Kategori: Çukurİzledim

ÇUKUR – Yaralar Kapanmıyor

Show Tv ve Ay Yapım’a açık teklif.  Gelin sezon finali tadındaki bu bölümle 4.sezon ile Çukur’a ara verelim, sonbaharda 5.sezona başlayalım. Bu bölüm sezon finali tadındaydı diye düşünen yalnız ben olamam. Hikaye içinde tek bir sahnesi bile atıl olmayan, doygun replikleri, alkışlanacak oyuncu performansları ve başarı rejisi ile övgülerimizi hak eden bir bölümdü.  Dün akşamı betimlemem gerekirse, ekran karşısına mıhlandım, dönem ağladım ama bölüm finali yıktı geçti…

 

 

Önce bölüm finalinden bahsetmek istiyorum. Game of Thrones 8. sezon 3. bölümdeki Winterfell (Kışyarı) Savaşı’nın karanlık sahnelerindeki gibi bir set kurulmuş. Dolayısı ile bölüm sırasında göz yaşlarım nedeni ile bulanık görsem de an kaçırmamak için pür dikkat izledim. Yetmedi, yazının o bölümünü kaleme almadan yeniden izlemeye gidiyorum…  (Geldim, sanırım televizyonun ekran ışığı kapalıymış, youtube videosuna göre gece mavisi oyuncuları seçmeme engel değildi.

 

“Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler.”

Duvar yazısının devamını da getirelim mi; Ömer Hayyam’dan…

 

“Niceleri geldi neler istediler

Sonunda dünyayı bırakıp gittiler

Sen; hiç gitmeyecek gibisin değil mi?

O gidenler de hep senin gibiydiler

Bu dünya kimseye kalmaz bilesin

Er geç kuyusunu kazar herkesin

Tut ki, Nuh kadar yaşadın zorbela

Sonunda yok olacak sen değil misin?”

 

Karaca Celasun’un mezarını bulduğundaki sokak köpekleri detayı Karaca’nın mezarında da kullanmış. İşte tam o noktada başladım ağlamaya…

Vartolu’nun amcanın adamına “Karaca nerede diyorum!” dediği an yıkıldım, adam toprağı işaret ediyor, Vartolu etrafa bakınıyor… Hani Vartolu kondur(a)madı ya Karaca’ya ölümü, inan(a)madı, kabullen(e)medi; elleri ile toprağı kazıması ile eline ulaştığındaki şokunda ölümü hakkındaki her bir detayı bilmeme rağmen ben de sanki Karaca’nın öldüğünü yeni öğrenmişçesine kahroldum. Yamaç ile Vartolu’nın ağıt misali isyanı kulaklarımda hala… Bu özel sahnenin müzikle boğulmamış olmasına ve finalde  “Bu Sokaklar Acıya Kardeş Olur” seçimine özel alkış…

 

“Bu sokaklar acıya kardeş olur

Yaralar kapanmıyor

Mezar taşlarına bak

Toprak kan olur”

 

 

Önce Kulkan videosu, ardından Karaca’nın ölümü… Salih bu vicdan azabı ile nasıl hayata tutunur? Yamaç’ı dipten çıkartan Salih olmuştu, Salih’in elinden tutup düştüğü o karanlık girdaptan çıkartan kişi Yamaç mı olacak? Çukur’da mutlu son olmayacaksa, Salih için hiç olmaz. Korkarım ki o minnacık gülümseme kalacak hatırımızda;

 

“İyi misin lan?”  varan 1 –  Vartolu’nun yüzüne yerleşen gülümseme…

“İyi misin lan?” varan 2 –  Vartolu’nun yüzüne yerleşen bir gülümseme daha.

 

Erkan Kolçak Köstendil’in duygu geçişlerindeki hızı yakalaması muazzam değil mi?  Hala aklımdadır; ikinci sezonda Sadiş’in yaşama ihtimalini öğrendiği bir sahne vardı; banyoda aynaya bakar bakan kişi Salih’tir; yüzünü yıkar, kafasını kaldırdığında ise aynaya bakan kişi Vartolu’dur. O kadar net!

 

Yamaç “Beni öyle yerlerden çıkardı ki. Görmediğimi gösterir, anlamadığımı anlatırdı.” derken abartmıyor. Salih’in yeri Yamaç için bir başka, aynı Yamaç’ın yerinin Salih için bambaşka olduğu gibi… Ama bu kez Yamaç Salih’i özellikle de onun yalnızlığını anlamadı. İyilik isterken kötünün yanında olması ile hep yargılandı, hep… Emmi’nin tabutuna omuz vermesine izin verilmemesi, mezarına toprak atmasının engellenmesi sözlerden daha ağır…  Sanki onu anlayan tek bir kişi oldu: Efsun. Sanki mezarlıkta dikkatli dikkatli bakarken yeteneği ile onun hakkında bir gelecek öngörüsü de oldu gibi ama, ancak senarist yazarsa bilebiliriz ^^ Günün sonunda Efsun’un Vartolu hakkındaki tespiti ne kadar doğru çıktı : “Kabullenemiyor. Kolay olmayacak belli, canı çok acıyacak”…  Onu tanımadığı halde onu bir tek Efsun anladı… Herkes, Yamaç’ın dan Sadiş’ine herkes ama herkes amcayı kötülerken ısrarla inkar etmesinin bir nedeni olmalıydı: Haklı çıkmalarını kabullenememek. Bunun üzerinde yarattığı baskının en büyük örneği ise Sadiş’e kalkan o el… Şiddetin haklı bulunur bir yanı yok; hiçbir şartta olamaz da; ama Sadiş “Sakın Salih, daha fazla ileri gitme. Yüzüme bakacak halin kalsın” diyerek Salih’in koluna yapıştığında Salih’in bakışlarına dikkat ettiniz mi?  “Bu ben değilim, ne hale geldim” diyor sanki…

