Kördüğüm – Eylül

EYLÜL…  Saadet Işıl Aksoy’un izlemesi keyifli performansı ile 3 hafta önce, 20.bölümde girdi dolu dolu hayatımıza. Oyuncunun performansından ve güzelliğinden bağımsız olarak belirtmek isterim ki EYLÜL karakterini benimsedik.

Karakterin adı sanki özellikle seçilmiş. Hayat hikayesi Vivaldi’nin 4 mevsim konçertosundan sonbahar andırıyor:  ‘allegro’ ile başlayıp  ‘adagio’ ile ilerleyecek şekilde kurgulanmış. (Bu yazıyı kaleme alırken arka fonda çalıyor, keşke verdiği hissi kelimelerle anlatabilsem)

 

Gençliği tam ‘allegro’: canlı ve hızlı… Biraz deli dolu, biraz içi içine sığmayan… Pek sevdiği yeğeni Barış’ın kaybından sonra da bir o kadar ‘adagio’ : çok yavaşa yakın…  Her ne kadar yaşadığı büyük acı ona kendi ayakları üzerinde durma gücü sağlamış olsa da; Almanya’da takdir gören ve aranılan bir otomobil tasarımcısı olduğunu biliyoruz, bir o kadar kırılgan, bir o kadar naif. Üstelik geçmişi ile kapatılmamış hesapları olduğunu hala boynundan çıkart-a-madığı Ali Nejat’a aşkının simgesi olan kolyeden de anlamıyor muyuz?

 

 

 

Eylül’ü sadece benimsemedik, benimsemekten öte sevdik. Hatta dizinin başından beri seyirciye aktarılan duygusal çöküntüleri ile – iki kez bebeğini kaybetmesi, kocası tarafından aldatılması, şiddet görmesi, boşanma süreci yaşaması, empati yaptığımız, hikâyenin başrolündeki NAZ’a rağmen sevdik. Eylül’ün Ali Nejat’a duyduğu aşk daha ‘duru’ daha ‘katıksız’ geldi biz izleyiciye. Belki de bu yüzden bir kademe daha ileri gidip sevmekten de öte sahiplendik.

‘keşke o gün Ali Nejat’a arabayı alması konusunda ısrar etmeseydi’ , dili kopsaydı da “bak gelmezsen yemin ediyorum seninle bir daha konuşmam, yüzüne bakmam” cümlesi çıkmasaydı ağzından ve hatta ‘keşke sorunları konuşmadan, çözüme ulaştırmadan yurtdışına kaçıp gitmeseydi’ … Bugün bir sürü ‘keşke’ ile cebelleşiyor Eylül.

Dizinin ilerleyen bölümlerinde Barış’ın katili bulunur mu, başta Murat ve Tarık Bey olmak üzere tüm kötüler hak ettiği cezayı alır mı, Feyza ile Enver Bey kavuşur mu bilemem ama emin olduğum tek şey Eylül’ün hayatındaki  ‘keşke’ ler ‘iyi ki’ lerinin gerisinde kaldığında kendi “KÖRDÜĞÜM” ü bir anda çözülecek…

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

3 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

3 gün Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

4 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

2 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

2 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Hodri Meydan

Haftalar sonra bölüm analizi yapılabilecek bir bölüm geldi Yalı Çapkını'ndan. Hem böyle bir bölüm izlemeyi,…

2 ay Önce