Oyun Atölyesi’nden yeni bir oyun; Daha İyi Günlerimiz Olmuştu . Her ailenin ortak kaygı ve sorunlar taşımasının sahneye yansıtılması izleyiciyi güldürdüğü kadar düşündürüyor da…
Oyunun izlenimleri konuk yazarım Bade‘den. Keyifli Okumalar ^^
Aile nedir? Sevdiklerinize karşı ne kadar sadık ve dürüstsünüz? İlişkilerinizde “mış” gibi yaptığınız oldu mu hiç? Çatışma hallerinde soğukkanlılığınızı ne kadar korursunuz? Alttan alan taraf mısınız yoksa suçu karşınızdakine atan mı?
Tüm bu sorular ekseninde dönen bir oyun Oyun Atölyesi’nin “Daha İyi Günlerimiz Olmuştu”su. Yine arkadaş tavsiyesiyle buluştuğum bir oyun oldu. Çok sayıda oyun arasında seçim yapmanın ve kaliteli olanı bulmanın zorlaştığı anda devreye giren arkadaş referansları candır…
Farkas ve karısı Eszter’in evlilikleri, oğulları Bruno ile ilgili olarak sarsıntılı bir süreçtedir. Bir gece yarısı, Eszter’in ablası Ernella, kocası Albert ve kızları Laura’nın zorunlu ziyaretleriyle bir süre birlikte yaşamak zorunda kalırlar. Bu ziyaret, her iki ailenin de gizli gerginliklerinin ve sırlarının ortaya dökülmesine neden olur.
En sonda söyleyeceğimi bu kez en başta söyleyeceğim. Perdenin açılmasıyla birlikte beni benden alan dekorla ilk saniyeden mest olmuş bir şekilde başladım seyretmeye. Duvarların renginden, pencerelere, apliklerden, aksesuarlara müthiş bir zevkin eseri olan sahne tasarımına tabir-i caizse aşık oldum. Bu dekoru tablo olarak evimin duvarına asma hissiyatı taşıdım tüm oyun boyunca. Gönlümün tüm Oscar’larını Gamze Kuş’a yolluyorum…
Szabolcs Hajdu’nun yazdığı oyunu Aslı Sarıoğlu Nagy çevirmiş, Muharrem Özcan ise yönetmiş. 95 dakika süren tek perdelik bir oyun ancak gerek metinin güncelliği ve sıcaklığı gerekse de oyuncuların başarılı performansları sayesinde sıkılmadan, soluksuz seyrediyorsunuz. Tuna Kırlı, İpek Türktan Kaynak, Pınar Çağlar Gençtürk, Tolga İskit, Sena Başdoğan ve Berke Karabıyık’tan oluşan çekirdek kadro harikalar yaratıyor. Tüm oyuncuları beğensem de favorim Farkas rolündeki Tuna Kırlı oldu.
Salonun yarı yarıya bile dolu olmamasına çok üzüldüğümü belirtmeden geçemeyeceğim. “Ama özel tiyatroların bilet fiyatları çok yüksek” dediğinizi duyar gibiyim. Bu, yadsınamayacak bir gerçek ancak son zamanlarda “popülarite” çok daha belirleyici bir etken olmakta salonların doluluk oranında. Ekranlarda sıkça gördüğümüz, hayranı olunan oyuncuların yer aldığı oyunlar kapalı gişe oynarken daha az popüler ya da hiç tanınmayan oyuncuların yer aldığı oyunlar ise gözden kaçırılıyor. Bu nedenle farkına varılamayan, hak ettiği ilgiyi göremeyen kaliteli oyunlar bir tiyatro sever olarak beni çok üzüyor. Bu düzenin değişmesi dileğiyle…
Daha İyi Günlerimiz Olmuştu , çok bizden bir oyun. Aile içerisinde yaşanan gerginlikler, çocuk yetiştirmek, ebeveyn olmanın zorlukları, maddi & manevi sıkıntılar gibi her evde yaşanabilecek olaylara ayna tutuyor. Güldürüyor, düşündürüyor, sorgulatıyor. Sezon bitmeden bu oyunu listenize almanızı öneririm.
Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez. Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.
"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…
Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…
Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen esra'dan kısa…
Kızıl Goncalar yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…
Haftalar sonra bölüm analizi yapılabilecek bir bölüm geldi Yalı Çapkını'ndan. Hem böyle bir bölüm izlemeyi,…