Bu bölümün yıldızı Erkan Kolçak Köstendil’dir. Bu da net…

 

“Kızım senin başına bir şey gelse bırak amcayı kendime hesap veremem ben, babasının emaneti.”

 

 

Hayat Salih için hep zordu, ama artık daha da zor olacak…

 

 

 

Mektupta ne olduğu, Meliha’nın sırrı çok da önemli değil artık. Düşman belli! Ama düşman aynı zamanda kirli ve güçlü. Bu demek oluyor ki son bölümlerde başka kayıplarda olacağı aşikar. Hazırlıklı olmaz lazım da insan nasıl hazırlanır ki… Tam da burada Aliço’ya hak vermemek elde değil; Yamaç ölürse ağlamak da yetmez…  Ne güzel sahneydi, Aliço’nun en değerlisi…

 

Ayşe! Anneliğini seversiniz, sevmezsiniz… Ama o bir anne. Kızının hesabını sormasını çok sevdim. Bu bölüm Vartolu’ya çıkışan, pes etmeyip Yasmin’in söylediği silah sesinin kanıtını arayan Sadiş’i de sevdim… Demek ki isteyince kadın karakterlere de güçlü! sahneler yazılabiliyormuş sevgili senarist, finale birkaç bölüm hala şaşırttın…

 

 

Bölümün en güzel sahnelerinden bir bölümü bir araya toparlayabilirim: Yamaç’ın sinirli olduğu sahneler. Mezarlık sahnesi, evdeki Efsun ile konuşurken ellerine kollarına hakim olamaması… (Efsun’un ‘evet’ler ile onaylayarak sakinleştirmeye çalışması çok tatlı değil miydi?)

 

 

Yazıda Efsun ve Yamaç’a yer vermemek olmaz… Mezarlık ertesi Efsun’un Yamaç’ı Aliço’nun mekanında bulduğu sahne bir kez daha gösterdi ki Efsun Yamaç için AŞK’tan öte… Birlikte iyileşeceğiz demesi ile başlayan döngü, Efsun’un ona her yönden şifa olması ve varlığı ile giderek daha güçlü bir şekilde hayatına anlam katması ile devam ediyor.

 

“İyi ki varsın “

“Sen de iyi ki varsın”

“Teşekkür ederim”

“Ben teşekkür ederim”

 

 

O zaman iyi ki EfYam…  Biz teşekkür ederiz, o muhteşem kimyayı ekran başındakilere hissettirenlere; yazana, çekene, canlandırana…

 

 

Son bölümler…  Derin bir nefes alın, savaş şimdi başlıyor…

 

“Bu Çukuru sen kurmadın, ama bu Çukuru sen kurtardın oğlum.

Kendi hikayesini yazan kalemsin.

Nefes al oğlum. Nefes al.

Nefes almayı unutma. Çaren yok.

Yaşayana kadar öleceksin bu dünyada.”

 

Göz atmanızı öneririz: Çukur Bölüm Yorumları

 

Aslı

Disqus Comments Loading...

Son Yazılar

YALI ÇAPKINI – Yaslan Göğsüme Sevdiğim

Yalı Çapkını 68. Bölümün en özel sahneleri için Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz. Keyifli okumalar.

13 saat Önce

YALI ÇAPKINI – Kıran da Olsa Kırıl, Düş; Fakat Eğilme Sakın

Yalı Çapkını 67. Bölüm için tek analiz yetmez.  Svl‘in kaleminden taptaze bir analiz.

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Sana İhtiyacım Var Çünkü Seni Seviyorum

"Yalı Çapkını 67. Bölüm temposu yüksek, duygu yoğunluğu fazla ve olay odaklı gözükse de arka…

1 hafta Önce

YALI ÇAPKINI – Sana Bütün Pişmanlıklarımı Anlatmak İsterim

Bu hafta Yalı Çapkını 65. bölüm analizinden önce yalı tarihine adını altın harflerle yazdıran palyaço…

1 ay Önce

YALI ÇAPKINI – Birlikte Daha Az Mutsuz

Yalı Çapkını 62. Bölüm için tek analiz yetmez. “Sezonun en iyi bölümü" diyen  esra'dan kısa…

2 ay Önce

KIZIL GONCALAR – Kaçtığımız Savaşlardan Güçlü ve İyileşmiş Olarak Çıkmak Mümkün mü?

Kızıl Goncalar  yeni bölüm öncesi, hem nerede kalmıştık hatırlamak hem de geride bıraktığımız bölümü derinlemesine…

2 ay Önce