakya Arsuz sahillerinde at binmesiyle yapıldı. Zaten şu Anadolu’da çekilen dizilerde bu sahne olmazsa, yönetmenin günlük yevmiyesinden kesiyorlar sanırım.

Şaka bir yana bu sefer o atın aslında kahramanımızın hayatında önemli bir yeri var o yüzden es geçiyorum. Ferit ile Hande evlenmelerine üç gün kalmış, mıck mıck sevgilimlerin, aşkımların havada uçuştuğu ama dışardan bakıldığında bu ikisinden aşık mı olur dedirtecek bir çift ama onların zaten çift yapan da aslında Ferit’in güçlü ve dediğim dedik annesi Azade Sancakzade’ymiş. Küçüklüğünden beri Hande’yi gelin almayı kafasına koyunca; Ferit’e de mecburi hizmet aşık olmak düşmüş. Hoş buna aşk demek aşka hakaret olur o başka!

 

 

Neyse efendim; meğerse bizim iyi yürekli, modern, Sancakzade Ailesi’nin biricik küçük oğlu Ferit’in nişanlısı Hande ile seyisin oğlu Ferit’in kardeşim dediği Yaman arasında lise yıllarına dayanan bir yakınlık varmış. Ve her ne hikmetse bu kadar yıl durup duran ama Hande’yi unutmayan ve mazilerinden de güç bulan, arsız Yaman, Hande’yi düğün öncesi ahırda öpüverdi. Hande de karşılığını verdi ve olanlar oldu. Onları gören ama çaktırmayan, dünyası başına yıkılan Ferit’imiz de bastı çıktı ortamdan…

Hışımla geldiği Sancakzade Konağı’nda damatlık camlardan atıldı, ortalık yıkıldı, bavullar toplandı, bu düğün olmayacak resti geldi ve ortam alev aldı. Tam bu kısımları izlerken Azade’nin oğlunu sakinleştirmeye çalışırken kalbine dokunması ve sonra gitmesine izin vermesine az buçuk takılmadım değil. Bu kalp görüntüsünün altından sonra başka bir hikaye çıkar mı bilemedim?!

Oğlunu durduramayacağını anlayan Azade, Ferit’e yol açtı ve sözünden çıkmayacağından emin bir şekilde; düğün gününe kadar dönmesi için izni çaktı ama nereden bilsin Ferit’ten yiyeceği büyük golü.

 

 

Yalnız şu Yaman da ne arsız ne haris ne yılan bir tipmiş! Ferit sana kardeşim desin, doğacak çocuğuna senin ismini vermeyi hayal etsin, abisinden daha yakın görsün hatta küçükken denizde hayatını kurtarsın sen hem adamın nişanlısını öp, sonra da Ferit’e fakir edebiyatı yap. Tam da Hande’nin dediği gibi… Hiç geri vites bile yok adamda insan azcık utanır!

Bu arada anladık ki; Hande de Ferit’e aşık değil de seyisin oğluna varacak kadar da ayarsız bir tip değil. Hoş o da ne içten pazarlıklı… Öpüşürken nişanlısına yakalanmış hala kayınvalidesiyle mücevher seçmeler, gelinlik provaları…

 

 

Ve gelelim İstanbul’a kaçan Ferit’e… Hayatta kalma mücadelesi veren ama her şeye rağmen enerjisini kaybetmeyen, mızmızlanmayan bir karakter Ayşe’nin Ferit buluşması beklenmedik bir kazayla oldu. Bilmeden, Ferit’e hayatlarını sonsuza kadar değiştirecek; “tak birini koluna git Antakya’ya, bak bakalım ortalık nasıl karışıyor” diye fikri de veren Ayşe bir anda kendini gelinlikle Antakya’da başkası için kurulan düğünde damadın kolundaki gelin olarak buluverdi.

Hoş buraya gelene kadar Ayşe’nin yakın arkadaşı Baha’nın Ayşe’yi korumak için birini yanlışlıkla bıçaklayıp hapse düşmesi ve Ferit’in sahte evlilik teklifine mecburiyetten evet demesi derken şimdiden “ikinci bölümde Ayşe’yi bu Hande ile Azade ne yolar ya!” diye heyecanlanmaya başladım bile…

Ancak şunu da eklemeden geçemeyeceğim; Baha’nın bir kadını pisliklerden korumak için kendinin bile olmayan bir bıçakla adam yaralaması, Ayşe’nin tüm olayları anlatmasına rağmen Baha’yı hapse girmekten kurtaramadı. Ve bir avukat suçsuz bir insanı hapisten çıkarmak için hukuki mücadeleyi, karşısındaki insanların psikolojisini önceliklendirmek yerine masaya önce ücretim 100 bin TL teklifini koydu. Ayşe ilk taksiti getirdiğinde o göz ucuyla para tam mı diye bakması da ayrı bir mide bulandırıcıydı. Bu arada satır aralarında verilen duruşma en erken 6 ay, yargılama da derken Baha’nın çıkması için bir yıl gibi bir süre vermesi de ayrı bir sıkıntı…

Neyse Ferit ile Ayşe sahte evlilikleri icabı Antakya’ya geldiler ve gelir gelmez Antakya’nın muhteşem sofrasında akşam akşam ağzımızı bir güzel sulandırdılar. Hele o oruk yani içli köfte yeme sahnelerinde elimin altında telefon olsaydı dışarıdan ısmarlar ve hiç acımam gömerdim 3-5 içli köfteyi.

 

 

Bu Ferit ile Ayşe sahte evlilik yaptı ama sanki Ferit Ayşe’nin enerjisini sevdi gibi ilk bölümden… Gelinliği giydikten sonra Külkedisi demeler, çok güzel olmuş diye iltifat etmeler falan… Ferit-Ayşe çifti hızlı olgunlaşır mı, ne dersiniz?

 

 

Ve finalde; herkes düğün mekanında yakışıklı damadımız Ferit’i bekleye dursun, Azade davullar çaldırsın bizim Ferit, Ayşe ile mekana geldi ve yer yerinden oynadı. Hoş bundan sonrasını ikinci bölümde göreceğiz ama Hande’nin o şaşkın bakışları bile içimizin yağlarını eritmeye değdi. Gül gibi Ferit’i sana yar edecek değildik Hande.

 

 

Bu arada azametli Azade’yi, ailenin gölgede kalmış büyük oğlu Sinan ile kayınvalidesine bir türlü yaranamayan karısını, belli ki Azade’ye aşk ile değil farklı duygularla bağlı, tüm ipleri ona vermiş konağın babası Adnan’ı diğer bölümlere bırakıyorum.

Veee diyorum ki; çekirdekleri çitlemeye hazır olun gençler ikinci bölümde…

 

Kalp Yarası’nın Ferit’i Gökhan Alkan ve Ayşe Yağmur Tanrısevsin ‘den ilk selfie geldi: #AyFer 

 

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Yaslan Göğsüme Sevdiğim

Yalı Çapkını 68. Bölümün en özel sahneleri için Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

9 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

1 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

2 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

2 ay Önce